وه‌رگێڕانی ماناكانی قورئانی پیرۆز - وەرگێڕاوی تورکی بۆ پوختەی تەفسیری قورئانی پیرۆز * - پێڕستی وه‌رگێڕاوه‌كان


وه‌رگێڕانی ماناكان ئایه‌تی: (104) سوره‌تی: سورەتی یوسف
وَمَا تَسۡـَٔلُهُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ لِّلۡعَٰلَمِينَ
Eğer akıl etseydiler sana iman ederlerdi. Çünkü sen -Ey Resul!- Kur'an'dan ve davet ettiğin şeyden dolayı onlardan bir karşılık talep etmedin. Kur'an bütün insanlara öğütten başka bir şey değildir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
سوودەکانی ئایەتەکان لەم پەڕەیەدا:
• أن الداعية لا يملك تصريف قلوب العباد وحملها على الطاعات، وأن أكثر الخلق ليسوا من أهل الهداية.
Davetçi olan kimse kulların kalplerini değiştirme ve itaatlere yöneltme yetkisine sahip değildir. Şüphesiz ki insanların çoğu hidayet ehlinden değildir.

• ذم المعرضين عن آيات الله الكونية ودلائل توحيده المبثوثة في صفحات الكون.
Yeryüzünün üzerinde açıkça görülen ve yüce Allah'ın birliğine delalet eden kevnî ayetlerden yüz çevirenler yerilmiştir.

• شملت هذه الآية ﴿ قُل هَذِهِ سَبِيلِي...﴾ ذكر بعض أركان الدعوة، ومنها: أ- وجود منهج:﴿ أَدعُواْ إِلَى اللهِ ﴾. ب - ويقوم المنهج على العلم: ﴿ عَلَى بَصِيرَةٍ﴾. ج - وجود داعية: ﴿ أَدعُواْ ﴾ ﴿أَنَا﴾. د - وجود مَدْعُوِّين: ﴿ وَمَنِ اتَّبَعَنِي ﴾.
{De ki: Bu, benim yolumdur...} ayeti davetin bazı rukünlerini içermektedir. Bu rukünlerden bazıları şunlardır: a) Davetin bir metodu bulunmaktadır: {Allah'a davet ederim}. b) Bu metot ilim üzere olması gerekir: {Basiretle}. c) Davetçi tarafından olması gerekir: {Ben}, {Davet ediyorum}. d) Davet edilenlerin olması gerekir: {Bana uyanlar}.

 
وه‌رگێڕانی ماناكان ئایه‌تی: (104) سوره‌تی: سورەتی یوسف
پێڕستی سوره‌ته‌كان ژمارەی پەڕە
 
وه‌رگێڕانی ماناكانی قورئانی پیرۆز - وەرگێڕاوی تورکی بۆ پوختەی تەفسیری قورئانی پیرۆز - پێڕستی وه‌رگێڕاوه‌كان

وەرگێڕاوی تورکی بۆ پوختەی تەفسیری قورئانی پیرۆز، لە لایەن ناوەندی تەفسیر بۆ خوێندنەوە قورئانیەکان.

داخستن