Prijevod značenja časnog Kur'ana - الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة * - Sadržaj prijevodā

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Prijevod značenja Sura: Sura el-Mu'minun   Ajet:

Sûratu'l-Mu'minûn

قَدۡ أَفۡلَحَ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ
Gerçekten Mü'minler kurtuluşa ermiştir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي صَلَاتِهِمۡ خَٰشِعُونَ
Onlar namazlarında huşû içinde olanlardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَنِ ٱللَّغۡوِ مُعۡرِضُونَ
Onlar, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِلزَّكَوٰةِ فَٰعِلُونَ
Onlar zekâtı verirler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِفُرُوجِهِمۡ حَٰفِظُونَ
Onlar, ırzlarını/iffetlerini korurlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا عَلَىٰٓ أَزۡوَٰجِهِمۡ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ فَإِنَّهُمۡ غَيۡرُ مَلُومِينَ
Ancak kendi eşleri ve ellerinin altındaki (cariyeleri) hariç. Şüphesiz onlar (bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَمَنِ ٱبۡتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡعَادُونَ
Artık her kim bundan başkasını isterse işte onlar sınırı aşan kimseler olurlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِأَمَٰنَٰتِهِمۡ وَعَهۡدِهِمۡ رَٰعُونَ
Onlar, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَوَٰتِهِمۡ يُحَافِظُونَ
Onlar, namazlarını muhafaza ederler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡوَٰرِثُونَ
İşte bunlar varis olanların ta kendileridir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ٱلَّذِينَ يَرِثُونَ ٱلۡفِرۡدَوۡسَ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Onlar, Firdevs’e varis olacaklardır ve onlar orada ebedî kalacaklardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ مِن سُلَٰلَةٖ مِّن طِينٖ
Andolsun biz insanı, (süzülmüş) bir çamurdan yarattık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ جَعَلۡنَٰهُ نُطۡفَةٗ فِي قَرَارٖ مَّكِينٖ
Sonra onu bir su damlası/nutfe olarak, sağlam bir yere (rahme) yerleştirdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ خَلَقۡنَا ٱلنُّطۡفَةَ عَلَقَةٗ فَخَلَقۡنَا ٱلۡعَلَقَةَ مُضۡغَةٗ فَخَلَقۡنَا ٱلۡمُضۡغَةَ عِظَٰمٗا فَكَسَوۡنَا ٱلۡعِظَٰمَ لَحۡمٗا ثُمَّ أَنشَأۡنَٰهُ خَلۡقًا ءَاخَرَۚ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ أَحۡسَنُ ٱلۡخَٰلِقِينَ
Sonra nutfeyi/spermi, alaka/embriyo haline getirdik. Embriyoyu bir çiğnem et parçası yaptık. Et parçasından kemik yarattık. Kemiğe et giydirdik. Sonra onu (ruh vererek) bambaşka bir varlık olarak yarattık. Yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir!
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ إِنَّكُم بَعۡدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ
Sonra siz, bunun arkasından elbette öleceksiniz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ إِنَّكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ تُبۡعَثُونَ
Sonra şüphesiz sizler, kıyamet günü yeniden diriltileceksiniz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا فَوۡقَكُمۡ سَبۡعَ طَرَآئِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ ٱلۡخَلۡقِ غَٰفِلِينَ
Andolsun, biz sizin üzerinizde yedi yol yarattık. Biz yarattıklarımızdan gâfil değiliz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءَۢ بِقَدَرٖ فَأَسۡكَنَّٰهُ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابِۭ بِهِۦ لَقَٰدِرُونَ
Biz, gökten belli bir ölçüde su indirdik de (faydalanmanız için) onu yeryüzünde tuttuk. Bizim onu tamamen gidermeye de muhakkak gücümüz yeter.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأَنشَأۡنَا لَكُم بِهِۦ جَنَّٰتٖ مِّن نَّخِيلٖ وَأَعۡنَٰبٖ لَّكُمۡ فِيهَا فَوَٰكِهُ كَثِيرَةٞ وَمِنۡهَا تَأۡكُلُونَ
O suyla, sizin için hurma ve üzüm bağları yetiştirdik ki, oralarda sizin için birçok meyveler vardır. Siz de onlardan yersiniz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَشَجَرَةٗ تَخۡرُجُ مِن طُورِ سَيۡنَآءَ تَنۢبُتُ بِٱلدُّهۡنِ وَصِبۡغٖ لِّلۡأٓكِلِينَ
Tûri Sînâ'da da yetişen bir ağaç daha meydana getirdik ki, bu ağaç hem yağ hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin) verir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَنۡعَٰمِ لَعِبۡرَةٗۖ نُّسۡقِيكُم مِّمَّا فِي بُطُونِهَا وَلَكُمۡ فِيهَا مَنَٰفِعُ كَثِيرَةٞ وَمِنۡهَا تَأۡكُلُونَ
Şüphesiz hayvanlarda da sizin için ibret vardır. Onların karınlarında olanlardan size içiririz. Onlarda sizin için çok yararlar vardır ve onlardan yersiniz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَعَلَيۡهَا وَعَلَى ٱلۡفُلۡكِ تُحۡمَلُونَ
Bir de hem onların üzerinde, hem gemilerin üzerinde taşınıyorsunuz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ فَقَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Şüphesiz biz Nuh’u kavmine peygamber olarak gönderdik. Kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a ibadet edin. Sizin O'ndan başka bir ilahınız yoktur. Hiç sakınmaz mısınız?"
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَقَالَ ٱلۡمَلَؤُاْ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ مَا هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُرِيدُ أَن يَتَفَضَّلَ عَلَيۡكُمۡ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَنزَلَ مَلَٰٓئِكَةٗ مَّا سَمِعۡنَا بِهَٰذَا فِيٓ ءَابَآئِنَا ٱلۡأَوَّلِينَ
Kavminden ileri gelen kâfirler: "Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Eğer Allah dileseydi melekleri gönderirdi. Biz, daha önceki atalarımızdan da bunu duymadık." dediler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنۡ هُوَ إِلَّا رَجُلُۢ بِهِۦ جِنَّةٞ فَتَرَبَّصُواْ بِهِۦ حَتَّىٰ حِينٖ
O ancak, cinlenmiş (kendisine delilik isabet eden) bir adam, öyleyse bir müddet onu (bırakıp) bekleyin.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالَ رَبِّ ٱنصُرۡنِي بِمَا كَذَّبُونِ
Nuh: "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et." dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡهِ أَنِ ٱصۡنَعِ ٱلۡفُلۡكَ بِأَعۡيُنِنَا وَوَحۡيِنَا فَإِذَا جَآءَ أَمۡرُنَا وَفَارَ ٱلتَّنُّورُ فَٱسۡلُكۡ فِيهَا مِن كُلّٖ زَوۡجَيۡنِ ٱثۡنَيۡنِ وَأَهۡلَكَ إِلَّا مَن سَبَقَ عَلَيۡهِ ٱلۡقَوۡلُ مِنۡهُمۡۖ وَلَا تُخَٰطِبۡنِي فِي ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓاْ إِنَّهُم مُّغۡرَقُونَ
Bunun üzerine Nûh’a: “Gözlerimizin önünde, vahyimize göre gemiyi yap!” diye vahyettik. Bizim emrimiz gelip de tandır kaynamaya başlayınca, (sular coşup taştığında Nûh’a) dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan aileni gemiye al ve zulmeden kimseler hakkında bana hiç yalvarma! Şüphesiz onlar suda boğulacaklardır.”
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَإِذَا ٱسۡتَوَيۡتَ أَنتَ وَمَن مَّعَكَ عَلَى ٱلۡفُلۡكِ فَقُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي نَجَّىٰنَا مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ
Sen ve beraberindekiler gemiye yerleşince: "Bizi zalim kavimden kurtaran Allah’a hamdolsun." de!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَقُل رَّبِّ أَنزِلۡنِي مُنزَلٗا مُّبَارَكٗا وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡمُنزِلِينَ
Ve yine şöyle de: "Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. İndirenlerin en hayırlısı sensin!"
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ وَإِن كُنَّا لَمُبۡتَلِينَ
Şüphesiz bunda (Nuh ve kavminin başından geçenlerde) birtakım ibretler vardır. Hakikaten biz (kullarımızı böyle) sınarız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ أَنشَأۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِمۡ قَرۡنًا ءَاخَرِينَ
Sonra onların ardından bir başka nesil meydana getirdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأَرۡسَلۡنَا فِيهِمۡ رَسُولٗا مِّنۡهُمۡ أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Onlara kendilerinden; “Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. Hâlâ O’na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” diye öğüt veren bir peygamber gönderdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَقَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِهِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَكَذَّبُواْ بِلِقَآءِ ٱلۡأٓخِرَةِ وَأَتۡرَفۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا مَا هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يَأۡكُلُ مِمَّا تَأۡكُلُونَ مِنۡهُ وَيَشۡرَبُ مِمَّا تَشۡرَبُونَ
O peygamberin kavminden, Allah’a kâfir olan, ahireti yalanlayan ve bizim dünya hayatında kendilerine bol bol nimet verdiğimiz ileri gelenleri şöyle dediler: “O da ancak sizin gibi bir insandır. Sizin yediğiniz şeylerden yiyor, içtiğiniz şeylerden içiyor.”
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَئِنۡ أَطَعۡتُم بَشَرٗا مِّثۡلَكُمۡ إِنَّكُمۡ إِذٗا لَّخَٰسِرُونَ
Eğer, sizin gibi bir insana itaat ederseniz; işte o zaman hüsrana uğrarsınız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَيَعِدُكُمۡ أَنَّكُمۡ إِذَا مِتُّمۡ وَكُنتُمۡ تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَنَّكُم مُّخۡرَجُونَ
Siz ölüp, toprak ve kemik olduğunuz zaman tekrar (kabirlerinizden) çıkarılacağınızı mı vadediyor?
Tefsiri na arapskom jeziku:
۞ هَيۡهَاتَ هَيۡهَاتَ لِمَا تُوعَدُونَ
“Hâlbuki bu size vadolunan şey ne kadar da uzak!”
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنۡ هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا ٱلدُّنۡيَا نَمُوتُ وَنَحۡيَا وَمَا نَحۡنُ بِمَبۡعُوثِينَ
Onlar; "Hayatımız, ancak dünya hayatıdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizler tekrar diriltilecek değiliz." dediler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنۡ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا وَمَا نَحۡنُ لَهُۥ بِمُؤۡمِنِينَ
Bu adam, sadece Allah hakkında yalan uyduran bir kimsedir; biz ona iman etmiyoruz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالَ رَبِّ ٱنصُرۡنِي بِمَا كَذَّبُونِ
O peygamber: "Rabbim, beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et!" dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالَ عَمَّا قَلِيلٖ لَّيُصۡبِحُنَّ نَٰدِمِينَ
Allah şöyle buyurdu: "Pek yakında onlar mutlaka pişman olacaklar!"
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّيۡحَةُ بِٱلۡحَقِّ فَجَعَلۡنَٰهُمۡ غُثَآءٗۚ فَبُعۡدٗا لِّلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ
Derken onları, gerçekleşmesi hak/kaçınılmaz olan bir çığlık yakaladı ve onları bir (sel) süprüntüsü haline getirdik. Uzak olsun öyle zâlim bir kavim!
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ أَنشَأۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِمۡ قُرُونًا ءَاخَرِينَ
Sonra onların ardından başka nesiller meydana getirdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
مَا تَسۡبِقُ مِنۡ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ
Hiçbir ümmet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ أَرۡسَلۡنَا رُسُلَنَا تَتۡرَاۖ كُلَّ مَا جَآءَ أُمَّةٗ رَّسُولُهَا كَذَّبُوهُۖ فَأَتۡبَعۡنَا بَعۡضَهُم بَعۡضٗا وَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَحَادِيثَۚ فَبُعۡدٗا لِّقَوۡمٖ لَّا يُؤۡمِنُونَ
Sonra birbiri ardınca peygamberlerimizi gönderdik. Her ümmete peygamberi geldikçe onu yalanladılar. (Biz de) onları birbiri ardından helâk edip, (ibretlik) konuşulan (olaylar) haline getirdik. Yok olsun iman etmeyen böyle bir toplum!
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ أَرۡسَلۡنَا مُوسَىٰ وَأَخَاهُ هَٰرُونَ بِـَٔايَٰتِنَا وَسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٍ
Sonra Musa'yı ve kardeşi Harun'u ayetlerimizle ve apaçık delillerle gönderdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ وَكَانُواْ قَوۡمًا عَالِينَ
Firavun’a ve ileri gelenlerine. Ama onlar büyüklük tasladılar. Zaten onlar kendilerini üstün sayan bir topluluktu.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَقَالُوٓاْ أَنُؤۡمِنُ لِبَشَرَيۡنِ مِثۡلِنَا وَقَوۡمُهُمَا لَنَا عَٰبِدُونَ
Bu yüzden: "Kavimleri bize kölelik edip dururken, bizim gibi iki insana mı iman edeceğiz?" demişlerdi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَكَذَّبُوهُمَا فَكَانُواْ مِنَ ٱلۡمُهۡلَكِينَ
Böylece o ikisini yalanladılar ve helâk edilenlerden oldular.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ لَعَلَّهُمۡ يَهۡتَدُونَ
Andolsun biz Musa'ya, belki onlar hidayeti bulurlar diye kitabı verdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَجَعَلۡنَا ٱبۡنَ مَرۡيَمَ وَأُمَّهُۥٓ ءَايَةٗ وَءَاوَيۡنَٰهُمَآ إِلَىٰ رَبۡوَةٖ ذَاتِ قَرَارٖ وَمَعِينٖ
Andolsun ki biz Meryemoğlunu da, anasını da bir(er) ayet kıldık ve onları yüksek ve akarsuyu olan rahat bir yerde barındırdık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلرُّسُلُ كُلُواْ مِنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَٱعۡمَلُواْ صَٰلِحًاۖ إِنِّي بِمَا تَعۡمَلُونَ عَلِيمٞ
Ey rasûller! Temiz şeylerden yiyin ve salih ameller işleyin. Çünkü ben yaptığınız bütün amelleri çok iyi bilirim.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّ هَٰذِهِۦٓ أُمَّتُكُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَأَنَا۠ رَبُّكُمۡ فَٱتَّقُونِ
Ve gerçekten sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde yalnız benden korkun.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَتَقَطَّعُوٓاْ أَمۡرَهُم بَيۡنَهُمۡ زُبُرٗاۖ كُلُّ حِزۡبِۭ بِمَا لَدَيۡهِمۡ فَرِحُونَ
Ne var ki (insanlar) işlerini (dinlerini) aralarında bölük pörçük etmişlerdir. Bu sebeple her grup kendi yanındakiyle sevinip böbürlenmektedir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَذَرۡهُمۡ فِي غَمۡرَتِهِمۡ حَتَّىٰ حِينٍ
Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَيَحۡسَبُونَ أَنَّمَا نُمِدُّهُم بِهِۦ مِن مَّالٖ وَبَنِينَ
Zannediyorlar mı ki kendilerine mal ve oğullar sunduk diye?
Tefsiri na arapskom jeziku:
نُسَارِعُ لَهُمۡ فِي ٱلۡخَيۡرَٰتِۚ بَل لَّا يَشۡعُرُونَ
İyiliklerinde acele ediyoruz. Asla! Fakat onlar anlamıyorlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّ ٱلَّذِينَ هُم مِّنۡ خَشۡيَةِ رَبِّهِم مُّشۡفِقُونَ
Şüphesiz ki Rablerinin korkusundan titreyenler,
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلَّذِينَ هُم بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ يُؤۡمِنُونَ
Rablerinin ayetlerine iman edenler,
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلَّذِينَ هُم بِرَبِّهِمۡ لَا يُشۡرِكُونَ
Ve Rablerine şirk koşmayanlar,
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلَّذِينَ يُؤۡتُونَ مَآ ءَاتَواْ وَّقُلُوبُهُمۡ وَجِلَةٌ أَنَّهُمۡ إِلَىٰ رَبِّهِمۡ رَٰجِعُونَ
Rabblerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler,
Tefsiri na arapskom jeziku:
أُوْلَٰٓئِكَ يُسَٰرِعُونَ فِي ٱلۡخَيۡرَٰتِ وَهُمۡ لَهَا سَٰبِقُونَ
İşte, iyilik hususunda yarışanlar ve (iyilikte) öne geçenler bunlardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَا نُكَلِّفُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَاۚ وَلَدَيۡنَا كِتَٰبٞ يَنطِقُ بِٱلۡحَقِّ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ
Biz, hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
بَلۡ قُلُوبُهُمۡ فِي غَمۡرَةٖ مِّنۡ هَٰذَا وَلَهُمۡ أَعۡمَٰلٞ مِّن دُونِ ذَٰلِكَ هُمۡ لَهَا عَٰمِلُونَ
Bilâkis onların kalpleri bundan habersizdir. Onların bundan başka bizzat işledikleri amelleri de vardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
حَتَّىٰٓ إِذَآ أَخَذۡنَا مُتۡرَفِيهِم بِٱلۡعَذَابِ إِذَا هُمۡ يَجۡـَٔرُونَ
Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki hemen feryadı basarlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
لَا تَجۡـَٔرُواْ ٱلۡيَوۡمَۖ إِنَّكُم مِّنَّا لَا تُنصَرُونَ
Bugün feryat etmeyin, çünkü tarafımızdan size yardım olunmaz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَدۡ كَانَتۡ ءَايَٰتِي تُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَكُنتُمۡ عَلَىٰٓ أَعۡقَٰبِكُمۡ تَنكِصُونَ
Ayetlerim size okunuyordu da topuklarınızın üstünde gerisin geri dönüyordunuz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
مُسۡتَكۡبِرِينَ بِهِۦ سَٰمِرٗا تَهۡجُرُونَ
Bununla büyüklük taslar, geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَفَلَمۡ يَدَّبَّرُواْ ٱلۡقَوۡلَ أَمۡ جَآءَهُم مَّا لَمۡ يَأۡتِ ءَابَآءَهُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Onlar bu sözü (Kur'an'ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَمۡ لَمۡ يَعۡرِفُواْ رَسُولَهُمۡ فَهُمۡ لَهُۥ مُنكِرُونَ
Yahut onlar rasûllerini tanımıyorlardı da bunun için mi şimdi onu inkâr ediyorlar?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَمۡ يَقُولُونَ بِهِۦ جِنَّةُۢۚ بَلۡ جَآءَهُم بِٱلۡحَقِّ وَأَكۡثَرُهُمۡ لِلۡحَقِّ كَٰرِهُونَ
Yahut onun cinlenip, delilik isabet ettiğini mi söylüyorlar? Bilakis o kendilerine hakkı getirmiştir. Hâlbuki onların çoğunluğu haktan hoşlanmazlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَوِ ٱتَّبَعَ ٱلۡحَقُّ أَهۡوَآءَهُمۡ لَفَسَدَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَن فِيهِنَّۚ بَلۡ أَتَيۡنَٰهُم بِذِكۡرِهِمۡ فَهُمۡ عَن ذِكۡرِهِم مُّعۡرِضُونَ
Eğer hak, onların hevâ ve heveslerine tâbi olsaydı, gökler, yer ve içindeki herkes, mutlaka bozguna uğrardı. Oysa biz onlara, şan ve şereflerini ihtiva eden Kur'an'ı getirdik. Fakat onlar, bundan yüz çevirmektedirler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ خَرۡجٗا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيۡرٞۖ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلرَّٰزِقِينَ
Yoksa sen onlardan bir karşılık mı istiyorsun? Rabbinin vereceği daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّكَ لَتَدۡعُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Sen onları şüphesiz ki dosdoğru yola davet edersin.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ عَنِ ٱلصِّرَٰطِ لَنَٰكِبُونَ
Muhakkak ki âhirete iman etmeyenler doğru yoldan sapanlardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
۞ وَلَوۡ رَحِمۡنَٰهُمۡ وَكَشَفۡنَا مَا بِهِم مِّن ضُرّٖ لَّلَجُّواْ فِي طُغۡيَٰنِهِمۡ يَعۡمَهُونَ
Eğer onlara rahmet edip, başlarındaki sıkıntıyı gidermiş olsaydık bile yine de onlar; azgınlıkları içinde bocalayıp dururlardı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ أَخَذۡنَٰهُم بِٱلۡعَذَابِ فَمَا ٱسۡتَكَانُواْ لِرَبِّهِمۡ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ
Andolsun ki onları azap ile aldığımız halde yine de Rablerine itaatle boyun eğmediler. Yalvarıp, yakarmadılar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
حَتَّىٰٓ إِذَا فَتَحۡنَا عَلَيۡهِم بَابٗا ذَا عَذَابٖ شَدِيدٍ إِذَا هُمۡ فِيهِ مُبۡلِسُونَ
Nihayet üzerlerine şiddetli bir azap kapısı açtığımızda o zaman azabın içinde şaşkın ve ümitsiz kalıverirler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَهُوَ ٱلَّذِيٓ أَنشَأَ لَكُمُ ٱلسَّمۡعَ وَٱلۡأَبۡصَٰرَ وَٱلۡأَفۡـِٔدَةَۚ قَلِيلٗا مَّا تَشۡكُرُونَ
Sizin için kulaklar, gözler ve kalpler var eden O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَهُوَ ٱلَّذِي ذَرَأَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَإِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ
Sizi yeryüzünde yaratıp yayan da O'dur. Ve yine O'nun huzurunda toplanacaksınız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَهُوَ ٱلَّذِي يُحۡيِۦ وَيُمِيتُ وَلَهُ ٱخۡتِلَٰفُ ٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Dirilten de öldüren de O’dur. Gece ve gündüzün art arda gelmesi de O’na aittir. Hâlâ akletmiyor musunuz?
Tefsiri na arapskom jeziku:
بَلۡ قَالُواْ مِثۡلَ مَا قَالَ ٱلۡأَوَّلُونَ
Aksine bunlar da öncekilerin dedikleri gibi dediler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالُوٓاْ أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ
"Ölüp, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman, biz yeniden mi diriltileceğiz?" dediler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
لَقَدۡ وُعِدۡنَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا هَٰذَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Bu, bize ve atalarımıza daha önce de vadedilmişti. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قُل لِّمَنِ ٱلۡأَرۡضُ وَمَن فِيهَآ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), yeryüzü ve onda bulunanlar kime aittir?"
Tefsiri na arapskom jeziku:
سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
“Allah’ındır.” diyecekler. “Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?” de.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قُلۡ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ ٱلسَّبۡعِ وَرَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ
"Yedi göğün Rabbi ve yüce arşın Rabbi kimdir?" de!
Tefsiri na arapskom jeziku:
سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ أَفَلَا تَتَّقُونَ
"Allah’ındır." diyecekler. (Onlara:) Hâlâ düşünüp öğüt almaz mısınız? de!
Tefsiri na arapskom jeziku:
قُلۡ مَنۢ بِيَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيۡءٖ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيۡهِ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin): Her şeyin hükümranlığı elinde olan, koruyup kollayan ama kendisi korunmaya (muhtaç olmayan) kimdir?"
Tefsiri na arapskom jeziku:
سَيَقُولُونَ لِلَّهِۚ قُلۡ فَأَنَّىٰ تُسۡحَرُونَ
"Allah’ındır." diyecekler. “Öyle ise nasıl aldanıyorsunuz?” de.
Tefsiri na arapskom jeziku:
بَلۡ أَتَيۡنَٰهُم بِٱلۡحَقِّ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
Doğrusu biz onlara hakkı (gerçeği) getirdik. Onlar ise hakikaten yalancılardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
مَا ٱتَّخَذَ ٱللَّهُ مِن وَلَدٖ وَمَا كَانَ مَعَهُۥ مِنۡ إِلَٰهٍۚ إِذٗا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهِۭ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Allah, bir çocuk edinmemiştir ve O'nunla beraber hiçbir ilah yoktur. Eğer öyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını alır, elbette onlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah onların niteleye geldiklerinden münezzehtir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
عَٰلِمِ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ فَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Allah, gizliyi ve açığı bilendir. O, (müşriklerin) ortak koştukları şeylerden yüksektir, çok yücedir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قُل رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ
De ki: “Rabbim! Eğer onların tehdit olundukları şeyi bana göstereceksen;"
Tefsiri na arapskom jeziku:
رَبِّ فَلَا تَجۡعَلۡنِي فِي ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ
“Rabbim! O halde beni o zalimler topluluğu arasında kılma!”
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّا عَلَىٰٓ أَن نُّرِيَكَ مَا نَعِدُهُمۡ لَقَٰدِرُونَ
Bizim onlara yönelttiğimiz tehditleri sana göstermeye elbette gücümüz yeter.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ٱدۡفَعۡ بِٱلَّتِي هِيَ أَحۡسَنُ ٱلسَّيِّئَةَۚ نَحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَا يَصِفُونَ
Sen, kötülüğü en güzel bir tutumla sav. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyi çok iyi bilmekteyiz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنۡ هَمَزَٰتِ ٱلشَّيَٰطِينِ
Ve de ki: "Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحۡضُرُونِ
“Rabbim yanımda hazır olmalarından da sana sığınırım.”
Tefsiri na arapskom jeziku:
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَ أَحَدَهُمُ ٱلۡمَوۡتُ قَالَ رَبِّ ٱرۡجِعُونِ
Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında şöyle der: "Rabbim! Beni geri gönder."
Tefsiri na arapskom jeziku:
لَعَلِّيٓ أَعۡمَلُ صَٰلِحٗا فِيمَا تَرَكۡتُۚ كَلَّآۚ إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَآئِلُهَاۖ وَمِن وَرَآئِهِم بَرۡزَخٌ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
“Belki geride bıraktıklarımla salih amel işlerim.” Asla, bu onun söylemiş olduğu bir sözden ibarettir. Onların önlerinde de diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَإِذَا نُفِخَ فِي ٱلصُّورِ فَلَآ أَنسَابَ بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَئِذٖ وَلَا يَتَسَآءَلُونَ
Sûr’a üflendiği zaman, işte o gün aralarında soy bağı kalmaz, birbirlerine bir şey de soramazlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَمَن ثَقُلَتۡ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَمَنۡ خَفَّتۡ مَوَٰزِينُهُۥ فَأُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓاْ أَنفُسَهُمۡ فِي جَهَنَّمَ خَٰلِدُونَ
Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir. (Çünkü onlar) ebedî Cehennem'dedirler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
تَلۡفَحُ وُجُوهَهُمُ ٱلنَّارُ وَهُمۡ فِيهَا كَٰلِحُونَ
Ateş onların yüzlerini bürüyüp, yakar ve (dudakları da yanar da) dişleri sırıtıp öylece kalır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَلَمۡ تَكُنۡ ءَايَٰتِي تُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَكُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
"Ayetlerim size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz, değil mi?"
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالُواْ رَبَّنَا غَلَبَتۡ عَلَيۡنَا شِقۡوَتُنَا وَكُنَّا قَوۡمٗا ضَآلِّينَ
Onlar şöyle derler: "Rabbimiz! Azgınlığımız bizi yenmişti ve sapık bir kavim olmuştuk."
Tefsiri na arapskom jeziku:
رَبَّنَآ أَخۡرِجۡنَا مِنۡهَا فَإِنۡ عُدۡنَا فَإِنَّا ظَٰلِمُونَ
Rabbimiz! "Bizi ateşten çıkar. Eğer (sapıklığa) tekrar dönersek, biz gerçekten kendimize zulmetmiş oluruz." derler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالَ ٱخۡسَـُٔواْ فِيهَا وَلَا تُكَلِّمُونِ
(Allah) "Aşağılık içinde kalın orada, artık benimle konuşmayın!" der.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهُۥ كَانَ فَرِيقٞ مِّنۡ عِبَادِي يَقُولُونَ رَبَّنَآ ءَامَنَّا فَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَا وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلرَّٰحِمِينَ
Gerçek şu ki kullarımdan: “Rabbimiz, iman ettik, bize mağfiret ve rahmet buyur. Sen rahmet edenlerin hayırlısısın, diyen bir topluluk vardı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَٱتَّخَذۡتُمُوهُمۡ سِخۡرِيًّا حَتَّىٰٓ أَنسَوۡكُمۡ ذِكۡرِي وَكُنتُم مِّنۡهُمۡ تَضۡحَكُونَ
Siz ise onları alaya almıştınız. O kadar ki, onlar size beni anmayı unutturdu. Onlara hep gülüyordunuz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنِّي جَزَيۡتُهُمُ ٱلۡيَوۡمَ بِمَا صَبَرُوٓاْ أَنَّهُمۡ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ
Bugün sabrettikleri için onları ödüllendirdim. İşte, asıl kurtuluşa ermiş olanlar onlardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَٰلَ كَمۡ لَبِثۡتُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ عَدَدَ سِنِينَ
“Siz yeryüzünde kaç yıl kaldınız” diyecek.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالُواْ لَبِثۡنَا يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖ فَسۡـَٔلِ ٱلۡعَآدِّينَ
Onlar: “Bir gün yahut bir günün bir bölümü kadar eğlendik. Haydi sayanlara sor” diyecekler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَٰلَ إِن لَّبِثۡتُمۡ إِلَّا قَلِيلٗاۖ لَّوۡ أَنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
Buyurdu ki: “Siz ancak az bir süre eğlendiniz. Eğer gerçekten bilmiş olsaydınız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَفَحَسِبۡتُمۡ أَنَّمَا خَلَقۡنَٰكُمۡ عَبَثٗا وَأَنَّكُمۡ إِلَيۡنَا لَا تُرۡجَعُونَ
Sizi, boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَتَعَٰلَى ٱللَّهُ ٱلۡمَلِكُ ٱلۡحَقُّۖ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡكَرِيمِ
Gerçek hükümdar olan Allah yüksektedir, yücedir. O’ndan başka hiç (hak) ilah yoktur. O, şerefli ve yüce Arş’ın Rabbidir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَمَن يَدۡعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ لَا بُرۡهَٰنَ لَهُۥ بِهِۦ فَإِنَّمَا حِسَابُهُۥ عِندَ رَبِّهِۦٓۚ إِنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلۡكَٰفِرُونَ
Kim hakkında hiçbir delili bulunmaksızın Allah ile birlikte başka bir ilaha ibadet ederse onun hesabı ancak Rabbinin katındadır. Kâfirler –hiç şüphesiz- kurtuluşa eremezler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَقُل رَّبِّ ٱغۡفِرۡ وَٱرۡحَمۡ وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلرَّٰحِمِينَ
De ki: “Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!”
Tefsiri na arapskom jeziku:
 
Prijevod značenja Sura: Sura el-Mu'minun
Indeks sura Broj stranice
 
Prijevod značenja časnog Kur'ana - الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة - Sadržaj prijevodā

ترجمة معاني القرآن الكريم إلى اللغة التركية، ترجمها فريق مركز رواد الترجمة بالتعاون مع موقع دار الإسلام www.islamhouse.com . عام 1440.

Zatvaranje