വിശുദ്ധ ഖുർആൻ പരിഭാഷ - തുർകിഷ് വിവർത്തനം - ശഅ്ബാൻ ബറേത്ഷ് * - വിവർത്തനങ്ങളുടെ സൂചിക

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

പരിഭാഷ അദ്ധ്യായം: സൂറത്തു റഅ്ദ്   ആയത്ത്:

Sûratu'r-Ra'd

الٓمٓرۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِۗ وَٱلَّذِيٓ أُنزِلَ إِلَيۡكَ مِن رَّبِّكَ ٱلۡحَقُّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يُؤۡمِنُونَ
Elif, Lâm, Mîm, Râ. Bunlar Kitabın ayetleridir. Sana Rabbinden indirilen haktır, fakat insanların çoğu iman etmezler.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
ٱللَّهُ ٱلَّذِي رَفَعَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ بِغَيۡرِ عَمَدٖ تَرَوۡنَهَاۖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ وَسَخَّرَ ٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ كُلّٞ يَجۡرِي لِأَجَلٖ مُّسَمّٗىۚ يُدَبِّرُ ٱلۡأَمۡرَ يُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ لَعَلَّكُم بِلِقَآءِ رَبِّكُمۡ تُوقِنُونَ
Allah, gökleri gördüğünüz gibi direksiz olarak yükseltti. Sonra arşa istiva etti. Güneş'e ve Ay'a (kulları için) boyun eğdirdi. Her biri belli bir süreye kadar akıp gitmektedir. O, Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanmanız için her işi düzenleyip ayetleri apaçık açıklamaktadır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَهُوَ ٱلَّذِي مَدَّ ٱلۡأَرۡضَ وَجَعَلَ فِيهَا رَوَٰسِيَ وَأَنۡهَٰرٗاۖ وَمِن كُلِّ ٱلثَّمَرَٰتِ جَعَلَ فِيهَا زَوۡجَيۡنِ ٱثۡنَيۡنِۖ يُغۡشِي ٱلَّيۡلَ ٱلنَّهَارَۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَتَفَكَّرُونَ
Yeryüzünü yayıp döşeyen, orada sabit dağlar, nehirler var eden, her türlü ürünü ikişer çift kılan, gündüzü geceyle bürüyen de O'dur. Şüphesiz bunlarda, düşünen toplum için deliller vardır. @തിരുത്തപ്പെട്ടത്
Yeryüzünü yayıp döşeyen, orada sabit dağlar, nehirler var eden, her türlü ürünü ikişer çift kılan, gündüzü geceyle bürüyen de şüphesiz bunlarda, düşünen toplum için deliller vardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَفِي ٱلۡأَرۡضِ قِطَعٞ مُّتَجَٰوِرَٰتٞ وَجَنَّٰتٞ مِّنۡ أَعۡنَٰبٖ وَزَرۡعٞ وَنَخِيلٞ صِنۡوَانٞ وَغَيۡرُ صِنۡوَانٖ يُسۡقَىٰ بِمَآءٖ وَٰحِدٖ وَنُفَضِّلُ بَعۡضَهَا عَلَىٰ بَعۡضٖ فِي ٱلۡأُكُلِۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ
Yeryüzünde hepsi de aynı su ile sulanan birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. Düşünen toplum için bunda da deliller vardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
۞ وَإِن تَعۡجَبۡ فَعَجَبٞ قَوۡلُهُمۡ أَءِذَا كُنَّا تُرَٰبًا أَءِنَّا لَفِي خَلۡقٖ جَدِيدٍۗ أُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمۡۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ ٱلۡأَغۡلَٰلُ فِيٓ أَعۡنَاقِهِمۡۖ وَأُوْلَٰٓئِكَ أَصۡحَٰبُ ٱلنَّارِۖ هُمۡ فِيهَا خَٰلِدُونَ
Eğer şaşacaksan, onların: Biz toprak olduktan sonra yeniden mi yaratılacağız? demelerine şaşman gerekir. İşte onlar Rablerine küfredenlerdir. İşte onlar, boyunlarına zincir vurulanlardır. Onlar, ateş halkıdır. Orada ebedi kalacaklardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَيَسۡتَعۡجِلُونَكَ بِٱلسَّيِّئَةِ قَبۡلَ ٱلۡحَسَنَةِ وَقَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلِهِمُ ٱلۡمَثُلَٰتُۗ وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغۡفِرَةٖ لِّلنَّاسِ عَلَىٰ ظُلۡمِهِمۡۖ وَإِنَّ رَبَّكَ لَشَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ
İyilikten önce hemen kötüyü/azabı getirmeni isterler. Oysa onlardan önce benzer cezalar gelip geçmiştir. Doğrusu insanların zulümlerine karşın Rabbin, mağfiret sahibidir. Rabbinin cezalandırması ise çetindir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡهِ ءَايَةٞ مِّن رَّبِّهِۦٓۗ إِنَّمَآ أَنتَ مُنذِرٞۖ وَلِكُلِّ قَوۡمٍ هَادٍ
İnkar edenler: Rabbinden ona bir mucize indirilmeli değil miydi? derler. Oysa sen, sadece bir uyarıcısın. Her topluma doğru yolu gösteren biri vardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
ٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا تَحۡمِلُ كُلُّ أُنثَىٰ وَمَا تَغِيضُ ٱلۡأَرۡحَامُ وَمَا تَزۡدَادُۚ وَكُلُّ شَيۡءٍ عِندَهُۥ بِمِقۡدَارٍ
Allah her dişinin rahminde ne taşıdığını, rahimlerin neyi eksiltip ve neyi arttırdığını bilir. O’nun katında her şeyin bir miktarı vardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ ٱلۡكَبِيرُ ٱلۡمُتَعَالِ
Gaybı da açık olanı da bilen, O, (her şeyden) üstündür, büyüktür.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
سَوَآءٞ مِّنكُم مَّنۡ أَسَرَّ ٱلۡقَوۡلَ وَمَن جَهَرَ بِهِۦ وَمَنۡ هُوَ مُسۡتَخۡفِۭ بِٱلَّيۡلِ وَسَارِبُۢ بِٱلنَّهَارِ
İçinizden sözü saklayan ile açığa vuran ve geceye bürünerek gizlenip gündüzün ortaya çıkan arasında fark yoktur.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
لَهُۥ مُعَقِّبَٰتٞ مِّنۢ بَيۡنِ يَدَيۡهِ وَمِنۡ خَلۡفِهِۦ يَحۡفَظُونَهُۥ مِنۡ أَمۡرِ ٱللَّهِۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوۡمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنفُسِهِمۡۗ وَإِذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِقَوۡمٖ سُوٓءٗا فَلَا مَرَدَّ لَهُۥۚ وَمَا لَهُم مِّن دُونِهِۦ مِن وَالٍ
(İnsanoğlunu) arkasında ve önünde takip edenler vardır; Allah’ın emriyle onu koruyup, gözetirler. Bir toplum kendi nefislerinde olanı değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez. Allah bir topluluğa kötülük istedi mi artık onun geri çevrilişi yoktur. Onlara Allah’tan başka bir veli de yoktur.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
هُوَ ٱلَّذِي يُرِيكُمُ ٱلۡبَرۡقَ خَوۡفٗا وَطَمَعٗا وَيُنشِئُ ٱلسَّحَابَ ٱلثِّقَالَ
Korku ve ümide düşürmek için size şimşeği gösteren, (yağmurla) yüklü bulutları var eden O’dur.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَيُسَبِّحُ ٱلرَّعۡدُ بِحَمۡدِهِۦ وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ مِنۡ خِيفَتِهِۦ وَيُرۡسِلُ ٱلصَّوَٰعِقَ فَيُصِيبُ بِهَا مَن يَشَآءُ وَهُمۡ يُجَٰدِلُونَ فِي ٱللَّهِ وَهُوَ شَدِيدُ ٱلۡمِحَالِ
Gök gürültüsü hamd ederek, melekler de korku ile O’nu tesbih ederler. Onlar Allah hakkında mücadele edip, dururken O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. O, azabı çok şiddetli olandır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
لَهُۥ دَعۡوَةُ ٱلۡحَقِّۚ وَٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦ لَا يَسۡتَجِيبُونَ لَهُم بِشَيۡءٍ إِلَّا كَبَٰسِطِ كَفَّيۡهِ إِلَى ٱلۡمَآءِ لِيَبۡلُغَ فَاهُ وَمَا هُوَ بِبَٰلِغِهِۦۚ وَمَا دُعَآءُ ٱلۡكَٰفِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَٰلٖ
Gerçek dua/ibadet yalnızca O’nadır. O’ndan başka dua ettikleri, kendilerine hiçbir karşılık veremezler. Durumları, ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu (uzaktan) açan kimse gibidir. Halbuki su (ağzına) ulaşmaz. İşte kâfirlerin duası sapıklıktan başka bir şey değildir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَلِلَّهِۤ يَسۡجُدُۤ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ طَوۡعٗا وَكَرۡهٗا وَظِلَٰلُهُم بِٱلۡغُدُوِّ وَٱلۡأٓصَالِ۩
Yerde ve göklerde olanlar gölgeleriyle beraber sabah akşam, ister istemez Allah’a secde ederler.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
قُلۡ مَن رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ قُلِ ٱللَّهُۚ قُلۡ أَفَٱتَّخَذۡتُم مِّن دُونِهِۦٓ أَوۡلِيَآءَ لَا يَمۡلِكُونَ لِأَنفُسِهِمۡ نَفۡعٗا وَلَا ضَرّٗاۚ قُلۡ هَلۡ يَسۡتَوِي ٱلۡأَعۡمَىٰ وَٱلۡبَصِيرُ أَمۡ هَلۡ تَسۡتَوِي ٱلظُّلُمَٰتُ وَٱلنُّورُۗ أَمۡ جَعَلُواْ لِلَّهِ شُرَكَآءَ خَلَقُواْ كَخَلۡقِهِۦ فَتَشَٰبَهَ ٱلۡخَلۡقُ عَلَيۡهِمۡۚ قُلِ ٱللَّهُ خَٰلِقُ كُلِّ شَيۡءٖ وَهُوَ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّٰرُ
De ki: Göklerin ve yerin Rabbi kimdir? Allah’tır, de! Onu bırakıp, kendilerine bir fayda ve zararı olmayan veliler mi edindiniz? de. Kör ile gören bir olur mu? Veya karanlıkla aydınlık bir midir? de. Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma (onlar tarafından) birbirine benzer mi göründü? De ki: Her şeyi yaratan Allah’tır. O, tektir, Kahhar'dır/her şeye galiptir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَسَالَتۡ أَوۡدِيَةُۢ بِقَدَرِهَا فَٱحۡتَمَلَ ٱلسَّيۡلُ زَبَدٗا رَّابِيٗاۖ وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيۡهِ فِي ٱلنَّارِ ٱبۡتِغَآءَ حِلۡيَةٍ أَوۡ مَتَٰعٖ زَبَدٞ مِّثۡلُهُۥۚ كَذَٰلِكَ يَضۡرِبُ ٱللَّهُ ٱلۡحَقَّ وَٱلۡبَٰطِلَۚ فَأَمَّا ٱلزَّبَدُ فَيَذۡهَبُ جُفَآءٗۖ وَأَمَّا مَا يَنفَعُ ٱلنَّاسَ فَيَمۡكُثُ فِي ٱلۡأَرۡضِۚ كَذَٰلِكَ يَضۡرِبُ ٱللَّهُ ٱلۡأَمۡثَالَ
Allah gökten su indirir, vadiler kendi miktarınca dolar taşar. Sel, üste çıkan köpüğü alır götürür. Süslenmek veya faydalanmak için ateşte erittiklerinizin üzerinde de buna benzer bir köpük vardır. Allah, hak ve batıl için böylece örnek verir. Köpük atılıp, gider, insanlara faydalı olan ise yerde kalır. Allah bunun gibi daha nice misaller verir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
لِلَّذِينَ ٱسۡتَجَابُواْ لِرَبِّهِمُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ وَٱلَّذِينَ لَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُۥ لَوۡ أَنَّ لَهُم مَّا فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا وَمِثۡلَهُۥ مَعَهُۥ لَٱفۡتَدَوۡاْ بِهِۦٓۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ سُوٓءُ ٱلۡحِسَابِ وَمَأۡوَىٰهُمۡ جَهَنَّمُۖ وَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ
Rablerinin çağrısına uyanlara en güzel karşılık (Cennet) vardır. O’nun çağrısına uymayanlar ise, yeryüzünde olan her şey ve daha bir katı onların olsa, kurtulmak için fidye verirlerdi. İşte hesabın en kötü olanı onlaradır. Barınakları Cehennem'dir, ne kötü bir yataktır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
۞ أَفَمَن يَعۡلَمُ أَنَّمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَ مِن رَّبِّكَ ٱلۡحَقُّ كَمَنۡ هُوَ أَعۡمَىٰٓۚ إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ
Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse, onu bilmeyen köre benzer mi? Ancak akıl sahipleri bunu öğüt alırlar
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
ٱلَّذِينَ يُوفُونَ بِعَهۡدِ ٱللَّهِ وَلَا يَنقُضُونَ ٱلۡمِيثَٰقَ
Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getirenler, antlaşmayı bozmayanlardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَٱلَّذِينَ يَصِلُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيَخۡشَوۡنَ رَبَّهُمۡ وَيَخَافُونَ سُوٓءَ ٱلۡحِسَابِ
Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi birleştirenler, Rablerinden korkup çekinen, kötü hesaptan korkanlardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَٱلَّذِينَ صَبَرُواْ ٱبۡتِغَآءَ وَجۡهِ رَبِّهِمۡ وَأَقَامُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَأَنفَقُواْ مِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ سِرّٗا وَعَلَانِيَةٗ وَيَدۡرَءُونَ بِٱلۡحَسَنَةِ ٱلسَّيِّئَةَ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ عُقۡبَى ٱلدَّارِ
Onlar, Rablerinin yüzünü (rızasını) kazanmak için sabredenler, namazı ikame edenler; kendilerine verdiğimiz rızıktan, gizli ve açık olarak infak edip harcayanlar, kötülüğü iyilikle savanlardır. İşte onlar için yurdun (en güzel) sonucu vardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
جَنَّٰتُ عَدۡنٖ يَدۡخُلُونَهَا وَمَن صَلَحَ مِنۡ ءَابَآئِهِمۡ وَأَزۡوَٰجِهِمۡ وَذُرِّيَّٰتِهِمۡۖ وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ يَدۡخُلُونَ عَلَيۡهِم مِّن كُلِّ بَابٖ
Adn cennetleri, girecekleri yerdir; babalarının, eşlerinin, çocuklarının salih olanları da oradadır. Melekler her kapıdan yanlarına girip:
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
سَلَٰمٌ عَلَيۡكُم بِمَا صَبَرۡتُمۡۚ فَنِعۡمَ عُقۡبَى ٱلدَّارِ
Sabretmenize karşılık size selam olsun! Burası (Cennet) son yurt olarak ne güzeldir, derler.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَٱلَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهۡدَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مِيثَٰقِهِۦ وَيَقۡطَعُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيُفۡسِدُونَ فِي ٱلۡأَرۡضِ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمُ ٱللَّعۡنَةُ وَلَهُمۡ سُوٓءُ ٱلدَّارِ
Allah'a verdikleri sözü kuvvetle sağlamlaştırdıktan sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyleri ayıranlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lanet onlar içindir. Ve kötü yurt (Cehennem) onlarındır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
ٱللَّهُ يَبۡسُطُ ٱلرِّزۡقَ لِمَن يَشَآءُ وَيَقۡدِرُۚ وَفَرِحُواْ بِٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَمَا ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا فِي ٱلۡأٓخِرَةِ إِلَّا مَتَٰعٞ
Allah dilediği kimseye rızkını genişletir ve (dilediğini de) daraltır. Onlar dünya hayatıyla sevinip,şımardılar. Oysa ahiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡهِ ءَايَةٞ مِّن رَّبِّهِۦۚ قُلۡ إِنَّ ٱللَّهَ يُضِلُّ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِيٓ إِلَيۡهِ مَنۡ أَنَابَ
Kâfirler: O’na Rabbinden bir ayet/mucize indirilmeli değil miydi? derler. De ki: Kuşkusuz Allah dilediğini saptırır ve Kendisine yöneleni doğru yola eriştirir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَتَطۡمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكۡرِ ٱللَّهِۗ أَلَا بِذِكۡرِ ٱللَّهِ تَطۡمَئِنُّ ٱلۡقُلُوبُ
İman edenlerin kalpleri Allah’ın zikriyle huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ın zikri ile huzura kavuşur.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ طُوبَىٰ لَهُمۡ وَحُسۡنُ مَـَٔابٖ
İman edip salih amellerde bulunanlar için (tuba) güzellikler ve varılacak güzel bir yurt vardır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
كَذَٰلِكَ أَرۡسَلۡنَٰكَ فِيٓ أُمَّةٖ قَدۡ خَلَتۡ مِن قَبۡلِهَآ أُمَمٞ لِّتَتۡلُوَاْ عَلَيۡهِمُ ٱلَّذِيٓ أَوۡحَيۡنَآ إِلَيۡكَ وَهُمۡ يَكۡفُرُونَ بِٱلرَّحۡمَٰنِۚ قُلۡ هُوَ رَبِّي لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيۡهِ تَوَكَّلۡتُ وَإِلَيۡهِ مَتَابِ
İşte böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Rahman’a küfrettiler. De ki: O benim Rabbim’dir, O’ndan başka (hak) ilah yoktur. Yalnızca O’na tevekkül ettim, dönüşüm de O’nadır!
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَلَوۡ أَنَّ قُرۡءَانٗا سُيِّرَتۡ بِهِ ٱلۡجِبَالُ أَوۡ قُطِّعَتۡ بِهِ ٱلۡأَرۡضُ أَوۡ كُلِّمَ بِهِ ٱلۡمَوۡتَىٰۗ بَل لِّلَّهِ ٱلۡأَمۡرُ جَمِيعًاۗ أَفَلَمۡ يَاْيۡـَٔسِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَن لَّوۡ يَشَآءُ ٱللَّهُ لَهَدَى ٱلنَّاسَ جَمِيعٗاۗ وَلَا يَزَالُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ تُصِيبُهُم بِمَا صَنَعُواْ قَارِعَةٌ أَوۡ تَحُلُّ قَرِيبٗا مِّن دَارِهِمۡ حَتَّىٰ يَأۡتِيَ وَعۡدُ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُخۡلِفُ ٱلۡمِيعَادَ
Eğer okunan bir Kur'an ile dağlar yürütülseydi veya onunla yer parçalansaydı yahut onunla ölüler konuşturulsaydı (o Kitap yine bu Kur'an olacaktı). Bilakis, bütün emir Allah’ındır. İman edenler bilmiyorlar mı ki, Allah dileseydi bütün insanlara hidayet ederdi. Allah’ın vaadi gelinceye kadar, yaptıkları işler sebebiyle kâfirlere ya ansızın büyük bir bela gelmeye devam edecek veya o bela evlerinin yakınına inecek Allah, vaadinden asla dönmez.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَلَقَدِ ٱسۡتُهۡزِئَ بِرُسُلٖ مِّن قَبۡلِكَ فَأَمۡلَيۡتُ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ ثُمَّ أَخَذۡتُهُمۡۖ فَكَيۡفَ كَانَ عِقَابِ
Senden önce de nice rasûllerle alay edilmişti. Kâfirler önce erteledim, sonra da (azap ile) yakaladım. Azabım nasılmış?
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
أَفَمَنۡ هُوَ قَآئِمٌ عَلَىٰ كُلِّ نَفۡسِۭ بِمَا كَسَبَتۡۗ وَجَعَلُواْ لِلَّهِ شُرَكَآءَ قُلۡ سَمُّوهُمۡۚ أَمۡ تُنَبِّـُٔونَهُۥ بِمَا لَا يَعۡلَمُ فِي ٱلۡأَرۡضِ أَم بِظَٰهِرٖ مِّنَ ٱلۡقَوۡلِۗ بَلۡ زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ مَكۡرُهُمۡ وَصُدُّواْ عَنِ ٱلسَّبِيلِۗ وَمَن يُضۡلِلِ ٱللَّهُ فَمَا لَهُۥ مِنۡ هَادٖ
Her nefsin yaptığı üzerinde kaim/gözetici olana, (bunu yapamayanlarla şirk koşulur mu?) Onlar Allah’a ortaklar koştular. De ki: Onların isimlerini söyleyin bakayım. Yoksa siz Allah'a yeryüzünde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Bu açığa çıkan batıl sözlerle mi (bunları ortaklar edindiniz)? Fakat kâfirler kurdukları tuzakları güzel gösterildi ve (bu onları) doğru yoldan alıkoydu. Allah’ın saptırdığına hidayet eden yoktur.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
لَّهُمۡ عَذَابٞ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَاۖ وَلَعَذَابُ ٱلۡأٓخِرَةِ أَشَقُّۖ وَمَا لَهُم مِّنَ ٱللَّهِ مِن وَاقٖ
Onlara, dünya hayatında azap vardır, ahiret azabı ise daha çetindir. Onları Allah’tan (azabından) koruyacak yoktur.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
۞ مَّثَلُ ٱلۡجَنَّةِ ٱلَّتِي وُعِدَ ٱلۡمُتَّقُونَۖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُۖ أُكُلُهَا دَآئِمٞ وَظِلُّهَاۚ تِلۡكَ عُقۡبَى ٱلَّذِينَ ٱتَّقَواْۚ وَّعُقۡبَى ٱلۡكَٰفِرِينَ ٱلنَّارُ
Takva sahiplerine vadedilen Cennet'in sıfatı şöyledir: Altından ırmaklar akar; yiyecekleri ve gölgeleri devamlıdır. Bu, muttakiler için (güzel) sonuçtur. Kâfirlerin (kötü) sonu ise ateştir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ يَفۡرَحُونَ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيۡكَۖ وَمِنَ ٱلۡأَحۡزَابِ مَن يُنكِرُ بَعۡضَهُۥۚ قُلۡ إِنَّمَآ أُمِرۡتُ أَنۡ أَعۡبُدَ ٱللَّهَ وَلَآ أُشۡرِكَ بِهِۦٓۚ إِلَيۡهِ أَدۡعُواْ وَإِلَيۡهِ مَـَٔابِ
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle sevinirler. Bazı gruplar içinde, onun bir kısmını inkar edenler vardır. De ki: Ben ancak Allah’a ibadet etmekle ve O’na asla şirk koşmamakla emrolundum. Sadece ona davet ederim. Dönüşüm de O’nadır!
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَكَذَٰلِكَ أَنزَلۡنَٰهُ حُكۡمًا عَرَبِيّٗاۚ وَلَئِنِ ٱتَّبَعۡتَ أَهۡوَآءَهُم بَعۡدَ مَا جَآءَكَ مِنَ ٱلۡعِلۡمِ مَا لَكَ مِنَ ٱللَّهِ مِن وَلِيّٖ وَلَا وَاقٖ
İşte böylece Kur’an’ı Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir veli ve koruyucu olamaz.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا رُسُلٗا مِّن قَبۡلِكَ وَجَعَلۡنَا لَهُمۡ أَزۡوَٰجٗا وَذُرِّيَّةٗۚ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَن يَأۡتِيَ بِـَٔايَةٍ إِلَّا بِإِذۡنِ ٱللَّهِۗ لِكُلِّ أَجَلٖ كِتَابٞ
Senden önce de rasûlleri göndermiştik; onları eş ve çocuk sahibi kılmıştık. Allah’ın izni olmadan hiçbir rasûlün bir ayet getirmesi mümkün değildir. Her ecel (süresi) yazılmıştır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
يَمۡحُواْ ٱللَّهُ مَا يَشَآءُ وَيُثۡبِتُۖ وَعِندَهُۥٓ أُمُّ ٱلۡكِتَٰبِ
Allah dilediğini siler, dilediğini sabit kılar; ana Kitap O’nun katındadır.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَإِن مَّا نُرِيَنَّكَ بَعۡضَ ٱلَّذِي نَعِدُهُمۡ أَوۡ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِنَّمَا عَلَيۡكَ ٱلۡبَلَٰغُ وَعَلَيۡنَا ٱلۡحِسَابُ
Onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek ya da (bu azaptan önce) senin öldürsek, senin görevin ancak tebliğdir. Hesap bize aittir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا نَأۡتِي ٱلۡأَرۡضَ نَنقُصُهَا مِنۡ أَطۡرَافِهَاۚ وَٱللَّهُ يَحۡكُمُ لَا مُعَقِّبَ لِحُكۡمِهِۦۚ وَهُوَ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ
Bizim yeryüzünün etrafından gitgide eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Hüküm Allah’ındır, O’nun hükmünü reddedecek yoktur. O, hesabı çabuk görendir.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَقَدۡ مَكَرَ ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ فَلِلَّهِ ٱلۡمَكۡرُ جَمِيعٗاۖ يَعۡلَمُ مَا تَكۡسِبُ كُلُّ نَفۡسٖۗ وَسَيَعۡلَمُ ٱلۡكُفَّٰرُ لِمَنۡ عُقۡبَى ٱلدَّارِ
Onlardan önce de tuzak kurdular, oysa bütün tuzaklar Allah’ındır, her nefsin ne kazandığını bilir. Kâfirler de bilecektir, (güzel) akibetin kimin olduğunu?!
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَسۡتَ مُرۡسَلٗاۚ قُلۡ كَفَىٰ بِٱللَّهِ شَهِيدَۢا بَيۡنِي وَبَيۡنَكُمۡ وَمَنۡ عِندَهُۥ عِلۡمُ ٱلۡكِتَٰبِ
Kâfir olanlar: Sen rasûl olarak gönderilmiş değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve kitap ilmine sahip olanlar yeter.
അറബി ഖുർആൻ വിവരണങ്ങൾ:
 
പരിഭാഷ അദ്ധ്യായം: സൂറത്തു റഅ്ദ്
സൂറത്തുകളുടെ സൂചിക പേജ് നമ്പർ
 
വിശുദ്ധ ഖുർആൻ പരിഭാഷ - തുർകിഷ് വിവർത്തനം - ശഅ്ബാൻ ബറേത്ഷ് - വിവർത്തനങ്ങളുടെ സൂചിക

വിശുദ്ധ ഖുർആൻ ആശയവിവർത്തനം (തുർകിഷ് ഭാഷയിൽ). ശഅ്ബാൻ ബറേത്ഷ് നടത്തിയ വിവർത്തനം. റുവ്വാദ് തർജമ സെന്ററിന്റെ മേൽനോട്ടത്തിൽ പരിശോധന പൂർത്തീകരിച്ചിട്ടുണ്ട്. നിര്‍ദേശങ്ങള്‍ക്കും, തിരുത്തലുകൾക്കും വേണ്ടി മൂലവിവർത്തനം പുനഃപരിശോധനക്കായി ലഭ്യമാണ്.

അടക്കുക