Check out the new design

Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Simoore: Simoore pelle   Aaya:
وَمَا كَانَ لِمُؤۡمِنٖ وَلَا مُؤۡمِنَةٍ إِذَا قَضَى ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥٓ أَمۡرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ ٱلۡخِيَرَةُ مِنۡ أَمۡرِهِمۡۗ وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلَٰلٗا مُّبِينٗا
Allah ve resulü, bir işte hüküm verdiği zaman, hiç bir Mümin erkek ve Mümin kadının o hükmün kabulü yahut reddedilmesi konusunda bir seçme hakkı yoktur. Kim, Allah'a ve resulüne isyan ederse, dosdoğru yoldan apaçık bir şekilde sapmış olur.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِذۡ تَقُولُ لِلَّذِيٓ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِ وَأَنۡعَمۡتَ عَلَيۡهِ أَمۡسِكۡ عَلَيۡكَ زَوۡجَكَ وَٱتَّقِ ٱللَّهَ وَتُخۡفِي فِي نَفۡسِكَ مَا ٱللَّهُ مُبۡدِيهِ وَتَخۡشَى ٱلنَّاسَ وَٱللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخۡشَىٰهُۖ فَلَمَّا قَضَىٰ زَيۡدٞ مِّنۡهَا وَطَرٗا زَوَّجۡنَٰكَهَا لِكَيۡ لَا يَكُونَ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ حَرَجٞ فِيٓ أَزۡوَٰجِ أَدۡعِيَآئِهِمۡ إِذَا قَضَوۡاْ مِنۡهُنَّ وَطَرٗاۚ وَكَانَ أَمۡرُ ٱللَّهِ مَفۡعُولٗا
Ey Resul! Allah'ın kendisine İslam nimeti ile nimet verdiği, senin de azat edip özgürlüğüne kavuşturarak kendisine iyilikte bulunduğun kimse -ki o; Zeyd b. Hârise -radıyallahu anhumâ-'dır- eşi Zeyneb binti Cahş'ı boşaması hususunda sana danışmak için geldiğinde sen, ona emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınarak Allah'tan kork ve eşini yanında tut, onu boşama! diyor ve içindekini gizliyordun. Ey Resul! Allah, senin insanlardan gizleyip içinde tuttuğun Zeyd'in onu boşama işini ve sonra da senin onunla evlenmeni ortaya çıkaracaktır. Bu hususta asıl korkulmaya layık olan Allah'tır. Zeyd'in nefsi huzura erip de Zeyneb'i boşayıp ondan uzaklaşınca seni Zeynep ile evlendirdik ki, böylece evlatlık edinilmiş olan oğullarının boşadığı hanımları ile iddet müddetlerini bitirdikten sonra evlenmek Mümin erkeklere günah olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir. O'nun emrinin yerine getirilmesine bir engel yoktur. Bunu O'ndan (Allah'tan) başkası engelleyemez.
Faccirooji aarabeeji:
مَّا كَانَ عَلَى ٱلنَّبِيِّ مِنۡ حَرَجٖ فِيمَا فَرَضَ ٱللَّهُ لَهُۥۖ سُنَّةَ ٱللَّهِ فِي ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلُۚ وَكَانَ أَمۡرُ ٱللَّهِ قَدَرٗا مَّقۡدُورًا
Nebi, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e evlatlık edinme yolu ile evlat edindiği oğlunun hanımı ile Allah’ın kendisine helal kıldığı şekilde nikâhlanmasında bir günah yahut bir sıkıntı yoktur. O, bu hususta kendisinden önceki peygamberlerin yoluna tabi olmaktadır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu hususta bu işi yapan ilk peygamber değildir. Allah’ın hakkında hüküm vermiş olduğu bu husus yani evliliğin tamamlanması ve evlatlığın iptal edilmesi, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in kendi görüşü yahut seçimi değildir, kesinlikle gerçekleşecektir ve buna engel olacak hiçbir kimse yoktur.
Faccirooji aarabeeji:
ٱلَّذِينَ يُبَلِّغُونَ رِسَٰلَٰتِ ٱللَّهِ وَيَخۡشَوۡنَهُۥ وَلَا يَخۡشَوۡنَ أَحَدًا إِلَّا ٱللَّهَۗ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ حَسِيبٗا
İşte bu peygamberler; Allah'ın kendilerine indirdikleri risaletini ümmetlerine tebliğ ederler ve Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'dan başkasından korkmazlar. Allah'ın kendilerine helal kıldığı şeyi yaptıklarında başkalarının dediklerine iltifat etmezler. Yaptıklarına karşılık olarak kullarını hesaba çekecek olan Allah hesap görücü olarak yeter. Eğer yaptıkları hayır ise hayır; şer ise şer olarak onlara yaptıklarının karşılığını verecektir.
Faccirooji aarabeeji:
مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَآ أَحَدٖ مِّن رِّجَالِكُمۡ وَلَٰكِن رَّسُولَ ٱللَّهِ وَخَاتَمَ ٱلنَّبِيِّـۧنَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٗا
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-, sizin adamlarınızdan hiç kimsenin babası değildir. O; Zeyd'in babası değildir. Eğer böyle olsaydı; o eşini boşadığında onun boşadığı eşi ile Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in nikâhlanması haram olurdu. Fakat o, Allah'ın insanlara gönderdiği elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. O'ndan sonra bir peygamber gelmeyecektir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. Kullarının yaptıklarından hiçbir şey O'na gizli kalmaz.
Faccirooji aarabeeji:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ ذِكۡرٗا كَثِيرٗا
Ey Allah'a iman eden ve O'nun dini ile amel edenler! Allah'ı; kalpleriniz, dilleriniz ve diğer azalarınızla çokça zikredin.
Faccirooji aarabeeji:
وَسَبِّحُوهُ بُكۡرَةٗ وَأَصِيلًا
Allah Teâlâ'yı, tesbîh (Subhânallah) ve tehlîl (Lâ ilâhe illallah) ile gündüzün başında ve sonunda bu iki sözün faziletine binaen tenzîh edin.
Faccirooji aarabeeji:
هُوَ ٱلَّذِي يُصَلِّي عَلَيۡكُمۡ وَمَلَٰٓئِكَتُهُۥ لِيُخۡرِجَكُم مِّنَ ٱلظُّلُمَٰتِ إِلَى ٱلنُّورِۚ وَكَانَ بِٱلۡمُؤۡمِنِينَ رَحِيمٗا
Sizi küfrün karanlıklarından imanın nûruna çıkarmak için Allah, sizlere merhamet etmekte, sizleri övmekte ve melekleri ise size dua etmektedir. Allah; Müminlere karşı çok merhametlidir. Eğer onlar; emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak Allah'a itaat ederlerse; Allah, onlara azap etmez.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• وجوب استسلام المؤمن لحكم الله والانقياد له.
Müminin, Allah'ın hükmüne teslim olup, O'na boyun eğmesinin vucûbiyeti beyan edilmiştir.

• اطلاع الله على ما في النفوس.
Yüce Allah'ın, nefislerde olan her şeyi hakkıyla bildiği beyan edilmiştir.

• من مناقب أم المؤمنين زينب بنت جحش: أنْ زوّجها الله من فوق سبع سماوات.
Müminlerin annesi Zeyneb binti Cahş -radıyallahu anha-'nın faziletlerinden biri de Allah'ın, onu yedi kat semanın üzerinden (indirdiği buyruk ile) evlendirmiş olmasıdır.

• فضل ذكر الله، خاصة وقت الصباح والمساء.
Yüce Allah'ı zikretmenin özellikle de sabah ve akşam vakitlerinde zikretmenin fazileti beyan edilmiştir.

 
Firo maanaaji Simoore: Simoore pelle
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. - Tippudi firooji ɗii

iwde e galle Firo jaŋdeeji Alkur'aana.

Uddude