Check out the new design

Fassarar Ma'anonin Alqura'ni - Fassara da yaren Turkanci ga taƙaitaccen Tafsirin AlƘur'ani mai girma * - Teburin Bayani kan wasu Fassarori


Fassarar Ma'anoni Sura: Al'naml   Aya:
إِنِّي وَجَدتُّ ٱمۡرَأَةٗ تَمۡلِكُهُمۡ وَأُوتِيَتۡ مِن كُلِّ شَيۡءٖ وَلَهَا عَرۡشٌ عَظِيمٞ
Onlara hükümdarlık eden bir kadın buldum. Bu kadına hükümdarlık ve otorite ile ilgili her türlü güç ve kuvvet verilmişti. Onun üzerine oturup toplumunun işlerini idare ettiği büyük bir tahtı vardı.
Tafsiran larabci:
وَجَدتُّهَا وَقَوۡمَهَا يَسۡجُدُونَ لِلشَّمۡسِ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ فَهُمۡ لَا يَهۡتَدُونَ
Bu kadını ve kavmini Allah -Subhânehu ve Teâlâ-'yı bırakıp Güneş'e secde eder halde buldum. şeytan, onlara şirk olan amelleri ve günahları süslü göstermiş ve böylece onları hak yoldan çıkarmıştır. Bunun için onlar doğru yolu bulamıyorlar.
Tafsiran larabci:
أَلَّاۤ يَسۡجُدُواْۤ لِلَّهِ ٱلَّذِي يُخۡرِجُ ٱلۡخَبۡءَ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَيَعۡلَمُ مَا تُخۡفُونَ وَمَا تُعۡلِنُونَ
Göklerde sakladığı yağmurları ve yerdeki bitkileri ortaya çıkaran, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz amelleri bilen Allah Teâlâ'ya secde etmesinler diye şeytan onlara içinde şirk olan amelleri ve günahları güzel gösterdi.
Tafsiran larabci:
ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡعَظِيمِ۩
O'ndan başka hak mabut (ilah) yoktur. O büyük arşın Rabbidir.
Tafsiran larabci:
۞ قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقۡتَ أَمۡ كُنتَ مِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
Süleyman -aleyhisselam- Hudhud'e şöyle demişti: "İddia ettiğinde doğru mu söylüyorsun yoksa yalancılardan mısın göreceğiz."
Tafsiran larabci:
ٱذۡهَب بِّكِتَٰبِي هَٰذَا فَأَلۡقِهۡ إِلَيۡهِمۡ ثُمَّ تَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَٱنظُرۡ مَاذَا يَرۡجِعُونَ
Süleyman bir mektup yazdı, onu Hudhud'e teslim etti ve ona şöyle dedi: "Bu mektubumu Sebe ehline götür ve onu kendilerine at. Sonra da onları duyacağın şekilde biraz uzak dur. Bu mektup hakkında ne sonuca varacaklarına bak!"
Tafsiran larabci:
قَالَتۡ يَٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ إِنِّيٓ أُلۡقِيَ إِلَيَّ كِتَٰبٞ كَرِيمٌ
Kraliçe mektubu aldı ve şöyle dedi: "Ey ileri gelenler! Gerçekten bana çok önemli ve değerli bir mektup bırakıldı."
Tafsiran larabci:
إِنَّهُۥ مِن سُلَيۡمَٰنَ وَإِنَّهُۥ بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Bu mektup Süleyman'dandır. Muhtevası Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla başlamaktadır.
Tafsiran larabci:
أَلَّا تَعۡلُواْ عَلَيَّ وَأۡتُونِي مُسۡلِمِينَ
Asla kibirlenip, büyüklenmeyin. Yüce Allah'ı birlemek ve O'na şirk koşmayı terk etmek adına sizlere yaptığım davetime boyun eğerek ve teslimiyet göstererek gelin. Zira sizler, Yüce Allah ile birlikte Güneş'e tapıp, ibadet etmekteydiniz.
Tafsiran larabci:
قَالَتۡ يَٰٓأَيُّهَا ٱلۡمَلَؤُاْ أَفۡتُونِي فِيٓ أَمۡرِي مَا كُنتُ قَاطِعَةً أَمۡرًا حَتَّىٰ تَشۡهَدُونِ
Kraliçe şöyle dedi: "Ey ileri gelenler ve efendiler! Bu işimde bana isabetli olan görüşü açıklayın. Siz hazır olmadıkça ve açık bir şekilde görüşünüzü ortaya koymadıkça bir iş hakkında kesin karar vermem."
Tafsiran larabci:
قَالُواْ نَحۡنُ أُوْلُواْ قُوَّةٖ وَأُوْلُواْ بَأۡسٖ شَدِيدٖ وَٱلۡأَمۡرُ إِلَيۡكِ فَٱنظُرِي مَاذَا تَأۡمُرِينَ
Kavminin ileri gelenleri ona şöyle dediler: "Biz çok büyük kuvvet sahibi ve savaşta çok çetin ve zorluk sahibi kimseleriz. Buyruk ise senindir. Artık bize ne buyuracağını sen karar ver, biz onu yapmaya güç yetiririz."
Tafsiran larabci:
قَالَتۡ إِنَّ ٱلۡمُلُوكَ إِذَا دَخَلُواْ قَرۡيَةً أَفۡسَدُوهَا وَجَعَلُوٓاْ أَعِزَّةَ أَهۡلِهَآ أَذِلَّةٗۚ وَكَذَٰلِكَ يَفۡعَلُونَ
Kraliçe şöyle dedi: "Şüphesiz hükümdarlar bir memlekete girdikleri zaman; öldürerek, yağmalayarak ve talan ederek oraları ifsat ederler. O memleketlerin izzetli ve kuvvet sahibi efendilerini ve ileri gelenlerini zelil ederler. Hükümdarlar üstün geldikleri memleketin ahalisinin içine korkuyu ve heybeti yerleştirmek için daima böyle yaparlar.
Tafsiran larabci:
وَإِنِّي مُرۡسِلَةٌ إِلَيۡهِم بِهَدِيَّةٖ فَنَاظِرَةُۢ بِمَ يَرۡجِعُ ٱلۡمُرۡسَلُونَ
"Şüphesiz ben bu mektubun sahibine ve kavmine bir hediye göndereceğim. Elçilerin bu hediyeden sonra ne haberle döneceklerine bakacağım."
Tafsiran larabci:
daga cikin fa'idodin Ayoyin wannan shafi:
• إنكار الهدهد على قوم سبأ ما هم عليه من الشرك والكفر دليل على أن الإيمان فطري عند الخلائق.
Hudhud'un Sebe kavminin üzerinde bulundukları şirk ve küfrü kabul etmemesi, bütün yaratılmışlarda imanın fıtrattan olduğuna delildir.

• التحقيق مع المتهم والتثبت من حججه.
Suçlanan kimseyi soruşturmaya tabi tutmak ve sunmuş olduğu delillerinin doğru olup olmadığından emin olmak gerekir.

• مشروعية الكشف عن أخبار الأعداء.
Düşmanlarla ilgili haberlerin açığa çıkarılması meşrudur.

• من آداب الرسائل افتتاحها بالبسملة.
Besmele ile başlamak mektup yazma adabındandır.

• إظهار عزة المؤمن أمام أهل الباطل أمر مطلوب.
Mümin kimsenin, izzetini batıl ehlinin önünde göstermesi istenilen bir davranıştır.

 
Fassarar Ma'anoni Sura: Al'naml
Teburin Jerin Sunayen Surori Lambar shafi
 
Fassarar Ma'anonin Alqura'ni - Fassara da yaren Turkanci ga taƙaitaccen Tafsirin AlƘur'ani mai girma - Teburin Bayani kan wasu Fassarori

Wanda aka buga a Cibiyar Tafsiri da karatuttukan AlƘur'ani.

Rufewa