Check out the new design

ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ * - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ


ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߕ߭ߤߊ߫   ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫:
قَالُواْ يَٰمُوسَىٰٓ إِمَّآ أَن تُلۡقِيَ وَإِمَّآ أَن نَّكُونَ أَوَّلَ مَنۡ أَلۡقَىٰ
Sihirbazlar Musa -aleyhisselam-'a: "Ey Musa! İki şeyden birini seç. Sahip olunan sihri ortaya koymaya ya sen başla ya da başlayan biz olalım." dediler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالَ بَلۡ أَلۡقُواْۖ فَإِذَا حِبَالُهُمۡ وَعِصِيُّهُمۡ يُخَيَّلُ إِلَيۡهِ مِن سِحۡرِهِمۡ أَنَّهَا تَسۡعَىٰ
Musa -aleyhisselam- şöyle dedi: "Bilakis önce siz elinizde olanı atın." Bunun üzerine onlar elinde olanları attılar. Yapmış oldukları sihirden dolayı ipleri ve değnekleri Musa'ya hızlıca hareket eden yılanlar gibi göründü.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَأَوۡجَسَ فِي نَفۡسِهِۦ خِيفَةٗ مُّوسَىٰ
Onların yaptıklarından dolayı Musa içinde bir korku hissetti.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قُلۡنَا لَا تَخَفۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡأَعۡلَىٰ
Allah Teâlâ, Musa -aleyhisselam-'ın huzur bulup, teskin olması için şöyle buyurdu: "-Ey Musa!- Gördüklerinden dolayı korkma! Sen kazanarak ve galip gelerek üstün geleceksin."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَأَلۡقِ مَا فِي يَمِينِكَ تَلۡقَفۡ مَا صَنَعُوٓاْۖ إِنَّمَا صَنَعُواْ كَيۡدُ سَٰحِرٖۖ وَلَا يُفۡلِحُ ٱلسَّاحِرُ حَيۡثُ أَتَىٰ
Sağ elindeki asanı at ki, yılana dönüşerek onların yaptıkları büyüyü yutsun. Onların yaptıkları büyücü hilesidir. Büyücü ise nerede olursa olsun galip gelemez.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَأُلۡقِيَ ٱلسَّحَرَةُ سُجَّدٗا قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِرَبِّ هَٰرُونَ وَمُوسَىٰ
Musa asasını attı ve hemen yılana dönüştü. Büyücülerin yaptıklarını yuttu. Bunun üzerine büyücüler, Musa'nın yaptığının sihir olmadığını anlayarak Allah'a secde ettiler. Çünkü o Allah katındandı. "Musa'nın, Harun'un ve bütün mahlukatın Rabbine iman ettik." dediler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالَ ءَامَنتُمۡ لَهُۥ قَبۡلَ أَنۡ ءَاذَنَ لَكُمۡۖ إِنَّهُۥ لَكَبِيرُكُمُ ٱلَّذِي عَلَّمَكُمُ ٱلسِّحۡرَۖ فَلَأُقَطِّعَنَّ أَيۡدِيَكُمۡ وَأَرۡجُلَكُم مِّنۡ خِلَٰفٖ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمۡ فِي جُذُوعِ ٱلنَّخۡلِ وَلَتَعۡلَمُنَّ أَيُّنَآ أَشَدُّ عَذَابٗا وَأَبۡقَىٰ
Firavun, sihirbazların iman etmelerini kınayarak ve onları tehdit ederek şöyle dedi: "Ben size izin vermeden Musa'ya iman mı ettiniz? -Ey sihirbazlar!- Şüphesiz ki Musa, size sihiri öğreten önderinizdir. Ant olsun ki sizden her birinizin ellerini ve ayaklarını çaprazlama keseceğim. Ölene kadar bedenlerinizi hurma kütüklerine asacağım. Sizin dışınızdakilere ibret olmanız için bunu yapacağım. O zaman hangimizin azabı daha güçlü ve devamlı, anlayacaksınız: Benim mi yoksa Musa'nın Rabbinin mi?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قَالُواْ لَن نُّؤۡثِرَكَ عَلَىٰ مَا جَآءَنَا مِنَ ٱلۡبَيِّنَٰتِ وَٱلَّذِي فَطَرَنَاۖ فَٱقۡضِ مَآ أَنتَ قَاضٍۖ إِنَّمَا تَقۡضِي هَٰذِهِ ٱلۡحَيَوٰةَ ٱلدُّنۡيَآ
Sihirbazlar, Firavun'a şöyle dediler: "Ey Firavun! Bize gelen apaçık ayetlere tabi olmayı sana tabi olmaya tercih etmeyeceğiz. Bizi yaratan Yüce Allah'a seni üstün tutmayacağız. Bize dilediğini yap, ancak sen bu fani hayatta bize hükmedebilirsin. Muhakkak senin hükümdarlığın bir gün yok olacaktır."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
إِنَّآ ءَامَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغۡفِرَ لَنَا خَطَٰيَٰنَا وَمَآ أَكۡرَهۡتَنَا عَلَيۡهِ مِنَ ٱلسِّحۡرِۗ وَٱللَّهُ خَيۡرٞ وَأَبۡقَىٰٓ
Şüphesiz biz, geçmişte işlemiş olduğumuz küfür ve diğer günahlarımızı, bizi öğrenmeye, uygulamaya ve Musa'ya galip gelmek için zorladığın büyü yapma günahımızı bağışlamasını ümit ederek Rabbimize iman ettik. Allah'ın mükâfatı senin bize vadettiğinden daha hayırlıdır. Bizi tehdit ettiğin azaptan O'nun azabı daha da süreklidir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
إِنَّهُۥ مَن يَأۡتِ رَبَّهُۥ مُجۡرِمٗا فَإِنَّ لَهُۥ جَهَنَّمَ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحۡيَىٰ
Sonuç olarak kim kıyamet günü Rabbinin huzuruna kâfir olarak gelirse, o kimse için cehennem ateşi vardır. Onu, içinde ebedî kalması için oraya sokar. Orada ne azaptan rahat etmek için ölüme kavuşur ve ne de güzel bir hayat sürer.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَمَن يَأۡتِهِۦ مُؤۡمِنٗا قَدۡ عَمِلَ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَأُوْلَٰٓئِكَ لَهُمُ ٱلدَّرَجَٰتُ ٱلۡعُلَىٰ
Kim de kıyamet günü Rabbine iman etmiş ve salih ameller işlemiş bir şekilde gelirse, işte onlar yüksek makam ve dereceler ile vasıflanmış kimselerdir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
جَنَّٰتُ عَدۡنٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ وَذَٰلِكَ جَزَآءُ مَن تَزَكَّىٰ
Bu makam, saraylarının altlarından nehirlerin aktığı, içlerinde ebedî kalacakları cennetlerdir. Bu zikredilen mükâfat, kendisini küfür ve günahlardan arındıran herkes içindir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• لا يفوز ولا ينجو الساحر حيث أتى من الأرض أو حيث احتال، ولا يحصل مقصوده بالسحر خيرًا كان أو شرًّا.
Sihirbaz, sihir yahut hile yapmak için geldiği yerde asla başarılı olamaz ve kazanamaz. Dilediği ister hayır olsun, isterse de şer olsun sihir ile amacına ulaşamaz.

• الإيمان يصنع المعجزات؛ فقد كان إيمان السحرة أرسخ من الجبال، فهان عليهم عذاب الدنيا، ولم يبالوا بتهديد فرعون.
İman imkansız şeyleri ortaya koyar. Sihirbazların imanı öyle güçlüydü ki, dağlardan da daha sağlamdı. Dünya azabı onlara öylesine kolay gelmişti. Firavun'un tehdidini kale bile almadılar.

• دأب الطغاة التهديد بالعذاب الشديد لأهل الحق والإمعان في ذلك للإذلال والإهانة.
Hak ehlini şiddetli azap ile tehdit etmek ve küçük düşürüp hürmetsizlik ederek aşırıya gitmek, zalimlerin adetidir.

 
ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߕ߭ߤߊ߫
ߝߐߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ
 
ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ

ߡߍ߲ ߝߘߊߣߍ߲߫ ߞߎ߬ߙߊ߬ߣߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߕߌߙߌ߲ߠߌ߲ ߝߊ߲ߓߊ ߟߊ߫

ߘߊߕߎ߲߯ߠߌ߲