Check out the new design

ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ * - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ


ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߞߙߎߞߊ ߟߎ߬   ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫:
يَسۡـَٔلُكَ ٱلنَّاسُ عَنِ ٱلسَّاعَةِۖ قُلۡ إِنَّمَا عِلۡمُهَا عِندَ ٱللَّهِۚ وَمَا يُدۡرِيكَ لَعَلَّ ٱلسَّاعَةَ تَكُونُ قَرِيبًا
Ey Resul! Müşrikler, sana inkâr ve yalanlama içinde kıyametin ne zaman kopacağını sormaktadırlar. Aynı şekilde Yahudiler de sormaktadır. Onlara de ki: "Kıyametin ne zaman kopacağı ile alakalı bilgi Allah katındadır. Onun ne zaman kopacağı bilgisi bende yoktur. Ey Resul! Nereden bileceksin? Belki de kıyamet çok yakındır."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
إِنَّ ٱللَّهَ لَعَنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَأَعَدَّ لَهُمۡ سَعِيرًا
Allah -Subhanehu ve Teâlâ-, kâfirleri rahmetinden kovmuş ve kıyamet günü onlar için kendilerini bekleyen alevli bir ateş hazırlamıştır.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدٗاۖ لَّا يَجِدُونَ وَلِيّٗا وَلَا نَصِيرٗا
Kendileri için hazırlanmış o azabın içerisinde ebedî kalacaklardır. Orada ne kendilerine fayda verecek bir dost ve ne de kendilerinden o ateşin azabını savacak bir yardımcı bulurlar.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يَوۡمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمۡ فِي ٱلنَّارِ يَقُولُونَ يَٰلَيۡتَنَآ أَطَعۡنَا ٱللَّهَ وَأَطَعۡنَا ٱلرَّسُولَا۠
Kıyamet günü, onların yüzleri cehennem ateşinde evrilip çevrilir. Hayıflanmalarının ve pişmanlıklarının şiddetiyle şöyle derler: "Keşke dünya hayatımızda bize emrettiklerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak Allah'a ve Rabbinden getirdikleri hususunda resule itaat etseydik."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَقَالُواْ رَبَّنَآ إِنَّآ أَطَعۡنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَآءَنَا فَأَضَلُّونَا ٱلسَّبِيلَا۠
Bu kimseler, aslı olmayan kıymetsiz bahaneler ileri sürerek şöyle dediler: "Rabbimiz; şüphesiz bizler, kavmimizin önderlerine ve büyüklerine itaat ettik (uyduk). Onlar da bizi dosdoğru yoldan saptırdılar."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
رَبَّنَآ ءَاتِهِمۡ ضِعۡفَيۡنِ مِنَ ٱلۡعَذَابِ وَٱلۡعَنۡهُمۡ لَعۡنٗا كَبِيرٗا
"Rabbimiz! Bizi dosdoğru yoldan saptıran o önderlere ve büyüklere, bizi saptırdıkları için bize verdiğin azabın iki katı azap ver ve onları büyük bir lanetle rahmetinden kov!"
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ ءَاذَوۡاْ مُوسَىٰ فَبَرَّأَهُ ٱللَّهُ مِمَّا قَالُواْۚ وَكَانَ عِندَ ٱللَّهِ وَجِيهٗا
Ey Allah'a iman edip kendilerine gönderdiği din ile amel edenler! Peygamberinize eziyet etmeyin. Yoksa Musa -aleyhisselam-'ın bedeninde bir kusur olduğu iddiasıyla kendisini ayıplayarak ona eziyet edenler gibi olursunuz. Allah, Musa -aleyhisselam-'ı onların dediklerinden temize çıkarmış ve böylece onların nezdinde Musa'nın selamette olduğu ortaya çıkmıştı. Musa -aleyhisselam- Allah katında değerli ve şerefli bir kimseydi. İsteği geri çevrilmez ve çabası boşa gitmezdi.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَقُولُواْ قَوۡلٗا سَدِيدٗا
Ey Allah'a iman edip Allah'ın kendilerine gönderdiği din ile amel edenler! Emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak Allah'tan sakının ve doğru söz söyleyin.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
يُصۡلِحۡ لَكُمۡ أَعۡمَٰلَكُمۡ وَيَغۡفِرۡ لَكُمۡ ذُنُوبَكُمۡۗ وَمَن يُطِعِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَقَدۡ فَازَ فَوۡزًا عَظِيمًا
Eğer sizler, Allah'tan sakınır ve doğru söz söylerseniz; O, sizin amellerinizi ıslah eder (düzeltir) ve sizden kabul eder. Aynı şekilde sizin günahlarınızı siler ve günahlarınızdan dolayı sizi cezalandırmaz. Kim, Allah'a ve resulüne itaat ederse; işte o, hiçbir benzeri olmayan büyük bir kurtuluşu elde etmiş olur ki, bu kurtuluş Allah'ın rızası ve cennete giriştir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
إِنَّا عَرَضۡنَا ٱلۡأَمَانَةَ عَلَى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱلۡجِبَالِ فَأَبَيۡنَ أَن يَحۡمِلۡنَهَا وَأَشۡفَقۡنَ مِنۡهَا وَحَمَلَهَا ٱلۡإِنسَٰنُۖ إِنَّهُۥ كَانَ ظَلُومٗا جَهُولٗا
Şüphesiz biz; dini sorumlulukları, malları ve sırları korumayı göklere, yere ve dağlara sunduk (arz ettik). Onlar, bunu (emaneti) yüklenmekten imtina ettiler ve bu emanetin akıbetinden korktular. Onu insan yüklendi. Şüphesiz insan, nefsine karşı çok zalimdir ve yüklendiği emanet hakında ise çok cahildir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
لِّيُعَذِّبَ ٱللَّهُ ٱلۡمُنَٰفِقِينَ وَٱلۡمُنَٰفِقَٰتِ وَٱلۡمُشۡرِكِينَ وَٱلۡمُشۡرِكَٰتِ وَيَتُوبَ ٱللَّهُ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمَۢا
Yüce Allah'ın bir takdiri olarak bu emaneti insan yüklendi. Bu; Allah'ın erkeklerden ve kadınlardan münafık ve müşrik olanları, nifakları ve Allah'a ortak koşmaları sebebi ile azaba çarptırması ve emanet sorumluluğunu güzelce yüklenen Mümin erkek ve kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah, günahlarından tövbe eden kullarını çok bağışlayan ve onlara çok merhamet edendir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• اختصاص الله بعلم الساعة.
Kıyamet vaktinin ilmi Allah'a mahsustur. (Bunu sadece O bilir.)

• تحميل الأتباع كُبَرَاءَهُم مسؤوليةَ إضلالهم لا يعفيهم هم من المسؤولية.
Önderlerine ve büyüklerine tabi olan kimselerin hak yoldan sapmalarının sorumluluğunu kendilerine tabi oldukları büyüklerine yüklemeleri; onları bu yaptıklarının sorumluluğundan kurtarmaz.

• شدة التحريم لإيذاء الأنبياء بالقول أو الفعل.
Peygamberlere -aleyhimusselam-'a sözlü ya da fiilî olarak eziyette bulunmanın şiddetle haram olduğu beyan edilmiştir.

• عظم الأمانة التي تحمّلها الإنسان.
İnsanın yüklenmiş olduğu emanetin büyüklüğü beyan edilmiştir.

 
ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߞߙߎߞߊ ߟߎ߬
ߝߐߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ
 
ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ

ߡߍ߲ ߝߘߊߣߍ߲߫ ߞߎ߬ߙߊ߬ߣߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߕߌߙߌ߲ߠߌ߲ ߝߊ߲ߓߊ ߟߊ߫

ߘߊߕߎ߲߯ߠߌ߲