وه‌رگێڕانی ماناكانی قورئانی پیرۆز - وەرگێڕاوی تورکی - شعبان بريتش * - پێڕستی وه‌رگێڕاوه‌كان

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

وه‌رگێڕانی ماناكان سوره‌تی: سورەتی لقمان   ئایه‌تی:

Sûratu'l-Lokmân

الٓمٓ
Elif, Lam, Mim.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡحَكِيمِ
İşte bu, hakim olan kitabın ayetleridir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
هُدٗى وَرَحۡمَةٗ لِّلۡمُحۡسِنِينَ
İyiler için yol hidayet ve rahmettir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُم بِٱلۡأٓخِرَةِ هُمۡ يُوقِنُونَ
Onlar, namazı ikame ederler, zekâtı verirler ve onlar ahirete yakinen iman ederler.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
أُوْلَٰٓئِكَ عَلَىٰ هُدٗى مِّن رَّبِّهِمۡۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
İşte onlar, Rablerinin hidayeti üzerindedirler ve onlar kurtuluşa erenlerdir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَشۡتَرِي لَهۡوَ ٱلۡحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ بِغَيۡرِ عِلۡمٖ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًاۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ عَذَابٞ مُّهِينٞ
İnsanlardan öyleleri var ki, ilimsizce sadece Allah yolundan saptırmak için boş sözleri satın alırlar ve onu eğlence edinirler. İşte onlara alçaltıcı bir azap vardır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا وَلَّىٰ مُسۡتَكۡبِرٗا كَأَن لَّمۡ يَسۡمَعۡهَا كَأَنَّ فِيٓ أُذُنَيۡهِ وَقۡرٗاۖ فَبَشِّرۡهُ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Ayetlerimiz ona okunduğu zaman, sanki işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek yüzçevirir. Ona acıklı bir azap müjdele.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمۡ جَنَّٰتُ ٱلنَّعِيمِ
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için nimet Cennetleri vardır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
خَٰلِدِينَ فِيهَاۖ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٗاۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Orada ebedi kalacaklardır. Bu, Allah’ın gerçek vaadidir. O, çok güçlüdür, Hakim'dir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيۡرِ عَمَدٖ تَرَوۡنَهَاۖ وَأَلۡقَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ رَوَٰسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمۡ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَآبَّةٖۚ وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَنۢبَتۡنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوۡجٖ كَرِيمٍ
Gördüğünüz gibi, gökleri direksiz yaratmış, yeryüzünde de sizi sarsar diye köklü dağlar koymuştur. Orada her çeşit canlıyı yaydı. Gökten su indirip onunla orada her çift güzel bitkiler yetiştirdik.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
هَٰذَا خَلۡقُ ٱللَّهِ فَأَرُونِي مَاذَا خَلَقَ ٱلَّذِينَ مِن دُونِهِۦۚ بَلِ ٱلظَّٰلِمُونَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Bu, Allah’ın yaratmasıdır. Ondan başkasının ne yarattığını bana gösterin! Hayır! Zalimler, açık bir sapıklık içindedirler.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا لُقۡمَٰنَ ٱلۡحِكۡمَةَ أَنِ ٱشۡكُرۡ لِلَّهِۚ وَمَن يَشۡكُرۡ فَإِنَّمَا يَشۡكُرُ لِنَفۡسِهِۦۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٞ
Allah’a şükretsin diye Lokman’a hikmet vermiştik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükreder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz Allah müstağnidir, her türlü hamde layıktır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَإِذۡ قَالَ لُقۡمَٰنُ لِٱبۡنِهِۦ وَهُوَ يَعِظُهُۥ يَٰبُنَيَّ لَا تُشۡرِكۡ بِٱللَّهِۖ إِنَّ ٱلشِّرۡكَ لَظُلۡمٌ عَظِيمٞ
Lokman, oğluna öğüt vererek demişki ki: Yavrucuğum, Allah’a şirk koşma! Çünkü şirk çok büyük bir zulümdür.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَوَصَّيۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ بِوَٰلِدَيۡهِ حَمَلَتۡهُ أُمُّهُۥ وَهۡنًا عَلَىٰ وَهۡنٖ وَفِصَٰلُهُۥ فِي عَامَيۡنِ أَنِ ٱشۡكُرۡ لِي وَلِوَٰلِدَيۡكَ إِلَيَّ ٱلۡمَصِيرُ
İnsana anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl içindedir. Şükret bana, anne ve babana. Banadır dönüş!
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَإِن جَٰهَدَاكَ عَلَىٰٓ أَن تُشۡرِكَ بِي مَا لَيۡسَ لَكَ بِهِۦ عِلۡمٞ فَلَا تُطِعۡهُمَاۖ وَصَاحِبۡهُمَا فِي ٱلدُّنۡيَا مَعۡرُوفٗاۖ وَٱتَّبِعۡ سَبِيلَ مَنۡ أَنَابَ إِلَيَّۚ ثُمَّ إِلَيَّ مَرۡجِعُكُمۡ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Eğer seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana şirk koşman için zorlarlarsa sakın onlara itaat etme! Onlarla dünyada maruf ile/iyilikle geçin. Bana dönüp yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz yine banadır. Ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
يَٰبُنَيَّ إِنَّهَآ إِن تَكُ مِثۡقَالَ حَبَّةٖ مِّنۡ خَرۡدَلٖ فَتَكُن فِي صَخۡرَةٍ أَوۡ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ أَوۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ يَأۡتِ بِهَا ٱللَّهُۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٞ
Ey oğlum! (Yaptığın amel) Bir hardal tanesi ağırlığında olsa (ve bu) ister bir kayanın içinde ya da göklerde veya yerin içinde bulunsa, Allah onu yine de getirir. Allah Latif'tir, herşeyden haberdardır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
يَٰبُنَيَّ أَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ وَأۡمُرۡ بِٱلۡمَعۡرُوفِ وَٱنۡهَ عَنِ ٱلۡمُنكَرِ وَٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَآ أَصَابَكَۖ إِنَّ ذَٰلِكَ مِنۡ عَزۡمِ ٱلۡأُمُورِ
Yavrucuğum! Namazı ikame et, iyiliği emret, kötülüğü engelle, başına gelene sabırlı ol. Çünkü bunlar azim/kararlılık gerektiren işlerdendir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَلَا تُصَعِّرۡ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمۡشِ فِي ٱلۡأَرۡضِ مَرَحًاۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخۡتَالٖ فَخُورٖ
Halktan yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek çalımlı yürüme! Çünkü Allah, övünen ve büyükleneni sevmez.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَٱقۡصِدۡ فِي مَشۡيِكَ وَٱغۡضُضۡ مِن صَوۡتِكَۚ إِنَّ أَنكَرَ ٱلۡأَصۡوَٰتِ لَصَوۡتُ ٱلۡحَمِيرِ
Yürüyüşünde tabii ol. Sesini kıs! çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
أَلَمۡ تَرَوۡاْ أَنَّ ٱللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَأَسۡبَغَ عَلَيۡكُمۡ نِعَمَهُۥ ظَٰهِرَةٗ وَبَاطِنَةٗۗ وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُجَٰدِلُ فِي ٱللَّهِ بِغَيۡرِ عِلۡمٖ وَلَا هُدٗى وَلَا كِتَٰبٖ مُّنِيرٖ
Allah’ın göklerde ve yerdekileri hizmetinize sunduğunu görmüyor musunuz? Size açık ve gizli nimetlerini bolca vermiştir. İnsanlardan ilimsizce ve bir hidayet ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّبِعُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ بَلۡ نَتَّبِعُ مَا وَجَدۡنَا عَلَيۡهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوۡ كَانَ ٱلشَّيۡطَٰنُ يَدۡعُوهُمۡ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ
Onlara: Allah’ın indirdiğine uyun, denilince: Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız, derler. Ya şeytan onları alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse?
تەفسیرە عەرەبیەکان:
۞ وَمَن يُسۡلِمۡ وَجۡهَهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِ وَهُوَ مُحۡسِنٞ فَقَدِ ٱسۡتَمۡسَكَ بِٱلۡعُرۡوَةِ ٱلۡوُثۡقَىٰۗ وَإِلَى ٱللَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلۡأُمُورِ
Kim, iyi bir kimse olarak yüzünü Allah’a (ihlasla) teslim ederse, sağlam bir kulpa yapışmış olur. Her işin sonu Allah’a varır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَمَن كَفَرَ فَلَا يَحۡزُنكَ كُفۡرُهُۥٓۚ إِلَيۡنَا مَرۡجِعُهُمۡ فَنُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
Kim de küfrederse, onun küfrü seni üzmesin. Onların dönüşü bizedir. Ne yaptıklarını onlara haber vereceğiz. Şüphesiz Allah kalplerde olanı çok iyi bilir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
نُمَتِّعُهُمۡ قَلِيلٗا ثُمَّ نَضۡطَرُّهُمۡ إِلَىٰ عَذَابٍ غَلِيظٖ
Onları biraz geçindiririz. Sonra da onları şiddetli bir azaba uğratırız.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۚ قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Eğer onlara: Gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan, Allah, derler. De ki: Hamd Allah içindir. Fakat çokları bilmez.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَنِيُّ ٱلۡحَمِيدُ
Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan ve hamde layık olandır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَلَوۡ أَنَّمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ مِن شَجَرَةٍ أَقۡلَٰمٞ وَٱلۡبَحۡرُ يَمُدُّهُۥ مِنۢ بَعۡدِهِۦ سَبۡعَةُ أَبۡحُرٖ مَّا نَفِدَتۡ كَلِمَٰتُ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ
Eğer yeryüzündeki bütün ağaçlar, kalem; denizler de mürekkep olsa, arkasından bunlara yedi deniz daha eklense yine de Allah’ın sözleri tükenmezdi. Muhkkak Allah, çok güçlüdür, Hakim'dir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
مَّا خَلۡقُكُمۡ وَلَا بَعۡثُكُمۡ إِلَّا كَنَفۡسٖ وَٰحِدَةٍۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعُۢ بَصِيرٌ
Sizin yaratılışınız da tekrar diriltilmeniz de ancak tek bir kişininki gibidir. Kuşkusuz Allah, her şeyi işitendir, görendir.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُولِجُ ٱلَّيۡلَ فِي ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِي ٱلَّيۡلِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ كُلّٞ يَجۡرِيٓ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى وَأَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ
Görmedin mi ki, Allah geceyi gündüze, gündüzü de geceye katıyor? Güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunmuştur. Her biri belli bir süreye (kadar) akıp gider. Allah, yaptığınız herşeyden haberdardır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدۡعُونَ مِن دُونِهِ ٱلۡبَٰطِلُ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡكَبِيرُ
Çünkü Allah, tek haktır ve O’ndan başka dua ettikleriniz batıldır. O Allah, herşeyden üstündür, büyüktür.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱلۡفُلۡكَ تَجۡرِي فِي ٱلۡبَحۡرِ بِنِعۡمَتِ ٱللَّهِ لِيُرِيَكُم مِّنۡ ءَايَٰتِهِۦٓۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّكُلِّ صَبَّارٖ شَكُورٖ
Size ayetlerini/delillerini göstermesi için, Allah'ın lütfuyla gemilerin denizde yüzdüğünü görrmedin mi? Şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için ayetler/ibretler vardır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
وَإِذَا غَشِيَهُم مَّوۡجٞ كَٱلظُّلَلِ دَعَوُاْ ٱللَّهَ مُخۡلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَ فَلَمَّا نَجَّىٰهُمۡ إِلَى ٱلۡبَرِّ فَمِنۡهُم مُّقۡتَصِدٞۚ وَمَا يَجۡحَدُ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَّا كُلُّ خَتَّارٖ كَفُورٖ
Onları dağlar gibi dalgalar kuşattığı zaman, dini tamamen Allah’a halis kılarak O’na dua ederler. Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı (tam, hakkıyla değil) ortada kalırlar. Ayetlerimizi (sözünden) cayan ve nankör olanlardan başkası bile bile inkâr etmez.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱتَّقُواْ رَبَّكُمۡ وَٱخۡشَوۡاْ يَوۡمٗا لَّا يَجۡزِي وَالِدٌ عَن وَلَدِهِۦ وَلَا مَوۡلُودٌ هُوَ جَازٍ عَن وَالِدِهِۦ شَيۡـًٔاۚ إِنَّ وَعۡدَ ٱللَّهِ حَقّٞۖ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِٱللَّهِ ٱلۡغَرُورُ
Ey insanlar, Rabbinizden sakının. Babanın evladı, evladın da babası için hiç bir fayda veremeyeceği o günden korkun. Allah‘ın vaadi şüphesiz haktır. Öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın, aldatıcı da sizi Allah ile aldatmasın!
تەفسیرە عەرەبیەکان:
إِنَّ ٱللَّهَ عِندَهُۥ عِلۡمُ ٱلسَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ ٱلۡغَيۡثَ وَيَعۡلَمُ مَا فِي ٱلۡأَرۡحَامِۖ وَمَا تَدۡرِي نَفۡسٞ مَّاذَا تَكۡسِبُ غَدٗاۖ وَمَا تَدۡرِي نَفۡسُۢ بِأَيِّ أَرۡضٖ تَمُوتُۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرُۢ
Kıyamet saatinin ilmi Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır. Rahimlerde olanı bilir. Hiçbir nefis yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir nefis hangi yerde öleceğini bilmez. Allah, her şeyi bilendir, herşeyden haberdardır.
تەفسیرە عەرەبیەکان:
 
وه‌رگێڕانی ماناكان سوره‌تی: سورەتی لقمان
پێڕستی سوره‌ته‌كان ژمارەی پەڕە
 
وه‌رگێڕانی ماناكانی قورئانی پیرۆز - وەرگێڕاوی تورکی - شعبان بريتش - پێڕستی وه‌رگێڕاوه‌كان

وەرگێڕاوی ماناکانی قورئانی پیرۆز بۆ زمانی تورکی، وەرگێڕان: شەعبان بریتش، ئەم بڵاوکردنەوەیە بە سەرپەرشتیاری ناوەندی ڕواد بۆ وەرگێڕان، پیشاندانی وەرگێڕاوە سەرەکیەکە لەبەردەستە بۆ ڕا دەربڕین لە سەری وهەڵسەنگاندنی وپێشنیارکردنی پەرەپێدانی بەردەوام.

داخستن