Check out the new design

وه‌رگێڕانی ماناكانی قورئانی پیرۆز - وەرگێڕاوی تورکی بۆ پوختەی تەفسیری قورئانی پیرۆز * - پێڕستی وه‌رگێڕاوه‌كان


وه‌رگێڕانی ماناكان سوره‌تی: هود   ئایه‌تی:
وَيَصۡنَعُ ٱلۡفُلۡكَ وَكُلَّمَا مَرَّ عَلَيۡهِ مَلَأٞ مِّن قَوۡمِهِۦ سَخِرُواْ مِنۡهُۚ قَالَ إِن تَسۡخَرُواْ مِنَّا فَإِنَّا نَسۡخَرُ مِنكُمۡ كَمَا تَسۡخَرُونَ
Nuh -aleyhisselam-, Rabbinin emrine uyup gemiyi yapmaya başladı. Kavminin büyükleri ve efendileri Nuh -aleyhisselam-'a her uğradıklarında suyun ve nehirlerin olmadığı bir yerde gemiyi inşa ettiği için onunla alay ettiler. Onların alay etmeleri tekrarlanınca Nuh -aleyhisselam- onlara şöyle dedi: Ey İnsanlar! Gemiyi inşa ettiğimiz için siz bugün bizimle alay edin! Muhakkak ki bizler de cahilliğinizin sizi götüreceği boğulma gerçekleşince sizlerle alay edeceğiz.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
فَسَوۡفَ تَعۡلَمُونَ مَن يَأۡتِيهِ عَذَابٞ يُخۡزِيهِ وَيَحِلُّ عَلَيۡهِ عَذَابٞ مُّقِيمٌ
Dünyada alçaltıcı azabın kime geleceğini ve kıyamet günü kesilmeyen ve devamlı olan azabın kime ineceğini bileceksiniz.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَ أَمۡرُنَا وَفَارَ ٱلتَّنُّورُ قُلۡنَا ٱحۡمِلۡ فِيهَا مِن كُلّٖ زَوۡجَيۡنِ ٱثۡنَيۡنِ وَأَهۡلَكَ إِلَّا مَن سَبَقَ عَلَيۡهِ ٱلۡقَوۡلُ وَمَنۡ ءَامَنَۚ وَمَآ ءَامَنَ مَعَهُۥٓ إِلَّا قَلِيلٞ
Nuh -aleyhisselam- Allah'ın kendisine emrettiği gemi inşa etme işini bitirmiş, onlara helak olacaklarına dair emrimiz gelmiş ve tufanın başladığını haber vermek için onların içerisinde ekmek yaptıkları tandırdan sular kaynamaya başlamıştı. Biz, Nuh -aleyhisselam-'a, dişi ve erkek olmak üzere yeryüzündeki hayvanlardan her cinsten bir çifti ve iman etmemeleri sebebiyle haklarında boğulacakları hükmü verilenler hariç ehlini ve iman edenleri almasını söyledik. Nuh-aleyhisselam- Allah'a iman etmeleri için uzun bir süre davet etmesine rağmen onlardan sadece az bir topluluk iman etti.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
۞ وَقَالَ ٱرۡكَبُواْ فِيهَا بِسۡمِ ٱللَّهِ مَجۡر۪ىٰهَا وَمُرۡسَىٰهَآۚ إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٞ رَّحِيمٞ
Nuh -aleyhisselam- ehlinden ve kavminden iman edenlere şöyle dedi: Gemiye binin. Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah'ın adıyladır. Rabbim,günahlarından tövbe eden kullarının günahlarını bağışlayandır. Onlara karşı çok merhametlidir. Müminleri helak olmaktan kurtarması da O'nun rahmetindendir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَهِيَ تَجۡرِي بِهِمۡ فِي مَوۡجٖ كَٱلۡجِبَالِ وَنَادَىٰ نُوحٌ ٱبۡنَهُۥ وَكَانَ فِي مَعۡزِلٖ يَٰبُنَيَّ ٱرۡكَب مَّعَنَا وَلَا تَكُن مَّعَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
Gemi, içinde bulunan insanlar ve diğer canlılar ile birlikte dağlar gibi büyük dalgaların arasında yüzüyordu. Babalık duygusu ile Nuh -aleyhisselam- kavminden ve babasından ayrı tek başına bir yerde duran kafir oğluna seslenerek şöyle dedi: Ey oğlum! Boğulmaktan kurtulmak için bizimle birlikte gemiye bin ve sakın kafirlerle beraber olma! Yoksa, onlara isabet ettiği gibi boğularak helak olma sana da isabet eder.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
قَالَ سَـَٔاوِيٓ إِلَىٰ جَبَلٖ يَعۡصِمُنِي مِنَ ٱلۡمَآءِۚ قَالَ لَا عَاصِمَ ٱلۡيَوۡمَ مِنۡ أَمۡرِ ٱللَّهِ إِلَّا مَن رَّحِمَۚ وَحَالَ بَيۡنَهُمَا ٱلۡمَوۡجُ فَكَانَ مِنَ ٱلۡمُغۡرَقِينَ
Nuh -aleyhisselam-'ın oğlu Nuh -aleyhisselam-'a şöyle dedi: Ben, suyun bana ulaşmasını engellemek için yüksek bir dağa sığınacağım. Bunun üzerine Nuh -aleyhisselam- oğluna şöyle dedi: Bugün, Allah Teâlâ'nın, tufan ve boğulma ile gerçekleşecek olan azabına engel olacak yoktur. Ancak rahmeti ile kullarından dilediğine merhamet eden Allah Subhânehu ve Teâlâ boğulmaya mani olabilir. Ardından dalga, Nuh -aleyhisselam- ile kafir oğlunun arasını ayırdı ve oğlu, kafir olması sebebi ile tufanda boğulanlardan oldu.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَقِيلَ يَٰٓأَرۡضُ ٱبۡلَعِي مَآءَكِ وَيَٰسَمَآءُ أَقۡلِعِي وَغِيضَ ٱلۡمَآءُ وَقُضِيَ ٱلۡأَمۡرُ وَٱسۡتَوَتۡ عَلَى ٱلۡجُودِيِّۖ وَقِيلَ بُعۡدٗا لِّلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ
Tufanın sona ermesinden sonra Allah Teâlâ yeryüzüne şöyle buyurdu: Ey yeryüzü! Üzerinde bulunan tufanın suyunu iç. Sonra semaya şöyle buyurdu: Ey sema! (Yağmuru) Tut! Yağmur gönderme! Böylece yeryüzü kuruyuncaya kadar su eksildi. Yüce Allah kâfirleri helak etti. Gemi, Cûdî dağı üzerinde durdu ve şöyle denildi: (Allah'ın rahmetinden) Uzaklık, helak ve hüsran, inkâr ile Allah'ın sınırlarını aşan kavim için olsun.''
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَنَادَىٰ نُوحٞ رَّبَّهُۥ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ٱبۡنِي مِنۡ أَهۡلِي وَإِنَّ وَعۡدَكَ ٱلۡحَقُّ وَأَنتَ أَحۡكَمُ ٱلۡحَٰكِمِينَ
Nuh -aleyhisselam- yardımına sığınarak Rabbine şöyle nida etti: Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum, bana ailemden kurtulacağına dair söz verdiklerindendir. Şüphesiz senin vaadin, dönmenin olmadığı doğru bir vaattir. Ve sen, hükmedenlerin en adili ve en en iyi bilenisin.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
سوودەکانی ئایەتەکان لەم پەڕەیەدا:
• بيان عادة المشركين في الاستهزاء والسخرية بالأنبياء وأتباعهم.
Müşriklerin, peygamberler ve peygamberlere tabi olan kimselerle alay etmedeki tavırları beyan edilmiştir.

• بيان سُنَّة الله في الناس وهي أن أكثرهم لا يؤمنون.
Yüce Allah'ın insanlar hakkındaki sünneti (kanunu) beyan edilmiştir. O da, insanların çoğunun iman etmemesidir.

• لا ملجأ من الله إلا إليه، ولا عاصم من أمره إلا هو سبحانه.
Allah'tan başka kendisine sığınılacak başka kimse yoktur. Yine O'nun emrinden O'ndan başka koruyacak yoktur.

 
وه‌رگێڕانی ماناكان سوره‌تی: هود
پێڕستی سوره‌ته‌كان ژمارەی پەڕە
 
وه‌رگێڕانی ماناكانی قورئانی پیرۆز - وەرگێڕاوی تورکی بۆ پوختەی تەفسیری قورئانی پیرۆز - پێڕستی وه‌رگێڕاوه‌كان

بڵاوكراوەتەوە لە لایەن ناوەندی تەفسیر بۆ خوێندنە قورئانیەکان.

داخستن