د قرآن کریم د معناګانو ژباړه - ترکي ژباړه - دکتور علی اوزک او نور * - د ژباړو فهرست (لړلیک)

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

د معناګانو ژباړه سورت: الدخان   آیت:

Sûretu'd-Duhân

حمٓ
Hâ. Mîm.
عربي تفسیرونه:
وَٱلۡكِتَٰبِ ٱلۡمُبِينِ
Apaçık olan Kitab'a andolsun ki,
عربي تفسیرونه:
إِنَّآ أَنزَلۡنَٰهُ فِي لَيۡلَةٖ مُّبَٰرَكَةٍۚ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ
biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.
عربي تفسیرونه:
فِيهَا يُفۡرَقُ كُلُّ أَمۡرٍ حَكِيمٍ
Her hikmetli işe o gecede hükmedilir.
عربي تفسیرونه:
أَمۡرٗا مِّنۡ عِندِنَآۚ إِنَّا كُنَّا مُرۡسِلِينَ
Katımızdan bir emirle. Çünkü biz, peygamberler göndermekteyiz.
عربي تفسیرونه:
رَحۡمَةٗ مِّن رَّبِّكَۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلۡعَلِيمُ
Rabbinin bir rahmeti olarak. O herşeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. @درست کوونکی
Rabbinin bir rahmeti olarak O işitendir, bilendir.
عربي تفسیرونه:
رَبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ
Eğer kesin olarak inanıyorsanız (bilin ki Allah), göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir.
عربي تفسیرونه:
لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحۡيِۦ وَيُمِيتُۖ رَبُّكُمۡ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
O'ndan başka ilâh yoktur. (Her şeyi O) diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.
عربي تفسیرونه:
بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ يَلۡعَبُونَ
Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar.
عربي تفسیرونه:
فَٱرۡتَقِبۡ يَوۡمَ تَأۡتِي ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٖ مُّبِينٖ
Şimdi sen, göğün,açık bir duman çıkaracağı günü gözetle.
عربي تفسیرونه:
يَغۡشَى ٱلنَّاسَۖ هَٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٞ
İnsanları bürüyecek, bu elem verici bir azaptır.
عربي تفسیرونه:
رَّبَّنَا ٱكۡشِفۡ عَنَّا ٱلۡعَذَابَ إِنَّا مُؤۡمِنُونَ
(İşte o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler).
عربي تفسیرونه:
أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكۡرَىٰ وَقَدۡ جَآءَهُمۡ رَسُولٞ مُّبِينٞ
Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.
عربي تفسیرونه:
ثُمَّ تَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ وَقَالُواْ مُعَلَّمٞ مَّجۡنُونٌ
Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler.
عربي تفسیرونه:
إِنَّا كَاشِفُواْ ٱلۡعَذَابِ قَلِيلًاۚ إِنَّكُمۡ عَآئِدُونَ
Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz.
عربي تفسیرونه:
يَوۡمَ نَبۡطِشُ ٱلۡبَطۡشَةَ ٱلۡكُبۡرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ
Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız .
عربي تفسیرونه:
۞ وَلَقَدۡ فَتَنَّا قَبۡلَهُمۡ قَوۡمَ فِرۡعَوۡنَ وَجَآءَهُمۡ رَسُولٞ كَرِيمٌ
Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Şerefli bir elçi gelmişti. 
عربي تفسیرونه:
أَنۡ أَدُّوٓاْ إِلَيَّ عِبَادَ ٱللَّهِۖ إِنِّي لَكُمۡ رَسُولٌ أَمِينٞ
Onlara: Allah'ın kulları! Bana gelin! Çünkü ben size (gönderilmiş) güvenilir bir Rasûlüm diye (davette bulunan)
عربي تفسیرونه:
وَأَن لَّا تَعۡلُواْ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنِّيٓ ءَاتِيكُم بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
Allah'a karşı üstünlük taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil getiriyorum. @درست کوونکی
Allah'a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil getiriyorum.
عربي تفسیرونه:
وَإِنِّي عُذۡتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمۡ أَن تَرۡجُمُونِ
Ben, beni taşlamanızdan, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sığındım.
عربي تفسیرونه:
وَإِن لَّمۡ تُؤۡمِنُواْ لِي فَٱعۡتَزِلُونِ
Eğer bana inanmazsanız, hiç değilse yanımdan uzaklaşın.
عربي تفسیرونه:
فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنَّ هَٰٓؤُلَآءِ قَوۡمٞ مُّجۡرِمُونَ
Bunun üzerine Musa: Bunlar suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti.
عربي تفسیرونه:
فَأَسۡرِ بِعِبَادِي لَيۡلًا إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ
Allah, O halde kullarımı geceleyin yola çıkar. Çünkü takip edileceksiniz, buyurdu.
عربي تفسیرونه:
وَٱتۡرُكِ ٱلۡبَحۡرَ رَهۡوًاۖ إِنَّهُمۡ جُندٞ مُّغۡرَقُونَ
Denizi açık halde bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
عربي تفسیرونه:
كَمۡ تَرَكُواْ مِن جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ
Onlar geride nice bahçeler, pınarlar, bırakmışlardı:
عربي تفسیرونه:
وَزُرُوعٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ
Ekinler, güzel konaklar,
عربي تفسیرونه:
وَنَعۡمَةٖ كَانُواْ فِيهَا فَٰكِهِينَ
zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler.
عربي تفسیرونه:
كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا قَوۡمًا ءَاخَرِينَ
İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık.
عربي تفسیرونه:
فَمَا بَكَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّمَآءُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَا كَانُواْ مُنظَرِينَ
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.
عربي تفسیرونه:
وَلَقَدۡ نَجَّيۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ مِنَ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡمُهِينِ
Andolsun biz, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan kurtardık.
عربي تفسیرونه:
مِن فِرۡعَوۡنَۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَالِيٗا مِّنَ ٱلۡمُسۡرِفِينَ
Yani Firavun'dan. Çünkü o bir zorba idi, aşırı gidenlerdendi.
عربي تفسیرونه:
وَلَقَدِ ٱخۡتَرۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ عِلۡمٍ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ
Andolsun biz İsrailoğullarına, bilerek, (kendi zamanlarında) âlemlerin üstünde bir imtiyaz verdik.
عربي تفسیرونه:
وَءَاتَيۡنَٰهُم مِّنَ ٱلۡأٓيَٰتِ مَا فِيهِ بَلَٰٓؤٞاْ مُّبِينٌ
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik.
عربي تفسیرونه:
إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَيَقُولُونَ
Onlar (müşrikler) diyorlar ki:
عربي تفسیرونه:
إِنۡ هِيَ إِلَّا مَوۡتَتُنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُنشَرِينَ
İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur. Biz diriltilecek değiliz.
عربي تفسیرونه:
فَأۡتُواْ بِـَٔابَآئِنَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Doğru söylüyorsanız, atalarımızı getirin.
عربي تفسیرونه:
أَهُمۡ خَيۡرٌ أَمۡ قَوۡمُ تُبَّعٖ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِمۡ أَهۡلَكۡنَٰهُمۡۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ مُجۡرِمِينَ
Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba' kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onları yok ettik, çünkü onlar suçlu idiler.
عربي تفسیرونه:
وَمَا خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا لَٰعِبِينَ
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.
عربي تفسیرونه:
مَا خَلَقۡنَٰهُمَآ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Her ikisini de ancak hak ile yarattık; fakat onların çoğu bilmiyorlar. @درست کوونکی
onları sadece gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar.
عربي تفسیرونه:
إِنَّ يَوۡمَ ٱلۡفَصۡلِ مِيقَٰتُهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Şüphesiz (hakkı bâtıldan ayıran) hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür.
عربي تفسیرونه:
يَوۡمَ لَا يُغۡنِي مَوۡلًى عَن مَّوۡلٗى شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez.
عربي تفسیرونه:
إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz O, üstündür, merhametlidir.
عربي تفسیرونه:
إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ
Şüphesiz zakkum ağacı,
عربي تفسیرونه:
طَعَامُ ٱلۡأَثِيمِ
günahkârların yemeğidir.
عربي تفسیرونه:
كَٱلۡمُهۡلِ يَغۡلِي فِي ٱلۡبُطُونِ
O, karınlarda suyun kaynaması gibi kaynar.
عربي تفسیرونه:
كَغَلۡيِ ٱلۡحَمِيمِ
Maden eriyiği gibi.
عربي تفسیرونه:
خُذُوهُ فَٱعۡتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ
(Allah zebânilere emreder): Tutun onu! cehennemin ortasına sürükleyin!
عربي تفسیرونه:
ثُمَّ صُبُّواْ فَوۡقَ رَأۡسِهِۦ مِنۡ عَذَابِ ٱلۡحَمِيمِ
Sonra başına azap olarak kaynar su dökün!
عربي تفسیرونه:
ذُقۡ إِنَّكَ أَنتَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡكَرِيمُ
(ve deyin ki:) Tat bakalım. Hani sen kendince üstündün, şerefliydin!
عربي تفسیرونه:
إِنَّ هَٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمۡتَرُونَ
İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir.
عربي تفسیرونه:
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي مَقَامٍ أَمِينٖ
Müttakîler ise hakikaten güvenilir bir makamdadırlar.
عربي تفسیرونه:
فِي جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ
Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
عربي تفسیرونه:
يَلۡبَسُونَ مِن سُندُسٖ وَإِسۡتَبۡرَقٖ مُّتَقَٰبِلِينَ
İnce ipekten ve parlak atlastan giyerek karşılıklı otururlar.
عربي تفسیرونه:
كَذَٰلِكَ وَزَوَّجۡنَٰهُم بِحُورٍ عِينٖ
İşte böyle. Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz.
عربي تفسیرونه:
يَدۡعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَٰكِهَةٍ ءَامِنِينَ
Orada, güven içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler.
عربي تفسیرونه:
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا ٱلۡمَوۡتَ إِلَّا ٱلۡمَوۡتَةَ ٱلۡأُولَىٰۖ وَوَقَىٰهُمۡ عَذَابَ ٱلۡجَحِيمِ
İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar ve Allah onları cehennem azabından korumuştur (sürekli hayata kavuşmuşlardır).
عربي تفسیرونه:
فَضۡلٗا مِّن رَّبِّكَۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
(Bunlar) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmiştir). İşte büyük kurtuluş budur.
عربي تفسیرونه:
فَإِنَّمَا يَسَّرۡنَٰهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ
Biz onu (Kur'an'ı), öğüt alırlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.
عربي تفسیرونه:
فَٱرۡتَقِبۡ إِنَّهُم مُّرۡتَقِبُونَ
(Yine de inanmayanların başlarına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler. 
عربي تفسیرونه:
 
د معناګانو ژباړه سورت: الدخان
د سورتونو فهرست (لړلیک) د مخ نمبر
 
د قرآن کریم د معناګانو ژباړه - ترکي ژباړه - دکتور علی اوزک او نور - د ژباړو فهرست (لړلیک)

په ترکي ژبه د قرانکریم د معناګانو ژباړه، د پوهانو د یوې ډلې لخوا ژباړل شوې. دا د مرکز رواد الترجمة تر څارنې لاندې اصلاح شوې او اصلي ژباړه د نظر څرګندولو، ارزونې او دوامداره پرمختګ لپاره شتون لري.

بندول