Check out the new design

Kilniojo Korano reikšmių vertimas - Kilniojo Korano sutrumpinto aiškinimo vertimas į turkų k. * - Vertimų turinys


Reikšmių vertimas Sūra: At-Taubah   Aja (Korano eilutė):
رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ ٱلۡخَوَالِفِ وَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَفۡقَهُونَ
Bu münafıklar, özür sahipleri ile birlikte savaştan geri kalarak kendi nefisleri için zillete ve aşağılanmaya razı oldular. Allah Teâlâ da küfürleri ve nifakları sebebi ile onların kalplerini mühürledi. Onlar kendi yararlarına olan şeyleri anlamazlar.
Tafsyrai arabų kalba:
لَٰكِنِ ٱلرَّسُولُ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَعَهُۥ جَٰهَدُواْ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡۚ وَأُوْلَٰٓئِكَ لَهُمُ ٱلۡخَيۡرَٰتُۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ
Resul -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Müminler, onlar (münafıklar) gibi Allah yolunda cihat etmekten geri kalmadılar. Bunlar (Resul ve beraberindeki Müminler) malları ve canları ile Allah yolunda cihat ettiler. Bunların Allah katındaki karşılıkları yardım ve ganimetler gibi dünyevi şeyleri elde etmektir. Cennete girdirilmek, arzulanan bol kazancı elde etmek ve endişe duyulan şeyden kurtuluşa ermek ise Müminlerin ahirette Allah katında elde edecekleri uhrevi faydalardır.
Tafsyrai arabų kalba:
أَعَدَّ ٱللَّهُ لَهُمۡ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ ذَٰلِكَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Allah Teâlâ, onlar için sarayları altından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu; hiçbir kurtuluşun kendisine erişemeyeceği büyük bir kurtuluştur.
Tafsyrai arabų kalba:
وَجَآءَ ٱلۡمُعَذِّرُونَ مِنَ ٱلۡأَعۡرَابِ لِيُؤۡذَنَ لَهُمۡ وَقَعَدَ ٱلَّذِينَ كَذَبُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥۚ سَيُصِيبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنۡهُمۡ عَذَابٌ أَلِيمٞ
Medineli ve Medine etrafından olan bedevi araplardan bir topluluk Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’den Allah yolunda cihada gitmekten geri kalma hususunda izin istemek için geldiler. Bir başka topluluk ise aslen Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’i tasdik etmemeleri ve Allah’ın vaadine iman etmemeleri sebebi ile herhangi bir özür talep etmeksizin Allah yolunda cihattan geri kaldılar. İşte bunlara, bu konudaki küfürleri sebebi ile elem verici azap ulaşacaktır.
Tafsyrai arabų kalba:
لَّيۡسَ عَلَى ٱلضُّعَفَآءِ وَلَا عَلَى ٱلۡمَرۡضَىٰ وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يَجِدُونَ مَا يُنفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُواْ لِلَّهِ وَرَسُولِهِۦۚ مَا عَلَى ٱلۡمُحۡسِنِينَ مِن سَبِيلٖۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
Kadınlara, çocuklara, hastalara, zayıflara, gözleri görmeyenlere ve cihada hazırlanmak için bu uğurda harcayacak herhangi bir mal bulamayan fakirlere cihada çıkmamaları sebebi ile bir günah yoktur. Çünkü bunların özürleri, Allah ve resulü için ihlaslı oldukları ve Allah'ın dini ile amel ettikleri için geçerlidir. Bu özür sahiplerinden iyilik edenlere karşı herhangi bir ceza yoktur. Allah, iyilik/ihsan sahibi olan kimselerin günahlarını çokça bağışlayandır, onlara karşı çok merhametlidir.
Tafsyrai arabų kalba:
وَلَا عَلَى ٱلَّذِينَ إِذَا مَآ أَتَوۡكَ لِتَحۡمِلَهُمۡ قُلۡتَ لَآ أَجِدُ مَآ أَحۡمِلُكُمۡ عَلَيۡهِ تَوَلَّواْ وَّأَعۡيُنُهُمۡ تَفِيضُ مِنَ ٱلدَّمۡعِ حَزَنًا أَلَّا يَجِدُواْ مَا يُنفِقُونَ
-Ey Peygamber! Kendilerine, üzerine binecekleri bir binek sağlaman için sana gelen ve senin de onları bindirecek bir binek bulamayarak onlara, "Sizleri bindirecek binek bulamıyorum" dediğin kimseler bunun ardından üzüntüleri sebebi ile gözlerinden yaşlar dökerek cihattan geri kalmışlardır. Bu kimseler için bir günah yoktur. Çünkü onlar, cihada gitmek için harcayacakları bir şeyi kendilerinde ve senin yanında bulamamışlardır."
Tafsyrai arabų kalba:
۞ إِنَّمَا ٱلسَّبِيلُ عَلَى ٱلَّذِينَ يَسۡتَـٔۡذِنُونَكَ وَهُمۡ أَغۡنِيَآءُۚ رَضُواْ بِأَن يَكُونُواْ مَعَ ٱلۡخَوَالِفِ وَطَبَعَ ٱللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمۡ فَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Yüce Allah özür sahipleri olan kimselerin cezalandırılmasına bir yol olmadığı beyan edilince cezalandırılmayı hak eden kimseleri zikretmiş ve şöyle buyurmuştur: -Ey Peygamber!- Cezalandırmak ve muahaze etmek/paylamak, cihada gitmek için hazırlık yapmaya güçleri yettiği halde savaştan geri kalmak için senden izin isteyen kimseler içindir. Çünkü onlar, zillete ve alçalmaya razı olarak evlerinde olup, cihattan geri kalan kimselerle beraber olmaya razı olarak cihada çıkmaktan geri kaldılar. Bundan dolayı Allah, onların kalplerini mühürlemiştir. Onlar; nasihatten anlamazlar. Bu mühürlenme ile onlar, kendi yararlarına olan şeyleri seçmeyi ve zararları olan şeylerden kaçınmayı bilmezler.
Tafsyrai arabų kalba:
Šiame puslapyje pateiktų ajų nauda:
• المجاهدون سيحصِّلون الخيرات في الدنيا، وإن فاتهم هذا فلهم الفوز بالجنة والنجاة من العذاب في الآخرة.
Allah yolunda cihat edenler, dünyada hayırları elde edeceklerdir. Eğer dünyada bu hayırları elde edemezlerse ahirette onlar için cenneti kazanmak ve cehennem azabından kurtulmak vardır.

• الأصل أن المحسن إلى الناس تكرمًا منه لا يؤاخَذ إن وقع منه تقصير.
Aslolan kendisinden bir cömertlik ile insanlara iyilikte bulunan bir kimsenin kendisinde meydana gelen bir kusur sebebi ile muahaze edilmemesidir.

• أن من نوى الخير، واقترن بنيته الجازمة سَعْيٌ فيما يقدر عليه، ثم لم يقدر- فإنه يُنَزَّل مَنْزِلة الفاعل له.
Kim, kesin bir niyet ile gücü yettiği kadar bir hayrı yapmak için çalışır da sonra buna güç yetiremezse; bu kimse bu hayrı yapan kimsenin derecesine ulaştırılır.

• الإسلام دين عدل ومنطق؛ لذلك أوجب العقوبة والمأثم على المنافقين المستأذنين وهم أغنياء ذوو قدرة على الجهاد بالمال والنفس.
İslam; adalet ve mantık dinidir. Bundan dolayı cezayı ve günahı, malları ve canları ile cihat etme gücüne sahip oldukları halde savaştan geri kalmak için izin isteyen münafıklara gerekli görmüştür.

 
Reikšmių vertimas Sūra: At-Taubah
Sūrų turinys Puslapio numeris
 
Kilniojo Korano reikšmių vertimas - Kilniojo Korano sutrumpinto aiškinimo vertimas į turkų k. - Vertimų turinys

Išleido Korano studijų interpretavimo centras.

Uždaryti