Check out the new design

ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ * - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ


ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߦߊߛߌߣ   ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫:
إِنَّ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ ٱلۡيَوۡمَ فِي شُغُلٖ فَٰكِهُونَ
Şüphesiz kıyamet gününde cennet ehli gördükleri daimî nimetler ve büyük başarıyı elde etmelerinden dolayı başkalarını düşünmezler. Orada mutluluk içinde hoşça vakit geçirirler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
هُمۡ وَأَزۡوَٰجُهُمۡ فِي ظِلَٰلٍ عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِ مُتَّكِـُٔونَ
Cennet ehli ve eşleri cennetin geniş gölgesinde bol nimetler içerisinde yaşarlar.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
لَهُمۡ فِيهَا فَٰكِهَةٞ وَلَهُم مَّا يَدَّعُونَ
Onlar için bu cennette üzüm, incir ve nar gibi çok güzel meyve çeşitleri vardır. Canlarının istediği bütün zevkler, lezzetler ve her türlü nimetler onlar için mevcuttur.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
سَلَٰمٞ قَوۡلٗا مِّن رَّبّٖ رَّحِيمٖ
Cennettekiler için her türlü nimetlerin üzerine, Rahim olan Rab’den sözlü bir selam vardır. Rableri onlara selam verdiği zaman, onlar selamete bütün yönlerden kavuşmuş olurlar ve aynı zamanda kendisinden daha üstünü olmayan selamlama da onlar için hasıl olmuştur.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَٱمۡتَٰزُواْ ٱلۡيَوۡمَ أَيُّهَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ
Kıyamet gününde müşriklere: "Müminlerden ayrılın!" denilir. "Sizin özelliklerinizle onların özellikleri ve sizin karşılığınız ile onların karşılığı birbirinden farklı olduğu için sizin (Müminlerin) onlarla beraber kalmanız uygun olmaz." denilir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
۞ أَلَمۡ أَعۡهَدۡ إِلَيۡكُمۡ يَٰبَنِيٓ ءَادَمَ أَن لَّا تَعۡبُدُواْ ٱلشَّيۡطَٰنَۖ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٞ
Ey âdemoğulları! Çeşitli küfür ve günahlar işleyerek şeytana itaat etmeyin diye resullerimin dili ile vasiyet edip emretmedim mi? Şüphesiz şeytan size husumeti apaçık olan bir düşmandır. Akıllı olan bir kimse kendisine karşı düşmanlığı apaçık görünen böylesi bir düşmana nasıl itaat eder!
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَأَنِ ٱعۡبُدُونِيۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ
Ey Âdemoğulları! Size, yalnız bana ibadet etmenizi ve bana hiçbir şeyi ortak koşmamanızı emrettim. Yalnız bana ibadet edip ve itaat etmeniz; rızama ve Cennet'e girmenize ulaştıran dosdoğru yoldur. Fakat siz, size vasiyet ettiğime ve yapmanızı emrettiğime itaat etmediniz.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَلَقَدۡ أَضَلَّ مِنكُمۡ جِبِلّٗا كَثِيرًاۖ أَفَلَمۡ تَكُونُواْ تَعۡقِلُونَ
Kesinlikle şeytan, sizden birçok topluluğu saptırmıştı. Rabbinize itaat etmeyi, sadece Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'ya ibadet etmeyi, size düşman olan ve düşmanlığı da apaçık olan şeytana itaat etmekten sakınmanızı emreden aklınız yok muydu?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِي كُنتُمۡ تُوعَدُونَ
İşte size dünyada küfür üzerinde yaşarken vadedilen ve göremediğiniz cehennem budur. Ancak bugün, onu gözlerinizle ayan beyan görüyorsunuz.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ٱصۡلَوۡهَا ٱلۡيَوۡمَ بِمَا كُنتُمۡ تَكۡفُرُونَ
Dünya hayatında Allah'a olan küfrünüz sebebiyle bugün oraya girin ve sıcaklığının acısını çekin.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ٱلۡيَوۡمَ نَخۡتِمُ عَلَىٰٓ أَفۡوَٰهِهِمۡ وَتُكَلِّمُنَآ أَيۡدِيهِمۡ وَتَشۡهَدُ أَرۡجُلُهُم بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ
O gün, onların ağızlarını mühürleriz. Üzerinde bulundukları küfür ve işlemiş oldukları günahları konuşup inkâr edemeyen dilsiz gibi olurlar. Bizimle elleri dünyada yaptıklarını konuşacak ve ayakları da işlemiş oldukları ve gittikleri günahlara şahitlik edecektir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَلَوۡ نَشَآءُ لَطَمَسۡنَا عَلَىٰٓ أَعۡيُنِهِمۡ فَٱسۡتَبَقُواْ ٱلصِّرَٰطَ فَأَنَّىٰ يُبۡصِرُونَ
Eğer onların gözlerini kör etmeyi dileseydik, kör ederdik ve hiç görmezlerdi. Sonra, Sırat köprüsünden cennete doğru geçmek için birbirleriyle yarışırlardı. Fakat gözleri kör olduktan sonra onu geçmeleri artık çok uzak bir ihtimal olurdu.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَلَوۡ نَشَآءُ لَمَسَخۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمۡ فَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ مُضِيّٗا وَلَا يَرۡجِعُونَ
Eğer onların yaratılışını ve ayakları üzerine oturmalarını dileseydik, bunu yapardık. Oldukları yerden bir yere kımıldamaya güç yetiremezlerdi. Ne ileri, ne de geri gidebilirlerdi.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَمَن نُّعَمِّرۡهُ نُنَكِّسۡهُ فِي ٱلۡخَلۡقِۚ أَفَلَا يَعۡقِلُونَ
İnsanlardan kime uzun ömür verirsek, onu sonra ömrünün zayıflık merhalesine geri döndürürüz. Bu gerçeklere rağmen, dünya yurdunun bir bekâ ve ebedilik yurdu olmadığını, ebedilik yurdunun ahiret diyarı olduğunu hâlâ akledip idrak etmeyecekler mi?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَمَا عَلَّمۡنَٰهُ ٱلشِّعۡرَ وَمَا يَنۢبَغِي لَهُۥٓۚ إِنۡ هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ وَقُرۡءَانٞ مُّبِينٞ
Biz, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e şiiri öğretmedik ve bu ona yakışmaz da. Onun şair olduğundaki iddianız doğru değildir. Çünkü ne onun mizacı, ne de yaratılışı bunu kabul eder. Bizim ona öğrettiğimiz, düşünenler için apaçık Kur'an ve öğütten başka bir şey değildir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
لِّيُنذِرَ مَن كَانَ حَيّٗا وَيَحِقَّ ٱلۡقَوۡلُ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ
(Kur'an) Kalbi diri olan ve basireti ile aydınlanan kimse için bir uyarıcıdır. Bundan ancak onlar istifade ederler. (Bu Kur'an) Üzerlerine indirilmesi ile hüccetin ikame edildiği ve kendilerine davetinin ulaştığı kâfirlere ise azabın hak olması için indirilmiştir ki, onların mazeret olarak sunacakları bir özrü bulunmasın.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• في يوم القيامة يتجلى لأهل الإيمان من رحمة ربهم ما لا يخطر على بالهم.
Kıyamet gününde iman ehli için Rablerinin rahmeti hiç beklemedikleri yerden tecelli eder.

• أهل الجنة مسرورون بكل ما تهواه النفوس وتلذه العيون ويتمناه المتمنون.
Cennet ehli; nefislerin bütün arzuladıkları, gözlerin hoşlandığı ve temenni edenlerin bütün temenni ettiği şeyler ile mutlu olmuşlardır.

• ذو القلب هو الذي يزكو بالقرآن، ويزداد من العلم منه والعمل.
Kalbi olan kimse, Kur'an ile arınan ve onun ilminden çokça faydalanıp, amel edendir.

• أعضاء الإنسان تشهد عليه يوم القيامة.
İnsanın azaları kıyamet gününde kendi aleyhine şahitlik edecektir.

 
ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߦߊߛߌߣ
ߝߐߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ
 
ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ

ߡߍ߲ ߝߘߊߣߍ߲߫ ߞߎ߬ߙߊ߬ߣߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߕߌߙߌ߲ߠߌ߲ ߝߊ߲ߓߊ ߟߊ߫

ߘߊߕߎ߲߯ߠߌ߲