Check out the new design

وه‌رگێڕانی ماناكانی قورئانی پیرۆز - وەرگێڕاوی تورکی بۆ پوختەی تەفسیری قورئانی پیرۆز * - پێڕستی وه‌رگێڕاوه‌كان


وه‌رگێڕانی ماناكان سوره‌تی: آل عمران   ئایه‌تی:
وَمَآ أَصَٰبَكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡتَقَى ٱلۡجَمۡعَانِ فَبِإِذۡنِ ٱللَّهِ وَلِيَعۡلَمَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Uhud günü sizin ordunuz ile müşriklerin ordusu çarpıştığında ölüm, yaralanma ve hezimete uğrama gibi başınıza gelenler Allah'ın izni ve kaderi iledir. Sadık Müminlerin ortaya çıkması için büyük bir hikmet gereğiyledir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَلِيَعۡلَمَ ٱلَّذِينَ نَافَقُواْۚ وَقِيلَ لَهُمۡ تَعَالَوۡاْ قَٰتِلُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ أَوِ ٱدۡفَعُواْۖ قَالُواْ لَوۡ نَعۡلَمُ قِتَالٗا لَّٱتَّبَعۡنَٰكُمۡۗ هُمۡ لِلۡكُفۡرِ يَوۡمَئِذٍ أَقۡرَبُ مِنۡهُمۡ لِلۡإِيمَٰنِۚ يَقُولُونَ بِأَفۡوَٰهِهِم مَّا لَيۡسَ فِي قُلُوبِهِمۡۚ وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا يَكۡتُمُونَ
Münafıklık yapanların ortaya çıkması içindi. Onlara: "Allah yolunda savaşın ya da çokluğunuzla müslümanları savunmaya geçin!" denildiğinde; "Şayet savaş olacağını bilseydik size tabi olurduk. Ancak sizin ile müşrikler arasında savaş olacağını düşünmüyoruz." dediler. O vakitte onların hali imanlarından çok küfre yakın olduğuna delalet etmekteydi. Kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlardı. Allah, kalplerinde gizlediklerini hakkıyla bilmektedir ve bundan dolayı onları cezalandıracaktır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
ٱلَّذِينَ قَالُواْ لِإِخۡوَٰنِهِمۡ وَقَعَدُواْ لَوۡ أَطَاعُونَا مَا قُتِلُواْۗ قُلۡ فَٱدۡرَءُواْ عَنۡ أَنفُسِكُمُ ٱلۡمَوۡتَ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Onlar savaşa katılmayan kimselerdir. Uhud günü öldürülen akrabaları hakkında: "Eğer onlar bize uyup savaşa katılmasalardı öldürülmeyeceklerdi." dediler. -Ey Peygamber!- Onlara cevap olarak de ki: "Allah yolunda cihat etmekten geri durduğunuz için kurtulduğunuz ve eğer onlar size tabi olsalar öldürülmezlerdi iddianızda sadık kimseler iseniz ölüm size geldiğinde başınızdan savın (da görelim)."
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَلَا تَحۡسَبَنَّ ٱلَّذِينَ قُتِلُواْ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ أَمۡوَٰتَۢاۚ بَلۡ أَحۡيَآءٌ عِندَ رَبِّهِمۡ يُرۡزَقُونَ
-Ey Peygamber!- Allah yolunda cihat ederken öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar ikram yurdunda Rableri katında özel bir hayat yaşamakta olup, yalnızca Allah'ın bildiği çeşitli nimetlerle rızıklandırılıyorlar.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
فَرِحِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضۡلِهِۦ وَيَسۡتَبۡشِرُونَ بِٱلَّذِينَ لَمۡ يَلۡحَقُواْ بِهِم مِّنۡ خَلۡفِهِمۡ أَلَّا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ
Allah'ın kendilerine bahşetmiş olduğu lütfundan dolayı onları mutluluk kaplamış ve sevinç bürümüştür. Dünyada kalan kardeşlerinin onlara yetişmesini bekler ve ümit ederler. Onlar (kardeşleri) cihatta öldürülürlerse kendileri gibi lütfa nail olacaklardır. Ahiret hayatında karşılaşacakları bir korku yoktur ve dünyada kaçırdıklarından dolayı da üzülmeyeceklerdir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
۞ يَسۡتَبۡشِرُونَ بِنِعۡمَةٖ مِّنَ ٱللَّهِ وَفَضۡلٖ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجۡرَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Bununla birlikte Allah katında onları bekleyen büyük sevaba ve bunun fazlası olarak büyük lütfa sevinirler. Şüphesiz Allah Teâlâ, Müminlerin ecrini boşa çıkarmaz. Bilakis onların ecirlerini kat kat fazlasıyla tam olarak verir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
ٱلَّذِينَ ٱسۡتَجَابُواْ لِلَّهِ وَٱلرَّسُولِ مِنۢ بَعۡدِ مَآ أَصَابَهُمُ ٱلۡقَرۡحُۚ لِلَّذِينَ أَحۡسَنُواْ مِنۡهُمۡ وَٱتَّقَوۡاْ أَجۡرٌ عَظِيمٌ
Onlar Allah yolunda savaşa çıkmak ve Uhud savaşında yaralandıktan sonra Uhud savaşının ardından meydana gelen «Hamrau'l-Esed» gazvesinde müşriklerle savaşmak için çağrıldıklarında Allah ve resulünün emrine icabet eden kimselerdir. Yaralanmış olmaları onların Allah'ın ve resulünün çağrısına icabet etmelerine mani olmadı. Onlardan bazısı amellerini en güzel bir şekilde yapan, Allah'ın emirlerini yerine getirip, yasaklarından sakınıp takvalı olan kimselerdir. Onlar için Allah katında büyük ecir vardır, o da cennettir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
ٱلَّذِينَ قَالَ لَهُمُ ٱلنَّاسُ إِنَّ ٱلنَّاسَ قَدۡ جَمَعُواْ لَكُمۡ فَٱخۡشَوۡهُمۡ فَزَادَهُمۡ إِيمَٰنٗا وَقَالُواْ حَسۡبُنَا ٱللَّهُ وَنِعۡمَ ٱلۡوَكِيلُ
Bazı müşrikler onlara: Şüphesiz ki Kureyş, Ebû Süfyan önderliğinde sizinle savaşıp sizi yok etmek için büyük bir ordu topladı. Onlardan sakının ve karşılaşmaktan korkun dediler. Bu söz ve korkutma (Müslümanların) Allah'a imanını ve vaadine güvenini arttırdı. Onlarla karşılaşmak için çıktılar ve şöyle diyorlardı: "Allah Teâlâ bize yeter, işlerimizi kendisine havale edeceğimiz ne güzel bir vekildir."
تەفسیرە عەرەبیەکان:
سوودەکانی ئایەتەکان لەم پەڕەیەدا:
• من سنن الله تعالى أن يبتلي عباده؛ ليتميز المؤمن الحق من المنافق، وليعلم الصادق من الكاذب.
Allah Teâlâ'nın kullarını imtihan etmesi, Allah'ın koyduğu kanunlarındandır. Böylece hakiki Mümin münafıktan, doğru sözlü olan yalancıdan ayrılmış olur.

• عظم منزلة الجهاد والشهادة في سبيل الله وثواب أهله عند الله تعالى حيث ينزلهم الله تعالى بأعلى المنازل.
Allah yolunda cihadın ve şehitliğin makamı büyüktür. Şehitliğe mazhar olanların sevabı Allah Teâlâ'nın katındadır. Öyle ki Allah Teâlâ, onları en üst makamlarda ağırlayacaktır.

• فضل الصحابة وبيان علو منزلتهم في الدنيا والآخرة؛ لما بذلوه من أنفسهم وأموالهم في سبيل الله تعالى.
Canlarını ve mallarını Allah Teâlâ'nın yolunda harcadıkları için sahabenin fazileti, dünya ve ahirette makamlarının üstün oluşu beyan edilmiştir.

 
وه‌رگێڕانی ماناكان سوره‌تی: آل عمران
پێڕستی سوره‌ته‌كان ژمارەی پەڕە
 
وه‌رگێڕانی ماناكانی قورئانی پیرۆز - وەرگێڕاوی تورکی بۆ پوختەی تەفسیری قورئانی پیرۆز - پێڕستی وه‌رگێڕاوه‌كان

بڵاوكراوەتەوە لە لایەن ناوەندی تەفسیر بۆ خوێندنە قورئانیەکان.

داخستن