Check out the new design

Kilniojo Korano reikšmių vertimas - Kilniojo Korano sutrumpinto aiškinimo vertimas į turkų k. * - Vertimų turinys


Reikšmių vertimas Sūra: Al-Anbija   Aja (Korano eilutė):
وَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَئِمَّةٗ يَهۡدُونَ بِأَمۡرِنَا وَأَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡهِمۡ فِعۡلَ ٱلۡخَيۡرَٰتِ وَإِقَامَ ٱلصَّلَوٰةِ وَإِيتَآءَ ٱلزَّكَوٰةِۖ وَكَانُواْ لَنَا عَٰبِدِينَ
Onları hayırda insanlara doğru yolu gösteren önderler kıldık. Allah Teâlâ'nın izni ile insanları yalnızca Yüce Allah'a ibadet etmeye davet ediyorlardı. Hayırlar işlemeyi, namazı en doğru bir şekilde kılmayı, zekâtı vermeyi onlara vahyettik. Onlar bize karşı itaatkâr kimselerdi.
Tafsyrai arabų kalba:
وَلُوطًا ءَاتَيۡنَٰهُ حُكۡمٗا وَعِلۡمٗا وَنَجَّيۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِي كَانَت تَّعۡمَلُ ٱلۡخَبَٰٓئِثَۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمَ سَوۡءٖ فَٰسِقِينَ
Lût'a hasımlar arasında hükmedip yargılama özelliği verdik. Dini hakkında ona ilim de verdik. Beldesine (Sedûm) indirmiş olduğumuz azaptan onu selamette kıldık. O belde halkı iğrenç eylemi yapan kimselerdi. Şüphesiz ki onlar Rablerine itaat etmekten ayrılan fasit bir topluluktu.
Tafsyrai arabų kalba:
وَأَدۡخَلۡنَٰهُ فِي رَحۡمَتِنَآۖ إِنَّهُۥ مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Onu kavmine isabet eden azaptan kurtararak rahmetimizin içine aldık. Şüphesiz ki o, emirlerimizi yerine getiren, yasaklarımızdan uzak duran salih kimselerdendi.
Tafsyrai arabų kalba:
وَنُوحًا إِذۡ نَادَىٰ مِن قَبۡلُ فَٱسۡتَجَبۡنَا لَهُۥ فَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
-Ey Resul!- Nûh'un kıssasını da hatırla! Hani o İbrahim ve Lût'tan önce Yüce Allah'a dua etmişti de istediğini vererek onun duasına icabet etmiştik. Onu ve ailesinden Mümin olanları büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
Tafsyrai arabų kalba:
وَنَصَرۡنَٰهُ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَآۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمَ سَوۡءٖ فَأَغۡرَقۡنَٰهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Onu, doğruluğuna delalet eden mucizeler ile destekleyerek yalanlayan kavminin tuzağından kurtardık. Çünkü onlar fesat çıkaran şerli bir topluluk idi. Bu yüzden hepsini suda boğduk.
Tafsyrai arabų kalba:
وَدَاوُۥدَ وَسُلَيۡمَٰنَ إِذۡ يَحۡكُمَانِ فِي ٱلۡحَرۡثِ إِذۡ نَفَشَتۡ فِيهِ غَنَمُ ٱلۡقَوۡمِ وَكُنَّا لِحُكۡمِهِمۡ شَٰهِدِينَ
-Ey Resul!- Dâvûd ve oğlu Süleyman -aleyhimesselam-'ın kıssasını da hatırla! Hani hasım olan iki kişinin davası kendilerine getirildiğinde hüküm veriyorlardı. Hasımlardan birisinin koyunları gece yayılarak otladığında diğerinin tarlasına girip orayı ifsat etmişti. Bizler de Dâvûd ve Süleyman'ın verdiği hükme şahitlik ettik. Onların vermiş olduğu bu hükümden hiçbir şey bize gizli kalmadı.
Tafsyrai arabų kalba:
فَفَهَّمۡنَٰهَا سُلَيۡمَٰنَۚ وَكُلًّا ءَاتَيۡنَا حُكۡمٗا وَعِلۡمٗاۚ وَسَخَّرۡنَا مَعَ دَاوُۥدَ ٱلۡجِبَالَ يُسَبِّحۡنَ وَٱلطَّيۡرَۚ وَكُنَّا فَٰعِلِينَ
Biz, meseleyi babası Dâvûd'a değil de Süleyman'a kavrattık. Biz Dâvûd ve Süleyman'ın her ikisine peygamberliği ve dinin hükümleri ile alakalı ilmi öğrettik. Bunu sadece Süleyman'a has kılmadık. Dağları Dâvûd'a boyun eğdirdik onun tespihi ile tespih getirirlerdi. Kuşları da ona boyun eğdirdik. Bunu meseleyi anlatmak, hükmü, ilmi ve birçok şeyi hizmetine sunmak için yaptık.
Tafsyrai arabų kalba:
وَعَلَّمۡنَٰهُ صَنۡعَةَ لَبُوسٖ لَّكُمۡ لِتُحۡصِنَكُم مِّنۢ بَأۡسِكُمۡۖ فَهَلۡ أَنتُمۡ شَٰكِرُونَ
Süleyman'a değil de Dâvûd'a silahın öldürücü darbelerine karşı vücutlarınızı koruyacak zırh yapma sanatını öğrettik. -Ey İnsanlar!- Allah'ın size bahşetmiş olduğu bu nimetinden dolayı O'na şükredecek misiniz?
Tafsyrai arabų kalba:
وَلِسُلَيۡمَٰنَ ٱلرِّيحَ عَاصِفَةٗ تَجۡرِي بِأَمۡرِهِۦٓ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ ٱلَّتِي بَٰرَكۡنَا فِيهَاۚ وَكُنَّا بِكُلِّ شَيۡءٍ عَٰلِمِينَ
Şiddetle esen rüzgârı Süleyman'ın emrine verdik. Rüzgâra emrettiğinde emri ile bereketli kıldığımız, peygamberler gönderdiğimiz ve hayırları bolca yaydığımız Şam topraklarına giderdi. Biz her şeyi bilenleriz. Bize hiçbir şey gizli kalmaz.
Tafsyrai arabų kalba:
Šiame puslapyje pateiktų ajų nauda:
• فعل الخير والصلاة والزكاة، مما اتفقت عليه الشرائع السماوية.
Hayır işlemek, namaz kılmak ve zekât vermek semavi dinlerin ittifak ettiği ibadetlerdendir.

• ارتكاب الفواحش سبب في وقوع العذاب المُسْتَأْصِل.
Kötü günahları işlemek, yok edici azabın gerçekleşmesinin sebebidir.

• الصلاح سبب في الدخول في رحمة الله.
İyilik, Yüce Allah'ın rahmetine dahil olma sebebidir.

• الدعاء سبب في النجاة من الكروب.
Dua, sıkıntılardan kurtulmanın sebebidir.

 
Reikšmių vertimas Sūra: Al-Anbija
Sūrų turinys Puslapio numeris
 
Kilniojo Korano reikšmių vertimas - Kilniojo Korano sutrumpinto aiškinimo vertimas į turkų k. - Vertimų turinys

Išleido Korano studijų interpretavimo centras.

Uždaryti