Check out the new design

Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Simoore: Simoore annoore   Aaya:
يُقَلِّبُ ٱللَّهُ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبۡرَةٗ لِّأُوْلِي ٱلۡأَبۡصَٰرِ
Yüce Allah; uzun ve kısa, geliş ve gidiş olarak gece ve gündüzü birbiri ardından getirir. İşte zikredilen bu hususta basiret sahipleri için Yüce Allah'ın rububiyetine, kudretine ve O'nun birliğine dair deliller ve ibretler vardır.
Faccirooji aarabeeji:
وَٱللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَآبَّةٖ مِّن مَّآءٖۖ فَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰ بَطۡنِهِۦ وَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰ رِجۡلَيۡنِ وَمِنۡهُم مَّن يَمۡشِي عَلَىٰٓ أَرۡبَعٖۚ يَخۡلُقُ ٱللَّهُ مَا يَشَآءُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Yüce Allah, yeryüzündeki canlıların tamamını bir nutfeden yaratmıştır. Onlardan kimi yılan gibi sürünerek karnı üzerinde hareket eder, kimi insan ve kuş gibi iki ayağının üzerinde yürür ve kimi de koyun ve sığır gibi dört ayağının üzerinde yürür. Yüce Allah zikredilenler ve zikredilmeyenlerden dilediği canlıları yaratır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. Hiçbir şey O'nu aciz bırakamaz.
Faccirooji aarabeeji:
لَّقَدۡ أَنزَلۡنَآ ءَايَٰتٖ مُّبَيِّنَٰتٖۚ وَٱللَّهُ يَهۡدِي مَن يَشَآءُ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Andolsun biz, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hak yola götüren apaçık ayetler indirdik. Yüce Allah, dilediği kimseyi içerisinde hiçbir eğrilik olmayan dosdoğru yola iletir ve bu yol o kimseyi Cennet'e ulaştırır.
Faccirooji aarabeeji:
وَيَقُولُونَ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَبِٱلرَّسُولِ وَأَطَعۡنَا ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٞ مِّنۡهُم مِّنۢ بَعۡدِ ذَٰلِكَۚ وَمَآ أُوْلَٰٓئِكَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Münafıklar; "Allah'a ve resulüne iman ettik, Allah'a ve resulüne itaat ettik." derler. Sonra onlardan bir grup yüz çevirir. Allah'a ve resulüne iman ve itaat ettikleri iddiasında bulunduktan sonra Allah yolunda cihat emri hususunda ve diğer emirlerde Allah'a ve resulüne itaat etmezler. Allah'a ve O'nun resulüne itaatten yüz çeviren bu kimseler iman ettikleri iddiasında bulunsalar da Mümin değillerdir.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ إِذَا فَرِيقٞ مِّنۡهُم مُّعۡرِضُونَ
Bu münafıklar; anlaşmazlığa düştükleri şeylerde aralarında peygamberin hüküm vermesi için Allah'a ve resulüne çağrıldıkları zaman, onlar nifakları sebebiyle onun hükmünden yüz çevirirler.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِن يَكُن لَّهُمُ ٱلۡحَقُّ يَأۡتُوٓاْ إِلَيۡهِ مُذۡعِنِينَ
Eğer onlar hakkın kendi lehine olduğunu ve hükmün kendi faydalarına olduğunu bilirlerse ona boyun eğerek gelirler.
Faccirooji aarabeeji:
أَفِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ أَمِ ٱرۡتَابُوٓاْ أَمۡ يَخَافُونَ أَن يَحِيفَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِمۡ وَرَسُولُهُۥۚ بَلۡ أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ
Onların kalplerinde orada sürekli olan bir hastalık mı var? Yoksa O'nun Allah'ın resulü olduğundan bir şüpheleri mi var? Ya da Allah'ın ve resulünün hükümde onlara haksızlık etmesinden mi korkuyorlar? Hayır! Bunun sebebi, zikredilen bu şeyler değildir. Aksine O'nun hükmünden yüz çevirmeleri ve O'na karşı inat etmeleri sebebi ile kendi nefislerindeki hastalıktır.
Faccirooji aarabeeji:
إِنَّمَا كَانَ قَوۡلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ إِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ أَن يَقُولُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۚ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Aralarında hükmedilmek üzere Allah'a ve resulüne çağrıldıklarında Müminler; "O'nun sözünü işittik ve emrine itaat ettik." derler. Dünyada ve ahirette asıl kurtuluşa erenler işte bu özellikler ile nitelenmiş kimselerdir.
Faccirooji aarabeeji:
وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَيَخۡشَ ٱللَّهَ وَيَتَّقۡهِ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ
Kim Allah'a ve resulüne itaat eder, ikisinin hükmüne teslim olur, günahların kendisini götüreceği şeylerden korkar ve emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak Allah'tan sakınırsa, işte dünya ve ahiretin hayırları ile kurtuluşa erenler sadece bunlardır.
Faccirooji aarabeeji:
۞ وَأَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ لَئِنۡ أَمَرۡتَهُمۡ لَيَخۡرُجُنَّۖ قُل لَّا تُقۡسِمُواْۖ طَاعَةٞ مَّعۡرُوفَةٌۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ
Münafıklar, şayet onlara cihada çıkmalarını emredecek olsan cihada çıkacaklarına dair bütün güçleriyle Allah'a yemin etmektedirler. Ey Resul! Onlara de ki; "Yemin etmeyin, sizin yalanınız açıktır ve itaatiniz ise bilinen bir iddiadan ibarettir. Muhakkak Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Siz hangi amelinizi gizlerseniz gizleyin; muhakkak ki yaptıklarınızdan hiçbir şey O'na gizli kalmaz."
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• تنوّع المخلوقات دليل على قدرة الله.
Yüce Allah'ın yarattığı canlıların çok çeşitli olması, Allah'ın kudretine işaret eder.

• من صفات المنافقين الإعراض عن حكم الله إلا إن كان الحكم في صالحهم، ومن صفاتهم مرض القلب والشك، وسوء الظن بالله.
Kendi menfaatlerinin aksine olması hariç, Yüce Allah'ın hükmünden yüz çevirmek münafıkların özelliklerindendir. Aynı şekilde kalp ve şüphe hastalığı, Allah hakkında kötü zanda bulunmak da onların özelliklerindendir.

• طاعة الله ورسوله والخوف من الله من أسباب الفوز في الدارين.
Allah'a ve resulüne itaat etmek ve Allah'tan korkmak; iki cihanda da kurtulmanın sebeplerindendir.

• الحلف على الكذب سلوك معروف عند المنافقين.
Yalan yere yemin etmek münafıkların en bilindik davranışlardandır.

 
Firo maanaaji Simoore: Simoore annoore
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. - Tippudi firooji ɗii

iwde e galle Firo jaŋdeeji Alkur'aana.

Uddude