Check out the new design

ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ * - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ


ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߟߞߌߛߍ ߟߎ߬   ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫:
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ إِلَّا رِجَالٗا نُّوحِيٓ إِلَيۡهِمۡۖ فَسۡـَٔلُوٓاْ أَهۡلَ ٱلذِّكۡرِ إِن كُنتُمۡ لَا تَعۡلَمُونَ
-Ey Peygamber!- Senden önce yalnızca kendilerine vahyettiğimiz insanlardan erkek peygamberler gönderdik. Meleklerden peygamberler göndermedik. İşte bu, bizim kesin ve değişmeyen bir yasamızdır. Eğer peygamberlerin beşer olduklarını bilmiyor ve bunu inkâr ediyorsanız, sizden önce gönderilmiş kitap ehline sorun, peygamberlerin insan olduklarını ve melek olmadıklarını size haber verirler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
بِٱلۡبَيِّنَٰتِ وَٱلزُّبُرِۗ وَأَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ٱلذِّكۡرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيۡهِمۡ وَلَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ
Apaçık deliller ve indirilen kitaplarla birlikte o peygamberleri insanlardan gönderdik. -Ey Peygamber!- Sana da insanlara açıklanmasına ihtiyaç duyulan şeyleri açıklayasın diye Kur'an'ı indirdik. Umulur ki zihinlerini çalıştırırlar ve içeriğinden ders alırlar.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَفَأَمِنَ ٱلَّذِينَ مَكَرُواْ ٱلسَّيِّـَٔاتِ أَن يَخۡسِفَ ٱللَّهُ بِهِمُ ٱلۡأَرۡضَ أَوۡ يَأۡتِيَهُمُ ٱلۡعَذَابُ مِنۡ حَيۡثُ لَا يَشۡعُرُونَ
Allah’ın yolundan alıkoymak için tuzak kuranlar, Allah’ın daha önce Karun'u batırdığı gibi, onları yerin dibine batırmasından veya gelmesini hiç beklemedikleri bir yerden onlara azap gelmesinden emin mi oldular?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَوۡ يَأۡخُذَهُمۡ فِي تَقَلُّبِهِمۡ فَمَا هُم بِمُعۡجِزِينَ
Yahut onlar, yolculuklarında ve kazançlarının peşinden gidip gelirken azabın kendilerini bulmayacağından emin mi oldular? Onlar bundan ne kaçabilirler ve ne de engel olabilirler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَوۡ يَأۡخُذَهُمۡ عَلَىٰ تَخَوُّفٖ فَإِنَّ رَبَّكُمۡ لَرَءُوفٞ رَّحِيمٌ
Ya da O'ndan korktukları halde, Allah’ın azabının başlarına gelmesinden emin mi oldular? Allah Teâlâ her hâlükârda onlara azap etmeye kadirdir. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli ve merhametlidir. Umulur da kulları O'na tövbe eder diye onları cezalandırmak için acele etmez.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ إِلَىٰ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ مِن شَيۡءٖ يَتَفَيَّؤُاْ ظِلَٰلُهُۥ عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَٱلشَّمَآئِلِ سُجَّدٗا لِّلَّهِ وَهُمۡ دَٰخِرُونَ
O yalanlayanlar Allah’ın yarattıklarına tefekkür bakışıyla hiç bakmadılar mı? O mahlukatın gölgeleri Güneş'in hareketine, gündüz vakti seyrine göre ve gece vakti de Ay'a uyarak, Rabbine boyun eğmiş, ona gerçek secde ile secde etmiş, alçalmış olarak sağa ve sola meylederler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَلِلَّهِۤ يَسۡجُدُۤ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ مِن دَآبَّةٖ وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ وَهُمۡ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ
Göklerde ve yerde bulunan bütün canlılar sadece Allah’a secde ederler. Melekler de bir tek O'na secde ederler. Onlar (melekler) Allah’a ibadet ve itaat etmekten kibirlenmezler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يَخَافُونَ رَبَّهُم مِّن فَوۡقِهِمۡ وَيَفۡعَلُونَ مَا يُؤۡمَرُونَ۩
Onlar, devamlı ibadet ve itaat halinde olmalarıyla birlikte; zatı, kahrı ve egemenliğiyle üzerlerinde olan Rablerinden korkarlar. Rablerinin onlara yapmalarını emrettiği itaatleri yerine getirirler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
۞ وَقَالَ ٱللَّهُ لَا تَتَّخِذُوٓاْ إِلَٰهَيۡنِ ٱثۡنَيۡنِۖ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞ فَإِيَّٰيَ فَٱرۡهَبُونِ
Allah -Subhanehu ve Teâlâ- bütün kullarına şöyle buyurdu: "İki ayrı mabut edinmeyin. Doğrusu O, ikincisi ve ortağı olmayan ibadete layık tek hak ilahtır. Yalnızca benden korkun ve benden başkasından korkmayın.''
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَلَهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَهُ ٱلدِّينُ وَاصِبًاۚ أَفَغَيۡرَ ٱللَّهِ تَتَّقُونَ
Göklerde ve yerde bulunan her şeyin yaratılması, mülkiyeti ve düzenlenmesi bir tek O'na aittir. Öyleyse sürekli olarak itaat etmek, boyun eğmek ve ihlaslı olmak yalnızca O'nun içindir. Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz? Hayır! Bilakis bir tek O'ndan korkun.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَمَا بِكُم مِّن نِّعۡمَةٖ فَمِنَ ٱللَّهِۖ ثُمَّ إِذَا مَسَّكُمُ ٱلضُّرُّ فَإِلَيۡهِ تَجۡـَٔرُونَ
-Ey İnsanlar!- Sizler dinî ve dünyevi nimetlerden neye sahipseniz onların tümü, sadece Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'nın tarafındandır. Sonrasında size bir bela, hastalık veya fakirlik isabet etse, başınıza gelenden sizi kurtarması için bir tek O'na dua ederek yalvarırsınız. Nimeti bağışlayan ve belaları önleyen kim ise, ibadet edilmesi gereken de yalnızca O'dur.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ثُمَّ إِذَا كَشَفَ ٱلضُّرَّ عَنكُمۡ إِذَا فَرِيقٞ مِّنكُم بِرَبِّهِمۡ يُشۡرِكُونَ
Sonrasında duanıza karşılık verip başınıza gelen zarardan sizi kurtarınca, bir de bakarsın içinizden bir grup O'nunla beraber başkasına ibadet ederek Rablerine ortak koşarlar. Bu nasıl bir alçaklıktır!
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• على المجرم أن يستحي من ربه أن تكون نعم الله عليه نازلة في جميع اللحظات ومعاصيه صاعدة إلى ربه في كل الأوقات.
Allah’ın verdiği nimetlerin üzerine her an iniyor olması ve günahlarının her vakit Rabbine yükseliyor olması sebebiyle günahkâr kimsenin Rabbinden utanması gerekir.

• ينبغي لأهل الكفر والتكذيب وأنواع المعاصي الخوف من الله تعالى أن يأخذهم بالعذاب على غِرَّة وهم لا يشعرون.
Kâfirlerin, inkârcıların ve çeşitli günah sahiplerinin, Allah Teâlâ’nın onları azap ile hissetmedikleri bir anda gaflet halindeyken yakalamasından korkmaları gerekir.

• جميع النعم من الله تعالى، سواء المادية كالرّزق والسّلامة والصّحة، أو المعنوية كالأمان والجاه والمنصب ونحوها.
Rızık, barış ve sağlık gibi, maddi veya güven, makam, mevki gibi manevi bütün nimetler Allah Teâlâ’dandır.

• لا يجد الإنسان ملجأً لكشف الضُّرِّ عنه في وقت الشدائد إلا الله تعالى فيضجّ بالدّعاء إليه؛ لعلمه أنه لا يقدر أحد على إزالة الكرب سواه.
İnsan, zorluk zamanında kendisini Allah Teâlâ’dan başka sıkıntıdan kurtulacak birini bulamaz. Allah Teâlâ'nın dışında sıkıntının giderilmesine hiç kimsenin kadir olmadığını bildiği için, dua ederek O'na haykırır.

 
ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߟߞߌߛߍ ߟߎ߬
ߝߐߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ
 
ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ

ߡߍ߲ ߝߘߊߣߍ߲߫ ߞߎ߬ߙߊ߬ߣߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߕߌߙߌ߲ߠߌ߲ ߝߊ߲ߓߊ ߟߊ߫

ߘߊߕߎ߲߯ߠߌ߲