Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation - Rowwad Tanslation Center * - Translations’ Index

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Translation of the meanings Surah: Al-Jinn   Ayah:

Sûretu'l-Cin

قُلۡ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ ٱسۡتَمَعَ نَفَرٞ مِّنَ ٱلۡجِنِّ فَقَالُوٓاْ إِنَّا سَمِعۡنَا قُرۡءَانًا عَجَبٗا
De ki: "Cinlerden bir topluluğun dinleyip şöyle dediği bana vahyedildi: Biz, hayrete düşüren Kur'an dinledik."
Arabic explanations of the Qur’an:
يَهۡدِيٓ إِلَى ٱلرُّشۡدِ فَـَٔامَنَّا بِهِۦۖ وَلَن نُّشۡرِكَ بِرَبِّنَآ أَحَدٗا
Doğru yola hidayet ediyor, biz ona iman ettik. Rabbimize hiç kimseyi ortak tutmayacağız.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّهُۥ تَعَٰلَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا ٱتَّخَذَ صَٰحِبَةٗ وَلَا وَلَدٗا
Rabbimizin azameti çok yücedir. O, eş ve çocuk edinmemiştir.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّهُۥ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى ٱللَّهِ شَطَطٗا
Doğrusu bizim beyinsiz olanımız (İblis), Allah hakkında pek aşırı yalanlar uyduruyormuş.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّا ظَنَنَّآ أَن لَّن تَقُولَ ٱلۡإِنسُ وَٱلۡجِنُّ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا
“Biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında yalan söylemeyeceklerini zannederdik."
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّهُۥ كَانَ رِجَالٞ مِّنَ ٱلۡإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٖ مِّنَ ٱلۡجِنِّ فَزَادُوهُمۡ رَهَقٗا
Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da onların taşkınlıklarını arttırırlardı.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّهُمۡ ظَنُّواْ كَمَا ظَنَنتُمۡ أَن لَّن يَبۡعَثَ ٱللَّهُ أَحَدٗا
Onlar da sizin zannettiğiniz gibi Allah’ın hiç kimseyi yeniden diriltemeyeceğini sanmışlardı.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّا لَمَسۡنَا ٱلسَّمَآءَ فَوَجَدۡنَٰهَا مُلِئَتۡ حَرَسٗا شَدِيدٗا وَشُهُبٗا
Doğrusu biz (cinler) göğü yokladık, fakat onu güçlü bekçilerle, alev hüzmeleriyle (yıldızlarla) doldurulmuş bulduk.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّا كُنَّا نَقۡعُدُ مِنۡهَا مَقَٰعِدَ لِلسَّمۡعِۖ فَمَن يَسۡتَمِعِ ٱلۡأٓنَ يَجِدۡ لَهُۥ شِهَابٗا رَّصَدٗا
Hâlbuki (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk. Şimdi kim dinlemek istese onu gözeten bir alev yakalıyor.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّا لَا نَدۡرِيٓ أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ أَمۡ أَرَادَ بِهِمۡ رَبُّهُمۡ رَشَدٗا
Gerçekten bilmiyoruz. Yeryüzünde olanlara bir kötülük mü murat edildi? Yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّا مِنَّا ٱلصَّٰلِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَٰلِكَۖ كُنَّا طَرَآئِقَ قِدَدٗا
Şüphesiz bizim içimizde salih olanlar da vardır, salih olmayanlar da vardır. Her birimiz ayrı ayrı yollara ayrılmışız.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّا ظَنَنَّآ أَن لَّن نُّعۡجِزَ ٱللَّهَ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَن نُّعۡجِزَهُۥ هَرَبٗا
Biz, şüphesiz Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiçbir şekilde aciz kılamayacağımızı anladık.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّا لَمَّا سَمِعۡنَا ٱلۡهُدَىٰٓ ءَامَنَّا بِهِۦۖ فَمَن يُؤۡمِنۢ بِرَبِّهِۦ فَلَا يَخَافُ بَخۡسٗا وَلَا رَهَقٗا
Doğrusu biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık bir kayıptan ve haksızlığa uğramaktan korkmaz.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّا مِنَّا ٱلۡمُسۡلِمُونَ وَمِنَّا ٱلۡقَٰسِطُونَۖ فَمَنۡ أَسۡلَمَ فَأُوْلَٰٓئِكَ تَحَرَّوۡاْ رَشَدٗا
Bizden Müslüman olanlar da var, haksızlık edenler de (sapmış olanlar da) var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yola yönelenlerdir.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَمَّا ٱلۡقَٰسِطُونَ فَكَانُواْ لِجَهَنَّمَ حَطَبٗا
Doğru yoldan sapanlara gelince, onlar Cehennem'e odun olacaklardır.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَلَّوِ ٱسۡتَقَٰمُواْ عَلَى ٱلطَّرِيقَةِ لَأَسۡقَيۡنَٰهُم مَّآءً غَدَقٗا
Eğer onlar, doğru yolda istikamet üzere olsalardı, onlara bol bol su verirdik.
Arabic explanations of the Qur’an:
لِّنَفۡتِنَهُمۡ فِيهِۚ وَمَن يُعۡرِضۡ عَن ذِكۡرِ رَبِّهِۦ يَسۡلُكۡهُ عَذَابٗا صَعَدٗا
Bununla onları imtihan ederiz. Kim de Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, onu çok ağır bir azaba sokar.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّ ٱلۡمَسَٰجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدۡعُواْ مَعَ ٱللَّهِ أَحَدٗا
Mescitler Allah’ındır. O halde Allah ile birlikte başkasına dua/ibadet etmeyin.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَنَّهُۥ لَمَّا قَامَ عَبۡدُ ٱللَّهِ يَدۡعُوهُ كَادُواْ يَكُونُونَ عَلَيۡهِ لِبَدٗا
Nitekim Allah’ın kulu, ona dua/ibadet için ayağa kalktığında (Kur'an dinlemek için) az kalsın üzerine toplanıp doluşurlardı.
Arabic explanations of the Qur’an:
قُلۡ إِنَّمَآ أَدۡعُواْ رَبِّي وَلَآ أُشۡرِكُ بِهِۦٓ أَحَدٗا
De ki: “Ben ancak Rabbime dua ederim ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam.''
Arabic explanations of the Qur’an:
قُلۡ إِنِّي لَآ أَمۡلِكُ لَكُمۡ ضَرّٗا وَلَا رَشَدٗا
De ki: “Benim size bir zarar vermeye de, sizi doğru yola iletmeye de gücüm yetmez.''
Arabic explanations of the Qur’an:
قُلۡ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ ٱللَّهِ أَحَدٞ وَلَنۡ أَجِدَ مِن دُونِهِۦ مُلۡتَحَدًا
De ki: "Beni kimse Allah'a karşı savunamaz ve ben O'ndan başka bir sığınak bulamam."
Arabic explanations of the Qur’an:
إِلَّا بَلَٰغٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَرِسَٰلَٰتِهِۦۚ وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَإِنَّ لَهُۥ نَارَ جَهَنَّمَ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًا
(Benim görevim) ancak Allah'tan (gönderilenleri) ve (tebliğ olunması emrolunanları) tebliğ etmektir. Kim Allah’a ve elçisine karşı gelirse, onun için içinde ebedî kalacağı Cehennem ateşi vardır.
Arabic explanations of the Qur’an:
حَتَّىٰٓ إِذَا رَأَوۡاْ مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعۡلَمُونَ مَنۡ أَضۡعَفُ نَاصِرٗا وَأَقَلُّ عَدَدٗا
Sonunda, kendilerine söz verileni gördükleri zaman, kimin yardımcısının daha güçsüz ve sayısının daha az olduğunu bileceklerdir.
Arabic explanations of the Qur’an:
قُلۡ إِنۡ أَدۡرِيٓ أَقَرِيبٞ مَّا تُوعَدُونَ أَمۡ يَجۡعَلُ لَهُۥ رَبِّيٓ أَمَدًا
De ki: "Size vadedilen yakın mı? Yoksa Rabbim onu uzak mı kıldı, bilmiyorum."
Arabic explanations of the Qur’an:
عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ فَلَا يُظۡهِرُ عَلَىٰ غَيۡبِهِۦٓ أَحَدًا
O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.
Arabic explanations of the Qur’an:
إِلَّا مَنِ ٱرۡتَضَىٰ مِن رَّسُولٖ فَإِنَّهُۥ يَسۡلُكُ مِنۢ بَيۡنِ يَدَيۡهِ وَمِنۡ خَلۡفِهِۦ رَصَدٗا
Ancak elçileri içinde razı olduğu başka. Çünkü O, bunun önünde ve ardında gözleri önündedir.
Arabic explanations of the Qur’an:
لِّيَعۡلَمَ أَن قَدۡ أَبۡلَغُواْ رِسَٰلَٰتِ رَبِّهِمۡ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيۡهِمۡ وَأَحۡصَىٰ كُلَّ شَيۡءٍ عَدَدَۢا
Böylece onların (peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) Onların üzerinde olup bitenleri çepeçevre kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır (kaydetmiştir).
Arabic explanations of the Qur’an:
 
Translation of the meanings Surah: Al-Jinn
Surahs’ Index Page Number
 
Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation - Rowwad Tanslation Center - Translations’ Index

Translation of the Quran meanings into Turkish by Rowwad Translation Center in cooperation with Islamhouse.com in 1440 H.

close