Übersetzung der Bedeutungen von dem heiligen Quran - Türkische Übersetzung-Schaaban Britsh * - Übersetzungen

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Übersetzung der Bedeutungen Surah / Kapitel: Al-Qasas   Vers:

Sûratu'l-Kasas

طسٓمٓ
Ta Sin Mim.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
Bunlar, apaçık kitabın ayetleridir
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
نَتۡلُواْ عَلَيۡكَ مِن نَّبَإِ مُوسَىٰ وَفِرۡعَوۡنَ بِٱلۡحَقِّ لِقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
İman eden bir toplum için Musa ve Firavun’un haberlerinden bir kısmını sana hak olarak okuyacağız.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
إِنَّ فِرۡعَوۡنَ عَلَا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَجَعَلَ أَهۡلَهَا شِيَعٗا يَسۡتَضۡعِفُ طَآئِفَةٗ مِّنۡهُمۡ يُذَبِّحُ أَبۡنَآءَهُمۡ وَيَسۡتَحۡيِۦ نِسَآءَهُمۡۚ إِنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
Firavun, yeryüzünde üstünlük/büyüklük taslayıp, oranın halkını fırkalara/gruplara ayırdı. Onlardan bir grubu zayıf ve güçsüz bırakıyor, erkek çocuklarını, boğazlıyor, kadınlarını sağ bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardan idi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَنُرِيدُ أَن نَّمُنَّ عَلَى ٱلَّذِينَ ٱسۡتُضۡعِفُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَنَجۡعَلَهُمۡ أَئِمَّةٗ وَنَجۡعَلَهُمُ ٱلۡوَٰرِثِينَ
Biz ise, ülkede güçsüz bırakılanlara ihsanda bulunmak ve onları önderler yapmak ve onları (oraya) mirasçı kılmak istiyorduk.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَنُمَكِّنَ لَهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَنُرِيَ فِرۡعَوۡنَ وَهَٰمَٰنَ وَجُنُودَهُمَا مِنۡهُم مَّا كَانُواْ يَحۡذَرُونَ
Onları ülkede güç sahibi kılmak, Firavun ile Haman'a ve ordularına, onlardan (İsrailoğulları'ndan gelecek diye) korktukları şeyi göstermek (istiyorduk).
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰٓ أُمِّ مُوسَىٰٓ أَنۡ أَرۡضِعِيهِۖ فَإِذَا خِفۡتِ عَلَيۡهِ فَأَلۡقِيهِ فِي ٱلۡيَمِّ وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحۡزَنِيٓۖ إِنَّا رَآدُّوهُ إِلَيۡكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Musa’nın annesine: Onu emzir diye ilham ettik. Onun için endişelendiğin zaman onu nehre at. Korkma ve üzülme. Biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَٱلۡتَقَطَهُۥٓ ءَالُ فِرۡعَوۡنَ لِيَكُونَ لَهُمۡ عَدُوّٗا وَحَزَنًاۗ إِنَّ فِرۡعَوۡنَ وَهَٰمَٰنَ وَجُنُودَهُمَا كَانُواْ خَٰطِـِٔينَ
Firavun ailesi onu bulup aldılar. Sonunda onlara düşman ve başlarına dert olacaktı. Çünkü Firavun, Haman ve orduları suçlu idiler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَقَالَتِ ٱمۡرَأَتُ فِرۡعَوۡنَ قُرَّتُ عَيۡنٖ لِّي وَلَكَۖ لَا تَقۡتُلُوهُ عَسَىٰٓ أَن يَنفَعَنَآ أَوۡ نَتَّخِذَهُۥ وَلَدٗا وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Firavun’un Karısı: Benim ve senin için göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur ya da onu evlat ediniriz, dedi. Oysa onlar farkında değillerdi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَأَصۡبَحَ فُؤَادُ أُمِّ مُوسَىٰ فَٰرِغًاۖ إِن كَادَتۡ لَتُبۡدِي بِهِۦ لَوۡلَآ أَن رَّبَطۡنَا عَلَىٰ قَلۡبِهَا لِتَكُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Musa’nın annesi kalbi bomboş olarak sabah etti. Eğer biz, (vadimize) inananlardan olması için onun kalbini pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi açığa vuracaktı.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَقَالَتۡ لِأُخۡتِهِۦ قُصِّيهِۖ فَبَصُرَتۡ بِهِۦ عَن جُنُبٖ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Musa’nın kız kardeşine “Onu takip et” dedi. O da uzaktan gözetledi. Onlar ise farkında değillerdi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
۞ وَحَرَّمۡنَا عَلَيۡهِ ٱلۡمَرَاضِعَ مِن قَبۡلُ فَقَالَتۡ هَلۡ أَدُلُّكُمۡ عَلَىٰٓ أَهۡلِ بَيۡتٖ يَكۡفُلُونَهُۥ لَكُمۡ وَهُمۡ لَهُۥ نَٰصِحُونَ
Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) ona süt anneyi yasakladık. Kız kardeşi: Size, onun bakımını üstlenecek ve iyi davranacak bir aileyi göstereyim mi? dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَرَدَدۡنَٰهُ إِلَىٰٓ أُمِّهِۦ كَيۡ تَقَرَّ عَيۡنُهَا وَلَا تَحۡزَنَ وَلِتَعۡلَمَ أَنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Böylece onu; gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vaadinin hak olduğunu bilsin diye annesine geri getirdik. Fakat, onların çoğu bilmezler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُۥ وَٱسۡتَوَىٰٓ ءَاتَيۡنَٰهُ حُكۡمٗا وَعِلۡمٗاۚ وَكَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Musa kemal/olgunluk çağına ulaşınca ona, hüküm ve ilim verdik. İyileri işte böyle ödüllendiririz.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَدَخَلَ ٱلۡمَدِينَةَ عَلَىٰ حِينِ غَفۡلَةٖ مِّنۡ أَهۡلِهَا فَوَجَدَ فِيهَا رَجُلَيۡنِ يَقۡتَتِلَانِ هَٰذَا مِن شِيعَتِهِۦ وَهَٰذَا مِنۡ عَدُوِّهِۦۖ فَٱسۡتَغَٰثَهُ ٱلَّذِي مِن شِيعَتِهِۦ عَلَى ٱلَّذِي مِنۡ عَدُوِّهِۦ فَوَكَزَهُۥ مُوسَىٰ فَقَضَىٰ عَلَيۡهِۖ قَالَ هَٰذَا مِنۡ عَمَلِ ٱلشَّيۡطَٰنِۖ إِنَّهُۥ عَدُوّٞ مُّضِلّٞ مُّبِينٞ
O halkın haberi olmadığı bir sırada şehre girdi ve kavga eden iki adam gördü. Birisi kendi tarafından, diğeri düşmanlarından idi. Kendi tarafından olan, düşmanına karşı yardım istedi. Musa da ona bir yumruk vurdu, adamı öldürdü. Bu, Şeytan'ın işindendir. O, apaçık yoldan saptıran bir düşmandır, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمۡتُ نَفۡسِي فَٱغۡفِرۡ لِي فَغَفَرَ لَهُۥٓۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡغَفُورُ ٱلرَّحِيمُ
Rabbim, ben kendime zulmettim, beni bağışla dedi. Allah da onu bağışladı. Nitekim O, çokça bağışlayandır, çokça merhamet edendir.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَ رَبِّ بِمَآ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ فَلَنۡ أَكُونَ ظَهِيرٗا لِّلۡمُجۡرِمِينَ
Rabbim, bana verdiğin nimet için, artık asla günahkârlara destek olmayacağım, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَأَصۡبَحَ فِي ٱلۡمَدِينَةِ خَآئِفٗا يَتَرَقَّبُ فَإِذَا ٱلَّذِي ٱسۡتَنصَرَهُۥ بِٱلۡأَمۡسِ يَسۡتَصۡرِخُهُۥۚ قَالَ لَهُۥ مُوسَىٰٓ إِنَّكَ لَغَوِيّٞ مُّبِينٞ
Şehirde korku içinde, etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün dün kendisinden yardım isteyen adam yine feryat edip yardım istiyordu. Musa ona: Sen, besbelli azgının/sapkının birisin, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَلَمَّآ أَنۡ أَرَادَ أَن يَبۡطِشَ بِٱلَّذِي هُوَ عَدُوّٞ لَّهُمَا قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ أَتُرِيدُ أَن تَقۡتُلَنِي كَمَا قَتَلۡتَ نَفۡسَۢا بِٱلۡأَمۡسِۖ إِن تُرِيدُ إِلَّآ أَن تَكُونَ جَبَّارٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَمَا تُرِيدُ أَن تَكُونَ مِنَ ٱلۡمُصۡلِحِينَ
Musa, ikisinin de düşmanı olan kimseyi tutup, yakalamak isteyince: Ey Musa! Dün birisini öldürdüğün gibi beni de öldürmek mi istiyorsun? dedi. Sen, ıslah edenlerden olmayı değil, ülkede bir zorba olmayı istiyorsun, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَجَآءَ رَجُلٞ مِّنۡ أَقۡصَا ٱلۡمَدِينَةِ يَسۡعَىٰ قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ إِنَّ ٱلۡمَلَأَ يَأۡتَمِرُونَ بِكَ لِيَقۡتُلُوكَ فَٱخۡرُجۡ إِنِّي لَكَ مِنَ ٱلنَّٰصِحِينَ
Şehrin öteki ucundan bir adam koşarak geldi: Musa, dedi. İleri gelenler seni öldürmek için görüşme yapıyorlar. Hemen çık git! Ben, senin (iyiliğin) için nasihat edenlerdenim.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَخَرَجَ مِنۡهَا خَآئِفٗا يَتَرَقَّبُۖ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ
Bunun üzerine korku içinde etrafını gözetleyerek oradan çıkıp gitti. Rabbim, dedi. Beni zalim kavimden kurtar.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلۡقَآءَ مَدۡيَنَ قَالَ عَسَىٰ رَبِّيٓ أَن يَهۡدِيَنِي سَوَآءَ ٱلسَّبِيلِ
Medyen tarafına yöneldiğinde: “Rabbimin bana doğru yolu göstermesini umuyorum.” dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَلَمَّا وَرَدَ مَآءَ مَدۡيَنَ وَجَدَ عَلَيۡهِ أُمَّةٗ مِّنَ ٱلنَّاسِ يَسۡقُونَ وَوَجَدَ مِن دُونِهِمُ ٱمۡرَأَتَيۡنِ تَذُودَانِۖ قَالَ مَا خَطۡبُكُمَاۖ قَالَتَا لَا نَسۡقِي حَتَّىٰ يُصۡدِرَ ٱلرِّعَآءُۖ وَأَبُونَا شَيۡخٞ كَبِيرٞ
Medyen suyuna vardığı zaman orada bir topluluğun hayvanlarını suladığını gördü. Onların dışında da iki kadının (sürüsünü)sudan uzak tuttuğunu gördü. Nedir ikinizin hali? dedi. Çobanlar suyun başından ayrılmadıkça biz sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı dediler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَسَقَىٰ لَهُمَا ثُمَّ تَوَلَّىٰٓ إِلَى ٱلظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ إِنِّي لِمَآ أَنزَلۡتَ إِلَيَّ مِنۡ خَيۡرٖ فَقِيرٞ
Bunun üzerine Musa, onların hayvanlarını sulayıp,bir gölgeye çekilerek: Rabbim ben, bana indireceğin hayra muhtacım, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَجَآءَتۡهُ إِحۡدَىٰهُمَا تَمۡشِي عَلَى ٱسۡتِحۡيَآءٖ قَالَتۡ إِنَّ أَبِي يَدۡعُوكَ لِيَجۡزِيَكَ أَجۡرَ مَا سَقَيۡتَ لَنَاۚ فَلَمَّا جَآءَهُۥ وَقَصَّ عَلَيۡهِ ٱلۡقَصَصَ قَالَ لَا تَخَفۡۖ نَجَوۡتَ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ
Az sonra, iki kadından biri utana utana Musa’ya doğru yürüyüp geldi. Babam bizim hayvanlarımızı sulamana karşılık sana ücret vermek için seni çağırıyor, dedi. Musa, onun yanına varınca (başından) geçen olayları anlattı. O da: Korkma, zalim kavimden kurtuldun, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَتۡ إِحۡدَىٰهُمَا يَٰٓأَبَتِ ٱسۡتَـٔۡجِرۡهُۖ إِنَّ خَيۡرَ مَنِ ٱسۡتَـٔۡجَرۡتَ ٱلۡقَوِيُّ ٱلۡأَمِينُ
Kızlarından biri: Babacığım, onu ücretli olarak tutuver. Ücretle tutacağın kimselerin en iyisi, güçlü ve güvenilir olan kimsedir, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَ إِنِّيٓ أُرِيدُ أَنۡ أُنكِحَكَ إِحۡدَى ٱبۡنَتَيَّ هَٰتَيۡنِ عَلَىٰٓ أَن تَأۡجُرَنِي ثَمَٰنِيَ حِجَجٖۖ فَإِنۡ أَتۡمَمۡتَ عَشۡرٗا فَمِنۡ عِندِكَۖ وَمَآ أُرِيدُ أَنۡ أَشُقَّ عَلَيۡكَۚ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Ben, sekiz yıl bana ücretle çalışmana karşılık şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eğer bunu on yıla tamamlarsan, bu senden bir iyiliktir. Sana zorluk çıkarmak istemem. İnşaallah beni, iyi ve dürüst kimselerden bulacaksın, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَ ذَٰلِكَ بَيۡنِي وَبَيۡنَكَۖ أَيَّمَا ٱلۡأَجَلَيۡنِ قَضَيۡتُ فَلَا عُدۡوَٰنَ عَلَيَّۖ وَٱللَّهُ عَلَىٰ مَا نَقُولُ وَكِيلٞ
Bu (sekiz yada on sene), benimle senin arandadır. Bu iki süreden hangisini yerine getirirsem, bana bir haksızlık edilmesin. Allah, söylediklerimize vekildir, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
۞ فَلَمَّا قَضَىٰ مُوسَى ٱلۡأَجَلَ وَسَارَ بِأَهۡلِهِۦٓ ءَانَسَ مِن جَانِبِ ٱلطُّورِ نَارٗاۖ قَالَ لِأَهۡلِهِ ٱمۡكُثُوٓاْ إِنِّيٓ ءَانَسۡتُ نَارٗا لَّعَلِّيٓ ءَاتِيكُم مِّنۡهَا بِخَبَرٍ أَوۡ جَذۡوَةٖ مِّنَ ٱلنَّارِ لَعَلَّكُمۡ تَصۡطَلُونَ
Musa, süreyi doldurunca ailesi ile birlikte yola çıktı. Tur tarafından bir ateşe gözü ilişti. Ailesine dedi ki:Durun, ben bir ateş gördüm. Belki ondan size bir haber veya ısınmanız için bir kor parçası getiririm.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَلَمَّآ أَتَىٰهَا نُودِيَ مِن شَٰطِيِٕ ٱلۡوَادِ ٱلۡأَيۡمَنِ فِي ٱلۡبُقۡعَةِ ٱلۡمُبَٰرَكَةِ مِنَ ٱلشَّجَرَةِ أَن يَٰمُوسَىٰٓ إِنِّيٓ أَنَا ٱللَّهُ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Musa oraya vardığında, mübarek beldede, vadinin sağ kıyısından ağaç tarafından: Ey Musa! Ben, Alemlerin Rabbi olan Allah’ım! diye seslenildi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَأَنۡ أَلۡقِ عَصَاكَۚ فَلَمَّا رَءَاهَا تَهۡتَزُّ كَأَنَّهَا جَآنّٞ وَلَّىٰ مُدۡبِرٗا وَلَمۡ يُعَقِّبۡۚ يَٰمُوسَىٰٓ أَقۡبِلۡ وَلَا تَخَفۡۖ إِنَّكَ مِنَ ٱلۡأٓمِنِينَ
Değneğini yere at. Değneğin bir yılan gibi hareket ettiğini görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. Ey Musa! Dön, gel, korkma, sen güven içindesin.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
ٱسۡلُكۡ يَدَكَ فِي جَيۡبِكَ تَخۡرُجۡ بَيۡضَآءَ مِنۡ غَيۡرِ سُوٓءٖ وَٱضۡمُمۡ إِلَيۡكَ جَنَاحَكَ مِنَ ٱلرَّهۡبِۖ فَذَٰنِكَ بُرۡهَٰنَانِ مِن رَّبِّكَ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦٓۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
Elini koynuna sok, kusursuz bembeyaz çıksın. Korkudan dolayı kollarını kendine çek ki (korkun gitsin.) İşte bunlar, Firavun ve çevresine karşı Rabbinin iki delilidir. Onlar, fasık bir toplumdur.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَ رَبِّ إِنِّي قَتَلۡتُ مِنۡهُمۡ نَفۡسٗا فَأَخَافُ أَن يَقۡتُلُونِ
Rabbim, dedi. Ben onlardan bir kişiyi öldürdüm. Bunun için beni öldürmelerinden korkuyorum.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَأَخِي هَٰرُونُ هُوَ أَفۡصَحُ مِنِّي لِسَانٗا فَأَرۡسِلۡهُ مَعِيَ رِدۡءٗا يُصَدِّقُنِيٓۖ إِنِّيٓ أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ
Kardeşim Harun’un dili benden daha açık. Onu da benimle gönder, bana destek ve tasdik edici olsun. Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَ سَنَشُدُّ عَضُدَكَ بِأَخِيكَ وَنَجۡعَلُ لَكُمَا سُلۡطَٰنٗا فَلَا يَصِلُونَ إِلَيۡكُمَا بِـَٔايَٰتِنَآۚ أَنتُمَا وَمَنِ ٱتَّبَعَكُمَا ٱلۡغَٰلِبُونَ
Seni kardeşinle güçlendireceğiz, dedi. Size öyle bir üstünlük/kuvvet vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde onlar size erişemeyecekler. Siz ve size tabi olanlar üstün geleceksiniz.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَلَمَّا جَآءَهُم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَا بَيِّنَٰتٖ قَالُواْ مَا هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّفۡتَرٗى وَمَا سَمِعۡنَا بِهَٰذَا فِيٓ ءَابَآئِنَا ٱلۡأَوَّلِينَ
Musa onlara apaçık ayetlerimizle gittiği zaman; bu, uydurma sihirden başka bir şey değildir. Biz, bunu önceki atalarımızda da işitmedik, dediler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَقَالَ مُوسَىٰ رَبِّيٓ أَعۡلَمُ بِمَن جَآءَ بِٱلۡهُدَىٰ مِنۡ عِندِهِۦ وَمَن تَكُونُ لَهُۥ عَٰقِبَةُ ٱلدَّارِۚ إِنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلظَّٰلِمُونَ
Rabbim, kendi katından kimin hidâyet getirdiğini ve (ahiret) yurdu akibetinin kimin için olacağını daha iyi bilendir Zalimler asla kurtuluşa eremezler dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَقَالَ فِرۡعَوۡنُ يَٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَأُ مَا عَلِمۡتُ لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرِي فَأَوۡقِدۡ لِي يَٰهَٰمَٰنُ عَلَى ٱلطِّينِ فَٱجۡعَل لِّي صَرۡحٗا لَّعَلِّيٓ أَطَّلِعُ إِلَىٰٓ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّي لَأَظُنُّهُۥ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Firavun da: Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka ilah tanımıyorum. Ey Hâman! Çamur üzerine benim için bir ateş yak ve bana bir kule yap. Belki Musa’nın ilahına ulaşabilirim. Çünkü ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum, dedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَٱسۡتَكۡبَرَ هُوَ وَجُنُودُهُۥ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُمۡ إِلَيۡنَا لَا يُرۡجَعُونَ
O ve orduları, haksız yere yeryüzünde büyüklenmiş ve bize döndürülmeyeceklerini sanmışlardı.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَأَخَذۡنَٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡيَمِّۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلظَّٰلِمِينَ
Bu sebeple biz de onu ve askerlerini yakaladık, onları denize atıverdik. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَئِمَّةٗ يَدۡعُونَ إِلَى ٱلنَّارِۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ لَا يُنصَرُونَ
Onları, ateşe çağıran önderler yaptık. Kıyamet günü ise onlara yardım olunmayacaktır.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَأَتۡبَعۡنَٰهُمۡ فِي هَٰذِهِ ٱلدُّنۡيَا لَعۡنَةٗۖ وَيَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ هُم مِّنَ ٱلۡمَقۡبُوحِينَ
Bu dünyada da peşlerine lanet taktık. Kıyamet günü de onlar, kötülenmiş/uzaklaştırılmış kimselerden olacaklardır.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ مِنۢ بَعۡدِ مَآ أَهۡلَكۡنَا ٱلۡقُرُونَ ٱلۡأُولَىٰ بَصَآئِرَ لِلنَّاسِ وَهُدٗى وَرَحۡمَةٗ لَّعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Şüphesiz Önceki nesilleri helak ettikten sonra, belki hatırlayıp öğüt alırlar diye Musa'ya, insanlar için basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere kitap verdik.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَمَا كُنتَ بِجَانِبِ ٱلۡغَرۡبِيِّ إِذۡ قَضَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَى ٱلۡأَمۡرَ وَمَا كُنتَ مِنَ ٱلشَّٰهِدِينَ
Musa’ya emir verdiğimizde sen (Tur'un) batı yanında değildin ve sen (buna) şahit olanlardan da değildin.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَلَٰكِنَّآ أَنشَأۡنَا قُرُونٗا فَتَطَاوَلَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡعُمُرُۚ وَمَا كُنتَ ثَاوِيٗا فِيٓ أَهۡلِ مَدۡيَنَ تَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِنَا وَلَٰكِنَّا كُنَّا مُرۡسِلِينَ
Fakat, biz, nice nesiller var ettik. onların Üzerlerinden uzun seneler geçti. Nitekim sen, Medyen halkı içinde yaşamış değildin. Onlara ayetlerimizi okumuş da değildin. Fakat biz (bu haberi) göndereniz.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَمَا كُنتَ بِجَانِبِ ٱلطُّورِ إِذۡ نَادَيۡنَا وَلَٰكِن رَّحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَ لِتُنذِرَ قَوۡمٗا مَّآ أَتَىٰهُم مِّن نَّذِيرٖ مِّن قَبۡلِكَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
(Musa’ya) seslendiğimiz zaman Tur’un yakınında da değildin. Fakat bu kendilerine senden önce bir uyarıcı gelmemiş olan bir toplumu belki düşünürler diye uyarman için Rabbinden bir rahmettir.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَلَوۡلَآ أَن تُصِيبَهُم مُّصِيبَةُۢ بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡ فَيَقُولُواْ رَبَّنَا لَوۡلَآ أَرۡسَلۡتَ إِلَيۡنَا رَسُولٗا فَنَتَّبِعَ ءَايَٰتِكَ وَنَكُونَ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: “Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de, senin ayetlerine tâbi olup müminlerden olsaydık” derler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَلَمَّا جَآءَهُمُ ٱلۡحَقُّ مِنۡ عِندِنَا قَالُواْ لَوۡلَآ أُوتِيَ مِثۡلَ مَآ أُوتِيَ مُوسَىٰٓۚ أَوَلَمۡ يَكۡفُرُواْ بِمَآ أُوتِيَ مُوسَىٰ مِن قَبۡلُۖ قَالُواْ سِحۡرَانِ تَظَٰهَرَا وَقَالُوٓاْ إِنَّا بِكُلّٖ كَٰفِرُونَ
Onlara, katımızdan hak/ Muhammed geldiği zaman: Musa’ya verilenin bir benzeri de ona verilmeli değil miydi? dediler. Daha önce Musa’ya verilene küfretmemişler miydi? Birbirini destekleyen iki sihir (Tevrat ve Kur'an), biz onların hiç birini tanımıyoruz, demediler mi?
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قُلۡ فَأۡتُواْ بِكِتَٰبٖ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ هُوَ أَهۡدَىٰ مِنۡهُمَآ أَتَّبِعۡهُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
De ki: Eğer doğrulardan iseniz, Allah katından bu iki kitaptan daha doğru bir kitap getirin de, ben de ona tabi olayım.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَإِن لَّمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَكَ فَٱعۡلَمۡ أَنَّمَا يَتَّبِعُونَ أَهۡوَآءَهُمۡۚ وَمَنۡ أَضَلُّ مِمَّنِ ٱتَّبَعَ هَوَىٰهُ بِغَيۡرِ هُدٗى مِّنَ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّٰلِمِينَ
Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, ancak arzularına tabi oluyorlar. Allah'tan bir hidayet olmaksızın kendi hevesine/arzusuna uyandan daha sapık kim olabilir? Şüphesiz Allah, zalim topluma hidayet etmez.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
۞ وَلَقَدۡ وَصَّلۡنَا لَهُمُ ٱلۡقَوۡلَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Andolsun ki, belki düşünürler diye, onlar için sözü apaçık olarak bildirdik.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ مِن قَبۡلِهِۦ هُم بِهِۦ يُؤۡمِنُونَ
Daha önce kendilerine kitap verdiklerimiz buna da (Kur'an'a) iman ederler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَإِذَا يُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِهِۦٓ إِنَّهُ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّنَآ إِنَّا كُنَّا مِن قَبۡلِهِۦ مُسۡلِمِينَ
Onlara okununca derler ki: Ona iman ettik, çünkü o Rabbimizden gelen haktır. Biz önceden de müslüman idik.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
أُوْلَٰٓئِكَ يُؤۡتَوۡنَ أَجۡرَهُم مَّرَّتَيۡنِ بِمَا صَبَرُواْ وَيَدۡرَءُونَ بِٱلۡحَسَنَةِ ٱلسَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
İşte bunlara sabretmelerinden ötürü, mükafatları iki kat verilir. Ve onlar kötülüğü iyilikle savarlar. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَإِذَا سَمِعُواْ ٱللَّغۡوَ أَعۡرَضُواْ عَنۡهُ وَقَالُواْ لَنَآ أَعۡمَٰلُنَا وَلَكُمۡ أَعۡمَٰلُكُمۡ سَلَٰمٌ عَلَيۡكُمۡ لَا نَبۡتَغِي ٱلۡجَٰهِلِينَ
Boş söz işittiklerinde, ondan yüz çevirirler. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız size... Size selam olsun, bizim cahilleri (dost olarak) istemeyiz, derler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
إِنَّكَ لَا تَهۡدِي مَنۡ أَحۡبَبۡتَ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ يَهۡدِي مَن يَشَآءُۚ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُهۡتَدِينَ
Sen, sevdiğine hidayet edemezsin. Fakat Allah, dilediğine hidayet eder. Çünkü hidayeti bulacakları en iyi o bilir.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَقَالُوٓاْ إِن نَّتَّبِعِ ٱلۡهُدَىٰ مَعَكَ نُتَخَطَّفۡ مِنۡ أَرۡضِنَآۚ أَوَلَمۡ نُمَكِّن لَّهُمۡ حَرَمًا ءَامِنٗا يُجۡبَىٰٓ إِلَيۡهِ ثَمَرَٰتُ كُلِّ شَيۡءٖ رِّزۡقٗا مِّن لَّدُنَّا وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Eğer, seninle birlikte doğru yolu tutacak olursak, kendi yurdumuzdan çekilip, çıkarılırız, dediler. Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, emin, harem kıldığımız bir yere (Mekke'ye) yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler. @Korrigiert
Eğer, seninle birlikte doğru yolu tutacak olursak, kendi yurdumuzdan çekilip, çıkarılırız, dediler. Oysa biz onları, kendi katımızdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, emin, harem kıldığımız bir yere (Mekke'ye) yerleştirmedik mi?
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا مِن قَرۡيَةِۭ بَطِرَتۡ مَعِيشَتَهَاۖ فَتِلۡكَ مَسَٰكِنُهُمۡ لَمۡ تُسۡكَن مِّنۢ بَعۡدِهِمۡ إِلَّا قَلِيلٗاۖ وَكُنَّا نَحۡنُ ٱلۡوَٰرِثِينَ
Biz, geçim bolluğu içinde yaşayıp şımarmış nice memleket (leri) helak ettik. İşte meskenleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Oralara biz varis olmuşuzdur.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَمَا كَانَ رَبُّكَ مُهۡلِكَ ٱلۡقُرَىٰ حَتَّىٰ يَبۡعَثَ فِيٓ أُمِّهَا رَسُولٗا يَتۡلُواْ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتِنَاۚ وَمَا كُنَّا مُهۡلِكِي ٱلۡقُرَىٰٓ إِلَّا وَأَهۡلُهَا ظَٰلِمُونَ
Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir rasûlü memleketlerin anasına (Mekke'ye) göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir. Biz, halkı zalim olan beldelerden başkasını helak edici değiliz.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَمَآ أُوتِيتُم مِّن شَيۡءٖ فَمَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَزِينَتُهَاۚ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ وَأَبۡقَىٰٓۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Size verilen her şey dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah’ın yanında olanlar ise daha iyi ve kalıcıdır. Aklınızı kullanmıyor musunuz?
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
أَفَمَن وَعَدۡنَٰهُ وَعۡدًا حَسَنٗا فَهُوَ لَٰقِيهِ كَمَن مَّتَّعۡنَٰهُ مَتَٰعَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا ثُمَّ هُوَ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ
Kendisine, güzel bir vaatte bulunduğumuz ve buna ulaşan kimse, dünya hayatının geçimliğinden yararlandırdığımız, sonra kıyamet günü hüsrana uğrayacak olan kimse gibi olur mu?
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ فَيَقُولُ أَيۡنَ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ كُنتُمۡ تَزۡعُمُونَ
O gün Allah onlara seslenerek: İddia ettiğiniz ortaklarım nerede? der.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَ ٱلَّذِينَ حَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلُ رَبَّنَا هَٰٓؤُلَآءِ ٱلَّذِينَ أَغۡوَيۡنَآ أَغۡوَيۡنَٰهُمۡ كَمَا غَوَيۡنَاۖ تَبَرَّأۡنَآ إِلَيۡكَۖ مَا كَانُوٓاْ إِيَّانَا يَعۡبُدُونَ
Haklarında (azap) sözü gerçekleşmiş olanlar: Rabbimiz! İşte azdırdıklarımız onlardır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan beri olduk/uzaklaştık, sana geldik. Zaten onlar bize de ibadet etmiyorlardı, dediler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَقِيلَ ٱدۡعُواْ شُرَكَآءَكُمۡ فَدَعَوۡهُمۡ فَلَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُمۡ وَرَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَۚ لَوۡ أَنَّهُمۡ كَانُواْ يَهۡتَدُونَ
Ortaklarınızı çağırın, denir. Onları çağırırlar. Fakat onlara cevap veremezler ve azabı görürler. Ne olurdu (dünyada) hidayete girselerdi!
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ فَيَقُولُ مَاذَآ أَجَبۡتُمُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
O gün Allah, onlara seslenerek: Peygamberlere ne cevap verdiniz? der.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَعَمِيَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلۡأَنۢبَآءُ يَوۡمَئِذٖ فَهُمۡ لَا يَتَسَآءَلُونَ
O gün, (onları azaptan kurtaracak) haberler/mazeretler onlara kapanmıştır, birbirlerine de soramazlar.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَأَمَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَعَسَىٰٓ أَن يَكُونَ مِنَ ٱلۡمُفۡلِحِينَ
Tevbe eden, iman eden, salih amel yapan kimseye gelince, umulur ki o kurtuluşa erenlerdendir.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَرَبُّكَ يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُ وَيَخۡتَارُۗ مَا كَانَ لَهُمُ ٱلۡخِيَرَةُۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ وَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Rabbin, dilediğini yaratır, (dilediğini de) seçer. Onların seçme hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından münezzeh ve üstündür.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَرَبُّكَ يَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ
Rabbin, onların içlerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَهُوَ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ لَهُ ٱلۡحَمۡدُ فِي ٱلۡأُولَىٰ وَٱلۡأٓخِرَةِۖ وَلَهُ ٱلۡحُكۡمُ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Allah O’dur. O’ndan başka (hak) ilah yoktur. Dünyada da ahirette de hamd O’nadır. Hüküm de O’nundur. Ve O’na döndürüleceksiniz. @Korrigiert
Allah O’dur. O’ndan başka (hak) ilah yoktur. De ki: Dünyada da ahirette de hamd O’nadır. Hüküm de O’nundur. Ve O’na döndürüleceksiniz.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِن جَعَلَ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمُ ٱلَّيۡلَ سَرۡمَدًا إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ مَنۡ إِلَٰهٌ غَيۡرُ ٱللَّهِ يَأۡتِيكُم بِضِيَآءٍۚ أَفَلَا تَسۡمَعُونَ
De ki: Allah, kıyamet gününe kadar geceyi üzerinizde devamlı kılsaydı; Allah’tan başka size bir ışık getirecek ilah kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz?
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِن جَعَلَ ٱللَّهُ عَلَيۡكُمُ ٱلنَّهَارَ سَرۡمَدًا إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ مَنۡ إِلَٰهٌ غَيۡرُ ٱللَّهِ يَأۡتِيكُم بِلَيۡلٖ تَسۡكُنُونَ فِيهِۚ أَفَلَا تُبۡصِرُونَ
De ki: Allah, kıyamet gününe kadar gündüzü üzerinizde devamlı kılsaydı; Allah’tan başka, size dinleneceğiniz bir geceyi getirecek ilah kimdir? Hâlâ görmüyor musunuz?
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَمِن رَّحۡمَتِهِۦ جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ لِتَسۡكُنُواْ فِيهِ وَلِتَبۡتَغُواْ مِن فَضۡلِهِۦ وَلَعَلَّكُمۡ تَشۡكُرُونَ
Geceyi ve gündüzü, dinlenmeniz ve lütfundan rızık aramanız için ve de şükredesiniz diye kendi rahmetiyle var etti.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ فَيَقُولُ أَيۡنَ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ كُنتُمۡ تَزۡعُمُونَ
O gün, onlara seslenip: İddia ettiğiniz ortaklarım nerede? der.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَنَزَعۡنَا مِن كُلِّ أُمَّةٖ شَهِيدٗا فَقُلۡنَا هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ فَعَلِمُوٓاْ أَنَّ ٱلۡحَقَّ لِلَّهِ وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ
Her toplumdan bir şahit çıkarırız ve: Haydi delillerinizi getirin! deriz. İşte o zaman hakikatin Allah’a ait olduğunu bilirler. Uydurmuş oldukları şeyler onlardan kaybolup gider.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
۞ إِنَّ قَٰرُونَ كَانَ مِن قَوۡمِ مُوسَىٰ فَبَغَىٰ عَلَيۡهِمۡۖ وَءَاتَيۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡكُنُوزِ مَآ إِنَّ مَفَاتِحَهُۥ لَتَنُوٓأُ بِٱلۡعُصۡبَةِ أُوْلِي ٱلۡقُوَّةِ إِذۡ قَالَ لَهُۥ قَوۡمُهُۥ لَا تَفۡرَحۡۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡفَرِحِينَ
Karun, Musa’nın kavminden idi; ama onlara karşı azgınlık etti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma/böbürlenme! Çünkü Allah, şımarıkları/böbürlenenleri sevmez @Korrigiert
Karun, Musa’nın kavminden idi; ama onlara karşı azgınlık etti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma/böbürlenme! Çünkü Allah, şımarıkları/böbürlenme sevmez
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَٱبۡتَغِ فِيمَآ ءَاتَىٰكَ ٱللَّهُ ٱلدَّارَ ٱلۡأٓخِرَةَۖ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَ ٱلدُّنۡيَاۖ وَأَحۡسِن كَمَآ أَحۡسَنَ ٱللَّهُ إِلَيۡكَۖ وَلَا تَبۡغِ ٱلۡفَسَادَ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu arzula, dünyadan da nasibini de unutma. Allah sana nasıl ihsanda bulunduysa, sen de başkalarına ihsanda bulun. Yeryüzünde fesat çıkarmaya kalkışma! Allah, bozguncuları sevmez.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
قَالَ إِنَّمَآ أُوتِيتُهُۥ عَلَىٰ عِلۡمٍ عِندِيٓۚ أَوَلَمۡ يَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ قَدۡ أَهۡلَكَ مِن قَبۡلِهِۦ مِنَ ٱلۡقُرُونِ مَنۡ هُوَ أَشَدُّ مِنۡهُ قُوَّةٗ وَأَكۡثَرُ جَمۡعٗاۚ وَلَا يُسۡـَٔلُ عَن ذُنُوبِهِمُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ
Ancak bunlar bana, bilgim sayesinde verilmiştir, dedi. O bilmiyor mu ki Allah, ondan önce, kendisinden daha güçlü ve toplulukça daha çok olan nice nesilleri helak etti? Günahkarlara suçları sorulmaz.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوۡمِهِۦ فِي زِينَتِهِۦۖ قَالَ ٱلَّذِينَ يُرِيدُونَ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا يَٰلَيۡتَ لَنَا مِثۡلَ مَآ أُوتِيَ قَٰرُونُ إِنَّهُۥ لَذُو حَظٍّ عَظِيمٖ
Kavminin karşısına süslü takılarıyla çıkmıştı. Dünya hayatını isteyenler: Keşke Karun’a verilen gibi bize de verilseydi. O, gerçekten büyük bir pay sahibidir, demişlerdi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَقَالَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡعِلۡمَ وَيۡلَكُمۡ ثَوَابُ ٱللَّهِ خَيۡرٞ لِّمَنۡ ءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗاۚ وَلَا يُلَقَّىٰهَآ إِلَّا ٱلصَّٰبِرُونَ
Kendilerine ilim verilenler ise: Yazıklar olsun size! İman eden ve salih amel yapanlar için Allah’ın sevabı çok daha iyidir. Ona da ancak sabredenler kavuşur, demişlerdi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
فَخَسَفۡنَا بِهِۦ وَبِدَارِهِ ٱلۡأَرۡضَ فَمَا كَانَ لَهُۥ مِن فِئَةٖ يَنصُرُونَهُۥ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَمَا كَانَ مِنَ ٱلۡمُنتَصِرِينَ
Karun’u da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Ona, Allah’tan başka yardım edecek kimse de yoktu. Kendi kendine de yardım edemedi.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَأَصۡبَحَ ٱلَّذِينَ تَمَنَّوۡاْ مَكَانَهُۥ بِٱلۡأَمۡسِ يَقُولُونَ وَيۡكَأَنَّ ٱللَّهَ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ مِنۡ عِبَادِهِۦ وَيَقۡدِرُۖ لَوۡلَآ أَن مَّنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡنَا لَخَسَفَ بِنَاۖ وَيۡكَأَنَّهُۥ لَا يُفۡلِحُ ٱلۡكَٰفِرُونَ
Daha dün, onun yerinde olmayı arzu edenler; demek ki, Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletiyor ve dilediğininkini daraltıyormuş. Allah’ın bize lütufta bulunmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kâfirler kurtuluşa eremezlermiş, dediler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
تِلۡكَ ٱلدَّارُ ٱلۡأٓخِرَةُ نَجۡعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوّٗا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَا فَسَادٗاۚ وَٱلۡعَٰقِبَةُ لِلۡمُتَّقِينَ
İşte ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde büyüklenip, üstünlük taslamayanlara ve bozgunculuk istemeyenlere veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
مَن جَآءَ بِٱلۡحَسَنَةِ فَلَهُۥ خَيۡرٞ مِّنۡهَاۖ وَمَن جَآءَ بِٱلسَّيِّئَةِ فَلَا يُجۡزَى ٱلَّذِينَ عَمِلُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ إِلَّا مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Kim bir iyilik ile gelirse, ona çok daha hayırlısı vardır. Kim de kötülük ile gelirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıklarının cezasını görürler.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
إِنَّ ٱلَّذِي فَرَضَ عَلَيۡكَ ٱلۡقُرۡءَانَ لَرَآدُّكَ إِلَىٰ مَعَادٖۚ قُل رَّبِّيٓ أَعۡلَمُ مَن جَآءَ بِٱلۡهُدَىٰ وَمَنۡ هُوَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Kur’an’ı (indirip) sana farz kılan, seni döneceğin yere döndürecektir. De ki: Kimin doğru yolda, kimin de apaçık sapıklıkta olduğunu en iyi Rabbim bilir.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَمَا كُنتَ تَرۡجُوٓاْ أَن يُلۡقَىٰٓ إِلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبُ إِلَّا رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۖ فَلَا تَكُونَنَّ ظَهِيرٗا لِّلۡكَٰفِرِينَ
Sen, kitabı sana indireceğimizi ummuyordun. Ancak o, Rabbinden bir rahmettir. Öyleyse inkarcılara arka çıkma.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَلَا يَصُدُّنَّكَ عَنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ بَعۡدَ إِذۡ أُنزِلَتۡ إِلَيۡكَۖ وَٱدۡعُ إِلَىٰ رَبِّكَۖ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ
Allah’ın ayetleri sana indirildikten sonra, sakın seni onlardan alıkoymasınlar. Rabbine davet et, müşriklerden olma!
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
وَلَا تَدۡعُ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَۘ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۚ كُلُّ شَيۡءٍ هَالِكٌ إِلَّا وَجۡهَهُۥۚ لَهُ ٱلۡحُكۡمُ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Allah ile birlikte bir başka ilaha dua/ibadet etme. Çünkü O’ndan başka (hak) ilah yoktur. Her şey yok olacak, yalnızca O'nun yüzü kalacaktır. Hüküm O’nundur. O’na döndürüleceksiniz.
Arabische Interpretationen von dem heiligen Quran:
 
Übersetzung der Bedeutungen Surah / Kapitel: Al-Qasas
Suren/ Kapiteln Liste Nummer der Seite
 
Übersetzung der Bedeutungen von dem heiligen Quran - Türkische Übersetzung-Schaaban Britsh - Übersetzungen

die türkische Übersetzung der Quran-Bedeutung von Shaaban British Hinweis: Einige übersetzte Verse, korrigiert von Ruwwad Translation Center. Die Originalübersetzung steht für Anregungen, kontinuierliche Auswertung und Entwicklung zur Verfügung

Schließen