আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ * - অনুবাদসমূহৰ সূচীপত্ৰ


অৰ্থানুবাদ ছুৰা: ছুৰা আন-নাবা'   আয়াত:

Sûretu'n-Nebe

ছুৰাৰ উদ্দেশ্য:
بيان أدلة القدرة على البعث والتخويف من العاقبة.
Yeniden diriltme kudretinin delilleri anlatılmış ve akıbete dair gözdağı verilmiştir.

عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ
Yüce Allah kendilerine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i gönderdikten sonra, bu müşrikler hâlâ hangi şey hakkında soru sorup duruyorlar?
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلۡعَظِيمِ
Onlar birbirine büyük bir haber hakkında soruyorlar. O da, yeniden diriliş haberini barındıran peygamberlerine indirilmiş olan bu Kur'an’dır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ مُخۡتَلِفُونَ
Onlar bu Kur’an’ı; sihir, şiir, kehanet veya eskilerin hikâyeleri olarak nitelendirirken kendi aralarında ihtilaf etmektedirler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ
Bu durum hiç de onların iddia ettiği gibi değildir. Kur'an'ı yalanlayan o kimseler, yakında yalanlamalarının kötü akıbetini öğrenecekler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
ثُمَّ كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ
Sonra bu, onlar için kesin olacak.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ مِهَٰدٗا
Yeryüzünü onlar için yayılmış, üzerinde karar kılmalarına elverişli bir hale dönüştürmedik mi?
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَٱلۡجِبَالَ أَوۡتَادٗا
Ve yeryüzünde dağları, onun sarsılmasını engelleyen kazıklar kıldık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَخَلَقۡنَٰكُمۡ أَزۡوَٰجٗا
-Ey insanlar!- Bazılarınızı erkek, bazılarınızı da dişi olarak sınıf sınıf yarattık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَجَعَلۡنَا نَوۡمَكُمۡ سُبَاتٗا
Uykunuzu da, işlerinizden dinlenmeniz için bir istirahat sebebi kıldık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَجَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا
Avretlerinizi örttüğünüz elbiseler gibi geceyi de karanlığıyla örten bir örtü kıldık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَجَعَلۡنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشٗا
Ve gündüzü de bir kazanç ve rızık arama sahası kıldık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَبَنَيۡنَا فَوۡقَكُمۡ سَبۡعٗا شِدَادٗا
Üzerinize de dayanıklı ve sağlamlaştırılmış yapılı yedi kat gök bina ettik.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَجَعَلۡنَا سِرَاجٗا وَهَّاجٗا
Ve Güneşi de, güçlü alevli ve aydınlatan bir lamba yaptık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلۡمُعۡصِرَٰتِ مَآءٗ ثَجَّاجٗا
Ve yağmur yağdırmasının vakti gelmiş bulutlardan bolca dökülen su indirdik.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
لِّنُخۡرِجَ بِهِۦ حَبّٗا وَنَبَاتٗا
Onunla çeşitli tohumlar ve çeşitli bitkiler çıkaralım diye.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَجَنَّٰتٍ أَلۡفَافًا
Ve ağaç dallarının birbirine girip, dolaşmış bahçeler yetiştirelim.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ كَانَ مِيقَٰتٗا
Şüphesiz mahlukatın arasında hüküm verilip, ayırt etme günü, hiç kimsenin geç kalmayacağı sabit bir buluşma vaktidir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
يَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَتَأۡتُونَ أَفۡوَاجٗا
-Ey insanlar!- O gün melek, ikinci defa boynuza üfleyecek ve siz bölük bölük geleceksiniz.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ أَبۡوَٰبٗا
Ve gökyüzü açılır ve içinde açık kapılar gibi gedik ve yarıklar oluşur.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَسُيِّرَتِ ٱلۡجِبَالُ فَكَانَتۡ سَرَابًا
Dağlar, saçılmış toz toprağa dönüşünceye kadar yürütülür ve tıpkı bir serap gibi olur.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتۡ مِرۡصَادٗا
Şüphesiz cehennem de pusuda bekleyen bir gözcüdür.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابٗا
Zalimlerin kendisine dönecekleri dönüş yeridir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
لَّٰبِثِينَ فِيهَآ أَحۡقَابٗا
Orada sonu olmayan çağlar ve asırlar boyunca kalacaklar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرۡدٗا وَلَا شَرَابًا
Orada, onlardan ateşin sıcaklığını giderecek ne soğuk bir hava, ne de tat alınan bir içecek tadacaklar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِلَّا حَمِيمٗا وَغَسَّاقٗا
Çok sıcak su ve cehennem halkından akan irinler dışında bir şey tatmayacaklar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
جَزَآءٗ وِفَاقًا
İçinde bulundukları küfür ve sapıklığa çok uygun bir ceza.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنَّهُمۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ حِسَابٗا
Onlar dünyadayken, ahirette Allah’ın onları hesaba çekeceğinden korkmuyorlardı. Çünkü onlar yeniden dirilişe inanmıyorlardı. Eğer yeniden dirilişten korksalardı, elbette Allah’a iman eder ve salih ameller işlerlerdi.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابٗا
Gönderdiğimiz elçiye inen ayetlerimizi yalanladıkça yalanladılar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَكُلَّ شَيۡءٍ أَحۡصَيۡنَٰهُ كِتَٰبٗا
Yaptıkları her şeyi kayıt ettik ve saydık. O onların amel kitaplarında yazılıdır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَذُوقُواْ فَلَن نَّزِيدَكُمۡ إِلَّا عَذَابًا
-Ey azgınlar!- Bu elem verici ebedî azabı tadın bakalım! Sizlere, azabınız üzerine eklenen azaptan başka bir şey artırılmayacak.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• إحكام الله للخلق دلالة على قدرته على إعادته.
Yüce Allah'ın mahlukatı sapasağlam yaratması, onları geri döndürmeye de kadir olduğunu gösterir.

• الطغيان سبب دخول النار.
Azgınlık, cehenneme girme sebebidir.

• مضاعفة العذاب على الكفار.
Kâfirlerin azabının kat kat artırılması ifade edilmiştir.

إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ مَفَازًا
Emirlerini yerine getirerek ve yasaklarından sakınarak Rablerine karşı takva sahibi olanlar için istedikleri kazancı elde ettikleri kazanma yeri vardır. İşte orası cennettir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
حَدَآئِقَ وَأَعۡنَٰبٗا
Bahçeler ve üzüm bağları vardır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَكَوَاعِبَ أَتۡرَابٗا
Göğüsleri belirgin aynı yaşta kadınlar vardır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَكَأۡسٗا دِهَاقٗا
Ve içki dolu kadehler vardır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
لَّا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا كِذَّٰبٗا
Cennette batıl ve yalan bir söz işitmez ve birbirlerine yalan söylemezler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
جَزَآءٗ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابٗا
Bunların hepsi Allah’ın size bağışladığı, yeterli olan ihsan ve hediyesidir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
رَّبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا ٱلرَّحۡمَٰنِۖ لَا يَمۡلِكُونَ مِنۡهُ خِطَابٗا
Göklerin, yeryüzünün ve ikisinin arasında bulunan her şeyin Rabbi olan dünya ve ahiret hayatının Rahman'ı Yüce Allah'ın izni olmadan yeryüzünde ve gökyüzünde bulunanların hiçbiri O'ndan bir şey isteme hakkına sahip değildirler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
يَوۡمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ صَفّٗاۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنۡ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَقَالَ صَوَابٗا
Cebrail ve meleklerin saf olmuş bir halde kıyama durduğu gün, Rahman olan Allah’ın şefaat etmesine izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat etmek için konuşamaz ve ancak kelime-i tevhit gibi dosdoğru olan söz söylerler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمُ ٱلۡحَقُّۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا
Size tarif edilen o gün, vuku bulacağı hususunda hiçbir şüphe olmayan bir gündür. Kim bu günde Allah’ın azabından kurtulmayı diliyorsa, Rabbini razı eden salih amellerden buna götüren bir yol edinsin.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنَّآ أَنذَرۡنَٰكُمۡ عَذَابٗا قَرِيبٗا يَوۡمَ يَنظُرُ ٱلۡمَرۡءُ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلۡكَافِرُ يَٰلَيۡتَنِي كُنتُ تُرَٰبَۢا
Ey insanlar! Biz sizi çok yakında olacak bir azaba karşı uyardık. O gün herkes, dünyada yapmış olduğu amellerine bakacak ve kâfirler azaptan kurtulmayı temenni ederek şöyle diyecekler: "Kıyamet günü hayvanlara "Artık toprak olun!" denildiği zaman keşke ben de hayvanlar gibi toprağa dönüşseydim.”
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• التقوى سبب دخول الجنة.
Takva cennete girme sebebidir.

• تذكر أهوال القيامة دافع للعمل الصالح.
Kıyamet gününün dehşetini hatırlamak salih amel işlemeye sevk eder.

• قبض روح الكافر بشدّة وعنف، وقبض روح المؤمن برفق ولين.
Kâfirlerin ruhları kuvvetle ve zorla, Müminlerin ruhu ise merhametle ve yumuşaklıkla kabzedilir.

 
অৰ্থানুবাদ ছুৰা: ছুৰা আন-নাবা'
ছুৰাৰ তালিকা পৃষ্ঠা নং
 
আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ - অনুবাদসমূহৰ সূচীপত্ৰ

আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ, মৰকজ তাফছীৰ লিদ দিৰাছাত আল-কোৰআনিয়্যাৰ তৰফৰ পৰা প্ৰচাৰিত।

বন্ধ