Check out the new design

Fassarar Ma'anonin Alqura'ni - Fassara da yaren Turkanci ga taƙaitaccen Tafsirin AlƘur'ani mai girma * - Teburin Bayani kan wasu Fassarori


Fassarar Ma'anoni Sura: Almu'aminoun   Aya:
وَٱلَّذِينَ يُؤۡتُونَ مَآ ءَاتَواْ وَّقُلُوبُهُمۡ وَجِلَةٌ أَنَّهُمۡ إِلَىٰ رَبِّهِمۡ رَٰجِعُونَ
Onlar; iyi ameller işlemekte gayret sarf eden ve salih amellerle Allah'a yakınlaşan kimselerdir. Onlar; kıyamet günü Allah'a döndüklerinde infaklarının ve salih amellerinin Allah tarafından kabul edilmemesinden korkarlar.
Tafsiran larabci:
أُوْلَٰٓئِكَ يُسَٰرِعُونَ فِي ٱلۡخَيۡرَٰتِ وَهُمۡ لَهَا سَٰبِقُونَ
İşte bu yüce özellikler ile sıfatlanmış olanlar; salih amelleri işlemek hususunda acele edenlerdir. Bu hususta yarışırlar. Bundan dolayı (hayırlı amelleri işlemekte) diğerlerini geçmişlerdir.
Tafsiran larabci:
وَلَا نُكَلِّفُ نَفۡسًا إِلَّا وُسۡعَهَاۚ وَلَدَيۡنَا كِتَٰبٞ يَنطِقُ بِٱلۡحَقِّ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ
Hiçbir nefse güç yetirebileceğinden başka amelleri yüklemeyiz. Katımızda her amel eden kimsenin amelini kaydettiğimiz, içerisinde hiçbir şüphe olmaksızın sadece hak ile konuşan bir kitap vardır. Onlar, ne iyilikleri eksiltilerek ve ne de kötülükleri arttırılarak bir haksızlığa uğratılırlar.
Tafsiran larabci:
بَلۡ قُلُوبُهُمۡ فِي غَمۡرَةٖ مِّنۡ هَٰذَا وَلَهُمۡ أَعۡمَٰلٞ مِّن دُونِ ذَٰلِكَ هُمۡ لَهَا عَٰمِلُونَ
Bilakis o kâfirlerin kalpleri, hakkı söyleyen bu kitap ve kendilerine indirilen kitap hususunda gaflet içerisindedir. Onların, üzerinde bulundukları küfürden başka yapmakta oldukları başka amelleri de vardır.
Tafsiran larabci:
حَتَّىٰٓ إِذَآ أَخَذۡنَا مُتۡرَفِيهِم بِٱلۡعَذَابِ إِذَا هُمۡ يَجۡـَٔرُونَ
Onların, dünyada refaha erdirilmiş olanlarını kıyamet günü azap ile yakaladığımız zaman; onlar, imdat dileyerek seslerini feryat ile yükseltirler.
Tafsiran larabci:
لَا تَجۡـَٔرُواْ ٱلۡيَوۡمَۖ إِنَّكُم مِّنَّا لَا تُنصَرُونَ
Allah'ın rahmetinden ümit kesmeleri için onlara şöyle denir: "Bugün feryat etmeyin ve yardım dilemeyin. Şüphesiz sizi, Allah'ın azabından alıkoyacak bir yardımcınız yoktur."
Tafsiran larabci:
قَدۡ كَانَتۡ ءَايَٰتِي تُتۡلَىٰ عَلَيۡكُمۡ فَكُنتُمۡ عَلَىٰٓ أَعۡقَٰبِكُمۡ تَنكِصُونَ
Yüce Allah'ın kitabının ayetleri dünyada size okunuyordu, fakat sizler bunları işittiğinizde ondan hoşlanmayarak yüz çeviriyordunuz.
Tafsiran larabci:
مُسۡتَكۡبِرِينَ بِهِۦ سَٰمِرٗا تَهۡجُرُونَ
Harem (Kâbe) ehli olduğunuzu iddia ederek insanlara karşı büyüklük taslayarak bunu yapıyordunuz. Sizler Harem ehli değilsiniz; çünkü oranın ehli, takva sahipleridir. Sizler, geceleyin onun etrafında kötü sözler söylüyor ve onu yüceltmiyorsunuz.
Tafsiran larabci:
أَفَلَمۡ يَدَّبَّرُواْ ٱلۡقَوۡلَ أَمۡ جَآءَهُم مَّا لَمۡ يَأۡتِ ءَابَآءَهُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
O müşrikler, iman etmeleri ve içindekiler ile amel etmeleri için Yüce Allah'ın kendilerine indirmiş olduğu Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa onlara, kendilerinden önce gelmiş olan atalarına gelmeyen bir şey mi geldi de ondan yüz çevirdiler ve onu yalanladılar?
Tafsiran larabci:
أَمۡ لَمۡ يَعۡرِفُواْ رَسُولَهُمۡ فَهُمۡ لَهُۥ مُنكِرُونَ
Yoksa onlar; Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in Allah'ın kendilerine gönderdiği elçisi olduğunu bilemediler de mi onu inkâr ediyorlar? Şüphesiz onlar; onu, onun doğruluğunu ve güvenilirliğini bilip anlamışlardır.
Tafsiran larabci:
أَمۡ يَقُولُونَ بِهِۦ جِنَّةُۢۚ بَلۡ جَآءَهُم بِٱلۡحَقِّ وَأَكۡثَرُهُمۡ لِلۡحَقِّ كَٰرِهُونَ
"Hayır! O, delidir." dediler ve O'nu kesin bir şekilde yalanladılar. Aksine, o Peygamber, onlara Allah'tan geldiği hususunda hiçbir şüphe olmayan hakkı getirmiştir. Onların çoğu kendi nefislerinden bir haset ve batıllarına karşı bir taassup ile haktan hoşlanmazlar ve hakka karşı buğuz ederler.
Tafsiran larabci:
وَلَوِ ٱتَّبَعَ ٱلۡحَقُّ أَهۡوَآءَهُمۡ لَفَسَدَتِ ٱلسَّمَٰوَٰتُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَن فِيهِنَّۚ بَلۡ أَتَيۡنَٰهُم بِذِكۡرِهِمۡ فَهُمۡ عَن ذِكۡرِهِم مُّعۡرِضُونَ
Eğer Allah; işleri, onların nefislerinin arzuladığı gibi düzenlemiş olsaydı, işlerin akıbetleri ve idaresi hakkında neyin doğru ve neyin de yanlış olduğu hususundaki cehaletleri sebebi ile gökler, yer ve bu ikisinde bulunan her şey bozguna uğrardı. Bilakis onlara, izzet ve şereflerini içinde barındıran Kur'an'ı verdik de ondan yüz çevirirler.
Tafsiran larabci:
أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ خَرۡجٗا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيۡرٞۖ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلرَّٰزِقِينَ
Ey Resul! Yoksa sen, kendilerine getirdiğin şeyin karşılığında onlardan bir karşılık mı istedin ki bu durum onları daveti reddeden kimseler haline getirdi? (Hayır) Sen böyle bir şey yapmadın. Rabbinin sana vereceği karşılık, onların ve onların dışındakilerin sana vereceklerinden daha hayırlıdır. Allah -Subhanehu ve Teâlâ- rızık verenlerin en hayırlısıdır.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّكَ لَتَدۡعُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ
Ey Resul! Muhakkak ki sen, onları ve diğerlerini içerisinde hiçbir eğrilik olmayan dosdoğru yola davet ediyorsun ki o yol; İslam yoludur.
Tafsiran larabci:
وَإِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ عَنِ ٱلصِّرَٰطِ لَنَٰكِبُونَ
Ahiret gününe ve oradaki hesap, ceza ve mükâfata iman etmeyenler; İslam yolundan yüz çevirip, eğri olan yollara sapmıştır. Bu saptıkları eğri yol onları ateşe ulaştıracaktır.
Tafsiran larabci:
daga cikin fa'idodin Ayoyin wannan shafi:
• خوف المؤمن من عدم قبول عمله الصالح.
Mümin kimse, yaptığı salih amellerin kabul edilmemesinden dolayı son derece korku ve endişe içindedir.

• سقوط التكليف بما لا يُسْتطاع رحمة بالعباد.
Kullar güç yetiremedikleri şeylerle sorumlu tutulmayarak kendilerine merhamet edilmiştir.

• الترف مانع من موانع الاستقامة وسبب في الهلاك.
Konfor; istikamet üzere olmaya engel olur ve helak edilmeye sebebiyet verir.

• قصور عقول البشر عن إدراك كثير من المصالح.
İnsan aklının, kendi yararına olan pek çok şeyi idrak edemediği beyan edilmiştir.

 
Fassarar Ma'anoni Sura: Almu'aminoun
Teburin Jerin Sunayen Surori Lambar shafi
 
Fassarar Ma'anonin Alqura'ni - Fassara da yaren Turkanci ga taƙaitaccen Tafsirin AlƘur'ani mai girma - Teburin Bayani kan wasu Fassarori

Wanda aka buga a Cibiyar Tafsiri da karatuttukan AlƘur'ani.

Rufewa