Vertaling van de betekenissen Edele Qur'an - Turkse vertaling - Shaaban Brits * - Index van vertaling

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Vertaling van de betekenissen Surah: Soerat Saad   Vers:

Sûratu's-Sâd

صٓۚ وَٱلۡقُرۡءَانِ ذِي ٱلذِّكۡرِ
Sâd. Şerefli/öğüt olan Kur’an’a yemin olsun ki!
Arabische uitleg van de Qur'an:
بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِي عِزَّةٖ وَشِقَاقٖ
Kâfir olanlar kibir ve ayrılık içindedirler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
كَمۡ أَهۡلَكۡنَا مِن قَبۡلِهِم مِّن قَرۡنٖ فَنَادَواْ وَّلَاتَ حِينَ مَنَاصٖ
Onlardan önceki nesillerden nicelerini helak ettik. Feryat ettiler ama vakit kurtuluş/kaçış vakti değildi. @Correct
Onlardan önceki nesillerden nicelerini helak ettik. Feryat ettiler ama vakit/kurtuluş kaçış vakti değildi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَعَجِبُوٓاْ أَن جَآءَهُم مُّنذِرٞ مِّنۡهُمۡۖ وَقَالَ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا سَٰحِرٞ كَذَّابٌ
Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaşırdılar. Kâfirler dedi ki: Bu, yalancı bir sihirbaz!
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَجَعَلَ ٱلۡأٓلِهَةَ إِلَٰهٗا وَٰحِدًاۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيۡءٌ عُجَابٞ
İlahları tek bir ilah mı yaptı? Bu, hayret edilecek bir şeydir.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَٱنطَلَقَ ٱلۡمَلَأُ مِنۡهُمۡ أَنِ ٱمۡشُواْ وَٱصۡبِرُواْ عَلَىٰٓ ءَالِهَتِكُمۡۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيۡءٞ يُرَادُ
Onların ileri gelenleri: Yürüyün, ilahlarınıza bağlılıkta sebat gösterin, sizden istenen şey budur, diye harekete geçtiler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
مَا سَمِعۡنَا بِهَٰذَا فِي ٱلۡمِلَّةِ ٱلۡأٓخِرَةِ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا ٱخۡتِلَٰقٌ
Bunu son dinde de işitmedik, bu sadece bir uydurmadır!
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَءُنزِلَ عَلَيۡهِ ٱلذِّكۡرُ مِنۢ بَيۡنِنَاۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّن ذِكۡرِيۚ بَل لَّمَّا يَذُوقُواْ عَذَابِ
Kur’an, aramızdan ona mı indirilmiş? Hayır, onlar zikrimden şüphe ediyorlar. Çünkü henüz azabımı tatmadılar!
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَمۡ عِندَهُمۡ خَزَآئِنُ رَحۡمَةِ رَبِّكَ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡوَهَّابِ
Yoksa Aziz ve Vehhab olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mı?
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَمۡ لَهُم مُّلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَاۖ فَلۡيَرۡتَقُواْ فِي ٱلۡأَسۡبَٰبِ
Yoksa, göklerin, yerin ve arasındakilerin mülkü onlara mı ait? Öyle ise sebeplere tutunarak göğe yükselsinler!
Arabische uitleg van de Qur'an:
جُندٞ مَّا هُنَالِكَ مَهۡزُومٞ مِّنَ ٱلۡأَحۡزَابِ
Onlar, çeşitli gruplardan oluşmuş bir ordudur; işte şurada bozguna uğratılacaklardır
Arabische uitleg van de Qur'an:
كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ وَعَادٞ وَفِرۡعَوۡنُ ذُو ٱلۡأَوۡتَادِ
Onlardan önce Nuh, Âd ve kazıklar/üstün güç sahibi Firavun kavmi de yalanlamıştı.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَثَمُودُ وَقَوۡمُ لُوطٖ وَأَصۡحَٰبُ لۡـَٔيۡكَةِۚ أُوْلَٰٓئِكَ ٱلۡأَحۡزَابُ
Semud ve Lut’un kavmi de, Eyke halkı da. İşte onlar da birer grup idiler!
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِن كُلٌّ إِلَّا كَذَّبَ ٱلرُّسُلَ فَحَقَّ عِقَابِ
Hemen hepsi de elçileri yalanladılar da azabımı hak ettiler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَمَا يَنظُرُ هَٰٓؤُلَآءِ إِلَّا صَيۡحَةٗ وَٰحِدَةٗ مَّا لَهَا مِن فَوَاقٖ
Bunlar da ancak, bir daha geri dönmeyecek olan tek bir çığlık beklemektedirler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَقَالُواْ رَبَّنَا عَجِّل لَّنَا قِطَّنَا قَبۡلَ يَوۡمِ ٱلۡحِسَابِ
Rabbimiz! Bizim payımızı hesap gününden önce ver, dediler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
ٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَٱذۡكُرۡ عَبۡدَنَا دَاوُۥدَ ذَا ٱلۡأَيۡدِۖ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٌ
Onların söylediklerine sabırlı ol. Kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah'a yönelirdi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِنَّا سَخَّرۡنَا ٱلۡجِبَالَ مَعَهُۥ يُسَبِّحۡنَ بِٱلۡعَشِيِّ وَٱلۡإِشۡرَاقِ
Doğrusu biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah onlar kendisiyle (Davud ile) birlikte (Allah'ı) tesbih ederlerdi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَٱلطَّيۡرَ مَحۡشُورَةٗۖ كُلّٞ لَّهُۥٓ أَوَّابٞ
Kuşları da toplu olarak (onunla birlikte tesbih ettiler) Hepsi de O'na (Allah'a) dönmüşlerdi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَشَدَدۡنَا مُلۡكَهُۥ وَءَاتَيۡنَٰهُ ٱلۡحِكۡمَةَ وَفَصۡلَ ٱلۡخِطَابِ
Onun (Davud'un) mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmeti ve açık/güzel konuşmayı vermiştik
Arabische uitleg van de Qur'an:
۞ وَهَلۡ أَتَىٰكَ نَبَؤُاْ ٱلۡخَصۡمِ إِذۡ تَسَوَّرُواْ ٱلۡمِحۡرَابَ
Sana o davacıların haberi gelmedi mi? Hani ma'bed(in duvarın)a tırmanmışlardı.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِذۡ دَخَلُواْ عَلَىٰ دَاوُۥدَ فَفَزِعَ مِنۡهُمۡۖ قَالُواْ لَا تَخَفۡۖ خَصۡمَانِ بَغَىٰ بَعۡضُنَا عَلَىٰ بَعۡضٖ فَٱحۡكُم بَيۡنَنَا بِٱلۡحَقِّ وَلَا تُشۡطِطۡ وَٱهۡدِنَآ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلصِّرَٰطِ
Davud’un yanına girmişlerdi. Davut da onlardan korkmuştu. Korkma, dediler. Birbirinin hakkına saldırmış iki davacıyız. Aramızda hak ile hüküm ver. Zulmetme. Bize doğru yolu göster.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِنَّ هَٰذَآ أَخِي لَهُۥ تِسۡعٞ وَتِسۡعُونَ نَعۡجَةٗ وَلِيَ نَعۡجَةٞ وَٰحِدَةٞ فَقَالَ أَكۡفِلۡنِيهَا وَعَزَّنِي فِي ٱلۡخِطَابِ
Bu benim kardeşimdir, onun doksan dokuz koyunu, benim ise tek bir koyunum var. “Onu da bana ver” dedi ve konuşmada bana üstün geldi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ لَقَدۡ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعۡجَتِكَ إِلَىٰ نِعَاجِهِۦۖ وَإِنَّ كَثِيرٗا مِّنَ ٱلۡخُلَطَآءِ لَيَبۡغِي بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٍ إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَقَلِيلٞ مَّا هُمۡۗ وَظَنَّ دَاوُۥدُ أَنَّمَا فَتَنَّٰهُ فَٱسۡتَغۡفَرَ رَبَّهُۥ وَخَرَّۤ رَاكِعٗاۤ وَأَنَابَ۩
Davut: Koyununu kendi koyunları arasına katmak istemekle sana haksızlık etmiş. Zaten ortakların çoğu, birbirlerine zulmeder. Ancak iman eden salih amellerde bulunanlar hariç. Bunlar da ne kadar az! Davut, kendisini imtihan ettiğimizi anlamış ve Rabbinden bağışlanma dileyerek secdeye kapanmış ve O’na yönelmişti.
Arabische uitleg van de Qur'an:
فَغَفَرۡنَا لَهُۥ ذَٰلِكَۖ وَإِنَّ لَهُۥ عِندَنَا لَزُلۡفَىٰ وَحُسۡنَ مَـَٔابٖ
İşte böylece biz onu bağışlamıştık. Katımızda onun için bir yakınlık ve varılacak güzel bir yeri vardır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
يَٰدَاوُۥدُ إِنَّا جَعَلۡنَٰكَ خَلِيفَةٗ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱحۡكُم بَيۡنَ ٱلنَّاسِ بِٱلۡحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ ٱلۡهَوَىٰ فَيُضِلَّكَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَضِلُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ لَهُمۡ عَذَابٞ شَدِيدُۢ بِمَا نَسُواْ يَوۡمَ ٱلۡحِسَابِ
Ey Davud! Seni yeryüzünde bir halife kıldık. O halde insanlar arasında hak/adaletle hüküm ver. Heva ve hevese uyma, yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlara ise hesap gününü unuttukları için şiddetli bir azap vardır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَآءَ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا بَٰطِلٗاۚ ذَٰلِكَ ظَنُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْۚ فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنَ ٱلنَّارِ
Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. Vay o kâfirlerin ateşteki haline!
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَمۡ نَجۡعَلُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ كَٱلۡمُفۡسِدِينَ فِي ٱلۡأَرۡضِ أَمۡ نَجۡعَلُ ٱلۡمُتَّقِينَ كَٱلۡفُجَّارِ
Yoksa, iman edip, salih amellerde bulunanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Yoksa, sakınanları, facirler gibi mi tutacağız?
Arabische uitleg van de Qur'an:
كِتَٰبٌ أَنزَلۡنَٰهُ إِلَيۡكَ مُبَٰرَكٞ لِّيَدَّبَّرُوٓاْ ءَايَٰتِهِۦ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُواْ ٱلۡأَلۡبَٰبِ
Akıl sahiplerinin, ayetlerini düşünmeleri ve öğüt almaları için sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَوَهَبۡنَا لِدَاوُۥدَ سُلَيۡمَٰنَۚ نِعۡمَ ٱلۡعَبۡدُ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٌ
Davud’a Süleyman’ı bağışlamıştık. O, ne güzel bir kuldu. O, Allah’a yönelen/dönen biriydi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِذۡ عُرِضَ عَلَيۡهِ بِٱلۡعَشِيِّ ٱلصَّٰفِنَٰتُ ٱلۡجِيَادُ
Öğleden sonra ona üç ayağının üzerine durup bir ayağını kaldırmış çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.
Arabische uitleg van de Qur'an:
فَقَالَ إِنِّيٓ أَحۡبَبۡتُ حُبَّ ٱلۡخَيۡرِ عَن ذِكۡرِ رَبِّي حَتَّىٰ تَوَارَتۡ بِٱلۡحِجَابِ
O da şöyle demişti: Hayrı sevmek beni, Rabbimin zikrinden alıkoydu. Nihayet güneş battı.
Arabische uitleg van de Qur'an:
رُدُّوهَا عَلَيَّۖ فَطَفِقَ مَسۡحَۢا بِٱلسُّوقِ وَٱلۡأَعۡنَاقِ
Onları bana getirin, demiş, (Getirilince) ayaklarını ve boyunlarını kesmeye başladı.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَلَقَدۡ فَتَنَّا سُلَيۡمَٰنَ وَأَلۡقَيۡنَا عَلَىٰ كُرۡسِيِّهِۦ جَسَدٗا ثُمَّ أَنَابَ
Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik. Sonra tevbe edip bize yöneldi
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ رَبِّ ٱغۡفِرۡ لِي وَهَبۡ لِي مُلۡكٗا لَّا يَنۢبَغِي لِأَحَدٖ مِّنۢ بَعۡدِيٓۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡوَهَّابُ
Rabbim! Beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık ver. Vehhab/bol bol bağışta bulunan şüphesiz sensin!
Arabische uitleg van de Qur'an:
فَسَخَّرۡنَا لَهُ ٱلرِّيحَ تَجۡرِي بِأَمۡرِهِۦ رُخَآءً حَيۡثُ أَصَابَ
Rüzgarı ona boyun eğdirmiştik. Emri ile dilediği yere yumuşak bir şekilde eserdi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَٱلشَّيَٰطِينَ كُلَّ بَنَّآءٖ وَغَوَّاصٖ
Dalgıç ve yapı ustası Şeytanları da.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَءَاخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي ٱلۡأَصۡفَادِ
Zincire vurulmuş diğerlerini de...
Arabische uitleg van de Qur'an:
هَٰذَا عَطَآؤُنَا فَٱمۡنُنۡ أَوۡ أَمۡسِكۡ بِغَيۡرِ حِسَابٖ
Bu, bizim bağışımızdır. İster ver, ister tut. Bu hesapsızdır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَإِنَّ لَهُۥ عِندَنَا لَزُلۡفَىٰ وَحُسۡنَ مَـَٔابٖ
Katımızda onun için bir yakınlık ve varılacak güzel bir yeri vardır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَٱذۡكُرۡ عَبۡدَنَآ أَيُّوبَ إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥٓ أَنِّي مَسَّنِيَ ٱلشَّيۡطَٰنُ بِنُصۡبٖ وَعَذَابٍ
Kulumuz Eyyub’u da an. Hani Rabbine: “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap verdi" diye seslenmişti.
Arabische uitleg van de Qur'an:
ٱرۡكُضۡ بِرِجۡلِكَۖ هَٰذَا مُغۡتَسَلُۢ بَارِدٞ وَشَرَابٞ
Ayağınla yere vur. İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su! demiştik.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَوَهَبۡنَا لَهُۥٓ أَهۡلَهُۥ وَمِثۡلَهُم مَّعَهُمۡ رَحۡمَةٗ مِّنَّا وَذِكۡرَىٰ لِأُوْلِي ٱلۡأَلۡبَٰبِ
Ona ailesini de bağışlamıştık. Onlarla birlikte bizden bir rahmet ve akıl sahiplerine de bir öğüt olması için bir mislini daha bağışlamıştık.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَخُذۡ بِيَدِكَ ضِغۡثٗا فَٱضۡرِب بِّهِۦ وَلَا تَحۡنَثۡۗ إِنَّا وَجَدۡنَٰهُ صَابِرٗاۚ نِّعۡمَ ٱلۡعَبۡدُ إِنَّهُۥٓ أَوَّابٞ
Eline bir demet sap alıp, onunlar vur, yeminini bozma! Biz onu sabırlı bulduk. Ne güzel bir kuldu! Eline bir demet sap alıp onunla vur, yeminini bozma. O, Allah’a yönelen/dönen biriydi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَٱذۡكُرۡ عِبَٰدَنَآ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَ أُوْلِي ٱلۡأَيۡدِي وَٱلۡأَبۡصَٰرِ
Güç ve basiret sahibi kullarımız İbrahim, İshak ve Yakub’u da an.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِنَّآ أَخۡلَصۡنَٰهُم بِخَالِصَةٖ ذِكۡرَى ٱلدَّارِ
Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlaslı kimseler kıldık.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَإِنَّهُمۡ عِندَنَا لَمِنَ ٱلۡمُصۡطَفَيۡنَ ٱلۡأَخۡيَارِ
Çünkü onlar, katımızda seçilmiş ve hayırlı kimselerden idiler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَٱذۡكُرۡ إِسۡمَٰعِيلَ وَٱلۡيَسَعَ وَذَا ٱلۡكِفۡلِۖ وَكُلّٞ مِّنَ ٱلۡأَخۡيَارِ
İsamil’i, Elyasa’yı ve Zülkifl’i de an. Hepsi de hayırlı kimselerden idiler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
هَٰذَا ذِكۡرٞۚ وَإِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ لَحُسۡنَ مَـَٔابٖ
Bu bir hatırlatmadır. Allah korkanlar için varılacak güzel bir yer vardır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
جَنَّٰتِ عَدۡنٖ مُّفَتَّحَةٗ لَّهُمُ ٱلۡأَبۡوَٰبُ
Kapıları kendilerine açılmış Adn Cennetleri...
Arabische uitleg van de Qur'an:
مُتَّكِـِٔينَ فِيهَا يَدۡعُونَ فِيهَا بِفَٰكِهَةٖ كَثِيرَةٖ وَشَرَابٖ
Orada koltuklarına kurulmuşlar, birçok meyve ve içecek isterler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
۞ وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ أَتۡرَابٌ
Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş yaşıt güzeller vardır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوۡمِ ٱلۡحِسَابِ
Bu, hesap günü size vadolunanlardır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِنَّ هَٰذَا لَرِزۡقُنَا مَا لَهُۥ مِن نَّفَادٍ
İşte bu hiç tükenmeyecek rızıklarımızdır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
هَٰذَاۚ وَإِنَّ لِلطَّٰغِينَ لَشَرَّ مَـَٔابٖ
İşte şu da, azgınlar için kötü bir varış yeri vardır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
جَهَنَّمَ يَصۡلَوۡنَهَا فَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ
Cehennem! Oraya atılacaklar. Ne kötü bir yer.
Arabische uitleg van de Qur'an:
هَٰذَا فَلۡيَذُوقُوهُ حَمِيمٞ وَغَسَّاقٞ
İşte bu azap! Tatsınlar onu, kaynar su ve irin!
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَءَاخَرُ مِن شَكۡلِهِۦٓ أَزۡوَٰجٌ
Ve buna benzer başka cinsten çeşit çeşit azap...
Arabische uitleg van de Qur'an:
هَٰذَا فَوۡجٞ مُّقۡتَحِمٞ مَّعَكُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِهِمۡۚ إِنَّهُمۡ صَالُواْ ٱلنَّارِ
Bu, sizinle birlikte girecek bir grup, (İleri gelen azgınlar birbirlerine) rahat yüzü yok size (derler). Şüphesiz onlar cehenneme gireceklerdir.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالُواْ بَلۡ أَنتُمۡ لَا مَرۡحَبَۢا بِكُمۡۖ أَنتُمۡ قَدَّمۡتُمُوهُ لَنَاۖ فَبِئۡسَ ٱلۡقَرَارُ
(Onlara uyanlar ise:) Hayır! Asıl size rahat yüzü yok! Onu siz bize sundunuz derler. Ne kötü kalma yeridir! derler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالُواْ رَبَّنَا مَن قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدۡهُ عَذَابٗا ضِعۡفٗا فِي ٱلنَّارِ
Rabbimiz, derler. Bunu kim bize getirdiyse, onun azabını ateşte kat kat artır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَقَالُواْ مَا لَنَا لَا نَرَىٰ رِجَالٗا كُنَّا نَعُدُّهُم مِّنَ ٱلۡأَشۡرَارِ
Bize ne oldu da kötü saydığımız adamları burada göremiyoruz? derler.
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَتَّخَذۡنَٰهُمۡ سِخۡرِيًّا أَمۡ زَاغَتۡ عَنۡهُمُ ٱلۡأَبۡصَٰرُ
Onlarla alay ederdik. Yoksa gözler mi onlardan kaydı (da göremiyoruz).
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقّٞ تَخَاصُمُ أَهۡلِ ٱلنَّارِ
İşte Cehennem ehlinin tartışmaları şüphesiz böylece gerçekleşecektir.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قُلۡ إِنَّمَآ أَنَا۠ مُنذِرٞۖ وَمَا مِنۡ إِلَٰهٍ إِلَّا ٱللَّهُ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّارُ
De ki: Ben sadece bir uyarıcıyım! Tek ve kahhar olan Allah’tan başka bir (hak) ilah yoktur.
Arabische uitleg van de Qur'an:
رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡغَفَّٰرُ
O, göklerin, yerin ve arasındakilerin Rabbidir. Aziz'dir, Gaffar'dır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قُلۡ هُوَ نَبَؤٌاْ عَظِيمٌ
De ki: Bu büyük bir haberdir.
Arabische uitleg van de Qur'an:
أَنتُمۡ عَنۡهُ مُعۡرِضُونَ
Siz ise ondan yüz çeviriyorsunuz.
Arabische uitleg van de Qur'an:
مَا كَانَ لِيَ مِنۡ عِلۡمِۭ بِٱلۡمَلَإِ ٱلۡأَعۡلَىٰٓ إِذۡ يَخۡتَصِمُونَ
Onlar orada tartışırken benim mele-i a'la (melekler) hakkında hiçbir bilgim yoktu.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِن يُوحَىٰٓ إِلَيَّ إِلَّآ أَنَّمَآ أَنَا۠ نَذِيرٞ مُّبِينٌ
Bana, apaçık bir uyarıcı olmamdan başka bir şey vahyolunmuyor.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَٰٓئِكَةِ إِنِّي خَٰلِقُۢ بَشَرٗا مِّن طِينٖ
Rabbin meleklere: Ben, çamurdan bir insan yaratacağım, demişti.
Arabische uitleg van de Qur'an:
فَإِذَا سَوَّيۡتُهُۥ وَنَفَخۡتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُۥ سَٰجِدِينَ
Onu bir şekle sokup, ruhumdan üflediğim zaman onun için hemen secdeye kapanın.
Arabische uitleg van de Qur'an:
فَسَجَدَ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ كُلُّهُمۡ أَجۡمَعُونَ
Meleklerin hepsi topluca secde etmişti.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِلَّآ إِبۡلِيسَ ٱسۡتَكۡبَرَ وَكَانَ مِنَ ٱلۡكَٰفِرِينَ
İblis müstesna. O, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ يَٰٓإِبۡلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَن تَسۡجُدَ لِمَا خَلَقۡتُ بِيَدَيَّۖ أَسۡتَكۡبَرۡتَ أَمۡ كُنتَ مِنَ ٱلۡعَالِينَ
Allah: Ey İblis! İki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan nedir? dedi. Büyüklük mü taslıyorsun, yoksa yücelerden misin?
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ أَنَا۠ خَيۡرٞ مِّنۡهُ خَلَقۡتَنِي مِن نَّارٖ وَخَلَقۡتَهُۥ مِن طِينٖ
Ben, ondan hayırlıyım, dedi. Beni ateşten, onu çamurdan yarattın.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ فَٱخۡرُجۡ مِنۡهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٞ
Oradan çık, dedi. Sen artık kovulmuş birisin.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَإِنَّ عَلَيۡكَ لَعۡنَتِيٓ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلدِّينِ
Lanetim hesap gününe kadar senin üzerinedir.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ رَبِّ فَأَنظِرۡنِيٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
Rabbim, dedi. Tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلۡمُنظَرِينَ
Sen, süre/mühlet verilenlerdensin, dedi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡوَقۡتِ ٱلۡمَعۡلُومِ
Hem de belli bir vakte kadar...
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغۡوِيَنَّهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Senin izzetin adına yemin ederim ki, onların hepsini azdıracağım/saptıracağım, dedi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِلَّا عِبَادَكَ مِنۡهُمُ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Ancak onlardan ihlaslı kıldığın kulların hariç.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قَالَ فَٱلۡحَقُّ وَٱلۡحَقَّ أَقُولُ
(Allah) Hak (benim katımdan olandır) ve ben hakkı söylerim, dedi.
Arabische uitleg van de Qur'an:
لَأَمۡلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنكَ وَمِمَّن تَبِعَكَ مِنۡهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Cehennem'i tamamen senden olanlar ve sana uyanlarla dolduracağım.
Arabische uitleg van de Qur'an:
قُلۡ مَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٖ وَمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُتَكَلِّفِينَ
De ki: Ben sizden bir ücret istemiyorum. Kendiliğimden bir şey de uydurmuyorum
Arabische uitleg van de Qur'an:
إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ لِّلۡعَٰلَمِينَ
Bu (Kur’an) ancak, alemler için bir hatırlatmadır.
Arabische uitleg van de Qur'an:
وَلَتَعۡلَمُنَّ نَبَأَهُۥ بَعۡدَ حِينِۭ
Onun haberini bir süre sonra öğreneceksiniz.
Arabische uitleg van de Qur'an:
 
Vertaling van de betekenissen Surah: Soerat Saad
Surah's Index Pagina nummer
 
Vertaling van de betekenissen Edele Qur'an - Turkse vertaling - Shaaban Brits - Index van vertaling

Vertaling van de betekenissen van de Heilige Koran naar het Turks, vertaald door Şaban Breç. Gecorrigeerd onder toezicht van het Translation Pioneers Center. De oorspronkelijke vertaling is beschikbaar voor evaluatie, beoordeling en voortdurende ontwikkeling

Sluit