Check out the new design

Vertaling van de betekenissen Edele Qur'an - De Turkse vertaling van de samenvatting van de tafsier van de Heilige Koran * - Index van vertaling


Vertaling van de betekenissen Surah: el-Araf   Vers:
قَالَا رَبَّنَا ظَلَمۡنَآ أَنفُسَنَا وَإِن لَّمۡ تَغۡفِرۡ لَنَا وَتَرۡحَمۡنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡخَٰسِرِينَ
Âdem ve Havva dedi ki: "Ey Rabbimiz! Meyvesini yememizi yasakladığın ağaçtan yiyerek kendimize zulmettik. Eğer sen bizim günahlarımızı bağışlamaz ve rahmetinle merhamet etmezsen, bizler dünyada ve ahiretteki nasibimizi kaybederek hüsrana uğramışlardan oluruz.”
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ ٱهۡبِطُواْ بَعۡضُكُمۡ لِبَعۡضٍ عَدُوّٞۖ وَلَكُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُسۡتَقَرّٞ وَمَتَٰعٌ إِلَىٰ حِينٖ
Allah, Âdem, Havva ve İblis'e şöyle dedi: "Cennetten yeryüzüne inin bakalım. Sizler birbirinizin düşmanı olacaksınız. Artık yeryüzü belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşme yeridir. Belirli bir vakte kadar orada bulunan nimetlerden faydalanın.”
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ فِيهَا تَحۡيَوۡنَ وَفِيهَا تَمُوتُونَ وَمِنۡهَا تُخۡرَجُونَ
Allah, Âdem, Havva ve zürriyetine hitap ederek şöyle dedi: “Bu yeryüzünde Yüce Allah’ın sizin için takdir ettiği kadar bir süre yaşayacak ve orada öleceksiniz. Sonra orada defnedileceksiniz ve orada bulunan kabirlerinizden yeniden dirilmek için çıkartılacaksınız.”
Arabische uitleg van de Qur'an:
يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ قَدۡ أَنزَلۡنَا عَلَيۡكُمۡ لِبَاسٗا يُوَٰرِي سَوۡءَٰتِكُمۡ وَرِيشٗاۖ وَلِبَاسُ ٱلتَّقۡوَىٰ ذَٰلِكَ خَيۡرٞۚ ذَٰلِكَ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ لَعَلَّهُمۡ يَذَّكَّرُونَ
Ey Âdemoğlu! Sizlere mahrem bölgenizi örtmeniz için kesinlikle zaruri olan elbiseler ve de insanlar arasında süslenip güzelleştiğiniz tamamlayıcı elbiseler kıldık. Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak olan takva elbisesi ise bu somut elbiselerden daha da hayırlıdır. İşte bu zikredilen elbiseler, Allah'ın kudretine delalet eden ayetlerindendir. Umulur ki, onun sizler üzerine olan nimetlerini hatırlar ve ona şükredersiniz.
Arabische uitleg van de Qur'an:
يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ لَا يَفۡتِنَنَّكُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ كَمَآ أَخۡرَجَ أَبَوَيۡكُم مِّنَ ٱلۡجَنَّةِ يَنزِعُ عَنۡهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوۡءَٰتِهِمَآۚ إِنَّهُۥ يَرَىٰكُمۡ هُوَ وَقَبِيلُهُۥ مِنۡ حَيۡثُ لَا تَرَوۡنَهُمۡۗ إِنَّا جَعَلۡنَا ٱلشَّيَٰطِينَ أَوۡلِيَآءَ لِلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ
Ey Âdemoğlu! Şeytan size, günahları güzel göstererek mahrem yerleri örten bedensel elbiselerden veya takva elbisesinden sıyırarak sakın aldatmasın. Muhakkak o, daha önce sizin ebeveynlerinizi de ağaçtan yemeyi güzel göstererek kandırmıştı. Bunun neticesinde o ikisi de cennetten çıkarılmış ve mahrem yerleri açılarak görünmüştü. Muhakkak şeytan ve zürriyeti sizleri görüyor ve izliyorlar. Oysa sizler onları göremiyor ve izleyemiyorsunuz. Öyleyse sizin, ona ve zürriyetine karşı çok dikkatli olmanız gerekir. Muhakkak biz, Şeytanları Allah’a iman etmeyenlerin dostları kıldık. Nitekim onların, salih amel işleyen Müminler üzerinde hiçbir gücü yoktur.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَإِذَا فَعَلُواْ فَٰحِشَةٗ قَالُواْ وَجَدۡنَا عَلَيۡهَآ ءَابَآءَنَا وَٱللَّهُ أَمَرَنَا بِهَاۗ قُلۡ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَأۡمُرُ بِٱلۡفَحۡشَآءِۖ أَتَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ مَا لَا تَعۡلَمُونَ
Müşrikler; şirk koşmak, Kâbe’yi çırılçıplak tavaf etmek ve benzeri son derece çirkin işleri yapınca, atalarını bunları yaparken bulduklarını ve Yüce Allah’ın kendilerine bunu emrettiğini mazeret olarak sunarlar. -Ey Muhammed!- Onlara cevap olarak de ki: "Allah asla günah işlemenizi emretmez. Bilakis bunu size yasaklar. Nasıl olur da Ona karşı bunu iddia edersiniz? -Ey müşrikler!- Allah adına bilmediğiniz, yalan ve iftira olan şeyler mi söylüyorsunuz?"
Arabische uitleg van de Qur'an:
قُلۡ أَمَرَ رَبِّي بِٱلۡقِسۡطِۖ وَأَقِيمُواْ وُجُوهَكُمۡ عِندَ كُلِّ مَسۡجِدٖ وَٱدۡعُوهُ مُخۡلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَۚ كَمَا بَدَأَكُمۡ تَعُودُونَ
-Ey Muhammed!- O müşriklere de ki : "Şüphesiz Allah, adaletli olmayı emreder. Hayâsızlığı ve çirkin şeyleri ise asla emretmez. Özellikle mescitlerde yapılan ibadetler olmak üzere, bütün ibadetleri sadece Allah'a has kılmayı, ibadetleri sadece O'na yapmayı ve bir tek O'na dua etmenizi emreder. O sizi, ilk başta yoktan yarattığı gibi, tekrar diri olarak tekrardan döndürecektir. Sizleri yoktan var etmeye kadir olan, sizleri tekrar geri döndürmeye ve yeniden diriltmeye de kadirdir.
Arabische uitleg van de Qur'an:
فَرِيقًا هَدَىٰ وَفَرِيقًا حَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلضَّلَٰلَةُۚ إِنَّهُمُ ٱتَّخَذُواْ ٱلشَّيَٰطِينَ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَيَحۡسَبُونَ أَنَّهُم مُّهۡتَدُونَ
Doğrusu Allah, insanları iki grup kılmıştır. Sizlerden bir gruba doğru yolu göstererek onlara hidayeti kolaylaştırmış ve bunun önündeki engelleri de ortadan kaldırmıştır. Diğer grubun ise doğru yoldan sapmaları gerekli olmuştur. Çünkü onlar, Allah’ın dışında şeytanları dostlar edindiler. Kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederek cahilce ona boyun eğdiler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
Voordelen van de verzen op deze pagina:
• من أَشْبَهَ آدم بالاعتراف وسؤال المغفرة والندم والإقلاع - إذا صدرت منه الذنوب - اجتباه ربه وهداه. ومن أَشْبَهَ إبليس - إذا صدر منه الذنب بالإصرار والعناد - فإنه لا يزداد من الله إلا بُعْدًا.
Günah işleyen kimse yaptıklarını itiraf eder, bunlardan dolayı bağışlanma diler, kendini pişman hisseder ve işlemiş olduğu bu günahları terk ederse Âdem’in tavrına benzer bir davranış sergilemiş olur. Böylece Rabbi onu seçkin bir kul yapar ve ona hidayet eder. Her kim de bir günah işer ardından inat ve ısrarla buna devam ederse İblis'e benzer bir davranışta bulunmuştur. Durumu böyle olan kimse ancak Allah’tan daha da fazla uzaklaşır.

• اللباس نوعان: ظاهري يستر العورةَ، وباطني وهو التقوى الذي يستمر مع العبد، وهو جمال القلب والروح.
Elbiseler iki çeşittir: Mahrem yerlerin örtüldüğü bedensel elbiseler ve kul ile sürekli bereber olan dindarlık (elbisesi). Bu soyut bir elbise olup, kalp ve ruhun güzelliğidir.

• كثير من أعوان الشيطان يدعون إلى نزع اللباس الظاهري؛ لتنكشف العورات، فيهون على الناس فعل المنكرات وارتكاب الفواحش.
Şeytanın avanelerinin çoğu bedensel elbiselerin çıkarılmasına ve mahrem yerlerin gösterilmesine davet eder. Böylece insanlara, çirkin işler yapmaları ve hayasızlığa düşmeleri kolay gelir.

• أن الهداية بفضل الله ومَنِّه، وأن الضلالة بخذلانه للعبد إذا تولَّى -بجهله وظلمه- الشيطانَ، وتسبَّب لنفسه بالضلال.
Hidayet, Allah’ın bir ihsanı ve lütfudur. Dalalet ise, -cehaleti ve zulmüyle- şeytanı dost edinerek kulun rezil rüsva olmasıdır. Kendisi için dalalete sebep olmuştur.

 
Vertaling van de betekenissen Surah: el-Araf
Surah's Index Pagina nummer
 
Vertaling van de betekenissen Edele Qur'an - De Turkse vertaling van de samenvatting van de tafsier van de Heilige Koran - Index van vertaling

Uitgegeven door het Tafsier Centrum voor Koranstudies.

Sluit