Reikšmių vertimas Sūra Sūra An-Nadžm - Turkų k. vertimas - Ruad vertimų centras - Kilniojo Korano enciklopedija

Sûretu'n-Necm

Aja (Korano eilutė): 1

وَٱلنَّجۡمِ إِذَا هَوَىٰ

Battığı zaman yıldıza andolsun.

Aja (Korano eilutė): 2

مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمۡ وَمَا غَوَىٰ

Arkadaşınız (doğru yoldan) çıkmadı, sapıtmadı.

Aja (Korano eilutė): 3

وَمَا يَنطِقُ عَنِ ٱلۡهَوَىٰٓ

Kendi hevasından konuşmaz.

Aja (Korano eilutė): 4

إِنۡ هُوَ إِلَّا وَحۡيٞ يُوحَىٰ

(Size okuduğu) Kur'an, ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.

Aja (Korano eilutė): 5

عَلَّمَهُۥ شَدِيدُ ٱلۡقُوَىٰ

Bunu, ona çok güçlü biri öğretti.

Aja (Korano eilutė): 6

ذُو مِرَّةٖ فَٱسۡتَوَىٰ

Güç sahibi ve güzel görünüşlüdür. (Derken en yüksek ufukta) yükseliverdi.

Aja (Korano eilutė): 7

وَهُوَ بِٱلۡأُفُقِ ٱلۡأَعۡلَىٰ

O, en yüksek ufukta idi.

Aja (Korano eilutė): 8

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ

Sonra (Muhammed’e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı.

Aja (Korano eilutė): 9

فَكَانَ قَابَ قَوۡسَيۡنِ أَوۡ أَدۡنَىٰ

Böylece iki yay (boyu) kadar hatta daha da yaklaştı.

Aja (Korano eilutė): 10

فَأَوۡحَىٰٓ إِلَىٰ عَبۡدِهِۦ مَآ أَوۡحَىٰ

Cebrail, Allah'ın kuluna vahyettiğini vahyetti.

Aja (Korano eilutė): 11

مَا كَذَبَ ٱلۡفُؤَادُ مَا رَأَىٰٓ

(Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı.

Aja (Korano eilutė): 12

أَفَتُمَٰرُونَهُۥ عَلَىٰ مَا يَرَىٰ

(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?

Aja (Korano eilutė): 13

وَلَقَدۡ رَءَاهُ نَزۡلَةً أُخۡرَىٰ

Andolsun ki o, Cebrail’i bir başka inişte daha görmüştü.

Aja (Korano eilutė): 14

عِندَ سِدۡرَةِ ٱلۡمُنتَهَىٰ

Sidre-i Müntehâ’nın yanında.

Aja (Korano eilutė): 15

عِندَهَا جَنَّةُ ٱلۡمَأۡوَىٰٓ

Cennetü'l-Me'va da onun yanındadır.

Aja (Korano eilutė): 16

إِذۡ يَغۡشَى ٱلسِّدۡرَةَ مَا يَغۡشَىٰ

O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.

Aja (Korano eilutė): 17

مَا زَاغَ ٱلۡبَصَرُ وَمَا طَغَىٰ

Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.

Aja (Korano eilutė): 18

لَقَدۡ رَأَىٰ مِنۡ ءَايَٰتِ رَبِّهِ ٱلۡكُبۡرَىٰٓ

Andolsun ki o Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.

Aja (Korano eilutė): 19

أَفَرَءَيۡتُمُ ٱللَّٰتَ وَٱلۡعُزَّىٰ

Gördünüz mü o Lat ve Uzza’yı?

Aja (Korano eilutė): 20

وَمَنَوٰةَ ٱلثَّالِثَةَ ٱلۡأُخۡرَىٰٓ

Ve üçüncüleri olan ötekini, Menat'ı.

Aja (Korano eilutė): 21

أَلَكُمُ ٱلذَّكَرُ وَلَهُ ٱلۡأُنثَىٰ

Erkekler sizin; dişiler O’nun mu?

Aja (Korano eilutė): 22

تِلۡكَ إِذٗا قِسۡمَةٞ ضِيزَىٰٓ

Öyle ise bu çok insafsızca bir taksimdir.

Aja (Korano eilutė): 23

إِنۡ هِيَ إِلَّآ أَسۡمَآءٞ سَمَّيۡتُمُوهَآ أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلۡطَٰنٍۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ وَمَا تَهۡوَى ٱلۡأَنفُسُۖ وَلَقَدۡ جَآءَهُم مِّن رَّبِّهِمُ ٱلۡهُدَىٰٓ

Bunlar (putlar) sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah, onlar hakkında bir delil indirmemiştir. Onlar, ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Oysa, onlara Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir.

Aja (Korano eilutė): 24

أَمۡ لِلۡإِنسَٰنِ مَا تَمَنَّىٰ

Yoksa insan her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır?

Aja (Korano eilutė): 25

فَلِلَّهِ ٱلۡأٓخِرَةُ وَٱلۡأُولَىٰ

Ahiret de dünya da Allah’ındır.

Aja (Korano eilutė): 26

۞ وَكَم مِّن مَّلَكٖ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ لَا تُغۡنِي شَفَٰعَتُهُمۡ شَيۡـًٔا إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ أَن يَأۡذَنَ ٱللَّهُ لِمَن يَشَآءُ وَيَرۡضَىٰٓ

Göklerde nice melekler vardır ki, Allah dilediği ve razı olduğu kimseler için izin vermedikçe onların şefaatı hiçbir fayda vermez.

Aja (Korano eilutė): 27

إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ بِٱلۡأٓخِرَةِ لَيُسَمُّونَ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ تَسۡمِيَةَ ٱلۡأُنثَىٰ

Doğrusu ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendirirler.

Aja (Korano eilutė): 28

وَمَا لَهُم بِهِۦ مِنۡ عِلۡمٍۖ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّۖ وَإِنَّ ٱلظَّنَّ لَا يُغۡنِي مِنَ ٱلۡحَقِّ شَيۡـٔٗا

Hâlbuki onların buna dair bilgileri yoktur. Onlar ancak zanna uyarlar. Zan ise hiç şüphesiz hak adına hiçbir şey ifade etmez.

Aja (Korano eilutė): 29

فَأَعۡرِضۡ عَن مَّن تَوَلَّىٰ عَن ذِكۡرِنَا وَلَمۡ يُرِدۡ إِلَّا ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَا

Bu sebeple sen, zikrimizden/Kur'an'dan yüz çevirenden ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenden uzak dur!

Aja (Korano eilutė): 30

ذَٰلِكَ مَبۡلَغُهُم مِّنَ ٱلۡعِلۡمِۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعۡلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِمَنِ ٱهۡتَدَىٰ

İşte onların erişebilecekleri ilim budur. Şüphesiz Rabbin, kimin yolundan saptığını en iyi bilendir. Kimin hidayet üzere olduğunu da en iyi bilen O’dur.

Aja (Korano eilutė): 31

وَلِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ لِيَجۡزِيَ ٱلَّذِينَ أَسَٰٓـُٔواْ بِمَا عَمِلُواْ وَيَجۡزِيَ ٱلَّذِينَ أَحۡسَنُواْ بِٱلۡحُسۡنَى

Göklerde olan da yerde olan da Allah’ındır. Kötülük edenleri yaptıkları sebebiyle cezalandıracak, iyilik edenleri de en iyisi ile ödüllendirecektir.

Aja (Korano eilutė): 32

ٱلَّذِينَ يَجۡتَنِبُونَ كَبَٰٓئِرَ ٱلۡإِثۡمِ وَٱلۡفَوَٰحِشَ إِلَّا ٱللَّمَمَۚ إِنَّ رَبَّكَ وَٰسِعُ ٱلۡمَغۡفِرَةِۚ هُوَ أَعۡلَمُ بِكُمۡ إِذۡ أَنشَأَكُم مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ وَإِذۡ أَنتُمۡ أَجِنَّةٞ فِي بُطُونِ أُمَّهَٰتِكُمۡۖ فَلَا تُزَكُّوٓاْ أَنفُسَكُمۡۖ هُوَ أَعۡلَمُ بِمَنِ ٱتَّقَىٰٓ

Onlar küçük kusurlar dışında günâhların büyüklerinden ve çirkin işlerden kaçınırlar. Şüphesiz Rabbin, mağfireti çok geniş olandır. Sizi topraktan meydana getirdiği zaman da ve siz, annelerinizin karnında cenin halinde iken de sizi en iyi O bilir. Öyleyse kendi kendinizi temize çıkarmayın. Kimin takvalı olduğunu en iyi O bilir.

Aja (Korano eilutė): 33

أَفَرَءَيۡتَ ٱلَّذِي تَوَلَّىٰ

Yüz çeviren kimseyi gördün mü?

Aja (Korano eilutė): 34

وَأَعۡطَىٰ قَلِيلٗا وَأَكۡدَىٰٓ

Ve az bir şey verip sımsıkı tutanı.

Aja (Korano eilutė): 35

أَعِندَهُۥ عِلۡمُ ٱلۡغَيۡبِ فَهُوَ يَرَىٰٓ

Gaybın ilmi onun yanında da, o mu görüyor?

Aja (Korano eilutė): 36

أَمۡ لَمۡ يُنَبَّأۡ بِمَا فِي صُحُفِ مُوسَىٰ

Yoksa ona Musa’nın sahifelerinde olan haber verilmedi mi?

Aja (Korano eilutė): 37

وَإِبۡرَٰهِيمَ ٱلَّذِي وَفَّىٰٓ

Ve ahdine vefa gösteren İbrahim'in (sahifelerinde)

Aja (Korano eilutė): 38

أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٞ وِزۡرَ أُخۡرَىٰ

Gerçekten hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.

Aja (Korano eilutė): 39

وَأَن لَّيۡسَ لِلۡإِنسَٰنِ إِلَّا مَا سَعَىٰ

İnsan için çalıştığından başkası yoktur.

Aja (Korano eilutė): 40

وَأَنَّ سَعۡيَهُۥ سَوۡفَ يُرَىٰ

Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir.

Aja (Korano eilutė): 41

ثُمَّ يُجۡزَىٰهُ ٱلۡجَزَآءَ ٱلۡأَوۡفَىٰ

Sonra da karşılığı eksiksiz tam olarak verilecektir.

Aja (Korano eilutė): 42

وَأَنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ ٱلۡمُنتَهَىٰ

Ve kuşkusuz en son varış Rabbinedir.

Aja (Korano eilutė): 43

وَأَنَّهُۥ هُوَ أَضۡحَكَ وَأَبۡكَىٰ

Güldüren de, ağlatan da O’dur.

Aja (Korano eilutė): 44

وَأَنَّهُۥ هُوَ أَمَاتَ وَأَحۡيَا

Öldüren de, dirilten de O’dur.

Aja (Korano eilutė): 45

وَأَنَّهُۥ خَلَقَ ٱلزَّوۡجَيۡنِ ٱلذَّكَرَ وَٱلۡأُنثَىٰ

Erkek ve dişi olarak iki cinsi yaratan O’dur.

Aja (Korano eilutė): 46

مِن نُّطۡفَةٍ إِذَا تُمۡنَىٰ

Bir nutfeden rahimlere döküldüğü zaman.

Aja (Korano eilutė): 47

وَأَنَّ عَلَيۡهِ ٱلنَّشۡأَةَ ٱلۡأُخۡرَىٰ

Şüphesiz tekrar diriltmek de O’na aittir.

Aja (Korano eilutė): 48

وَأَنَّهُۥ هُوَ أَغۡنَىٰ وَأَقۡنَىٰ

Zengin kılan da, varlıklı eden de O’dur.

Aja (Korano eilutė): 49

وَأَنَّهُۥ هُوَ رَبُّ ٱلشِّعۡرَىٰ

Şi’râ (yıldızı)nın Rabbi de O’dur.

Aja (Korano eilutė): 50

وَأَنَّهُۥٓ أَهۡلَكَ عَادًا ٱلۡأُولَىٰ

Ve şüphesiz ki, önceki Âd Kavmi’ni O helâk etti.

Aja (Korano eilutė): 51

وَثَمُودَاْ فَمَآ أَبۡقَىٰ

Semud'u da (O helâk etti) ve geriye hiçbir şey bırakmadı.

Aja (Korano eilutė): 52

وَقَوۡمَ نُوحٖ مِّن قَبۡلُۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ هُمۡ أَظۡلَمَ وَأَطۡغَىٰ

Daha önce de Nûh’un kavmini helâk etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi.

Aja (Korano eilutė): 53

وَٱلۡمُؤۡتَفِكَةَ أَهۡوَىٰ

O, (Lut kavminin) altüst olan şehirlerini de böyle yaptı.

Aja (Korano eilutė): 54

فَغَشَّىٰهَا مَا غَشَّىٰ

Onlara bürüyen (şiddetli bir azap) bürüdü.

Aja (Korano eilutė): 55

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ

O halde, Rabbinin hangi nimetinden şüphe ediyorsun?

Aja (Korano eilutė): 56

هَٰذَا نَذِيرٞ مِّنَ ٱلنُّذُرِ ٱلۡأُولَىٰٓ

İşte bu, önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.

Aja (Korano eilutė): 57

أَزِفَتِ ٱلۡأٓزِفَةُ

Yaklaşmakta olan (kıyamet iyice) yaklaştı.

Aja (Korano eilutė): 58

لَيۡسَ لَهَا مِن دُونِ ٱللَّهِ كَاشِفَةٌ

Onu (vaktini) Allah’tan başka açığa çıkaracak yoktur.

Aja (Korano eilutė): 59

أَفَمِنۡ هَٰذَا ٱلۡحَدِيثِ تَعۡجَبُونَ

Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?

Aja (Korano eilutė): 60

وَتَضۡحَكُونَ وَلَا تَبۡكُونَ

Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz!

Aja (Korano eilutė): 61

وَأَنتُمۡ سَٰمِدُونَ

Ve siz gaflet içinde oyalanmaktasınız.

Aja (Korano eilutė): 62

فَٱسۡجُدُواْۤ لِلَّهِۤ وَٱعۡبُدُواْ۩

Artık, (sadece) Allah’a secde edin. O’na ibadet edin.