Check out the new design

Vertaling van de betekenissen Edele Qur'an - De Turkse vertaling van de samenvatting van de tafsier van de Heilige Koran * - Index van vertaling


Vertaling van de betekenissen Surah: An-Noer   Vers:
رِجَالٞ لَّا تُلۡهِيهِمۡ تِجَٰرَةٞ وَلَا بَيۡعٌ عَن ذِكۡرِ ٱللَّهِ وَإِقَامِ ٱلصَّلَوٰةِ وَإِيتَآءِ ٱلزَّكَوٰةِ يَخَافُونَ يَوۡمٗا تَتَقَلَّبُ فِيهِ ٱلۡقُلُوبُ وَٱلۡأَبۡصَٰرُ
O kimseler ki; onları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah Teâlâ'nın zikrinden, namazı en kamil bir şekilde dosdoğru kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyabilir. Kıyamet gününden korkarlar. O gün, kalplerin azaptan kurtulmak arzusu ile azaba çarptırılmak korkusu arasında kararsız kaldığı ve gözlerin hangi yöne bakacağı hakkında bir o yana bir bu yana dönüp durduğu gündür.
Arabische uitleg van de Qur'an:
لِيَجۡزِيَهُمُ ٱللَّهُ أَحۡسَنَ مَا عَمِلُواْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضۡلِهِۦۗ وَٱللَّهُ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٖ
Onlar bu amelleri işlemişlerdir. Zira Yüce Allah'ın bu yaptıklarına karşılık en iyi şekilde mükâfat vermesi ve lütfunu arttırmasını beklerler. Yüce Allah, dilediklerine yaptıkları amellerin kadrince hesapsız rızık verir. Bu karşılık yaptıklarından kat kat daha fazladır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَعۡمَٰلُهُمۡ كَسَرَابِۭ بِقِيعَةٖ يَحۡسَبُهُ ٱلظَّمۡـَٔانُ مَآءً حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَهُۥ لَمۡ يَجِدۡهُ شَيۡـٔٗا وَوَجَدَ ٱللَّهَ عِندَهُۥ فَوَفَّىٰهُ حِسَابَهُۥۗ وَٱللَّهُ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ
Yüce Allah'a iman etmeyip, kâfir olanların yaptığı amellerin bir sevabı yoktur. Bu ameller, düz bir arazideki seraba benzer. Susayan kimse onu su zanneder ve ona doğru gelir. Nihayet ona vardığında yanında durur, fakat su bulamamıştır. İşte kâfir de böyledir. O; amellerinin kendisine fayda vereceğini zanneder. Ölüp de yeniden diriltilir. Fakat amellerinin sevabını bulamamış ve Rabbini yanı başında bulmuştur. Yüce Allah onun hesabını, amellerinin karşılığını tastamam vererek görür. Allah hesabı çok çabuk görendir.
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَوۡ كَظُلُمَٰتٖ فِي بَحۡرٖ لُّجِّيّٖ يَغۡشَىٰهُ مَوۡجٞ مِّن فَوۡقِهِۦ مَوۡجٞ مِّن فَوۡقِهِۦ سَحَابٞۚ ظُلُمَٰتُۢ بَعۡضُهَا فَوۡقَ بَعۡضٍ إِذَآ أَخۡرَجَ يَدَهُۥ لَمۡ يَكَدۡ يَرَىٰهَاۗ وَمَن لَّمۡ يَجۡعَلِ ٱللَّهُ لَهُۥ نُورٗا فَمَا لَهُۥ مِن نُّورٍ
Yahut onların amelleri derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. O karanlıkların üstünü bir dalga örter. O dalganın üstüne bir dalga ve bir dalga daha. Bunların üstünde ise o kimsenin yolunu bulmasını sağlayan yıldızları örten bir bulut vardır. Birbiri üstüne birikip yığılmış olan karanlıklar. Öyle ki böyle bir karanlığa düşmüş kimse elini çıkarıp uzatsa karanlığın şiddetinden dolayı neredeyse elini dahi göremez. İşte kâfir böyledir. Cehaletin, şüphenin, şaşkınlığın ve kalbindeki mühürlenmenin karanlıkları onun üzerine üst üste yığılmıştır. Allah kimi, kendisini sapıklıktan hidayete ileterek ve kitabından ilim vererek rızıklandırmazsa o kimse için kendisi ile doğruyu bulacağı ne bir hidayet ve ne de aydınlanacağı bir kitap vardır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُۥ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَٱلطَّيۡرُ صَٰٓفَّٰتٖۖ كُلّٞ قَدۡ عَلِمَ صَلَاتَهُۥ وَتَسۡبِيحَهُۥۗ وَٱللَّهُ عَلِيمُۢ بِمَا يَفۡعَلُونَ
Ey Resul! Göklerde ve yerde Allah'ın yarattığı tüm varlıkların O'nu tespih ettiğini bilmez misin? Kuşlar; havada kanatlarını çırparak O'nu tespih ederler. Yüce Allah; mahlukatından her birinin ne yaptığını çok iyi bilir. Yarattığı insanın namazını ve kuşların O'nu tespih etmesini çok iyi bilir. Yüce Allah, tüm yaratılmışların yaptıklarını hakkıyla bilendir. Onların yaptıklarından hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَلِلَّهِ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَإِلَى ٱللَّهِ ٱلۡمَصِيرُ
Göklerin ve yerin mülkü sadece Allah'ındır. Kıyamet günü, hesap ve karşılık için dönüş de ancak O'nadır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُزۡجِي سَحَابٗا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيۡنَهُۥ ثُمَّ يَجۡعَلُهُۥ رُكَامٗا فَتَرَى ٱلۡوَدۡقَ يَخۡرُجُ مِنۡ خِلَٰلِهِۦ وَيُنَزِّلُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن جِبَالٖ فِيهَا مِنۢ بَرَدٖ فَيُصِيبُ بِهِۦ مَن يَشَآءُ وَيَصۡرِفُهُۥ عَن مَّن يَشَآءُۖ يَكَادُ سَنَا بَرۡقِهِۦ يَذۡهَبُ بِٱلۡأَبۡصَٰرِ
Ey Resul! Allah'ın, bulutları sürüp sevk ettiğini sonra o bulutların parçalarını bir araya getirdiğini sonra da bulutları üst üste yığdığını görmez misin? Yağmurun o bulutların içinden çıktığını görürsün. Yine Allah, gökyüzünden dağlara benzeyen yoğun bulutlardan taş gibi donmuş su (dolu) indirir. Bu doluyu, kullarından dilediğine isabet ettirir ve dilediğinden de uzaklaştırır. Bulutların şimşeği; parlaklığının şiddetinden dolayı neredeyse gözleri alır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
Voordelen van de verzen op deze pagina:
• موازنة المؤمن بين المشاغل الدنيوية والأعمال الأخروية أمر لازم.
Müminin, dünyevi işleri ile uhrevi işlerini dengelemesi gerekli olan bir husustur.

• بطلان عمل الكافر لفقد شرط الإيمان.
İman şartını yerine getirmemesi sebebi ile kâfir kimsenin amellerinin boşa gitmesi beyan edilmiştir.

• أن الكافر نشاز من مخلوقات الله المسبِّحة المطيعة.
Kâfir kimse; Allah'ı tespih eden ve O'na itaat eden kullarına uyum göstermez, onlara aykırıdır.

• جميع مراحل المطر من خلق الله وتقديره.
Yağmur yağma aşamaları tümüyle Yüce Allah'ın yaratması ve takdirindendir.

 
Vertaling van de betekenissen Surah: An-Noer
Surah's Index Pagina nummer
 
Vertaling van de betekenissen Edele Qur'an - De Turkse vertaling van de samenvatting van de tafsier van de Heilige Koran - Index van vertaling

Uitgegeven door het Tafsier Centrum voor Koranstudies.

Sluit