പരിഭാഷ അദ്ധ്യായം ന്നബഅ് - അൽ മുഖ്തസ്വർ ഫീ തഫ്സീറിൽ ഖുർആനിൽ കരീം (തുർകി വിവർത്തനം) - വിശുദ്ധ ഖുർആൻ വിജ്ഞാനകോശം

Sûretu'n-Nebe

സൂറത്തിൻ്റെ ഉദ്ദേശ്യങ്ങളിൽ പെട്ടതാണ്:

بيان أدلة القدرة على البعث والتخويف من العاقبة.

Yeniden diriltme kudretinin delilleri anlatılmış ve akıbete dair gözdağı verilmiştir.

---

ആയത്ത്: 1

عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ

Yüce Allah kendilerine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i gönderdikten sonra, bu müşrikler hâlâ hangi şey hakkında soru sorup duruyorlar?

ആയത്ത്: 2

عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلۡعَظِيمِ

Onlar birbirine büyük bir haber hakkında soruyorlar. O da, yeniden diriliş haberini barındıran peygamberlerine indirilmiş olan bu Kur'an’dır.

ആയത്ത്: 3

ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ مُخۡتَلِفُونَ

Onlar bu Kur’an’ı; sihir, şiir, kehanet veya eskilerin hikâyeleri olarak nitelendirirken kendi aralarında ihtilaf etmektedirler.

ആയത്ത്: 4

كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ

Bu durum hiç de onların iddia ettiği gibi değildir. Kur'an'ı yalanlayan o kimseler, yakında yalanlamalarının kötü akıbetini öğrenecekler.

ആയത്ത്: 5

ثُمَّ كَلَّا سَيَعۡلَمُونَ

Sonra bu, onlar için kesin olacak.

ആയത്ത്: 6

أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ مِهَٰدٗا

Yeryüzünü onlar için yayılmış, üzerinde karar kılmalarına elverişli bir hale dönüştürmedik mi?

ആയത്ത്: 7

وَٱلۡجِبَالَ أَوۡتَادٗا

Ve yeryüzünde dağları, onun sarsılmasını engelleyen kazıklar kıldık.

ആയത്ത്: 8

وَخَلَقۡنَٰكُمۡ أَزۡوَٰجٗا

-Ey insanlar!- Bazılarınızı erkek, bazılarınızı da dişi olarak sınıf sınıf yarattık.

ആയത്ത്: 9

وَجَعَلۡنَا نَوۡمَكُمۡ سُبَاتٗا

Uykunuzu da, işlerinizden dinlenmeniz için bir istirahat sebebi kıldık.

ആയത്ത്: 10

وَجَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا

Avretlerinizi örttüğünüz elbiseler gibi geceyi de karanlığıyla örten bir örtü kıldık.

ആയത്ത്: 11

وَجَعَلۡنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشٗا

Ve gündüzü de bir kazanç ve rızık arama sahası kıldık.

ആയത്ത്: 12

وَبَنَيۡنَا فَوۡقَكُمۡ سَبۡعٗا شِدَادٗا

Üzerinize de dayanıklı ve sağlamlaştırılmış yapılı yedi kat gök bina ettik.

ആയത്ത്: 13

وَجَعَلۡنَا سِرَاجٗا وَهَّاجٗا

Ve Güneşi de, güçlü alevli ve aydınlatan bir lamba yaptık.

ആയത്ത്: 14

وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلۡمُعۡصِرَٰتِ مَآءٗ ثَجَّاجٗا

Ve yağmur yağdırmasının vakti gelmiş bulutlardan bolca dökülen su indirdik.

ആയത്ത്: 15

لِّنُخۡرِجَ بِهِۦ حَبّٗا وَنَبَاتٗا

Onunla çeşitli tohumlar ve çeşitli bitkiler çıkaralım diye.

ആയത്ത്: 16

وَجَنَّٰتٍ أَلۡفَافًا

Ve ağaç dallarının birbirine girip, dolaşmış bahçeler yetiştirelim.

ആയത്ത്: 17

إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ كَانَ مِيقَٰتٗا

Şüphesiz mahlukatın arasında hüküm verilip, ayırt etme günü, hiç kimsenin geç kalmayacağı sabit bir buluşma vaktidir.

ആയത്ത്: 18

يَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَتَأۡتُونَ أَفۡوَاجٗا

-Ey insanlar!- O gün melek, ikinci defa boynuza üfleyecek ve siz bölük bölük geleceksiniz.

ആയത്ത്: 19

وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ أَبۡوَٰبٗا

Ve gökyüzü açılır ve içinde açık kapılar gibi gedik ve yarıklar oluşur.

ആയത്ത്: 20

وَسُيِّرَتِ ٱلۡجِبَالُ فَكَانَتۡ سَرَابًا

Dağlar, saçılmış toz toprağa dönüşünceye kadar yürütülür ve tıpkı bir serap gibi olur.

ആയത്ത്: 21

إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتۡ مِرۡصَادٗا

Şüphesiz cehennem de pusuda bekleyen bir gözcüdür.

ആയത്ത്: 22

لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابٗا

Zalimlerin kendisine dönecekleri dönüş yeridir.

ആയത്ത്: 23

لَّٰبِثِينَ فِيهَآ أَحۡقَابٗا

Orada sonu olmayan çağlar ve asırlar boyunca kalacaklar.

ആയത്ത്: 24

لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرۡدٗا وَلَا شَرَابًا

Orada, onlardan ateşin sıcaklığını giderecek ne soğuk bir hava, ne de tat alınan bir içecek tadacaklar.

ആയത്ത്: 25

إِلَّا حَمِيمٗا وَغَسَّاقٗا

Çok sıcak su ve cehennem halkından akan irinler dışında bir şey tatmayacaklar.

ആയത്ത്: 26

جَزَآءٗ وِفَاقًا

İçinde bulundukları küfür ve sapıklığa çok uygun bir ceza.

ആയത്ത്: 27

إِنَّهُمۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ حِسَابٗا

Onlar dünyadayken, ahirette Allah’ın onları hesaba çekeceğinden korkmuyorlardı. Çünkü onlar yeniden dirilişe inanmıyorlardı. Eğer yeniden dirilişten korksalardı, elbette Allah’a iman eder ve salih ameller işlerlerdi.

ആയത്ത്: 28

وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابٗا

Gönderdiğimiz elçiye inen ayetlerimizi yalanladıkça yalanladılar.

ആയത്ത്: 29

وَكُلَّ شَيۡءٍ أَحۡصَيۡنَٰهُ كِتَٰبٗا

Yaptıkları her şeyi kayıt ettik ve saydık. O onların amel kitaplarında yazılıdır.

ആയത്ത്: 30

فَذُوقُواْ فَلَن نَّزِيدَكُمۡ إِلَّا عَذَابًا

-Ey azgınlar!- Bu elem verici ebedî azabı tadın bakalım! Sizlere, azabınız üzerine eklenen azaptan başka bir şey artırılmayacak.

ഈ പേജിലെ ആയത്തുകളിൽ നിന്നുള്ള പാഠങ്ങൾ:

• إحكام الله للخلق دلالة على قدرته على إعادته.

Yüce Allah'ın mahlukatı sapasağlam yaratması, onları geri döndürmeye de kadir olduğunu gösterir.

• الطغيان سبب دخول النار.

Azgınlık, cehenneme girme sebebidir.

• مضاعفة العذاب على الكفار.

Kâfirlerin azabının kat kat artırılması ifade edilmiştir.

ആയത്ത്: 31

إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ مَفَازًا

Emirlerini yerine getirerek ve yasaklarından sakınarak Rablerine karşı takva sahibi olanlar için istedikleri kazancı elde ettikleri kazanma yeri vardır. İşte orası cennettir.

ആയത്ത്: 32

حَدَآئِقَ وَأَعۡنَٰبٗا

Bahçeler ve üzüm bağları vardır.

ആയത്ത്: 33

وَكَوَاعِبَ أَتۡرَابٗا

Göğüsleri belirgin aynı yaşta kadınlar vardır.

ആയത്ത്: 34

وَكَأۡسٗا دِهَاقٗا

Ve içki dolu kadehler vardır.

ആയത്ത്: 35

لَّا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا كِذَّٰبٗا

Cennette batıl ve yalan bir söz işitmez ve birbirlerine yalan söylemezler.

ആയത്ത്: 36

جَزَآءٗ مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابٗا

Bunların hepsi Allah’ın size bağışladığı, yeterli olan ihsan ve hediyesidir.

ആയത്ത്: 37

رَّبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا ٱلرَّحۡمَٰنِۖ لَا يَمۡلِكُونَ مِنۡهُ خِطَابٗا

Göklerin, yeryüzünün ve ikisinin arasında bulunan her şeyin Rabbi olan dünya ve ahiret hayatının Rahman'ı Yüce Allah'ın izni olmadan yeryüzünde ve gökyüzünde bulunanların hiçbiri O'ndan bir şey isteme hakkına sahip değildirler.

ആയത്ത്: 38

يَوۡمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ صَفّٗاۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنۡ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَقَالَ صَوَابٗا

Cebrail ve meleklerin saf olmuş bir halde kıyama durduğu gün, Rahman olan Allah’ın şefaat etmesine izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat etmek için konuşamaz ve ancak kelime-i tevhit gibi dosdoğru olan söz söylerler.

ആയത്ത്: 39

ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمُ ٱلۡحَقُّۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا

Size tarif edilen o gün, vuku bulacağı hususunda hiçbir şüphe olmayan bir gündür. Kim bu günde Allah’ın azabından kurtulmayı diliyorsa, Rabbini razı eden salih amellerden buna götüren bir yol edinsin.

ആയത്ത്: 40

إِنَّآ أَنذَرۡنَٰكُمۡ عَذَابٗا قَرِيبٗا يَوۡمَ يَنظُرُ ٱلۡمَرۡءُ مَا قَدَّمَتۡ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلۡكَافِرُ يَٰلَيۡتَنِي كُنتُ تُرَٰبَۢا

Ey insanlar! Biz sizi çok yakında olacak bir azaba karşı uyardık. O gün herkes, dünyada yapmış olduğu amellerine bakacak ve kâfirler azaptan kurtulmayı temenni ederek şöyle diyecekler: "Kıyamet günü hayvanlara "Artık toprak olun!" denildiği zaman keşke ben de hayvanlar gibi toprağa dönüşseydim.”

ഈ പേജിലെ ആയത്തുകളിൽ നിന്നുള്ള പാഠങ്ങൾ:

• التقوى سبب دخول الجنة.

Takva cennete girme sebebidir.

• تذكر أهوال القيامة دافع للعمل الصالح.

Kıyamet gününün dehşetini hatırlamak salih amel işlemeye sevk eder.

• قبض روح الكافر بشدّة وعنف، وقبض روح المؤمن برفق ولين.

Kâfirlerin ruhları kuvvetle ve zorla, Müminlerin ruhu ise merhametle ve yumuşaklıkla kabzedilir.