د قرآن کریم د معناګانو ژباړه - د المختصر فی تفسیر القرآن الکریم ترکۍ ژباړه * - د ژباړو فهرست (لړلیک)


د معناګانو ژباړه سورت: الفجر   آیت:

Sûretu'l-Fecr

د سورت د مقصدونو څخه:
بيان عاقبة الطغاة، والحكمة من الابتلاء، والتذكير بالآخرة.
Tağutların akıbeti, bela ve musibetlerin hikmeti beyan edilmiş, ahiret hayatı hatırlatılmıştır.

وَٱلۡفَجۡرِ
Allah -Subhanehu ve Teâlâ- fecir vaktine yemin etmiştir.
عربي تفسیرونه:
وَلَيَالٍ عَشۡرٖ
Ve zilhicce ayının ilk on gecesine yemin etmiştir.
عربي تفسیرونه:
وَٱلشَّفۡعِ وَٱلۡوَتۡرِ
Ve her şeyin çift olanına ve tek olanına yemin etmiştir.
عربي تفسیرونه:
وَٱلَّيۡلِ إِذَا يَسۡرِ
Geldiğinde, devam ettiğinde ve geride kaldığında geceye yemin etmiştir. Bu yeminin cevabı ise: “Elbette yaptığınız amellere göre karşılık göreceksiniz.''
عربي تفسیرونه:
هَلۡ فِي ذَٰلِكَ قَسَمٞ لِّذِي حِجۡرٍ
Bu zikredilenler de akıl sahibi kimseleri ikna edecek bir yemin yok mudur?
عربي تفسیرونه:
أَلَمۡ تَرَ كَيۡفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
-Ey Peygamber!- Peygamberini yalanladıkları zaman, Rabbinin Hûd'un kavmi olan Âd (kavmine) neler yaptığını görmedin mi?
عربي تفسیرونه:
إِرَمَ ذَاتِ ٱلۡعِمَادِ
Ataları İrem'e nispet edilen Âd kabilesi yüksek sütunlara sahip idiler.
عربي تفسیرونه:
ٱلَّتِي لَمۡ يُخۡلَقۡ مِثۡلُهَا فِي ٱلۡبِلَٰدِ
Öyle ki Allah Teâlâ, hiçbir ülkede bir benzerini yaratmamıştı.
عربي تفسیرونه:
وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخۡرَ بِٱلۡوَادِ
Dağların kayalarını yontarak onlardan odalı evler yapan Salih’in kavmi Semûd'a, Rabbinin neler yaptığını görmedin mi?
عربي تفسیرونه:
وَفِرۡعَوۡنَ ذِي ٱلۡأَوۡتَادِ
İnsanlara işkence ettiği kazıkların sahibi Firavun'a Rabbinin neler yaptığını görmedin mi?
عربي تفسیرونه:
ٱلَّذِينَ طَغَوۡاْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ
Bunların hepsi de zorbalık ve zulümde haddi aştılar. Hepsinin haddi aşması da kendi ülkesindeydi.
عربي تفسیرونه:
فَأَكۡثَرُواْ فِيهَا ٱلۡفَسَادَ
Yaydıkları küfür ve günahlarla oralarda fesadı arttırdılar.
عربي تفسیرونه:
فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ
Allah Teâlâ da onlara şiddetli azabını tattırdı ve yeryüzünden köklerini kazıdı.
عربي تفسیرونه:
إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلۡمِرۡصَادِ
-Ey Peygamber!- Rabbin, iyilik yapanları cennet ile mükâfatlandırmak, kötülük yapanları da cehennem ile cezalandırmak için insanların amellerini gözlemliyor ve kontrol ediyor.
عربي تفسیرونه:
فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ
İnsan tabiatı gereği Rabbi onu imtihan ederek ona ikram etti. Ve ona mal, çocuk ve şan verince kendisinin Allah’ın katında değerli olduğunu zannederek şöyle der: “Onun ikramını hak ettiğim için Rabbim bana ikram etti.''
عربي تفسیرونه:
وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ
Ama onu imtihan ederek rızkını daraltırsa, o zaman Rabbinin onu aşağıladığını zannederek şöyle der: “Rabbim beni aşağıladı.''
عربي تفسیرونه:
كَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ
Kesinlikle hayır. Durum bu insanın tasavvur ettiği gibi olmayıp Allah’ın verdiği nimetler Allah'ın kulundan razı olduğuna ve belalar da Rabbinin kulunu hor gördüğüne delil değildir. Bilakis doğrusu şudur ki; sizler Allah’ın size verdiği rızıklardan yetimlere ikram etmiyorsunuz.
عربي تفسیرونه:
وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ
Birbirinizi, yiyecek bir şey bulamayan fakirleri doyurmaya teşvik etmiyorsunuz.
عربي تفسیرونه:
وَتَأۡكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكۡلٗا لَّمّٗا
Hiçbir çözüm yolu gözetmeksizin savunmasız kadın ve yetimlerin hakkını çokça yiyorsunuz.
عربي تفسیرونه:
وَتُحِبُّونَ ٱلۡمَالَ حُبّٗا جَمّٗا
Malı çok aşırı bir sevgiyle seviyor ve ona olan düşkünlüğünüz sebebiyle onu Allah yolunda harcamakta cimrilik gösteriyorsunuz.
عربي تفسیرونه:
كَلَّآۖ إِذَا دُكَّتِ ٱلۡأَرۡضُ دَكّٗا دَكّٗا
Bunların sizin ameliniz olmaması gerekir. Öyleyse yeryüzünün şiddetle hareket ettiği ve sarsıldığı zamanı hatırlayın.
عربي تفسیرونه:
وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلۡمَلَكُ صَفّٗا صَفّٗا
Ve -Ey Peygamber!- kullarının arasında son hükmü vermek için Rabbin ve bölük bölük melekler geldikleri zaman.
عربي تفسیرونه:
په دې مخ کې د ایتونو د فایدو څخه:
• فضل عشر ذي الحجة على أيام السنة.
Zilhicce ayının on gününün, senenin diğer günleri üzerine olan fazileti ifade edilmiştir.

• ثبوت المجيء لله تعالى يوم القيامة وفق ما يليق به؛ من غير تشبيه ولا تمثيل ولا تعطيل.
Kıyamet günü Allah Teâlâ’nın, kendisine yaraşır bir şekilde herhangi bir benzetme ve örneklendirilme yapmadan, kelimenin anlamını boşa çıkarmadan gelmesi ispat edilmiştir.

• المؤمن إذا ابتلي صبر وإن أعطي شكر.
Mümin kimse belaya maruz kaldığında sabreder, kendisine mükâfat verildiğinde ise şükreder.

وَجِاْيٓءَ يَوۡمَئِذِۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوۡمَئِذٖ يَتَذَكَّرُ ٱلۡإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكۡرَىٰ
O gün, üzerinde yetmiş bin dizgin ve her bir dizginin başında yetmiş bin meleğin çektiği cehennem getirilir. İşte o gün insan, Allah’a karşı taksiratını hatırlar. Oysa o gün bunları hatırlamasının ona hiç bir faydası yoktur. Çünkü o gün, amel işleme günü değil, karşılıkların görüleceği gündür.
عربي تفسیرونه:
يَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي قَدَّمۡتُ لِحَيَاتِي
Aşırı pişmanlıktan şöyle der: “Keşke gerçek hayat olan ahiret hayatım için salih ameller işleseydim.''
عربي تفسیرونه:
فَيَوۡمَئِذٖ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٞ
Hiç kimse o gün, Allah’ın azabı gibi azap edemez. Çünkü Allah’ın azabı en şiddetli ve en kalıcı olan azaptır.
عربي تفسیرونه:
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُۥٓ أَحَدٞ
Ve hiç kimse orada kâfirleri bağladığı gibi zincirleri bağlayıp, vuramaz.
عربي تفسیرونه:
يَٰٓأَيَّتُهَا ٱلنَّفۡسُ ٱلۡمُطۡمَئِنَّةُ
Ölümü esnasında ve kıyamet günü Mümin kimseye şöyle denilecek: “Ey iman ve salih amelle huzura ermiş nefis!''
عربي تفسیرونه:
ٱرۡجِعِيٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةٗ مَّرۡضِيَّةٗ
Nail olduğun büyük mükâfatla O'ndan razı olmuş ve sahip olduğun salih amellerle Allah -Subhanehu ve Teâlâ- katında razı olunmuş bir halde Rabbine dön!
عربي تفسیرونه:
فَٱدۡخُلِي فِي عِبَٰدِي
Salih kullarımın arasına katıl!
عربي تفسیرونه:
وَٱدۡخُلِي جَنَّتِي
Ve onlarla beraber, onlar için hazırladığım cennetime gir!
عربي تفسیرونه:
په دې مخ کې د ایتونو د فایدو څخه:
• عتق الرقاب، وإطعام المحتاجين في وقت الشدة، والإيمان بالله، والتواصي بالصبر والرحمة: من أسباب دخول الجنة.
Köle azat etmek, darlık zamanında ihtiyaç sahiplerine yemek yedirmek, Allah’a iman etmek, sabrı ve merhameti tavsiye etmek cennete girme sebeplerindendir.

• من دلائل النبوة إخباره أن مكة ستكون حلالًا له ساعة من نهار.
Kendisi için gündüzün belli bir vakti Mekke şehrinin (savaşmak için) helal kılınacağını haber vermesi, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamberlik alametlerinden biridir.

• لما ضيق الله طرق الرق وسع طرق العتق، فجعل الإعتاق من القربات والكفارات.
Allah Teâlâ, insanları köle edinme yollarını daraltınca azat etme yollarını genişletti. Azat etmeyi ibadetlerden ve günahların bağışlanma vesilelerinden biri olarak belirledi.

 
د معناګانو ژباړه سورت: الفجر
د سورتونو فهرست (لړلیک) د مخ نمبر
 
د قرآن کریم د معناګانو ژباړه - د المختصر فی تفسیر القرآن الکریم ترکۍ ژباړه - د ژباړو فهرست (لړلیک)

د المختصر فی تفسیر القرآن الکریم ترکۍ ژباړه، د مرکز تفسیر للدراسات القرآنیة لخوا خپور شوی.

بندول