Check out the new design

ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ * - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ


ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߣߎ߯ߤߎ߲߫   ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫:
يُرۡسِلِ ٱلسَّمَآءَ عَلَيۡكُم مِّدۡرَارٗا
Şüphesiz siz bunu yaparsanız, Allah Teâlâ da her ihtiyaç duymanıza bağlı olarak sizin üzerinize yağmur indirir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَيُمۡدِدۡكُم بِأَمۡوَٰلٖ وَبَنِينَ وَيَجۡعَل لَّكُمۡ جَنَّٰتٖ وَيَجۡعَل لَّكُمۡ أَنۡهَٰرٗا
Size çokça mallar ve çocuklar verir, meyvelerinden yiyeceğiniz bostanlar ve suyundan içeceğiniz, ekinlerinizi ve hayvanlarınızı sulayacağınız nehirler yaratır.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
مَّا لَكُمۡ لَا تَرۡجُونَ لِلَّهِ وَقَارٗا
-Ey kavim!- Sizin neyiniz var da umursamadan O'na karşı gelerek Allah’ın azametinden korkmuyorsunuz?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَقَدۡ خَلَقَكُمۡ أَطۡوَارًا
Oysa O; sizi bir su damlası, bir kan pıhtısı ve bir çiğnemlik et aşamalarından geçirerek yarattı.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَلَمۡ تَرَوۡاْ كَيۡفَ خَلَقَ ٱللَّهُ سَبۡعَ سَمَٰوَٰتٖ طِبَاقٗا
Allah’ın yedi kat göğü üst üste nasıl yarattığını görmüyor musunuz?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَجَعَلَ ٱلۡقَمَرَ فِيهِنَّ نُورٗا وَجَعَلَ ٱلشَّمۡسَ سِرَاجٗا
Onların arasında, dünya semasında dünya ahalisine ışığının geldiği Ay'ı yarattı ve Güneş'i de bir ışık kaynağı kıldı.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَٱللَّهُ أَنۢبَتَكُم مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ نَبَاتٗا
Allah, atanız Âdem’i topraktan yarattı. Böylece sizi de topraktan yarattı. Bunun ardından sizler, Yüce Allah'ın sizler için yerden bitirdiği şeylerle beslenmektesiniz.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ثُمَّ يُعِيدُكُمۡ فِيهَا وَيُخۡرِجُكُمۡ إِخۡرَاجٗا
Sonra ölümünüzün ardından sizi oraya tekrar geri döndürecek ve hesap günü için sizi oradan tekrar geri çıkartacaktır.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ بِسَاطٗا
Allah sizin için yeryüzünü yayılmış olarak iskân etmeye hazır kıldı.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
لِّتَسۡلُكُواْ مِنۡهَا سُبُلٗا فِجَاجٗا
Orada helal kazanç elde etmenin geniş yollarını kullanmanızı umarak.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالَ نُوحٞ رَّبِّ إِنَّهُمۡ عَصَوۡنِي وَٱتَّبَعُواْ مَن لَّمۡ يَزِدۡهُ مَالُهُۥ وَوَلَدُهُۥٓ إِلَّا خَسَارٗا
Nûh şöyle dedi: “Ey Rabbim! Şüphesiz kavmim, seni birlemeyi ve bir tek sana ibadet etmeyi kendilerine emrettiğimde bana karşı geldiler. Aralarından sefil kimseler, mal ve çocuklar vererek nimetlendirdiğin önderlerine ittiba ettiler. Kendilerine nimetler verdiğin kimseler, onların sapkınlıklarını artırmaktan başka bir işe yaramadı.''
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَمَكَرُواْ مَكۡرٗا كُبَّارٗا
Onların ileri gelenleri, aşağılık kimseleri Nûh’a karşı kışkırtarak çok büyük bir tuzak kurdular.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَقَالُواْ لَا تَذَرُنَّ ءَالِهَتَكُمۡ وَلَا تَذَرُنَّ وَدّٗا وَلَا سُوَاعٗا وَلَا يَغُوثَ وَيَعُوقَ وَنَسۡرٗا
Onlar kendilerine tabi olan kimselere şöyle dediler: "Sakın ilahlarınıza ibadet etmeyi bırakmayın! Sakın putlarınız, Ved’e, Suvâ’ya, Yeğus’a, Yeuk’a ve Nesr’e ibadet etmeyi bırakmayın!''
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَقَدۡ أَضَلُّواْ كَثِيرٗاۖ وَلَا تَزِدِ ٱلظَّٰلِمِينَ إِلَّا ضَلَٰلٗا
Onlar bu putlarıyla birçok insanı yoldan çıkardılar. -Ey Rabbim!- "Sen de kâfirlikte ve günahlarda ısrar ederek kendilerine zulmeden kimselerin haktan sapmışlığını artır."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
مِّمَّا خَطِيٓـَٰٔتِهِمۡ أُغۡرِقُواْ فَأُدۡخِلُواْ نَارٗا فَلَمۡ يَجِدُواْ لَهُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ أَنصَارٗا
İşledikleri hataları sebebiyle dünyada sel baskınıyla boğuldular ve ölümlerinin ardından doğruca cehenneme atıldılar. Onları boğulmaktan ve cehennemden kurtaracak Yüce Allah’tan başka yardımcılar da bulamadılar.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَقَالَ نُوحٞ رَّبِّ لَا تَذَرۡ عَلَى ٱلۡأَرۡضِ مِنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ دَيَّارًا
Allah ona, kavminden iman etmiş olanlar dışında başka hiç kimsenin iman etmeyeceğini haber verdiği zaman, Nûh şöyle dedi: “Ey Rabbim! Yeryüzünde dolaşan ve hareket eden hiç bir kâfir bırakma!''
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
إِنَّكَ إِن تَذَرۡهُمۡ يُضِلُّواْ عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوٓاْ إِلَّا فَاجِرٗا كَفَّارٗا
-Rabbimiz!- "Eğer onları bırakır ve onlara mühlet verirsen Mümin kullarını yoldan çıkarırlar. Onlar, yalnızca sana itaat etmeyen ahlaksız kimseler ve nimetlerine şükretmeyen azılı kâfirler doğururlar."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
رَّبِّ ٱغۡفِرۡ لِي وَلِوَٰلِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيۡتِيَ مُؤۡمِنٗا وَلِلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِۖ وَلَا تَزِدِ ٱلظَّٰلِمِينَ إِلَّا تَبَارَۢا
"Rabbim! Benim günahlarımı bağışla! Annemi, babamı bağışla! İman etmiş olarak evime giren kimseleri bağışla! Mümin erkekleri ve kadınları bağışla! Kendilerine küfür ve günahlarla zulmeden kimselerin de yalnızca hüsranını ve kayıplarını artır."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• الاستغفار سبب لنزول المطر وكثرة الأموال والأولاد.
İstiğfar/Bağışlanma dilemek; yağmurun yağmasına, malın ve çocukların çoğalmasına sebep olur.

• دور الأكابر في إضلال الأصاغر ظاهر مُشَاهَد.
Önde gelen kimselerin, basit insanların yoldan çıkmasında sahip olduğu rol apaçık görünmektedir.

• الذنوب سبب للهلاك في الدنيا، والعذاب في الآخرة.
Günahlar, dünyada helak olmaya, ahirette ise azap görmeye sebep olur.

 
ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߣߎ߯ߤߎ߲߫
ߝߐߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ
 
ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ

ߡߍ߲ ߝߘߊߣߍ߲߫ ߞߎ߬ߙߊ߬ߣߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߕߌߙߌ߲ߠߌ߲ ߝߊ߲ߓߊ ߟߊ߫

ߘߊߕߎ߲߯ߠߌ߲