Traduzione dei Significati del Sacro Corano - Traduzione turca dell'Abbreviata Esegesi del Nobile Corano * - Indice Traduzioni


Traduzione dei significati Sura: As-Sâffât   Versetto:

Sûratu's-Saffât

Alcuni scopi di questa Sura comprendono:
تنزيه الله عما نسبه إليه المشركون، وإبطال مزاعمهم في الملائكة والجن.
Yüce Allah'ı müşriklerin kendisine nispet ettikleri şeylerden tenzih etmek, melekler ve cinlerle ilgili iddialarını iptal etmek.

وَٱلصَّٰٓفَّٰتِ صَفّٗا
Yüce Allah, sıkı saflar halinde kendisine ibadet etmek için saf tutan meleklere yemin etmiştir.
Esegesi in lingua araba:
فَٱلزَّٰجِرَٰتِ زَجۡرٗا
Bulutları, Allah'ın yağmuru yağdırmak istediği yere sürüp sevk eden meleklere yemin etmiştir.
Esegesi in lingua araba:
فَٱلتَّٰلِيَٰتِ ذِكۡرًا
Allah'ın kelâmını okuyan meleklere yemin etmiştir.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّ إِلَٰهَكُمۡ لَوَٰحِدٞ
Ey insanlar! Şüphesiz hak olan mabudunuz tektir, birdir. O, hiçbir ortağı olmayan Yüce Allah'tır.
Esegesi in lingua araba:
رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا وَرَبُّ ٱلۡمَشَٰرِقِ
Göklerin, yerin, bu ikisi arasında bulunanların ve bütün sene içinde Güneş'in doğduğu ve battığı yerlerin de Rabbidir.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِزِينَةٍ ٱلۡكَوَاكِبِ
Biz; yeryüzüne en yakın göğü, bakıldığında pırıl pırıl parlayan mücevherler gibi gözüken yıldızlarla süsledik.
Esegesi in lingua araba:
وَحِفۡظٗا مِّن كُلِّ شَيۡطَٰنٖ مَّارِدٖ
Biz dünya semasını itaatten çıkan kovulmuş asi bütün şeytanlardan yıldızlarla koruduk. Bu yıldızlarla bu şeytanlar taşlanır.
Esegesi in lingua araba:
لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلۡمَلَإِ ٱلۡأَعۡلَىٰ وَيُقۡذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٖ
Bu Şeytanlar, meleklerin gökte birbirleri ile Allah'ın meleklere vahyettiği şeriatı ve kaderi ile ilgili emirlerini konuştukları zaman dinlemeye muktedir olamayacaklardır. Her taraftan şeytanlar gök taşları ile taşlanırlar.
Esegesi in lingua araba:
دُحُورٗاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٞ وَاصِبٌ
Onları dinlemekten kovulup uzaklaştırılırlar. Ahirette onlar için kesintisiz elem dolu bir azap vardır.
Esegesi in lingua araba:
إِلَّا مَنۡ خَطِفَ ٱلۡخَطۡفَةَ فَأَتۡبَعَهُۥ شِهَابٞ ثَاقِبٞ
Meleklerin görüşüp müzakere ettikleri ve bilgisi yeryüzündekilere henüz ulaşmayan sözü şeytanlardan kapan olursa, onu parlar bir alev izleyip yakar kül eder. Bazen şeytan, kaptığı o kelimeyi alev onu yakmadan önce kardeşlerine aktarır ve böylece kâhinlere ulaşır. Kahinler bu söze yüz yalan katarak (gaybı bildiklerini) iddia ederler.
Esegesi in lingua araba:
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَهُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَم مَّنۡ خَلَقۡنَآۚ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّن طِينٖ لَّازِبِۭ
Ey Muhammed! Ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkâr eden kâfirlere bedenleri ve uzuvlarının, yarattığımız göklerden, yerden ve meleklerden daha büyük ve kuvvetli olduğunu kendilerine sor. Şüphesiz biz, onları yapışkan bir çamurdan yarattık. Nasıl olur da öldükten sonra tekrar dirilmeyi inkâr ediyorlar? Hâlbuki kendileri zayıf yapışkan çamurdan yaratılmışlardır.
Esegesi in lingua araba:
بَلۡ عَجِبۡتَ وَيَسۡخَرُونَ
Ey Muhammed! Belki sen Allah'ın kudretine ve yarattıklarının işlerini idare etmesine hayret ediyorsun. Aynı zamanda müşriklerin ölümden sonra tekrar dirilmeyi yalanlamalarına da hayret ediyorsun. Onlar kıyameti şiddetli bir şekilde yalanlamakta ve bu hususta senin söylediklerinle alay etmektedirler.
Esegesi in lingua araba:
وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ
Bu müşriklere öğüt verildiği zaman kalplerinin katılığından dolayı ondan öğüt alıp faydalanmazlar.
Esegesi in lingua araba:
وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğruluğunu gösteren bir mucize gördükleri zaman ona karşı şaşırıp alaya alma hususunda aşırıya kaçarlar.
Esegesi in lingua araba:
وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ
Müşrikler; "Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in getirdiği apaçık bir sihirden başka bir şey değildir." derler.
Esegesi in lingua araba:
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ
"Biz; ölüp toprak, çürümüş parçalanmış kemikler haline geldiğimiz zaman biz ondan sonra yeniden mi diriltileceğiz? Şüphesiz mümkün değil." dediler.
Esegesi in lingua araba:
أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ
Bizden önce ölen atalarımız da mı diriltilecekler?
Esegesi in lingua araba:
قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ
Ey Muhammed! Onlara cevap olarak de ki: "Evet! Toprak ve çürümüş kemikler olduktan sonra tekrar diriltileceksiniz ve önceden gelip geçmiş atalarınız da diriltilecekler. Sizler hepiniz hor ve hakir olarak diriltileceksiniz."
Esegesi in lingua araba:
فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ
O sadece Sûr'a (ikinci üfürmeden) ibarettir. O zaman onların hepsi kıyametin korkunç dehşetine bakıp dururlar ve Allah'ın onlara ne yapacağını beklerler.
Esegesi in lingua araba:
وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ
Öldükten sonra tekrar dirilmeyi inkâr eden müşrikler; "Eyvah bize! İşte bu, Yüce Allah'ın dünya hayatındayken kulların işlemiş oldukları amellere karşılığını vereceği hesap günüdür!" derler.
Esegesi in lingua araba:
هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
Onlara; "İşte bu, dünyada yalanlamakta ve inkâr etmekte olduğunuz kullar arasındaki hüküm ve ayırım günüdür." denilir.
Esegesi in lingua araba:
۞ ٱحۡشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزۡوَٰجَهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَعۡبُدُونَ
O gün meleklere şöyle denilir: "Şirkleri ile zalim olan müşrikleri, onlara şirkte benzeyenleri, yalanlamada onlara taraftar olanları ve Allah'tan başka ibadet ettikleri putları bir araya toplayın. Onlara cehennemin yolunu gösterin, onun yoluna koyun ve onları cehenneme sürün. Çünkü o, onların varacağı yerdir."
Esegesi in lingua araba:
مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهۡدُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡجَحِيمِ
O gün meleklere şöyle denilir: "Şirkleri ile zalim olan müşrikleri, onlara şirkte benzeyenleri, yalanlamada onlara taraftar olanları ve Allah'tan başka ibadet ettikleri putları bir araya toplayın. Onlara cehennemin yolunu gösterin, onun yoluna koyun ve onları cehenneme sürün. Çünkü o, onların varacağı yerdir."
Esegesi in lingua araba:
وَقِفُوهُمۡۖ إِنَّهُم مَّسۡـُٔولُونَ
Onları cehenneme sokmadan önce sorguya çekmek için hapsedin. Çünkü onlar hesaba çekileceklerdir. Sonra da cehennem ateşine sürün.
Esegesi in lingua araba:
Alcuni insegnamenti da trarre da questi versi sono:
• تزيين السماء الدنيا بالكواكب لمنافع؛ منها: تحصيل الزينة، والحفظ من الشيطان المارد.
Dünya semasının yıldızlarla süslenmesinin bazı faydaları vardır. Göğün süslenmesinin sağlanması ve asi şeytanlardan korunması da bunlardandır.

• إثبات الصراط؛ وهو جسر ممدود على متن جهنم يعبره أهل الجنة، وتزل به أقدام أهل النار.
Sırat köprüsünün varlığı ispat edilmiştir. Sırat köprüsü, cennet ehlinin üzerinden geçtiği ve cehennem ehlinin ayaklarının kaydığı, cehennemin üzerine kurulmuş bir köprüdür.

مَا لَكُمۡ لَا تَنَاصَرُونَ
Onlar azarlanarak şöyle denir: "Size ne oluyor da dünyada birbirinize yardım ettiğiniz gibi yardımlaşmıyorsunuz? Putlarınızın size yardım edeceğini mi iddia ediyorsunuz?
Esegesi in lingua araba:
بَلۡ هُمُ ٱلۡيَوۡمَ مُسۡتَسۡلِمُونَ
Hayır! Onlar bugün Allah'ın emrine tamamıyla boyun eğmiş ve zelil kimselerdir. Acizlik ve çaresizliklerinden dolayı birbirlerine hiç yardım edemezler.
Esegesi in lingua araba:
وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
Husumet ve ayıplamanın fayda vermediği günde birbirlerine husumet edip ayıplarlar.
Esegesi in lingua araba:
قَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَأۡتُونَنَا عَنِ ٱلۡيَمِينِ
Tabi olanlar ileri gelenlere; "Ey büyüklerimiz! Siz, bizlere din ve hak yönünden geliyordunuz. Bizlere Allah'ı küfretmeyi, şirk koşmayı ve günah işlemeyi güzel göstermeye çalışıyordunuz. Bizleri, resullerin Allah katından getirdikleri haktan nefret ettiriyordunuz." dediler.
Esegesi in lingua araba:
قَالُواْ بَل لَّمۡ تَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ
İleri gelenler kendilerine uyanlara; "Mesele sizin iddia ettiğiniz gibi değil. Bilakis sizler küfür üzerindeydiniz, iman edenlerden değildiniz. Bilakis inkârcıydınız." dediler.
Esegesi in lingua araba:
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيۡكُم مِّن سُلۡطَٰنِۭۖ بَلۡ كُنتُمۡ قَوۡمٗا طَٰغِينَ
İleri gelenler tabilerine; "Ey bize tabi olanlar! Bizim sizin üzerinizde herhangi bir zorlayıcı bir gücümüz yoktu ki; sizi küfre, şirke ve günah işlemeye düşürebilelim. Bilakis siz, zaten küfürde ve sapıklıkta azgın bir toplum idiniz."
Esegesi in lingua araba:
فَحَقَّ عَلَيۡنَا قَوۡلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ
Rabbimizin; "Ant olsun cehennemi seninle ve sana uyanların hepsiyle dolduracağım!" (Sad: 85) ayetindeki vaadi sizin ve bizim üzerimize gerçekleşti. Şüphesiz Rabbimizin hakkımızdaki (azap) vaadini orada hiç şüphesiz tadacağız.
Esegesi in lingua araba:
فَأَغۡوَيۡنَٰكُمۡ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ
Biz, sizi sapıklığa ve küfre davet ettik. Çünkü biz gerçekten hidayet yolundan sapkın kimselerdik.
Esegesi in lingua araba:
فَإِنَّهُمۡ يَوۡمَئِذٖ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ
Şüphesiz tabi olanlarla ileri gelenlerin hepsi kıyamet gününde azapta ortaktırlar.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ
Şüphesiz biz, bunlara azabı tattırdığımız gibi, bunların dışındaki günahkârlara da böyle yaparız.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّهُمۡ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسۡتَكۡبِرُونَ
Şüphesiz bu müşrikler, dünyada kendilerine; "Allah'tan başka (hak) ilah yoktur ve onun gereği ile amel edin ve ona muhalif olan amelleri terk edin!" denildiği zaman, buna icabet etmeyi reddettiler. Hakka karşı kibirlenip, kendilerini üstün görüp itaat etmediler.
Esegesi in lingua araba:
وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٖ مَّجۡنُونِۭ
Küfürlerini savunarak, bir mecnun şair için ilahlarımıza ibadeti terk mi edeceğiz? derlerdi. Onlar bu sözleriyle Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'i kastediyorlardı.
Esegesi in lingua araba:
بَلۡ جَآءَ بِٱلۡحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Kesinlikle söyledikleri iftira çok büyüktü. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ne mecnundu ve ne de şairdi. Bilakis, Allah'ın tevhidine ve resullerine tabi olmaya davet eden Kur'an'ı getirdi. Resullerin Allah'ın katından getirdikleri tevhidi ve yeniden dirilmeyi tasdik etti ve onlara hiçbir şeyde muhalefet etmedi.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّكُمۡ لَذَآئِقُواْ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡأَلِيمِ
Ey müşrikler! Mutlaka siz, kıyamet gününde küfrünüz ve resulleri yalanlamanız sebebi ile elem verici azabı tadacaksınız.
Esegesi in lingua araba:
وَمَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Ey müşrikler! Dünyada Allah'ı küfretmeniz ve işlemiş olduğunuz günahların karşılığı ile cezalandırılacaksınız.
Esegesi in lingua araba:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Ancak, Yüce Allah'a ibadeti en güzel şekilde yapan ve O'na ibadet etmekte ihlaslı olanlar Allah'ın azabından kurtulan kimselerdir.
Esegesi in lingua araba:
أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ رِزۡقٞ مَّعۡلُومٞ
İşte o ihlaslı olan kullara Yüce Allah'ın bahşettiği rızıklar vardır. Güzel, temiz ve devamlılığı ile bilinmektedir.
Esegesi in lingua araba:
فَوَٰكِهُ وَهُم مُّكۡرَمُونَ
Bu rızık canlarının çektiği en iyi yiyecek ve çeşitli meyvelerdir. Bunun da üzerinde Yüce Allah'ın yüzüne bakma nimetine ve derecelerinin artmasına nail olurlar.
Esegesi in lingua araba:
فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Zikredilen bütün bu nimetler ebedî ikamet edilip, hiç kesintiye uğramayan Naim cennetlerindedir.
Esegesi in lingua araba:
عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ
Karşılıklı birbirlerine bakarak tahtlarına kurulurlar.
Esegesi in lingua araba:
يُطَافُ عَلَيۡهِم بِكَأۡسٖ مِّن مَّعِينِۭ
Nehirde akan su kadar berrak (cennet) şarabından bardaklarla onlara ikram edilip dolaştırılır.
Esegesi in lingua araba:
بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ
Cennetin şarabının rengi beyazdır ve ondan içen tam bir lezzet alır.
Esegesi in lingua araba:
لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ
Bu dünyadaki şarap gibi değildir. Onda aklı baştan alan sarhoşluk yoktur. Onu içen başında ağrı hissetmez, aklı ve bedeni selamette olur.
Esegesi in lingua araba:
وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ
Cennette onların yanlarında iffetli eşler vardır. Gözlerini eşlerinden başkasına çevirmeyen güzel gözlü eşler vardır.
Esegesi in lingua araba:
كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ
Sanki onlar bembeyaz renklerinde el değmemiş, kuş yumurtaları gibi pürüzsüzdürler.
Esegesi in lingua araba:
فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
Cennet ehlinin bazısı bazısına dönüp dünyadaki geçmişlerinden ve olup bitenden sorarlar.
Esegesi in lingua araba:
قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ
O Müminlerden biri: "Benim dünyada ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkâr eden bir arkadaşım vardı." der.
Esegesi in lingua araba:
Alcuni insegnamenti da trarre da questi versi sono:
• سبب عذاب الكافرين: العمل المنكر؛ وهو الشرك والمعاصي.
Kâfirlerin, şirk ve günah işlemeleri gibi münker amelleri işlemeleri azap görmelerine sebeptir.

• من نعيم أهل الجنة أنهم نعموا باجتماع بعضهم مع بعض، ومقابلة بعضهم مع بعض، وهذا من كمال السرور.
Cennet ehlinin birbirleriyle toplanıp karşı karşıya gelmeleri kendilerine verilen nimetlerdendir. Bu da mutluluğun en kamil halidir.

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ
Bana, inkâr ederek ve alay ederek; "Ey dostum! Sen ölülerin tekrar dirilmesini doğruluyanlardan mısın?" derdi.
Esegesi in lingua araba:
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ
"Biz ölüp toprak ve kemik yığını haline geldiğimiz zaman yeniden diriltilecek ve dünyada yapmış olduğumuz amellerimizden dolayı hesaba mı çekileceğiz?"
Esegesi in lingua araba:
قَالَ هَلۡ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ
Müminin dostu cennette olan arkadaşlarına: "Tekrar ölümden sonra dirilmeyi inkâr eden cehenneme giren dostuma bakar mısınız? Hâli ne oldu?" dedi.
Esegesi in lingua araba:
فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِي سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ
Bunun üzerine dönüp bakar ve o arkadaşını yanan ateşin ortasında görür.
Esegesi in lingua araba:
قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ
"Allah'a yemin olsun ki, sen beni küfretmeye ve ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkâr etmeye davet ederek neredeyse beni de cehenneme girmekle helak edecektin?" der.
Esegesi in lingua araba:
وَلَوۡلَا نِعۡمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ
"Eğer Allah'ın iman etmeye ve onda beni muvaffak kılma hidayeti olmasaydı, mutlaka ben de senin gibi cehennem azabına getirilenlerden olurdum."
Esegesi in lingua araba:
أَفَمَا نَحۡنُ بِمَيِّتِينَ
Cennetlik olan bizler bundan sonra artık ölmeyeceğiz.
Esegesi in lingua araba:
إِلَّا مَوۡتَتَنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ
Dünya hayatındaki ilk ölümden sonra artık bir daha ölmeyeceğiz. Bilakis biz cennette ebedî kalacağız. Bizler kâfirler gibi azaba uğrayanlardan olmayacağız.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Rabbimizin – cennete girme ve cehennemden de bizi korumuş olma- mükâfatı hiç şüphesiz eşi benzeri olmayan en büyük zaferdir.
Esegesi in lingua araba:
لِمِثۡلِ هَٰذَا فَلۡيَعۡمَلِ ٱلۡعَٰمِلُونَ
Çalışıp amel edenler işte bu büyük mükâfatı elde etmek için çalışıp amel etmesi gerekir. Muhakkak kazançlı ticaret budur.
Esegesi in lingua araba:
أَذَٰلِكَ خَيۡرٞ نُّزُلًا أَمۡ شَجَرَةُ ٱلزَّقُّومِ
Yüce Allah'ın kendisine ihlas, itaat ile ibadet eden kulları için hazırladığı zikri geçen bu nimetler, makam ve ikram bakımından daha üstün ve hayırlı mıdır yoksa Kur'an'da melun olarak belirtilmiş, ne şişmanlatan ne de açlığı gideren kafirlerin yiyeceği zakkum ağacı mı?
Esegesi in lingua araba:
إِنَّا جَعَلۡنَٰهَا فِتۡنَةٗ لِّلظَّٰلِمِينَ
Şüphesiz biz bu ağacı, küfür ve günahlarla kendilerine zulmedenler için bir fitne kıldık. Öyle ki onlar: "Muhakkak ateş, ağaçları yakıp kül eder, ağaçların orada bitmesi imkânsızdır." derlerdi.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّهَا شَجَرَةٞ تَخۡرُجُ فِيٓ أَصۡلِ ٱلۡجَحِيمِ
Şüphesiz zakkum ağacı, pis yerde biten kötü bir ağaçtır ve cehennemin dibinin derinliklerinden çıkar.
Esegesi in lingua araba:
طَلۡعُهَا كَأَنَّهُۥ رُءُوسُ ٱلشَّيَٰطِينِ
Zakkum ağacından çıkan meyve şeytanların başları gibi çirkin görünümlüdür. Şeklinin çirkinliği, haliyle de kendisinden haber verilenin çirkin olduğuna işaret eder. Bundan maksat, onun meyvesinin tadının pis olduğudur.
Esegesi in lingua araba:
فَإِنَّهُمۡ لَأٓكِلُونَ مِنۡهَا فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ
Şüphesiz kâfirler bu ağacın acı ve çirkin meyvesinden yerler ve boş olan karınlarını bununla doldururlar.
Esegesi in lingua araba:
ثُمَّ إِنَّ لَهُمۡ عَلَيۡهَا لَشَوۡبٗا مِّنۡ حَمِيمٖ
Sonra onlar zakkum ağacından yediklerinin üzerine sıcak iğrenç bir karışım içerler.
Esegesi in lingua araba:
ثُمَّ إِنَّ مَرۡجِعَهُمۡ لَإِلَى ٱلۡجَحِيمِ
Bundan sonra onlar, cehennem azabına dönerler. Böylece bir azaptan diğer bir başka azaba geçerler.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّهُمۡ أَلۡفَوۡاْ ءَابَآءَهُمۡ ضَآلِّينَ
Gerçekten o kâfirler, babalarını hidayet yolundan sapmış kimseler olarak bulmuşlardı. Delile dayanarak değil onları taklit ederek örnek aldılar.
Esegesi in lingua araba:
فَهُمۡ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ يُهۡرَعُونَ
Onlar, sapıklıkta babalarının izinden süratle koşturuyorlardı.
Esegesi in lingua araba:
وَلَقَدۡ ضَلَّ قَبۡلَهُمۡ أَكۡثَرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Ey Resul! İlk haktan sapan senin ümmetin değil. Ant olsun, onlardan önce eski milletlerin çoğu sapıklığa düştü.
Esegesi in lingua araba:
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ
Ant olsun ki, önceki ümmetlere onları Allah'ın azabından korkutan resuller göndermemize rağmen onlar yine de Allah'ı küfrettiler.
Esegesi in lingua araba:
فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Ey Resul! Resullerinin uyardığı ve o uyarılara icabet etmeyen kavimlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak. Şüphesiz onların küfürleri ve resullerini yalanlamaları sebebiyle sonları cehenneme girip orada ebedî kalmak oldu.
Esegesi in lingua araba:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Ancak Yüce Allah'ın ihlaslı bir şekilde iman etmeyi muvaffak kıldığı kulları bundan müstesnadır. Şüphesiz bu kullar, yalanlayıcı kâfirlerin sonları olan azaptan kurtuluşa eren kimselerdir.
Esegesi in lingua araba:
وَلَقَدۡ نَادَىٰنَا نُوحٞ فَلَنِعۡمَ ٱلۡمُجِيبُونَ
Peygamber olarak görevlendirdiğimiz Nuh, kendisini yalanlayan kavmine beddua ettiği zaman, doğrusu biz onlara olan duasını süratli bir şekilde kabul ettik.
Esegesi in lingua araba:
وَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Şüphesiz onu, ailesini ve onunla birlikte olan Müminleri kavminin eziyetinden ve kavminin kâfir olanlarına gönderilen büyük tufanda boğulmaktan kurtarmıştık.
Esegesi in lingua araba:
Alcuni insegnamenti da trarre da questi versi sono:
• الظفر بنعيم الجنان هو الفوز الأعظم، ولمثل هذا العطاء والفضل ينبغي أن يعمل العاملون.
En büyük başarı cennetin nimetlerini kazanıp, elde etmektir. Bunun gibi verilen lütuf ve ihsanlar için salih amel edenlerin amel etmeleri gerekir.

• إن طعام أهل النار هو الزقّوم ذو الثمر المرّ الكريه الطعم والرائحة، العسير البلع، المؤلم الأكل.
Şüphesiz cehennemliklerin yiyeceği zakkumdur. Onun meyvesinin tadı acı, kokusu pis, yenilmesi ve yutulması zor ve acı vericidir.

• أجاب الله تعالى دعاء نوح عليه السلام بإهلاك قومه، والله نعم المقصود المجيب.
Allah Teâlâ, Nuh -aleyhisselam-'ın kâfir olan kavmi hakkında onların helak olması için yaptığı duaya icabet etmiştir. Zira Yüce Allah kendisine yönelinen ve icabet edenlerin en hayırlısıdır.

وَجَعَلۡنَا ذُرِّيَّتَهُۥ هُمُ ٱلۡبَاقِينَ
Sadece onun ailesini ve ona tabi olan Müminleri, büyük tufanda boğulmaktan kurtardık. Kâfir olan kavmini ise gerçekten boğduk.
Esegesi in lingua araba:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonradan gelen ümmetlerin arasında onun için güzel övgülerle övecekleri iyi bir nam bıraktık.
Esegesi in lingua araba:
سَلَٰمٌ عَلَىٰ نُوحٖ فِي ٱلۡعَٰلَمِينَ
Sonradan gelecek ümmetler arasında Nuh kendisi hakkında kötü söz söylenilmesinden eman ve selamet içindedir. Bilakis güzel övgülerle ve iyiliklerle anılacaktır.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Nuh -aleyhisselam-'ı mükâfatlandırdığımız gibi ibadeti ve itaati yalnızca Yüce Allah'a olan muhsinleri de böyle mükâfatlandırırız.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Şüphesiz Nuh, Allah'a itaat ile ibadet eden Mümin kullarımızdandır.
Esegesi in lingua araba:
ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
Sonra biz diğer geri kalanları üzerlerine gönderdiğimiz büyük tufanda boğduk. Onlardan hiçbir kimse kalmadı.
Esegesi in lingua araba:
۞ وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِۦ لَإِبۡرَٰهِيمَ
Şüphesiz İbrahim, Yüce Allah'ın tevhidine davet yolunda Nuh'a muvafakat edip, ona tabi olanlardandı.
Esegesi in lingua araba:
إِذۡ جَآءَ رَبَّهُۥ بِقَلۡبٖ سَلِيمٍ
Yüce Allah'ın yarattıklarına nasihat eden, Rabbine şirkten tertemiz selim bir kalp ile geldiğini hatırla.
Esegesi in lingua araba:
إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَاذَا تَعۡبُدُونَ
Babası ve kavmini azarlayarak: "Allah'tan başka neye ibadet ediyorsunuz?" dedi.
Esegesi in lingua araba:
أَئِفۡكًا ءَالِهَةٗ دُونَ ٱللَّهِ تُرِيدُونَ
"Allah'tan başka birtakım uydurma ilahlara mı ibadet etmek istiyorsunuz?"
Esegesi in lingua araba:
فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Ey kavmim! O'ndan başkasına ibadet etmiş olarak alemlerin Rabbi ile karşılaştığınız zaman hakkında zannınız nedir? Size ne yapacağını düşünüyorsunuz?
Esegesi in lingua araba:
فَنَظَرَ نَظۡرَةٗ فِي ٱلنُّجُومِ
İbrahim yıldızlara bir göz attı ve kavmiyle beraber hareket etmemek için bir çare tasarladı.
Esegesi in lingua araba:
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٞ
Kavmiyle beraber bayramlarına gitmemek için bir bahane bularak; "Doğrusu ben hastayım." dedi.
Esegesi in lingua araba:
فَتَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ مُدۡبِرِينَ
Onu gerilerinde bırakıp gittiler.
Esegesi in lingua araba:
فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمۡ فَقَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ
Allah'tan başka ibadet ettikleri ilahlarına küçümseyici bir ifadeyle; "Müşriklerin size hazırlayıp yapmış olduğu yemeklerden yemiyor musunuz?" dedi.
Esegesi in lingua araba:
مَا لَكُمۡ لَا تَنطِقُونَ
"Size ne oldu da konuşmuyorsunuz? Size bir soru sorana cevap vermiyorsunuz. Allah'tan başka bunlar gibisine ibadet edilir mi?"
Esegesi in lingua araba:
فَرَاغَ عَلَيۡهِمۡ ضَرۡبَۢا بِٱلۡيَمِينِ
İbrahim putları kırmak için yöneldi ve sağ eliyle vurmaya başladı.
Esegesi in lingua araba:
فَأَقۡبَلُوٓاْ إِلَيۡهِ يَزِفُّونَ
Putlara tapanlar koşarak İbrahim'e doğru geldiler.
Esegesi in lingua araba:
قَالَ أَتَعۡبُدُونَ مَا تَنۡحِتُونَ
İbrahim onları sebat ile karşıladı ve azarlayarak: "Allah'tan başka elleriniz ile yonttuğunuz ilahlara mı tapıyorsunuz?" dedi.
Esegesi in lingua araba:
وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ
Allah -Subhanehu ve Teâlâ- sizi ve yapmış olduğunuz amelleri yaratmıştır. Sizin yapmış olduğunuz amellerden birisi de bu putlardır. O, yalnızca kendisine ibadet edilmeyi hak eder ve O'na hiçbir şey ortak koşulmaz.
Esegesi in lingua araba:
قَالُواْ ٱبۡنُواْ لَهُۥ بُنۡيَٰنٗا فَأَلۡقُوهُ فِي ٱلۡجَحِيمِ
İbrahim'e karşı kavmi delil ile mücadele etmede aciz kaldıktan sonra, şiddet ve kuvvete başvurdular. İbrahim'e ne yapacakları hususunda aralarında istişare ettiler. "Onun için bir bina yapın, onun içini odunla doldurun. O odunları yakın, sonra da onu o ateşe atın!" dediler.
Esegesi in lingua araba:
فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَسۡفَلِينَ
İbrahim'in kavmi, İbrahim hakkında kötülük yapmayı düşünüp onu öldürerek ondan kurtulmayı istedi. Biz, ateşi ona serin ve zararsız kıldığımız zamanda onları en çok hüsrana uğrayanlardan kıldık.
Esegesi in lingua araba:
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهۡدِينِ
İbrahim şöyle dedi: "Ben, kavmimin yurdunu terk ederek O'na ibadet etme imkânına kavuşmak için Rabbime hicret ediyorum. Rabbim bana dünyada ve ahirette hayırlı olanı gösterecektir."
Esegesi in lingua araba:
رَبِّ هَبۡ لِي مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
"Rabbim, bana yardımcı ve gurbette kavmimden olacak boşluğun yerini dolduracak salihlerden bir çocuk bağışla."
Esegesi in lingua araba:
فَبَشَّرۡنَٰهُ بِغُلَٰمٍ حَلِيمٖ
Biz, onun bu duasına icabet ettik ve onu sevindirecek haberi verdik. Biz ona bu çocuğu büyüdüğü zaman, yumuşak huylu bir erkek çocuğu olacağını müjdesini verdik. Bu çocuk İsmail -aleyhisselam-'dır.
Esegesi in lingua araba:
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ ٱلسَّعۡيَ قَالَ يَٰبُنَيَّ إِنِّيٓ أَرَىٰ فِي ٱلۡمَنَامِ أَنِّيٓ أَذۡبَحُكَ فَٱنظُرۡ مَاذَا تَرَىٰۚ قَالَ يَٰٓأَبَتِ ٱفۡعَلۡ مَا تُؤۡمَرُۖ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّٰبِرِينَ
İsmail büyüyüp işlerini görecek ve babası ile çalışacak yaşa geldiği zaman, babası İbrahim bir rüya gördü. Peygamberlerin rüyası vahiydir. İbrahim oğluna görmüş olduğu bu rüyayı anlattı: "Ey oğulcuğum! Ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Bu rüya hakkında düşün bakalım, ne dersin?" dedi. İsmail babasına şöyle cevap verdi: "Babacığım! Benim boğazlanmam hususunda Allah'ın sana emrini yerine getir. İnşallah beni Allah'ın bu hükmüne karşı sabredenlerden ve rıza gösterenlerden bulacaksın." dedi.
Esegesi in lingua araba:
Alcuni insegnamenti da trarre da questi versi sono:
• من مظاهر الإنعام على نوح: نجاة نوح ومن آمن معه، وجعل ذريته أصول البشر والأعراق والأجناس، وإبقاء الذكر الجميل والثناء الحسن.
Nuh'a verilen apaçık nimetlerden bir tanesi de; Nuh'un ve ona iman edenlerin kurtulması; zürriyetinin, tüm beşeriyet, soy ve milletlerin aslını oluşturması, onun hep iyilik ve güzellikle övülmesi ve her zaman hatırlanmasıdır.

• أفعال الإنسان يخلقها الله ويفعلها العبد باختياره.
Kulların fiillerini yaratan Yüce Allah'tır ve kul fiillerini kendi tercihi ile yapar.

• الذبيح بحسب دلالة هذه الآيات وترتيبها هو إسماعيل عليه السلام؛ لأنه هو المُبَشَّر به أولًا، وأما إسحاق عليه السلام فبُشِّر به بعد إسماعيل عليه السلام.
Bu ayetlerin sıralamasına ve işaret ettiği manaya göre kurbanlık olan çocuk İsmail -aleyhisselam-'dır. Çünkü o, İbrahim -aleyhisselam-'ın ilk müjdelendiği erkek çocuğudur. İshak -aleyhisselam-'ın müjdesi ise İsmail -aleyhisselam-'dan sonradır.

• قول إسماعيل: ﴿سَتَجِدُنِي إِن شَآءَ اْللهُ مِنَ اْلصَّابِرِينَ﴾ سبب لتوفيق الله له بالصبر؛ لأنه جعل الأمر لله.
İsmail'in: "İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın." sözü, Allah'ın onu sabra muvaffak kılmasına sebep olmuştur. Çünkü o, bu işi tamamen Allah'a havale etmiştir.

فَلَمَّآ أَسۡلَمَا وَتَلَّهُۥ لِلۡجَبِينِ
Her ikisi de Allah'a teslim olup itaat edince; İbrahim, Allah'ın kendisine kurban etme emrini yerine getirmek için oğlunu alnı üzerine yatırdı.
Esegesi in lingua araba:
وَنَٰدَيۡنَٰهُ أَن يَٰٓإِبۡرَٰهِيمُ
İbrahim, Allah'ın kendisine oğlunu kesme emrini yerine getirdiği esnada kendisine: "Ey İbrahim!" diye seslendik.
Esegesi in lingua araba:
قَدۡ صَدَّقۡتَ ٱلرُّءۡيَآۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Muhakkak ki, oğlunu kesmekte kararlılık göstererek uykuda görmüş olduğun rüya gerçekleşmiş oldu. Şüphesiz biz -seni bu büyük imtihandan kurtarmamızla mükâfatlandırdığımız gibi- iyi davrananları zorluk ve musibetlerden kurtararak mükâfatlandırırız.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡبَلَٰٓؤُاْ ٱلۡمُبِينُ
Şüphesiz bu apaçık imtihanın ta kendisidir. Ve İbrahim bu imtihanı geçmiştir.
Esegesi in lingua araba:
وَفَدَيۡنَٰهُ بِذِبۡحٍ عَظِيمٖ
İsmail'in yerine fidye olarak kesilmek üzere büyük bir kurbanlık koç vererek İsmail'i kurtardık.
Esegesi in lingua araba:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonradan gelen ümmetlerin arasında İbrahim için güzel bir övgü ve nam bıraktık.
Esegesi in lingua araba:
سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ
Yüce Allah'tan İbrahim'e selam olsun. Her türlü zarar ve afetlerden onu selamette kıldık.
Esegesi in lingua araba:
كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Biz İbrahim'i bu itaatinden dolayı mükâfatlandırdığımız gibi iyilik yapanları da işte böyle mükâfatlandırırız.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Muhakkak ki, İbrahim Allah'a yapılan kulluğun gereklerini tam tamına yerine getiren kullarımızdan idi.
Esegesi in lingua araba:
وَبَشَّرۡنَٰهُ بِإِسۡحَٰقَ نَبِيّٗا مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Yüce Allah'a itaat etmek için biricik oğlu İsmail'i kesmek istemesinin karşılığında, O'na salihlerden bir kul ve peygamber olacak başka bir çocuğu İshak'ı ona müjdeledik.
Esegesi in lingua araba:
وَبَٰرَكۡنَا عَلَيۡهِ وَعَلَىٰٓ إِسۡحَٰقَۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحۡسِنٞ وَظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ مُبِينٞ
Kendi katımızdan hem kendisine ve hem de oğlu İshak'a bereket indirdik. Onlara kendi katımızdan bol nimetler verdik. O ikisinin evlatlarını çok kılmamız bu nimetlerdendir. İkisinin soyundan Rabbine itaat ederek iyi davrananlar da vardır, açıkça kendi nefsine küfür ve günahları işleyerek zulmedenler de vardır.
Esegesi in lingua araba:
وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Ant olsun, biz Musa ve kardeşi Harun'a peygamberlik vermekle lütufta bulunduk.
Esegesi in lingua araba:
وَنَجَّيۡنَٰهُمَا وَقَوۡمَهُمَا مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Her ikisini ve kavimleri olan İsrailoğulları'nı Firavun'un onları köle edinmesinden ve denizde boğulmalarından kurtardık.
Esegesi in lingua araba:
وَنَصَرۡنَٰهُمۡ فَكَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ
Firavun ve askerlerine karşı onlara yardım ettik de düşmanlarına karşı galip gelen onlar oldu.
Esegesi in lingua araba:
وَءَاتَيۡنَٰهُمَا ٱلۡكِتَٰبَ ٱلۡمُسۡتَبِينَ
Biz Musa ve kardeşi Harun'a Allah katından her şeyi apaçık gösteren ve içinde herhangi bir karışıklık olmayan kitabı, Tevrat'ı verdik.
Esegesi in lingua araba:
وَهَدَيۡنَٰهُمَا ٱلصِّرَٰطَ ٱلۡمُسۡتَقِيمَ
Her ikisini hiçbir eğriliği olmayan dosdoğru yola ilettik. O yol, her noksanlıktan münezzeh yaratıcının rızasına götüren İslam dininin yoludur.
Esegesi in lingua araba:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِمَا فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonradan gelen ümmetlerin arasında o ikisi için güzel bir övgü ve hoş bir hatıra bıraktık.
Esegesi in lingua araba:
سَلَٰمٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Yüce Allah'tan Musa ve Harun'a selam olsun. Her ikisine övgü ve her kötülükten korunmalarına dua olsun.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Şüphesiz biz, Musa ve Harun'u bu güzel mükâfatla mükâfatlandırdığımız gibi Rablerine güzel itaat edenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّهُمَا مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Şüphesiz Musa ve Harun; Yüce Allah'a iman eden, şeriatı ile amel eden kullarındandı.
Esegesi in lingua araba:
وَإِنَّ إِلۡيَاسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Ve şüphesiz İlyas da Rabbi tarafından gönderilen rasullerdendi. Yüce Allah, onu peygamberlik ve risalet ile nimetlendirdi.
Esegesi in lingua araba:
إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَلَا تَتَّقُونَ
Kendilerine gönderilmiş olduğu kavmi İsrailoğulları'na şöyle dedi: "Ey kavmim! Allah'ı birlemek gibi emirlerine itaat ederek ve şirk gibi yasaklarından uzak durarak Allah'a karşı gelmekten sakınmıyor musunuz?"
Esegesi in lingua araba:
أَتَدۡعُونَ بَعۡلٗا وَتَذَرُونَ أَحۡسَنَ ٱلۡخَٰلِقِينَ
"Yaratıcıların en güzeli olan Allah'a ibadet etmeyi bırakıp da putunuz olan Ba'l'e mi ibadet ediyorsunuz?"
Esegesi in lingua araba:
ٱللَّهَ رَبَّكُمۡ وَرَبَّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Sizi ve daha önceden atalarınızı da yaratan Rabbiniz Allah'tır. İbadeti hak eden O'dur. Faydası ve zararı olmayan putlar değil.
Esegesi in lingua araba:
Alcuni insegnamenti da trarre da questi versi sono:
• قوله: ﴿فَلَمَّآ أَسْلَمَا﴾ دليل على أن إبراهيم وإسماعيل عليهما السلام كانا في غاية التسليم لأمر الله تعالى.
Yüce Allah'ın: "Her ikisi de Allah'ın emrine teslim olunca" sözü İbrahim ve İsmail -aleyhimesselam-'ın Allah'ın emrine tam manasıyla teslim olduklarının delilidir.

• من مقاصد الشرع تحرير العباد من عبودية البشر.
İslam dininin hedeflerinden bir tanesi de; insanları, beşerin kulluğundan kurtarmaktır.

• الثناء الحسن والذكر الطيب من النعيم المعجل في الدنيا.
Güzel övgü ve iyi hatırlanma dünyadayken ivedilikle Müminlere verilen nimetlerdendir.

فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ
Bunun üzerine kavmi onu yalanladı. Onu yalanlamaları sebebiyle de azap için hazır bulundurulacaklardır.
Esegesi in lingua araba:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Ancak kavminden Allah'a ibadetinde ihlaslı Mümin kulları bundan müstesnadır. O kimseler azapta hazır bulunmaktan kurtulmuşlardır.
Esegesi in lingua araba:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonradan gelen ümmetler arasında onun için güzel bir övgü ve iyi bir hatıra bıraktık.
Esegesi in lingua araba:
سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِلۡ يَاسِينَ
İlyas'a Allah'tan selam ve övgüler olsun.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Şüphesiz biz İlyas'ı bu güzel mükâfatla mükâfatlandırdığımız gibi Rablerine iman edip güzel itaat edenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Şüphesiz İlyas, Rabbine olan imanında sadık ve hakiki manada bize iman etmiş kullarımızdandı.
Esegesi in lingua araba:
وَإِنَّ لُوطٗا لَّمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Şüphesiz Lut da Allah'ın kavimlerine müjdeleyici ve uyarıcı olarak göndermiş olduğu resullerdendi.
Esegesi in lingua araba:
إِذۡ نَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ
Onu ve ailesini kavmine gönderilen azaptan kurtardığımız zamanı hatırla.
Esegesi in lingua araba:
إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ
Onun eşi müstesna. Onlar gibi kâfir olduğu için kavmini kuşatan azap karısını da kuşattı.
Esegesi in lingua araba:
ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
Sonra kavminden onu yalanlayanları ve getirdiklerini tasdik etmeyen diğerlerini helak ettik.
Esegesi in lingua araba:
وَإِنَّكُمۡ لَتَمُرُّونَ عَلَيۡهِم مُّصۡبِحِينَ
Şüphesiz siz ey Mekke ehli! Sabah vakti Şam'a olan yolculuğunuz esnasında onların evlerinin yanından gelip geçiyorsunuz.
Esegesi in lingua araba:
وَبِٱلَّيۡلِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Geceleyin de onların diyarından geçip gidiyorsunuz. Yalanlamaları, küfürleri ve daha önce hiçbir toplumun işlemediği fuhşiyatı işlemeleri sebebiyle başlarına gelen felaketten ibret alıp hâlâ akıllanmayacak mısınız?
Esegesi in lingua araba:
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Şüphesiz kulumuz Yunus, Allah'ın kavimlerine müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdiği resullerdendi.
Esegesi in lingua araba:
إِذۡ أَبَقَ إِلَى ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ
Rabbinin izni olmadan kavminden kaçtığında, yolcu ve eşyalarla dolu ve yüklü bir gemiye binmişti.
Esegesi in lingua araba:
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ ٱلۡمُدۡحَضِينَ
Gemi çok dolu olduğu için neredeyse batmak üzere idi. Yolcuların çok olması sebebiyle geminin batmasından korkarak bazı yolcuları gemiden atmak için kura çektiler. Yunus çekilen kurada kaybedenlerden oldu ve onu denize attılar.
Esegesi in lingua araba:
فَٱلۡتَقَمَهُ ٱلۡحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٞ
Onu denize attıklarında bir balık kaptı ve yuttu. Rabbinin izni olmadan denize gittiğinden dolayı kınanacak bir davranışta bulunmuştu.
Esegesi in lingua araba:
فَلَوۡلَآ أَنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلۡمُسَبِّحِينَ
Eğer Yunus başına gelen olaydan önce Allah'ı çok zikredenlerden olmasaydı ve eğer balığın karnındaki tespih etmesi de olmasa idi.
Esegesi in lingua araba:
لَلَبِثَ فِي بَطۡنِهِۦٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
Balığın karnında kıyamet gününe kadar kalacaktı. Ta ki balığın karnı kendisine kabir olacaktı.
Esegesi in lingua araba:
۞ فَنَبَذۡنَٰهُ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٞ
Biz onu, balığın karnından bina ve ağaçların olmadığı ıssız bir yere attık. Balığın karnında uzun bir süre kaldığı için bedeni zayıf ve halsizdi.
Esegesi in lingua araba:
وَأَنۢبَتۡنَا عَلَيۡهِ شَجَرَةٗ مِّن يَقۡطِينٖ
O boş arazide gölgesinden istifade edip kendisinden yemesi için geniş yapraklı bir bal kabağı bitirdik.
Esegesi in lingua araba:
وَأَرۡسَلۡنَٰهُ إِلَىٰ مِاْئَةِ أَلۡفٍ أَوۡ يَزِيدُونَ
Sayıları yüz bin hatta daha fazla olan kavmine peygamber olarak gönderdik.
Esegesi in lingua araba:
فَـَٔامَنُواْ فَمَتَّعۡنَٰهُمۡ إِلَىٰ حِينٖ
Onun kendilerine getirdiğini tasdik edip iman ettiler. Yüce Allah, onlar hakkında dünya hayatında belirlediği ecelleri sona erinceye kadar onları dünya hayatından faydalandırdı.
Esegesi in lingua araba:
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَلِرَبِّكَ ٱلۡبَنَاتُ وَلَهُمُ ٱلۡبَنُونَ
Ey Muhammed! Onları kınayarak şu soruyu sor. Hoşlanmadığınız kızları Yüce Allah'a ve sevdiğiniz erkek çocukları da kendinize mi nispet ediyorsunuz? Bu nasıl bir paylaştırmadır?
Esegesi in lingua araba:
أَمۡ خَلَقۡنَا ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ إِنَٰثٗا وَهُمۡ شَٰهِدُونَ
Yaratılışlarına şahit olup, orada hazır bulunmamalarına rağmen nasıl olur da meleklerin dişi olduklarını iddia ederler.
Esegesi in lingua araba:
أَلَآ إِنَّهُم مِّنۡ إِفۡكِهِمۡ لَيَقُولُونَ
İyi bilin ki, müşrikler Allah'a iftira ederek ve yalan uydurarak O'na bir erkek çocuk isnat ettiler. Şüphesiz onlar, bu iddialarında yalancıdırlar.
Esegesi in lingua araba:
وَلَدَ ٱللَّهُ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
İyi bilin ki, müşrikler Allah'a iftira ederek ve yalan uydurarak O'na bir erkek çocuk isnat ettiler. Şüphesiz onlar, bu iddialarında yalancıdırlar.
Esegesi in lingua araba:
أَصۡطَفَى ٱلۡبَنَاتِ عَلَى ٱلۡبَنِينَ
Yüce Allah, sizin kendiniz için hoşlanmadığınız kızları, hoşlandığınız erkek çocuklara tercih etti öyle mi? Kesinlikle hayır!
Esegesi in lingua araba:
Alcuni insegnamenti da trarre da questi versi sono:
• سُنَّة الله التي لا تتبدل ولا تتغير: إنجاء المؤمنين وإهلاك الكافرين.
Mümin kulların kurtulması ve kâfirlerin helak edilmesi, Yüce Allah'ın hiçbir zaman değişmeyen ilahi kanunudur.

• ضرورة العظة والاعتبار بمصير الذين كذبوا الرسل حتى لا يحل بهم ما حل بغيرهم.
Öğüt vermenin gerekliliği ve resulleri yalanlayanların başlarına gelenlerin, başkaların da başına gelmemesi için öğüt almaları belirtilmiştir.

• جواز القُرْعة شرعًا لقوله تعالى: ﴿ فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ اْلْمُدْحَضِينَ ﴾.
Allah Teâlâ'nın: "Gemidekilerle kur'a çekmiş ve kaybedenlerden olmuştu." ayeti gereği dinde kura çekmek caizdir.

مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ
Ey Müşrikler! Size ne oluyor da; kızları Yüce Allah'a, erkekleri kendinize nispet ederek adaletsiz bir şekilde hükmediyorsunuz?
Esegesi in lingua araba:
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Üzerinde olduğunuz bu bozuk inancın batıl olduğunu düşünüp öğüt almıyor musunuz? Eğer düşünüp öğüt alsaydınız, bu batıl sözü söylemezdiniz.
Esegesi in lingua araba:
أَمۡ لَكُمۡ سُلۡطَٰنٞ مُّبِينٞ
Yoksa onunla ilgili sizin iddialarınızı doğrulayacak bir kitaptan veya bir resulden apaçık bir deliliniz mi var?
Esegesi in lingua araba:
فَأۡتُواْ بِكِتَٰبِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Şayet iddianızda sadıksanız içinde delilinizi bulunduran kitabınızı getirin.
Esegesi in lingua araba:
وَجَعَلُواْ بَيۡنَهُۥ وَبَيۡنَ ٱلۡجِنَّةِ نَسَبٗاۚ وَلَقَدۡ عَلِمَتِ ٱلۡجِنَّةُ إِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ
Müşrikler, Yüce Allah ile gözle görülmeyen melekler arasında bir soy bağı olduğunu öne sürerek meleklerin Allah'ın kızları olduğunu iddia ettiler. Şüphesiz melekler, Yüce Allah'ın müşrikleri hesaba çekmek için hazır bulunduracağını bilmektedir.
Esegesi in lingua araba:
سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Yüce Allah, müşriklerin çocuk, ortak ve benzeri gibi kendisine yakışmayan vasıfları yakıştırmasından münezzeh ve yücedir.
Esegesi in lingua araba:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah'ın ihlaslı kulları bundan müstesnadır. Şüphesiz onlar, Yüce Allah'ı ancak kendisine layık olan celal ve kemal sıfatlarıyla vasıflandırırlar.
Esegesi in lingua araba:
فَإِنَّكُمۡ وَمَا تَعۡبُدُونَ
Ey müşrikler! Şüphesiz siz ve Allah'tan başka ibadet ettikleriniz,
Esegesi in lingua araba:
مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ بِفَٰتِنِينَ
Hiçbir kimseyi hak olan dinden saptıramazsınız.
Esegesi in lingua araba:
إِلَّا مَنۡ هُوَ صَالِ ٱلۡجَحِيمِ
Ancak Yüce Allah'ın, cehennem ehli olarak hükmettiği kimseler bundan müstesnadır. Şüphesiz Allah, o kimse hakkındaki hükmünü gerçekleştirir. O kimse Allah'a küfreder ve cehenneme girer. Ama siz ve ibadet ettikleriniz buna güç yetiremezsiniz.
Esegesi in lingua araba:
وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٞ مَّعۡلُومٞ
Melekler, Allah'a karşı olan kulluklarını açıklayarak ve müşriklerin iddia ettiklerinden kendilerini aklayarak; "Bizim her birimizin Allah'a ibadet ve itaat etmede belli bir makamı ve yeri vardır." dediler.
Esegesi in lingua araba:
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلصَّآفُّونَ
Şüphesiz Yüce Allah'ın ibadet ve itaatinde saf saf dizilen melekler biziz. Şüphesiz biz, Allah'ı kendisine layık olmayan sıfatlardan ve niteliklerden tenzih edenleriz.
Esegesi in lingua araba:
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡمُسَبِّحُونَ
Şüphesiz Yüce Allah'ın ibadet ve itaatinde saf saf dizilen melekler biziz. Şüphesiz biz, Allah'ı kendisine layık olmayan sıfatlardan ve niteliklerden tenzih edenleriz.
Esegesi in lingua araba:
وَإِن كَانُواْ لَيَقُولُونَ
Muhakkak Mekkeli müşrikler, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberliğinden önce şöyle diyorlardı: "Eğer bizim yanımızda bizden öncekilerin kitabı Tevrat gibi bir kitap olmuş olsaydı, biz ibadetlerimizi Allah'a halis kılardık." Hâlbuki onlar bu iddialarında yalancıdırlar. Ant olsun ki Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara Kur'an'ı getirmesine rağmen onu küfrettiler. Kıyamet gününde kendilerini bekleyen şiddetli azabı bilecekler.
Esegesi in lingua araba:
لَوۡ أَنَّ عِندَنَا ذِكۡرٗا مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Şüphesiz Mekkeli müşrikler, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberliğinden önce şöyle diyorlardı: "Eğer bizim yanımızda bizden öncekilerin kitabı Tevrat gibi bir kitap olmuş olsaydı, biz ibadetlerimizi Allah'a halis kılardık." Hâlbuki onlar, bu iddialarında yalancıdırlar. Ant olsun ki Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara Kur'an'ı getirmesine rağmen onu küfrettiler. Kıyamet gününde kendilerini bekleyen şiddetli azabı bilecekler.
Esegesi in lingua araba:
لَكُنَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Şüphesiz Mekkeli müşrikler, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberliğinden önce şöyle diyorlardı: "Eğer bizim yanımızda bizden öncekilerin kitabı Tevrat gibi bir kitap olmuş olsaydı, biz ibadetlerimizi Allah'a halis kılardık." Hâlbuki onlar, bu iddialarında yalancıdırlar. Ant olsun ki Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara Kur'an'ı getirmesine rağmen onu küfrettiler. Kıyamet gününde kendilerini bekleyen şiddetli azabı bilecekler.
Esegesi in lingua araba:
فَكَفَرُواْ بِهِۦۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ
Şüphesiz Mekkeli müşrikler, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberliğinden önce şöyle diyorlardı: "Eğer bizim yanımızda bizden öncekilerin kitabı Tevrat gibi bir kitap olmuş olsaydı, biz ibadetlerimizi Allah'a halis kılardık." Hâlbuki onlar, bu iddialarında yalancıdırlar. Ant olsun ki Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara Kur'an'ı getirmesine rağmen onu küfrettiler. Kıyamet gününde kendilerini bekleyen şiddetli azabı bilecekler.
Esegesi in lingua araba:
وَلَقَدۡ سَبَقَتۡ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Ant olsun ki resullerimiz hakkında daha önceden Allah'ın onlara hüccet ve kuvvet lütfu ile düşmanlarına karşı muzaffer kılacakları sözü yerine gelmiştir. Şüphesiz zafer, Allah'ın kelimesi en üstün olması için Allah yolunda savaşan ordularımız içindir.
Esegesi in lingua araba:
إِنَّهُمۡ لَهُمُ ٱلۡمَنصُورُونَ
Ant olsun ki resullerimiz hakkında daha önceden Allah'ın onlara hüccet ve kuvvet lütfu ile düşmanlarına karşı muzaffer kılacakları sözü yerine gelmiştir. Şüphesiz zafer, Allah'ın kelimesi en üstün olması için Allah yolunda savaşan ordularımız içindir.
Esegesi in lingua araba:
وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ
Ant olsun ki resullerimiz hakkında daha önceden Allah'ın onlara hüccet ve kuvvet lütfu ile düşmanlarına karşı muzaffer kılacakları sözü yerine gelmiştir. Şüphesiz zafer, Allah'ın kelimesi en üstün olması için Allah yolunda savaşan ordularımız içindir.
Esegesi in lingua araba:
فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ
Ey Resul! Bu inatçı müşriklerden, Allah'ın bildiği onlara azap edilme vakitleri gelinceye kadar yüz çevir.
Esegesi in lingua araba:
وَأَبۡصِرۡهُمۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ
Onlara azap ineceği zaman gözetle. Görmelerinin fayda vermeyeceği vakit görecekler.
Esegesi in lingua araba:
أَفَبِعَذَابِنَا يَسۡتَعۡجِلُونَ
Bu müşrikler Allah'ın azabının gelmesi için acele mi ediyorlar?
Esegesi in lingua araba:
فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمۡ فَسَآءَ صَبَاحُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Zira Allah'ın azabı onların üzerine indiği zaman onların sabahı ne kötü bir sabah olur!
Esegesi in lingua araba:
وَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ
Ey Resul! Allah'ın onlar hakkında azap hükmünü vereceği zamana kadar onlardan uzak dur.
Esegesi in lingua araba:
وَأَبۡصِرۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ
Başlarına geleceğini gözetle. Onlar da çok yakında başlarına gelecek olan Allah'ın azabını ve cezasını göreceklerdir.
Esegesi in lingua araba:
سُبۡحَٰنَ رَبِّكَ رَبِّ ٱلۡعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Ey Muhammed! Kuvvet sahibi Rabbin, müşriklerin vasıflandırdığı noksanlık sıfatlarından yüce ve münezzehtir.
Esegesi in lingua araba:
وَسَلَٰمٌ عَلَى ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Allah'ın selamı ve övgüsü değerli bütün resullerine olsun.
Esegesi in lingua araba:
وَٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Bütün övgüler her noksanlıktan münezzeh olan Allah Teâlâ'ya mahsustur. Bunu hak eden O'dur. O bütün alemlerin Rabbidir ve O'ndan başka bir Rableri yoktur.
Esegesi in lingua araba:
Alcuni insegnamenti da trarre da questi versi sono:
• سُنَّة الله نصر المرسلين وورثتهم بالحجة والغلبة، وفي الآيات بشارة عظيمة؛ لمن اتصف بأنه من جند الله، أنه غالب منصور.
Resul ve varislerine delil ve zaferle yardım etmek, Yüce Allah'ın ilahi kanunudur. Bu ayetlerde Allah'ın askeri olarak vasıflananlar için büyük bir müjde vardır. O kimse yardım edilmiş galip gelenlerdendir.

• في الآيات دليل على بيان عجز المشركين وعجز آلهتهم عن إضلال أحد، وبشارة لعباد الله المخلصين بأن الله بقدرته ينجيهم من إضلال الضالين المضلين.
Ayetlerde; müşriklerin ve ilahlarının herhangi bir kimseyi saptırma hususunda aciz olduklarının ve Allah'ın kudreti ile ihlaslı kullarını saptırıcıların saptırmasından kurtaracağının müjdesi vardır.

 
Traduzione dei significati Sura: As-Sâffât
Indice delle Sure Numero di pagina
 
Traduzione dei Significati del Sacro Corano - Traduzione turca dell'Abbreviata Esegesi del Nobile Corano - Indice Traduzioni

Traduzione turca dell'Abbrevviata Esegesi del Corano, edita da Tafseer Center for Quranic Studies

Chiudi