ترجمة معاني القرآن الكريم - الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم * - فهرس التراجم


ترجمة معاني آية: (115) سورة: النساء
وَمَن يُشَاقِقِ ٱلرَّسُولَ مِنۢ بَعۡدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ ٱلۡهُدَىٰ وَيَتَّبِعۡ غَيۡرَ سَبِيلِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ نُوَلِّهِۦ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصۡلِهِۦ جَهَنَّمَۖ وَسَآءَتۡ مَصِيرًا
Kim, hak ona apaçık beyan olduktan sonra getirdiği şeylerde peygamberle inatlaşır ve ona muhalefet eder, Müminlerin gittikleri yoldan başka bir yola tabi olursa, kendisi için tercih ettiği yolda onu bir başına bırakırız. Bilerek yüz çevirdiği için onu hakka ulaşmaya muvaffak kılmayız. Onu ateşinde ızdırap çekeceği cehenneme sokarız. Orası, ahalisi için kötü bir dönüş yeridir.
التفاسير العربية:
من فوائد الآيات في هذه الصفحة:
• أكثر تناجي الناس لا خير فيه، بل ربما كان فيه وزر، وقليل من كلامهم فيما بينهم يتضمن خيرًا ومعروفًا.
İnsanların gizli konuşmalarının çoğunda bir hayır yoktur. Belki de içinde günah bile vardır. Aralarındaki konuşmaların pek azı hayır ve iyilik içermektedir.

• معاندة الرسول صلى الله عليه وسلم ومخالفة سبيل المؤمنين نهايتها البعد عن الله ودخول النار.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e karşı gelmenin ve Müminlerin yoluna muhalefet etmenin sonu Allah'tan uzaklaşmak ve Cehenneme girmektir.

• كل الذنوب تحت مشيئة الله، فقد يُغفر لصاحبها، إلا الشرك، فلا يغفره الله أبدًا، إذا لم يتب صاحبه ومات عليه.
Bütün günahlar Allah’ın dilemesine bağlıdır. Şirk dışındaki günah sahibi affedilebilir. Şirki işleyen kimse tövbe etmeden vefat ederse, Yüce Allah şirki kesinlikle affetmez

• غاية الشيطان صرف الناس عن عبادة الله تعالى، ومن أعظم وسائله تزيين الباطل بالأماني الغرارة والوعود الكاذبة.
Şeytanın amacı insanları Allah Teâlâ’ya ibadet etmekten vazgeçirmektir. Onun bu amacı yerine getirmedeki en büyük vesilesi de boş temenniler ve sahte vaatlerle batılı süslemesidir.

 
ترجمة معاني آية: (115) سورة: النساء
فهرس السور رقم الصفحة
 
ترجمة معاني القرآن الكريم - الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم - فهرس التراجم

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم، صادر عن مركز تفسير للدراسات القرآنية.

إغلاق