Check out the new design

Terjemahan makna Alquran Alkarim - Terjemahan Al-Mukhtaṣar fī Tafsīr Al-Qur`ān Al-Karīm ke bahasa Turki * - Daftar isi terjemahan


Terjemahan makna Surah: An-Naml   Ayah:
وَجَحَدُواْ بِهَا وَٱسۡتَيۡقَنَتۡهَآ أَنفُسُهُمۡ ظُلۡمٗا وَعُلُوّٗاۚ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ
Bu apaçık mucizeleri inkâr edip, kabul etmediler. Hâlbuki gönülleri bu delillerin/mucizelerin hak ve Allah'tan olduğuna kanaat getirmişti. Zulüm ve hakka karşı kibirleri yüzünden onları inkâr ettiler. -Ey Resul!- Küfürleri ve günahları sebebi ile bozguncuların yeryüzündeki sonlarına bir bak. Biz onların hepsini helak ederek, yok ettik.
Tafsir berbahasa Arab:
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ عِلۡمٗاۖ وَقَالَا ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي فَضَّلَنَا عَلَىٰ كَثِيرٖ مِّنۡ عِبَادِهِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Dâvûd'a ve oğlu Süleyman'a ilim vermiştik. Bu ilimden biri de kuşlarla konuşma ilmidir. Dâvûd ve Süleyman, Allah Azze ve Celle'ye şükrederek şöyle demişlerdi: "Bize özel bir ilim ve peygamberlik lutfederek bizi Mümin kullarından çoğuna üstün kılan Allah'a hamdolsun.''
Tafsir berbahasa Arab:
وَوَرِثَ سُلَيۡمَٰنُ دَاوُۥدَۖ وَقَالَ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ عُلِّمۡنَا مَنطِقَ ٱلطَّيۡرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيۡءٍۖ إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَضۡلُ ٱلۡمُبِينُ
Süleyman, babası Dâvûd'a peygamberlikte, ilimde ve krallıkta mirasçı oldu. Allah Teâlâ'nın kendisine ve babasına olan nimetinden bahsederek şöyle dedi: "Ey insanlar! Allah bize kuşların dilini öğretti ve bize peygamberlere ve krallara verdiği her şeyden verdi. Şüphesiz her noksanlıktan münezzeh olan Allah Teâlâ'nın bize bahşetmiş olduğu bu şey apaçık bir lütfudur."
Tafsir berbahasa Arab:
وَحُشِرَ لِسُلَيۡمَٰنَ جُنُودُهُۥ مِنَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ وَٱلطَّيۡرِ فَهُمۡ يُوزَعُونَ
Süleyman'ın insanlardan, cinlerden ve kuşlardan oluşan ordusu toplandı ve hepsi düzenli bir şekilde sevk ediliyordu.
Tafsir berbahasa Arab:
حَتَّىٰٓ إِذَآ أَتَوۡاْ عَلَىٰ وَادِ ٱلنَّمۡلِ قَالَتۡ نَمۡلَةٞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّمۡلُ ٱدۡخُلُواْ مَسَٰكِنَكُمۡ لَا يَحۡطِمَنَّكُمۡ سُلَيۡمَٰنُ وَجُنُودُهُۥ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
Nihayet karınca vadisine (Şam'da bir yer) geldikleri zaman, karıncalardan bir karınca şöyle dedi: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin. Süleyman ve askerleri farkına varmadan sizi ezmesinler. Zira sizi fark ederlerse üzerinize basmazlar."
Tafsir berbahasa Arab:
فَتَبَسَّمَ ضَاحِكٗا مِّن قَوۡلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوۡزِعۡنِيٓ أَنۡ أَشۡكُرَ نِعۡمَتَكَ ٱلَّتِيٓ أَنۡعَمۡتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَٰلِدَيَّ وَأَنۡ أَعۡمَلَ صَٰلِحٗا تَرۡضَىٰهُ وَأَدۡخِلۡنِي بِرَحۡمَتِكَ فِي عِبَادِكَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Süleyman, onun (karıncanın) sözünü duyduğu zaman bu sözüne tebessüm ederek güldü ve Rabbi -Subhânehu ve Teâlâ-'ya dua ederek şöyle dedi: "Rabbim! Bana ve anama babama verdiğin nimetine şükretmem için beni muvaffak kıl ve bana ilham et. Razı olduğun salih ameli işlemeye beni muvaffak kıl. Ve yine beni rahmetinle iyi kullarının arasına kat."
Tafsir berbahasa Arab:
وَتَفَقَّدَ ٱلطَّيۡرَ فَقَالَ مَالِيَ لَآ أَرَى ٱلۡهُدۡهُدَ أَمۡ كَانَ مِنَ ٱلۡغَآئِبِينَ
Süleyman kuşları denetledi ve; "Hudhud'u neden göremiyorum?" dedi. "Onu görmeme mani olan bir şey mi beni engelledi yoksa kayıplara mı karıştı?"
Tafsir berbahasa Arab:
لَأُعَذِّبَنَّهُۥ عَذَابٗا شَدِيدًا أَوۡ لَأَاْذۡبَحَنَّهُۥٓ أَوۡ لَيَأۡتِيَنِّي بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
Süleyman için Hudhud'un kayıp olduğu kesin olarak ortaya çıkınca şöyle dedi: "Ona çok kötü bir şekilde eziyet vereceğim. Ya da kaybolduğu için ceza olarak onu keseceğim. Yahut da bana kaybolmasındaki mazeretini apaçık bir şekilde ortaya koyacağı bir delil getirecek."
Tafsir berbahasa Arab:
فَمَكَثَ غَيۡرَ بَعِيدٖ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمۡ تُحِطۡ بِهِۦ وَجِئۡتُكَ مِن سَبَإِۭ بِنَبَإٖ يَقِينٍ
Çok geçmeden Hudhud geldi ve Süleyman -aleyhisselam-'a şöyle dedi: "Ben, senin bilmediğin önemli bir bilgiye ulaştım ve sana Sebe'den doğru ve içinde şek olmayan bir haber getirdim."
Tafsir berbahasa Arab:
Beberapa Faedah Ayat-ayat di Halaman Ini:
• التبسم ضحك أهل الوقار.
Tebessüm, vakarlı kimselerin gülüşüne denilir.

• شكر النعم أدب الأنبياء والصالحين مع ربهم.
Nimetlere şükretmek, peygamberlerin ve salih kimselerin Rablerine karşı olan edepleridir.

• الاعتذار عن أهل الصلاح بظهر الغيب.
Gıyablarında salih kimseleri mazur görmek gerekir.

• سياسة الرعية بإيقاع العقاب على من يستحقه، وقبول عذر أصحاب الأعذار.
Halk idaresinde hak edenlere ceza uygulanmalı ve mazeret sahiplerinin özürleri kabul edilmelidir.

• قد يوجد من العلم عند الأصاغر ما لا يوجد عند الأكابر.
Büyüklerin sahip olmadığı ilime, (bazen) küçükler sahip olabilir.

 
Terjemahan makna Surah: An-Naml
Daftar surah Nomor Halaman
 
Terjemahan makna Alquran Alkarim - Terjemahan Al-Mukhtaṣar fī Tafsīr Al-Qur`ān Al-Karīm ke bahasa Turki - Daftar isi terjemahan

Diterbitkan oleh Markaz Tafsīr Li Ad-Dirasāt Al-Qur`āniyyah.

Tutup