Check out the new design

Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Simoore: Simoore nagge   Aaya:
قُلۡ إِن كَانَتۡ لَكُمُ ٱلدَّارُ ٱلۡأٓخِرَةُ عِندَ ٱللَّهِ خَالِصَةٗ مِّن دُونِ ٱلنَّاسِ فَتَمَنَّوُاْ ٱلۡمَوۡتَ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Ey Peygamber- Yahudiler'e şöyle de: "Eğer ahiret yurdundaki cennet diğer insanların değil yalnızca sizin gireceğiniz bir yer ise; o zaman ölümü temenni edip isteyin ki, bu makama biran önce ulaşasınız. Şayet bu iddianızda doğru söyleyenler iseniz, böylece bu dünya hayatının dert ve yükünden rahata kavuşmuş olursunuz."
Faccirooji aarabeeji:
وَلَن يَتَمَنَّوۡهُ أَبَدَۢا بِمَا قَدَّمَتۡ أَيۡدِيهِمۡۚ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِٱلظَّٰلِمِينَ
Yaşamış oldukları bu dünya hayatında Allah'ı inkâr ettikleri ve resullerini yalanladıkları ve kitaplarını tahrif ettiklerinden dolayı ölümü kesinlikle temenni edemezler. Allah onlardan olan ve diğer zalimleri en iyi bilendir. Herkesin ameline göre karşılığını verecektir.
Faccirooji aarabeeji:
وَلَتَجِدَنَّهُمۡ أَحۡرَصَ ٱلنَّاسِ عَلَىٰ حَيَوٰةٖ وَمِنَ ٱلَّذِينَ أَشۡرَكُواْۚ يَوَدُّ أَحَدُهُمۡ لَوۡ يُعَمَّرُ أَلۡفَ سَنَةٖ وَمَا هُوَ بِمُزَحۡزِحِهِۦ مِنَ ٱلۡعَذَابِ أَن يُعَمَّرَۗ وَٱللَّهُ بَصِيرُۢ بِمَا يَعۡمَلُونَ
-Ey Peygamber!- Sen, dünya hayatı ne kadar zelil ve hakir olsa bile, Yahudileri bu hayata en düşkün olan kimselerden bulursun. Bilakis onlar yeniden dirilmeye ve hesaba iman etmeyen müşriklerden de bu dünya hayatına daha düşkündürler. Oysa ki onlar yeniden dirilmeye ve hesaba iman eden kitap ehli kimselerdi. Onlardan her biri bin yıl yaşamaktan hoşlanır. Onların ömürleri ne kadar uzun olursa olsun, Allah'ın azabından onları uzaklaştıracak değildir. Allah onların amellerinden haberdardır ve bütün yaptıklarını görendir. Yaptıklarından hiçbir şey O'na gizli kalmaz ve onlara yaptıklarının karşılığını verecektir.
Faccirooji aarabeeji:
قُلۡ مَن كَانَ عَدُوّٗا لِّـجِبۡرِيلَ فَإِنَّهُۥ نَزَّلَهُۥ عَلَىٰ قَلۡبِكَ بِإِذۡنِ ٱللَّهِ مُصَدِّقٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهِ وَهُدٗى وَبُشۡرَىٰ لِلۡمُؤۡمِنِينَ
Ey Peygamber- Yahudilerden: «Cebrail meleklerden olan düşmanımızdır» diyenlere, de ki: "Kim Cebrail'e düşmanlık yapıyorsa bilsin ki, geçmişte inen Tevrat, İncil gibi ilahi kitapları doğrulayan Kur'an'ı Allah'ın izniyle senin kalbine o indirmiştir. Hayra yöneltmiş ve Allah'ın Müminler için hazırladığı nimetleri onlara müjdelemiştir. Kim bu vasıf ve amellere sahip olana düşmanlık yapıyorsa, o kimse dalalet ehlindendir.
Faccirooji aarabeeji:
مَن كَانَ عَدُوّٗا لِّلَّهِ وَمَلَٰٓئِكَتِهِۦ وَرُسُلِهِۦ وَجِبۡرِيلَ وَمِيكَىٰلَ فَإِنَّ ٱللَّهَ عَدُوّٞ لِّلۡكَٰفِرِينَ
Her kim Allah'a, meleklerine, resullerine ve Allah'a yakın olan bu iki meleğe, Cebrail ve Mikâil'e düşman olursa; bilsin ki Allah da sizin ve sizin dışınızdaki kâfirlerin düşmanıdır. Allah kimin düşmanı olursa, şüphesiz ki o kimse apaçık hüsranla dönecektir.
Faccirooji aarabeeji:
وَلَقَدۡ أَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ءَايَٰتِۭ بَيِّنَٰتٖۖ وَمَا يَكۡفُرُ بِهَآ إِلَّا ٱلۡفَٰسِقُونَ
Ant olsun ki -Ey Peygamber- biz sana, getirdiğin vahiy ve peygamberlikte doğru olduğunu bildiren apaçık işaretler indirdik. Apaçık ve aşikâr olan bu şeyleri ancak Allah'ın dininden çıkanlar inkâr eder.
Faccirooji aarabeeji:
أَوَكُلَّمَا عَٰهَدُواْ عَهۡدٗا نَّبَذَهُۥ فَرِيقٞ مِّنۡهُمۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ
Yahudilerin kötü hallerinden biri de onlardan ne zaman bir söz alınsa -bu alınan sözler arasında Tevrat'ta Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberliğine iman etmeye delalet eden husus da bulunmaktadır- onlardan bir grup bu sözü bozdular. Bilakis Yahudilerin büyük bir çoğunluğu Allah Teâlâ'nın indirdiklerine hakikaten iman etmezler. Çünkü iman, verilen sözü yerine getirmeye sevk eder.
Faccirooji aarabeeji:
وَلَمَّا جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مِّنۡ عِندِ ٱللَّهِ مُصَدِّقٞ لِّمَا مَعَهُمۡ نَبَذَ فَرِيقٞ مِّنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ كِتَٰبَ ٱللَّهِ وَرَآءَ ظُهُورِهِمۡ كَأَنَّهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara Tevrat'ta vasfedilen vasfına uygun resul olarak geldiğinde, onlardan bir grup delalet ettiği bu şeyden yüz çevirdi. Ondaki hak ve doğru yoldan istifade etmeyi umursamayan cahilin durumuna benzeyerek önemsemeyip arkalarına attılar.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• المؤمن الحق يرجو ما عند الله من النعيم المقيم، ولهذا يفرح بلقاء الله ولا يخشى الموت.
Gerçek mümin Allah'ın katında bulunan devamlı nimeti isteyip, arzular. Bundan dolayı Allah'a kavuşmaktan mutlu olur ve ölümden korkmaz.

• حِرص اليهود على الحياة الدنيا حتى لو كانت حياة حقيرة مهينة غير كريمة.
Yahudilerin dünya hayatı hakir, alçak ve değersizdir. Ancak onlar bu hayatta (yaşamak) için çok hırslıdır .

• أنّ من عادى أولياء الله المقربين منه فقد عادى الله تعالى.
Kim Allah'a yakın olan evliyalarına düşmanlık ederse, Allah Teâlâ da ona düşmanlık eder.

• إعراض اليهود عن نبوة محمد صلى الله عليه وسلم بعدما عرفوا تصديقه لما في أيديهم من التوراة.
Yahudiler, ellerinde bulunan Tevrat'ta, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberliğinin tasdik edildiğini görüp bilmelerine rağmen yine de yüz çevirmişlerdir.

• أنَّ من لم ينتفع بعلمه صح أن يوصف بالجهل؛ لأنه شابه الجاهل في جهله.
Kim ilminden istifade etmezse, o kimse cahil olarak nitelenir. Çünkü o kimse cehalet hususunda cahile benzemiştir.

 
Firo maanaaji Simoore: Simoore nagge
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. - Tippudi firooji ɗii

iwde e galle Firo jaŋdeeji Alkur'aana.

Uddude