قۇرئان كەرىم مەنىلىرىنىڭ تەرجىمىسى - تۈرۈكچە تەرجىمىسى - شەئبان بىرىيتىش * - تەرجىمىلەر مۇندەرىجىسى

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

مەنالار تەرجىمىسى سۈرە: سۈرە پۇسسىلەت   ئايەت:

Sûretu Fussilet

حمٓ
Hâ, Mîm.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
تَنزِيلٞ مِّنَ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Bu Kur’an, Rahmân ve Rahîm olan Allah’tan indirilmiştir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
كِتَٰبٞ فُصِّلَتۡ ءَايَٰتُهُۥ قُرۡءَانًا عَرَبِيّٗا لِّقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ
Bilen bir toplum için Kur’an, Arapça okunarak ayetleri apaçık olarak açıklanmış bir kitaptır.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
بَشِيرٗا وَنَذِيرٗا فَأَعۡرَضَ أَكۡثَرُهُمۡ فَهُمۡ لَا يَسۡمَعُونَ
Müjdeci ve uyarıcı olarak. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَقَالُواْ قُلُوبُنَا فِيٓ أَكِنَّةٖ مِّمَّا تَدۡعُونَآ إِلَيۡهِ وَفِيٓ ءَاذَانِنَا وَقۡرٞ وَمِنۢ بَيۡنِنَا وَبَيۡنِكَ حِجَابٞ فَٱعۡمَلۡ إِنَّنَا عَٰمِلُونَ
Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimizde örtüler, kulaklarımızda ağırlık vardır. Seninle bizim aramızda da bir perde vardır. Sen çalış, biz de çalışacağız, dediler.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُوحَىٰٓ إِلَيَّ أَنَّمَآ إِلَٰهُكُمۡ إِلَٰهٞ وَٰحِدٞ فَٱسۡتَقِيمُوٓاْ إِلَيۡهِ وَٱسۡتَغۡفِرُوهُۗ وَوَيۡلٞ لِّلۡمُشۡرِكِينَ
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana yalnızca, sizin ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor. Öyleyse ona (giden doğru yola) yönelin, ondan bağışlanma dileyin. Şirk koşanların vay haline!
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ كَٰفِرُونَ
Onlar zekâtı vermezler; ahireti inkâr edenler de onlardır. @تەكشۈرگۈچى
Ahirete küfrederek, zekât vermeyenlerin...
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمۡ أَجۡرٌ غَيۡرُ مَمۡنُونٖ
İman edenler ve salih ameller yapanlar, işte onlar için de kesintisiz bir mükâfat vardır.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
۞ قُلۡ أَئِنَّكُمۡ لَتَكۡفُرُونَ بِٱلَّذِي خَلَقَ ٱلۡأَرۡضَ فِي يَوۡمَيۡنِ وَتَجۡعَلُونَ لَهُۥٓ أَندَادٗاۚ ذَٰلِكَ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
De ki: Siz, dünyayı iki günde yaratana nankörlük mü ediyorsunuz? Ona ortaklar koşuyorsunuz. Halbuki O, alemlerin Rabbidir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَجَعَلَ فِيهَا رَوَٰسِيَ مِن فَوۡقِهَا وَبَٰرَكَ فِيهَا وَقَدَّرَ فِيهَآ أَقۡوَٰتَهَا فِيٓ أَرۡبَعَةِ أَيَّامٖ سَوَآءٗ لِّلسَّآئِلِينَ
Dünya üzerinde sabit dağlar var etmiş ve onları bereketlendirmiştir. Soranlar için orada, yiyeceklerini ve gıdalarını tam dört günde takdir etti.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰٓ إِلَى ٱلسَّمَآءِ وَهِيَ دُخَانٞ فَقَالَ لَهَا وَلِلۡأَرۡضِ ٱئۡتِيَا طَوۡعًا أَوۡ كَرۡهٗا قَالَتَآ أَتَيۡنَا طَآئِعِينَ
Sonra gaz halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yere: İsteyerek ya da istemeyerek gelin! dedi. Onlar da: İsteyerek geldik, dediler.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
فَقَضَىٰهُنَّ سَبۡعَ سَمَٰوَاتٖ فِي يَوۡمَيۡنِ وَأَوۡحَىٰ فِي كُلِّ سَمَآءٍ أَمۡرَهَاۚ وَزَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِمَصَٰبِيحَ وَحِفۡظٗاۚ ذَٰلِكَ تَقۡدِيرُ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡعَلِيمِ
Onları yedi gök olarak iki günde varedip, her bir göğe kendi işini bildirdi. Dünya göğünü ise kandillerle/yıldızlarla süsledik ve koruduk. İşte bu, Hakim, Aziz olan (Allah'ın) takdiridir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
فَإِنۡ أَعۡرَضُواْ فَقُلۡ أَنذَرۡتُكُمۡ صَٰعِقَةٗ مِّثۡلَ صَٰعِقَةِ عَادٖ وَثَمُودَ
Eğer yüz çevirirlerse, onlara de ki: Sizi, Ad ve Semûd’un yıldırımına benzer bir yıldırımla/azapla uyardım.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
إِذۡ جَآءَتۡهُمُ ٱلرُّسُلُ مِنۢ بَيۡنِ أَيۡدِيهِمۡ وَمِنۡ خَلۡفِهِمۡ أَلَّا تَعۡبُدُوٓاْ إِلَّا ٱللَّهَۖ قَالُواْ لَوۡ شَآءَ رَبُّنَا لَأَنزَلَ مَلَٰٓئِكَةٗ فَإِنَّا بِمَآ أُرۡسِلۡتُم بِهِۦ كَٰفِرُونَ
Onlara peygamberleri “Allah’tan başkasına ibadet etmeyin” diye önlerinden ve arkalarından geldiği zaman: Rabbimiz isteseydi melekleri gönderirdi. Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeylere küfrediyoruz, demişlerdi.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
فَأَمَّا عَادٞ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ بِغَيۡرِ ٱلۡحَقِّ وَقَالُواْ مَنۡ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةًۖ أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّ ٱللَّهَ ٱلَّذِي خَلَقَهُمۡ هُوَ أَشَدُّ مِنۡهُمۡ قُوَّةٗۖ وَكَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَجۡحَدُونَ
Ad, haksız yere yeryüzünde büyüklenmiş: Bizden daha kuvvetli kim var? demişlerdi. Kendilerini yaratan Allah’ın, kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmüyorlar mı? Onlar, ayetlerimizi bilerek inatla inkâr ediyorlardı.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
فَأَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمۡ رِيحٗا صَرۡصَرٗا فِيٓ أَيَّامٖ نَّحِسَاتٖ لِّنُذِيقَهُمۡ عَذَابَ ٱلۡخِزۡيِ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَعَذَابُ ٱلۡأٓخِرَةِ أَخۡزَىٰۖ وَهُمۡ لَا يُنصَرُونَ
Biz de onlara dünya hayatında rezil edici azabı tattırmak için, onlara uğursuz olmuş o günlerde buz gibi bir rüzgar göndermiştik. Ahiret azâbı elbette daha rezil edicidir. Onlara yardım da edilmeyecektir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَأَمَّا ثَمُودُ فَهَدَيۡنَٰهُمۡ فَٱسۡتَحَبُّواْ ٱلۡعَمَىٰ عَلَى ٱلۡهُدَىٰ فَأَخَذَتۡهُمۡ صَٰعِقَةُ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡهُونِ بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ
Semûd’a gelince, onlara doğru yolu göstermiştik. Onlar ise körlüğü/küfrü hidayete tercih ettiler. Böylece yapmakta oldukları kötülükler yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları tutmuştu.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَنَجَّيۡنَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ
İman edenleri ise, Allah’tan sakınmaları/takvaları sebebiyle kurtarmıştık.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَيَوۡمَ يُحۡشَرُ أَعۡدَآءُ ٱللَّهِ إِلَى ٱلنَّارِ فَهُمۡ يُوزَعُونَ
Allah'ın düşmanları o gün Cehennem'e sürülürler. Hepsi bir aradadırlar.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
حَتَّىٰٓ إِذَا مَا جَآءُوهَا شَهِدَ عَلَيۡهِمۡ سَمۡعُهُمۡ وَأَبۡصَٰرُهُمۡ وَجُلُودُهُم بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Oraya vardıkları zaman, kulakları, gözleri ve derileri, onların yaptıklarına şahitlik edecektir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَقَالُواْ لِجُلُودِهِمۡ لِمَ شَهِدتُّمۡ عَلَيۡنَاۖ قَالُوٓاْ أَنطَقَنَا ٱللَّهُ ٱلَّذِيٓ أَنطَقَ كُلَّ شَيۡءٖۚ وَهُوَ خَلَقَكُمۡ أَوَّلَ مَرَّةٖ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Derilerine şöyle diyecekler: Niye aleyhimize şahitlik ettiniz? Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu. Sizi ilk defa yaratmıştı ve yine O'na döndürülüyorsunuz.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَمَا كُنتُمۡ تَسۡتَتِرُونَ أَن يَشۡهَدَ عَلَيۡكُمۡ سَمۡعُكُمۡ وَلَآ أَبۡصَٰرُكُمۡ وَلَا جُلُودُكُمۡ وَلَٰكِن ظَنَنتُمۡ أَنَّ ٱللَّهَ لَا يَعۡلَمُ كَثِيرٗا مِّمَّا تَعۡمَلُونَ
Siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin kendi aleyhinizde şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Oysa Allah’ın, sizin yaptıklarınızın çoğunu bilmediğini sanıyordunuz.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَذَٰلِكُمۡ ظَنُّكُمُ ٱلَّذِي ظَنَنتُم بِرَبِّكُمۡ أَرۡدَىٰكُمۡ فَأَصۡبَحۡتُم مِّنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ
İşte Rabbiniz hakkındaki bu zannınız sizi helak etti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
فَإِن يَصۡبِرُواْ فَٱلنَّارُ مَثۡوٗى لَّهُمۡۖ وَإِن يَسۡتَعۡتِبُواْ فَمَا هُم مِّنَ ٱلۡمُعۡتَبِينَ
Şimdi eğer dayanabilirlerse, ateş onların kalacak yeridir. Eğer (mazeret sunup, tekrardan dünyaya gönderilip, azabın kaldırılmasına izin isterlerse) bu onlardan kabul olunmayacak/(Rablerini) râzı edenlerden olamayacaklar. @تەكشۈرگۈچى
Şimdi eğer dayanabilirlerse, ateş onların kalacak yeridir. Eğer (mazeret sunup, tekrardan dünyaya gönderilip, azabın kaldırılmasına izin isterlerse, bu onlardan kabul olmayacak/ (Rablerini) râzı edenlerden olamayacaklar.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
۞ وَقَيَّضۡنَا لَهُمۡ قُرَنَآءَ فَزَيَّنُواْ لَهُم مَّا بَيۡنَ أَيۡدِيهِمۡ وَمَا خَلۡفَهُمۡ وَحَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلُ فِيٓ أُمَمٖ قَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلِهِم مِّنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ خَٰسِرِينَ
Onlara yakın arkadaşlar musallat etmiştik de, onlara önlerindekini ve arkalarındakini süslü göstermişlerdi. Kendilerinden önce geçmiş cin ve insan toplumlarına gerçekleşen azap sözü, bunlar üzerine de gerçekleşmişti de onlar, hüsrana uğrayanlar olmuşlardı.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَا تَسۡمَعُواْ لِهَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانِ وَٱلۡغَوۡاْ فِيهِ لَعَلَّكُمۡ تَغۡلِبُونَ
O kâfirler: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki bastırırsınız, demişlerdi.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
فَلَنُذِيقَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ عَذَابٗا شَدِيدٗا وَلَنَجۡزِيَنَّهُمۡ أَسۡوَأَ ٱلَّذِي كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Kâfirlere elbette şiddetli bir azap tattıracağız. Onları yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
ذَٰلِكَ جَزَآءُ أَعۡدَآءِ ٱللَّهِ ٱلنَّارُۖ لَهُمۡ فِيهَا دَارُ ٱلۡخُلۡدِ جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَجۡحَدُونَ
Allah’ın düşmanlarının cezası işte bu ateştir. onlar için ebedi kalınacak bir yurttur. Orası, ayetlerimizi bile bile inkar etmiş olmaları sebebiyle ceza olarak (onlar içindir).
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ رَبَّنَآ أَرِنَا ٱلَّذَيۡنِ أَضَلَّانَا مِنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ نَجۡعَلۡهُمَا تَحۡتَ أَقۡدَامِنَا لِيَكُونَا مِنَ ٱلۡأَسۡفَلِينَ
Kâfirler derler ki: Rabbimiz! Bizi saptıran cinleri ve insanları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım da en aşağılıklardan olsunlar!
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
إِنَّ ٱلَّذِينَ قَالُواْ رَبُّنَا ٱللَّهُ ثُمَّ ٱسۡتَقَٰمُواْ تَتَنَزَّلُ عَلَيۡهِمُ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ أَلَّا تَخَافُواْ وَلَا تَحۡزَنُواْ وَأَبۡشِرُواْ بِٱلۡجَنَّةِ ٱلَّتِي كُنتُمۡ تُوعَدُونَ
“Rabbimiz Allah’tır” diyen sonra da dosdoğru olanlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen Cennet'i müjdeleyin/sevinin, diye melekler iner.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
نَحۡنُ أَوۡلِيَآؤُكُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَفِي ٱلۡأٓخِرَةِۖ وَلَكُمۡ فِيهَا مَا تَشۡتَهِيٓ أَنفُسُكُمۡ وَلَكُمۡ فِيهَا مَا تَدَّعُونَ
Biz hem dünya hayatında ve hem de ahirette sizin dostlarınızız. Orada canınız ne isterse vardır. Orada sizin için ne isterseniz vardır.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
نُزُلٗا مِّنۡ غَفُورٖ رَّحِيمٖ
Çokça bağışlayan, merhamet eden Allah’tan bir ikram olarak..
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَمَنۡ أَحۡسَنُ قَوۡلٗا مِّمَّن دَعَآ إِلَى ٱللَّهِ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
Allah’a davet eden, salih amel yapan ve “Ben Müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır?
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَلَا تَسۡتَوِي ٱلۡحَسَنَةُ وَلَا ٱلسَّيِّئَةُۚ ٱدۡفَعۡ بِٱلَّتِي هِيَ أَحۡسَنُ فَإِذَا ٱلَّذِي بَيۡنَكَ وَبَيۡنَهُۥ عَدَٰوَةٞ كَأَنَّهُۥ وَلِيٌّ حَمِيمٞ
İyilikle kötülük bir değildir. Kötülüğü en güzel şekilde sav. O zaman seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse, sanki yakın bir dost gibi olur.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَمَا يُلَقَّىٰهَآ إِلَّا ٱلَّذِينَ صَبَرُواْ وَمَا يُلَقَّىٰهَآ إِلَّا ذُو حَظٍّ عَظِيمٖ
Buna sabredenlerden başkası kavuşturulmaz. Buna ancak büyük nasibi olan kimse kavuşturulur.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ ٱلشَّيۡطَٰنِ نَزۡغٞ فَٱسۡتَعِذۡ بِٱللَّهِۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Eğer şeytandan bir vesvese sana gelecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O, her şeyi işitendir, bilendir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِ ٱلَّيۡلُ وَٱلنَّهَارُ وَٱلشَّمۡسُ وَٱلۡقَمَرُۚ لَا تَسۡجُدُواْ لِلشَّمۡسِ وَلَا لِلۡقَمَرِ وَٱسۡجُدُواْۤ لِلَّهِۤ ٱلَّذِي خَلَقَهُنَّ إِن كُنتُمۡ إِيَّاهُ تَعۡبُدُونَ
Gece ve gündüz, Güneş ve Ay Allah’ın ayetlerindendir. Güneş'e ve Ay'a secde etmeyin. Onları yaratan Allah’a secde ediniz. Eğer gerçekten ona ibadet eden kimseler iseniz...
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
فَإِنِ ٱسۡتَكۡبَرُواْ فَٱلَّذِينَ عِندَ رَبِّكَ يُسَبِّحُونَ لَهُۥ بِٱلَّيۡلِ وَٱلنَّهَارِ وَهُمۡ لَا يَسۡـَٔمُونَ۩
Eğer büyüklenirlerse, (bilsinler ki) Allah’ın yanındakiler gece gündüz hiç usanmadan O’nu tesbih ederler.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَمِنۡ ءَايَٰتِهِۦٓ أَنَّكَ تَرَى ٱلۡأَرۡضَ خَٰشِعَةٗ فَإِذَآ أَنزَلۡنَا عَلَيۡهَا ٱلۡمَآءَ ٱهۡتَزَّتۡ وَرَبَتۡۚ إِنَّ ٱلَّذِيٓ أَحۡيَاهَا لَمُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰٓۚ إِنَّهُۥ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٌ
Onun ayetlerinden biri de şudur: Yeryüzünü kupkuru görürsün, üzerine su indirdiğimiz zaman, harekete geçer ve kabarır. Toprağa böyle hayat veren, ölüleri de diriltecektir. O’nun her şeye gücü yeter.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُلۡحِدُونَ فِيٓ ءَايَٰتِنَا لَا يَخۡفَوۡنَ عَلَيۡنَآۗ أَفَمَن يُلۡقَىٰ فِي ٱلنَّارِ خَيۡرٌ أَم مَّن يَأۡتِيٓ ءَامِنٗا يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۚ ٱعۡمَلُواْ مَا شِئۡتُمۡ إِنَّهُۥ بِمَا تَعۡمَلُونَ بَصِيرٌ
Ayetlerimiz hakkında ilhad edenler/haktan sapanlar bize gizli değildir. Kıyamet günü ateşe atılanlar mı daha hayırlıdır yoksa emniyet içinde gelen mi? İstediğinizi yapın. Nitekim O ne yaptığınızı görendir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِٱلذِّكۡرِ لَمَّا جَآءَهُمۡۖ وَإِنَّهُۥ لَكِتَٰبٌ عَزِيزٞ
Kendilerine kitap geldiğinde ona küfredenler (helak olacaklar). Oysa o, aziz/üstün bir kitaptır.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
لَّا يَأۡتِيهِ ٱلۡبَٰطِلُ مِنۢ بَيۡنِ يَدَيۡهِ وَلَا مِنۡ خَلۡفِهِۦۖ تَنزِيلٞ مِّنۡ حَكِيمٍ حَمِيدٖ
Ona önünden ve ardından hiçbir batıl gelemez. Hakim ve hamd’e layık olan (Allah'ın katından) indirilmiştir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
مَّا يُقَالُ لَكَ إِلَّا مَا قَدۡ قِيلَ لِلرُّسُلِ مِن قَبۡلِكَۚ إِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغۡفِرَةٖ وَذُو عِقَابٍ أَلِيمٖ
Sana söylenenler, senden önceki elçilere söylenenlerden başka bir şey değildir. Süphesiz Rabbin, hem mağfiret sahibidir, hem de acı bir azap sahibidir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَلَوۡ جَعَلۡنَٰهُ قُرۡءَانًا أَعۡجَمِيّٗا لَّقَالُواْ لَوۡلَا فُصِّلَتۡ ءَايَٰتُهُۥٓۖ ءَا۬عۡجَمِيّٞ وَعَرَبِيّٞۗ قُلۡ هُوَ لِلَّذِينَ ءَامَنُواْ هُدٗى وَشِفَآءٞۚ وَٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ فِيٓ ءَاذَانِهِمۡ وَقۡرٞ وَهُوَ عَلَيۡهِمۡ عَمًىۚ أُوْلَٰٓئِكَ يُنَادَوۡنَ مِن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ
Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? bir Arap (peygambere), yabancı dilde (bir Kur'an) mi? derlerdi. De ki: İman edenlere hidayet ve şifadır. İman etmeyenlerin kulaklarında ağırlık vardır. O, onlara karşı bir körlük vardır (hidayet bulamaz). (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ فَٱخۡتُلِفَ فِيهِۚ وَلَوۡلَا كَلِمَةٞ سَبَقَتۡ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيۡنَهُمۡۚ وَإِنَّهُمۡ لَفِي شَكّٖ مِّنۡهُ مُرِيبٖ
Musa’ya da kitap vermiştik. Onda da ayrılığa düşüldü. Önceden Rabbinden bir söz verilmiş olmasaydı hemen aralarında hüküm verilirdi. Onlar, ondan yine de şüphe ve tereddüt içindedirler.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
مَّنۡ عَمِلَ صَٰلِحٗا فَلِنَفۡسِهِۦۖ وَمَنۡ أَسَآءَ فَعَلَيۡهَاۗ وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ
Kim salih amel yaparsa, kendisi içindir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara asla zulmedici değildir.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
۞ إِلَيۡهِ يُرَدُّ عِلۡمُ ٱلسَّاعَةِۚ وَمَا تَخۡرُجُ مِن ثَمَرَٰتٖ مِّنۡ أَكۡمَامِهَا وَمَا تَحۡمِلُ مِنۡ أُنثَىٰ وَلَا تَضَعُ إِلَّا بِعِلۡمِهِۦۚ وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ أَيۡنَ شُرَكَآءِي قَالُوٓاْ ءَاذَنَّٰكَ مَا مِنَّا مِن شَهِيدٖ
(Kıyamet) Saatinin ilmi sadece Allah’a aittir. Onun bilgisi olmadan ne meyveler kabuklarından çıkar; ne bir dişi hamile kalır ve ne de doğurur. Allah; onlara: Nerede ortaklarım? diye seslendiği gün: Bir şahidimiz olmadığını sana bildiririz, derler.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَضَلَّ عَنۡهُم مَّا كَانُواْ يَدۡعُونَ مِن قَبۡلُۖ وَظَنُّواْ مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٖ
Daha önce dua/ibadet ettikleri şeyler onlardan kaybolup gitmiştir. Bir kaçış yolu olmadığını anlamışlardır.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
لَّا يَسۡـَٔمُ ٱلۡإِنسَٰنُ مِن دُعَآءِ ٱلۡخَيۡرِ وَإِن مَّسَّهُ ٱلشَّرُّ فَيَـُٔوسٞ قَنُوطٞ
İnsan hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, hemen ümitsiz ve karamsar düşer.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَلَئِنۡ أَذَقۡنَٰهُ رَحۡمَةٗ مِّنَّا مِنۢ بَعۡدِ ضَرَّآءَ مَسَّتۡهُ لَيَقُولَنَّ هَٰذَا لِي وَمَآ أَظُنُّ ٱلسَّاعَةَ قَآئِمَةٗ وَلَئِن رُّجِعۡتُ إِلَىٰ رَبِّيٓ إِنَّ لِي عِندَهُۥ لَلۡحُسۡنَىٰۚ فَلَنُنَبِّئَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِمَا عَمِلُواْ وَلَنُذِيقَنَّهُم مِّنۡ عَذَابٍ غَلِيظٖ
Kendisine dokunan bir zarardan sonra, ona biz, bir rahmet tattırırsak hemen şöyle der: Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağına da inanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem, onun yanında, benim için daha iyisi vardır. Kâfirlere elbette yaptıklarını haber vereceğiz ve en ağır azabı onlara tattıracağız.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
وَإِذَآ أَنۡعَمۡنَا عَلَى ٱلۡإِنسَٰنِ أَعۡرَضَ وَنَـَٔا بِجَانِبِهِۦ وَإِذَا مَسَّهُ ٱلشَّرُّ فَذُو دُعَآءٍ عَرِيضٖ
İnsana bir nimet verdiğimizde yüz çevirir ve büyüklük taslar. Bir kötülük dokunduğu zaman hemen çokça dua etmeye başlar.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
قُلۡ أَرَءَيۡتُمۡ إِن كَانَ مِنۡ عِندِ ٱللَّهِ ثُمَّ كَفَرۡتُم بِهِۦ مَنۡ أَضَلُّ مِمَّنۡ هُوَ فِي شِقَاقِۭ بَعِيدٖ
Eğer bu (Kur’an) Allah katından gelmiş; sonra da siz onu inkar etmişseniz, gördünüz mü uzak/derin bir ayrılık içinde olandan daha sapık kim vardır?
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
سَنُرِيهِمۡ ءَايَٰتِنَا فِي ٱلۡأٓفَاقِ وَفِيٓ أَنفُسِهِمۡ حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَهُمۡ أَنَّهُ ٱلۡحَقُّۗ أَوَلَمۡ يَكۡفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُۥ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ شَهِيدٌ
Onun hak olduğu iyice belli olana kadar, ayetlerimizi hem afakta hem de kendi içlerinde göstereceğiz. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
أَلَآ إِنَّهُمۡ فِي مِرۡيَةٖ مِّن لِّقَآءِ رَبِّهِمۡۗ أَلَآ إِنَّهُۥ بِكُلِّ شَيۡءٖ مُّحِيطُۢ
Onlar, Rablerine kavuşmaktan şüphe içindedirler! Bilin ki o, her şeyi kuşatandır.
ئەرەپچە تەپسىرلەر:
 
مەنالار تەرجىمىسى سۈرە: سۈرە پۇسسىلەت
سۈرە مۇندەرىجىسى بەت نومۇرى
 
قۇرئان كەرىم مەنىلىرىنىڭ تەرجىمىسى - تۈرۈكچە تەرجىمىسى - شەئبان بىرىيتىش - تەرجىمىلەر مۇندەرىجىسى

قۇرئان كەرىمنىڭ تۈرۈكچە تەرجىمىسىنى شەئبان بىرىيتىش تەرجىمە قىلغان.ئىزاھات: پىكىر ئەركىنلىكى، باھالاش ۋە تەرەققى قىلدۇرۇش مەقسىتىدە ئەسلى تەرجىمىدىنمۇ پايدىلىنىشقا رۇخسەت قىلىش بىلەن بىرگە ئىشارەت قىلىنغان بەزى ئايەتلەرنىڭ تەرجىمىلىرى رۇۋۋاد تەرجىمە مەركىزىدە توغرىلانغان.

تاقاش