Check out the new design

ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ * - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ


ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߦߊߛߌߣ   ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫:
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا خَلَقۡنَا لَهُم مِّمَّا عَمِلَتۡ أَيۡدِينَآ أَنۡعَٰمٗا فَهُمۡ لَهَا مَٰلِكُونَ
Onlar için yarattığımız hayvanları görmüyorlar mı? Onlar bu hayvanlara sahiplerdir. Maslahatları doğrultusunda onlar üzerinde tasarrufta bulunmaktadırlar.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَذَلَّلۡنَٰهَا لَهُمۡ فَمِنۡهَا رَكُوبُهُمۡ وَمِنۡهَا يَأۡكُلُونَ
O hayvanları, onların hizmetine sunup kendilerine boyun eğdirdik. Bazılarının sırtlarına binip yüklerini sırtlarında taşırlar ve bazılarının da etlerinden yerler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَلَهُمۡ فِيهَا مَنَٰفِعُ وَمَشَارِبُۚ أَفَلَا يَشۡكُرُونَ
O hayvanlarda birçok faydalar vardır. Üzerine binmek, etlerinden yemek, yünlerinden yararlanmak ve (satarak) kıymetini almak gibi nice faydalar vardır. Onlardan elbiseler ve halılar yapılır ve sütlerinden içerek faydalanırlar. Onlara bu nimetleri ve başkalarını da veren Yüce Allah'a hâlâ şükretmiyorlar mı?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ ءَالِهَةٗ لَّعَلَّهُمۡ يُنصَرُونَ
Belki kendilerine yardım eder ve onları Allah'ın azabından kurtarırlar diye müşrikler ibadet etmek için Allah'tan başka ilahlar edindiler.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
لَا يَسۡتَطِيعُونَ نَصۡرَهُمۡ وَهُمۡ لَهُمۡ جُندٞ مُّحۡضَرُونَ
İlah olarak edindikleri o putlar, kendi nefislerine yardım etmeye güçleri olmadığı gibi; Allah'tan başka kendilerine ibadet edenlere de yardım edemezler. Müşrikler ve putları hepsi birlikte cehennemin azabında bulunurlar ve her birisi diğerinden uzaklaşacaktır.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَلَا يَحۡزُنكَ قَوۡلُهُمۡۘ إِنَّا نَعۡلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعۡلِنُونَ
Ey Resul! Onların, şüphesiz sen resul değilsin, sen bir şairsin veya benzeri yalan ve iftiraları sakın seni üzmesin. Muhakkak biz, onların gizlediklerini de açıkladıklarını da biliyoruz. Bu hususta onların hallerinden hiçbir şey bize gizli kalmaz. Bu yaptıklarının karşılığını onlara vereceğiz.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَوَلَمۡ يَرَ ٱلۡإِنسَٰنُ أَنَّا خَلَقۡنَٰهُ مِن نُّطۡفَةٖ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٞ مُّبِينٞ
Ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkâr eden insan, onu bir meni damlasından yarattığımızı düşünmez mi? Sonra bütün evreleri geçerek doğmuş ve yetişip büyümüştür. Sonra da çokça tartışan, düşmanlık yapan olmuştur. Bunların hepsinin, yeniden dirilişin olacağına delalet ettiğini görmedi mi?
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلٗا وَنَسِيَ خَلۡقَهُۥۖ قَالَ مَن يُحۡيِ ٱلۡعِظَٰمَ وَهِيَ رَمِيمٞ
Bu gafil kâfir, cahillik ederek çürümüş kemikleri yeniden dirilişin imkansız olduğuna delil getirerek: "Kim bunları eski haline döndürecek?" diyor. Yoktan var edilmesini unutmuştur.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
قُلۡ يُحۡيِيهَا ٱلَّذِيٓ أَنشَأَهَآ أَوَّلَ مَرَّةٖۖ وَهُوَ بِكُلِّ خَلۡقٍ عَلِيمٌ
Ey Muhammed! Ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkâr edene şöyle cevap ver: "Bu çürümüş kemikleri ilk yaratan diriltir. Kim bunları ilk defa yarattıysa onlara tekrar hayat vermekten aciz değildir. O -Subhanehu ve Teâlâ- bütün yarattıklarını bilir. Bu hususta hiçbir şey O'na gizli kalamaz."
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُم مِّنَ ٱلشَّجَرِ ٱلۡأَخۡضَرِ نَارٗا فَإِذَآ أَنتُم مِّنۡهُ تُوقِدُونَ
Ey insanlar! Sizin için yeşil, taze ağaçtan ateş çıkaran O'dur. İşte siz ondan yakıp duruyorsunuz. İki zıddı bir araya getiren -yeşil ağacın ıslaklığını ve ondan tutuşturulan ateşi- kim ise, ölüleri diriltmeye de kadirdir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
أَوَلَيۡسَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِقَٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يَخۡلُقَ مِثۡلَهُمۚ بَلَىٰ وَهُوَ ٱلۡخَلَّٰقُ ٱلۡعَلِيمُ
Hacimlerinin büyüklüğüne rağmen gökleri ve yeri yaratan, öldükten sonra ölüleri tekrar yaratmaya gücü yetmez mi? Elbette O'nun buna gücü yeter. Çünkü O, her şeyi yaratan ve bilen yaratıcıdır. Bu hususta hiçbir şey O'na gizli kalmaz.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
إِنَّمَآ أَمۡرُهُۥٓ إِذَآ أَرَادَ شَيۡـًٔا أَن يَقُولَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
Allah -Subhanehu ve Teâlâ-, bir şeyi meydana getirmeyi dilediği zaman, O'nun emri ona yalnızca: "Ol!" demesidir, o husus dilediği gibi oluverir. Hayat verme, öldürme, yeniden diriltme ve bunun dışındaki hususlarda istediği şekilde oluverir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
فَسُبۡحَٰنَ ٱلَّذِي بِيَدِهِۦ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيۡءٖ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
Yüce Allah, müşriklerin kendisine nispet ettiği acizlikten münezzehtir. Her şeyin mülkü O'nundur ve dilediği şekilde mülkünde tasarrufta bulunur. Her şeyin anahtarı O'nun elindedir. Ahirette siz yalnız O'na döndürüleceksiniz ve sizin yapmış olduğunuz amellerinizin karşılığını verecektir.
ߊߙߊߓߎߞߊ߲ߡߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߟߎ߬:
ߟߝߊߙߌ ߟߎ߫ ߢߊ߬ߕߣߐ ߘߏ߫ ߞߐߜߍ ߣߌ߲߬ ߞߊ߲߬:
• من فضل الله ونعمته على الناس تذليل الأنعام لهم، وتسخيرها لمنافعهم المختلفة.
Allah'ın insanlara olan lütfundan bir tanesi de, çeşitli menfaatleri için hayvanları onların hizmetine sunması ve emirlerine vermesidir.

• وفرة الأدلة العقلية على يوم القيامة وإعراض المشركين عنها.
Kıyamet günü ile ilgili akli deliller çoktur ve müşrikler bundan yüz çevirmiştir.

• من صفات الله تعالى أن علمه تعالى محيط بجميع مخلوقاته في جميع أحوالها، في جميع الأوقات، ويعلم ما تنقص الأرض من أجساد الأموات وما يبقى، ويعلم الغيب والشهادة.
Allah Teâlâ'nın sıfatlarından bir tanesi de; ilmi ile yarattığı bütün mahlukatın ahvalini ve bütün vakitlerini kuşatmış olmasıdır. Ölülerin cesetlerinden yeryüzünün eksilttiğini de geriye bıraktığını da hakkıyla bilir. Gaybı da, görüneni de bilir.

 
ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫: ߦߊߛߌߣ
ߝߐߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ
 
ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߟߊߘߛߏߣߍ߲ ߕߙߎߞߌ߫ ߘߟߊߡߌߘߊ ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߞߘߐߦߌߘߊ ߘߐ߫ - ߘߟߊߡߌߘߊ ߟߎ߫ ߦߌ߬ߘߊ߬ߥߟߊ

ߡߍ߲ ߝߘߊߣߍ߲߫ ߞߎ߬ߙߊ߬ߣߊ ߞߘߐߦߌߘߊ ߕߌߙߌ߲ߠߌ߲ ߝߊ߲ߓߊ ߟߊ߫

ߘߊߕߎ߲߯ߠߌ߲