Tradução dos significados do Nobre Qur’an. - Tradução Turco - Centro rawad de tradução * - Índice de tradução

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Tradução dos significados Surah: Suratu Al-Furqan   Versículo:

Sûratu'l-Furkân

تَبَارَكَ ٱلَّذِي نَزَّلَ ٱلۡفُرۡقَانَ عَلَىٰ عَبۡدِهِۦ لِيَكُونَ لِلۡعَٰلَمِينَ نَذِيرًا
Alemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân’ı indiren Allah ne yücedir.
Os Tafssir em língua árabe:
ٱلَّذِي لَهُۥ مُلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلَمۡ يَتَّخِذۡ وَلَدٗا وَلَمۡ يَكُن لَّهُۥ شَرِيكٞ فِي ٱلۡمُلۡكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيۡءٖ فَقَدَّرَهُۥ تَقۡدِيرٗا
Göklerin ve yerin hükümranlığı O'na mahsustur. Hiçbir oğul edinmemiştir ve hükümranlıkta hiçbir ortağı yoktur. Her şeyi o yaratmış ve bir düzen içinde O takdir etmiştir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِهِۦٓ ءَالِهَةٗ لَّا يَخۡلُقُونَ شَيۡـٔٗا وَهُمۡ يُخۡلَقُونَ وَلَا يَمۡلِكُونَ لِأَنفُسِهِمۡ ضَرّٗا وَلَا نَفۡعٗا وَلَا يَمۡلِكُونَ مَوۡتٗا وَلَا حَيَوٰةٗ وَلَا نُشُورٗا
(Kâfirler) O’nu (Allah'ı) bırakıp, hiçbir şey yaratamayan, bilâkis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile bir zarar veya yarar sağlayamayan, öldürmeye de, yaşatmaya da, yeniden diriltmeye de güçleri olmayan ilahlar edindiler.
Os Tafssir em língua árabe:
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ إِفۡكٌ ٱفۡتَرَىٰهُ وَأَعَانَهُۥ عَلَيۡهِ قَوۡمٌ ءَاخَرُونَۖ فَقَدۡ جَآءُو ظُلۡمٗا وَزُورٗا
Kâfirler dediler ki: “Bu ancak onun uydurduğu bir yalandır. Ona başka bir topluluk da bunun için yardım etmiştir.” Muhakkak onlar zulmettiler, asılsız bir iddiada bulundular.
Os Tafssir em língua árabe:
وَقَالُوٓاْ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ٱكۡتَتَبَهَا فَهِيَ تُمۡلَىٰ عَلَيۡهِ بُكۡرَةٗ وَأَصِيلٗا
Ve dediler ki: “(Bu) öncekilerin masallarıdır. Onu başkalarından alıp yazmıştır. Onlar sabah akşam kendisine okunmaktadır.”
Os Tafssir em língua árabe:
قُلۡ أَنزَلَهُ ٱلَّذِي يَعۡلَمُ ٱلسِّرَّ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّهُۥ كَانَ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
(Rasûlüm!) De ki: 'Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilen (Allah) indirmiştir. Doğrusu O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.'
Os Tafssir em língua árabe:
وَقَالُواْ مَالِ هَٰذَا ٱلرَّسُولِ يَأۡكُلُ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشِي فِي ٱلۡأَسۡوَاقِ لَوۡلَآ أُنزِلَ إِلَيۡهِ مَلَكٞ فَيَكُونَ مَعَهُۥ نَذِيرًا
"Bu nasıl bir peygamber?" dediler. "Yemek yiyor, pazarda dolaşıyor. Ona bir melek indirilseydi de onun yanında uyarıcı olsaydı ya!"
Os Tafssir em língua árabe:
أَوۡ يُلۡقَىٰٓ إِلَيۡهِ كَنزٌ أَوۡ تَكُونُ لَهُۥ جَنَّةٞ يَأۡكُلُ مِنۡهَاۚ وَقَالَ ٱلظَّٰلِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلٗا مَّسۡحُورًا
“Yahut ona bir hazine verilmeli ya da mahsullerinden yiyeceği bir bahçesi olmalı değil miydi?” Zalimler: “Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz” dediler.
Os Tafssir em língua árabe:
ٱنظُرۡ كَيۡفَ ضَرَبُواْ لَكَ ٱلۡأَمۡثَٰلَ فَضَلُّواْ فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ سَبِيلٗا
Bir bak, onlar sana nasıl misaller getirip sapıklığa düştüler? Artık onlar hiçbir yol bulamazlar.
Os Tafssir em língua árabe:
تَبَارَكَ ٱلَّذِيٓ إِن شَآءَ جَعَلَ لَكَ خَيۡرٗا مِّن ذَٰلِكَ جَنَّٰتٖ تَجۡرِي مِن تَحۡتِهَا ٱلۡأَنۡهَٰرُ وَيَجۡعَل لَّكَ قُصُورَۢا
Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan Cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah çok yücedir.
Os Tafssir em língua árabe:
بَلۡ كَذَّبُواْ بِٱلسَّاعَةِۖ وَأَعۡتَدۡنَا لِمَن كَذَّبَ بِٱلسَّاعَةِ سَعِيرًا
Onlar zaten (kıyamet) saatini yalanlamışlardı. Kıyameti yalanlayanlar için alevli bir ateş hazırladık.
Os Tafssir em língua árabe:
إِذَا رَأَتۡهُم مِّن مَّكَانِۭ بَعِيدٖ سَمِعُواْ لَهَا تَغَيُّظٗا وَزَفِيرٗا
O ateş onları uzaktan görünce onun büyük bir öfke ile çıkaracağı şiddetli uğultusunu işiteceklerdir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَإِذَآ أُلۡقُواْ مِنۡهَا مَكَانٗا ضَيِّقٗا مُّقَرَّنِينَ دَعَوۡاْ هُنَالِكَ ثُبُورٗا
Onlar elleri boyunlarında bağlanıp, onun dar bir yerine atıldıklarında orada: “Ölüm” diye feryat ederler.
Os Tafssir em língua árabe:
لَّا تَدۡعُواْ ٱلۡيَوۡمَ ثُبُورٗا وَٰحِدٗا وَٱدۡعُواْ ثُبُورٗا كَثِيرٗا
“Bugün ölümü bir kere değil, birçok kere temenni edin!” (denilecek).
Os Tafssir em língua árabe:
قُلۡ أَذَٰلِكَ خَيۡرٌ أَمۡ جَنَّةُ ٱلۡخُلۡدِ ٱلَّتِي وُعِدَ ٱلۡمُتَّقُونَۚ كَانَتۡ لَهُمۡ جَزَآءٗ وَمَصِيرٗا
De ki: "Bu mu daha iyi, yoksa takvâ sahiplerine vadedilen Ebedilik Cenneti mi? Orası, onlar için bir mükâfat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir."
Os Tafssir em língua árabe:
لَّهُمۡ فِيهَا مَا يَشَآءُونَ خَٰلِدِينَۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ وَعۡدٗا مَّسۡـُٔولٗا
Onlara orada istedikleri vardır ve (orada) ebedi kalırlar. Bu Rabbinin üzerine, (yerine getirilmesi) istenen bir vaaddir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ فَيَقُولُ ءَأَنتُمۡ أَضۡلَلۡتُمۡ عِبَادِي هَٰٓؤُلَآءِ أَمۡ هُمۡ ضَلُّواْ ٱلسَّبِيلَ
O gün Rabbin, onları ve Allah’tan başka ibadet ettiklerini bir araya toplar ve şöyle der: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa kendileri mi yoldan saptılar?"
Os Tafssir em língua árabe:
قَالُواْ سُبۡحَٰنَكَ مَا كَانَ يَنۢبَغِي لَنَآ أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنۡ أَوۡلِيَآءَ وَلَٰكِن مَّتَّعۡتَهُمۡ وَءَابَآءَهُمۡ حَتَّىٰ نَسُواْ ٱلذِّكۡرَ وَكَانُواْ قَوۡمَۢا بُورٗا
Derler ki: “Seni tenzih ederiz. Senden başkalarını veliler edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onları ve babalarını faydalandırdın. Sonunda zikri unuttular ve helâk olan bir kavim oldular.”
Os Tafssir em língua árabe:
فَقَدۡ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسۡتَطِيعُونَ صَرۡفٗا وَلَا نَصۡرٗاۚ وَمَن يَظۡلِم مِّنكُمۡ نُذِقۡهُ عَذَابٗا كَبِيرٗا
İşte söylediklerinizde sizi yalanladılar. Artık ne üzerinizdeki azabı def edebilirsiniz, ne de bir yardıma güç yetirirsiniz. Sizden kim zulmederse ona büyük bir azabı tattırırız.
Os Tafssir em língua árabe:
وَمَآ أَرۡسَلۡنَا قَبۡلَكَ مِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّآ إِنَّهُمۡ لَيَأۡكُلُونَ ٱلطَّعَامَ وَيَمۡشُونَ فِي ٱلۡأَسۡوَاقِۗ وَجَعَلۡنَا بَعۡضَكُمۡ لِبَعۡضٖ فِتۡنَةً أَتَصۡبِرُونَۗ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرٗا
(Rasûlüm!) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. (Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.
Os Tafssir em língua árabe:
۞ وَقَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَرۡجُونَ لِقَآءَنَا لَوۡلَآ أُنزِلَ عَلَيۡنَا ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ أَوۡ نَرَىٰ رَبَّنَاۗ لَقَدِ ٱسۡتَكۡبَرُواْ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ وَعَتَوۡ عُتُوّٗا كَبِيرٗا
Bizimle karşılaşmayı ummayanlar; "Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik." dediler. Şüphesiz onlar, kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir taşkınlık gösterdiler.
Os Tafssir em língua árabe:
يَوۡمَ يَرَوۡنَ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ لَا بُشۡرَىٰ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُجۡرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجۡرٗا مَّحۡجُورٗا
Melekleri gördükleri gün, işte o gün günahkârlara müjde yoktur. Melekler onlara: "Sizin için (müjde) yasak edilmiştir, yasak! diyeceklerdir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَقَدِمۡنَآ إِلَىٰ مَا عَمِلُواْ مِنۡ عَمَلٖ فَجَعَلۡنَٰهُ هَبَآءٗ مَّنثُورًا
Onların yaptıkları bütün amellere yöneldik ve saçılmış toz zerreleri haline getirdik.
Os Tafssir em língua árabe:
أَصۡحَٰبُ ٱلۡجَنَّةِ يَوۡمَئِذٍ خَيۡرٞ مُّسۡتَقَرّٗا وَأَحۡسَنُ مَقِيلٗا
O gün cennetliklerin kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer daha güzeldir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَيَوۡمَ تَشَقَّقُ ٱلسَّمَآءُ بِٱلۡغَمَٰمِ وَنُزِّلَ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ تَنزِيلًا
O gün gök bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir.
Os Tafssir em língua árabe:
ٱلۡمُلۡكُ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡحَقُّ لِلرَّحۡمَٰنِۚ وَكَانَ يَوۡمًا عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ عَسِيرٗا
O gün gerçek hükümranlık Rahman’ındır ve kâfirlere zorlu bir gün olacaktır.
Os Tafssir em língua árabe:
وَيَوۡمَ يَعَضُّ ٱلظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيۡهِ يَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي ٱتَّخَذۡتُ مَعَ ٱلرَّسُولِ سَبِيلٗا
O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: “Ne olurdu; ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!”
Os Tafssir em língua árabe:
يَٰوَيۡلَتَىٰ لَيۡتَنِي لَمۡ أَتَّخِذۡ فُلَانًا خَلِيلٗا
“Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!”
Os Tafssir em língua árabe:
لَّقَدۡ أَضَلَّنِي عَنِ ٱلذِّكۡرِ بَعۡدَ إِذۡ جَآءَنِيۗ وَكَانَ ٱلشَّيۡطَٰنُ لِلۡإِنسَٰنِ خَذُولٗا
“Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten Şeytan, insanı yardımcısız bırakıverir.”
Os Tafssir em língua árabe:
وَقَالَ ٱلرَّسُولُ يَٰرَبِّ إِنَّ قَوۡمِي ٱتَّخَذُواْ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ مَهۡجُورٗا
Rasul: “Ya Rabb! Gerçekten benim kavmim bu Kur’an’ı terk etti” dedi.
Os Tafssir em língua árabe:
وَكَذَٰلِكَ جَعَلۡنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوّٗا مِّنَ ٱلۡمُجۡرِمِينَۗ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ هَادِيٗا وَنَصِيرٗا
Biz, işte böyle her peygamber için suçlulardan bir düşman yarattık. Yol gösterici ve yardım edici olarak Rabbin yeter.
Os Tafssir em língua árabe:
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡلَا نُزِّلَ عَلَيۡهِ ٱلۡقُرۡءَانُ جُمۡلَةٗ وَٰحِدَةٗۚ كَذَٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِۦ فُؤَادَكَۖ وَرَتَّلۡنَٰهُ تَرۡتِيلٗا
Kâfirler: “Kur’an ona bir defada toptan indirilseydi ya!” dediler. Biz onunla kalbine sebat verelim diye yaptık ve onu ağır ağır okuduk.
Os Tafssir em língua árabe:
وَلَا يَأۡتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ وَأَحۡسَنَ تَفۡسِيرًا
Onlar sana her ne misal getirseler (buna karşılık) mutlaka biz de sana hakkı ve daha güzel açıklamayı getiririz.
Os Tafssir em língua árabe:
ٱلَّذِينَ يُحۡشَرُونَ عَلَىٰ وُجُوهِهِمۡ إِلَىٰ جَهَنَّمَ أُوْلَٰٓئِكَ شَرّٞ مَّكَانٗا وَأَضَلُّ سَبِيلٗا
Yüzükoyun cehenneme (sürülüp) toplanacak olanlar; işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.
Os Tafssir em língua árabe:
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ وَجَعَلۡنَا مَعَهُۥٓ أَخَاهُ هَٰرُونَ وَزِيرٗا
Andolsun, biz, Mûsâ'ya ’ya Kitabı (Tevrat’ı) verdik ve kardeşi Harun’u da ona yardımcı kıldık.
Os Tafssir em língua árabe:
فَقُلۡنَا ٱذۡهَبَآ إِلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا فَدَمَّرۡنَٰهُمۡ تَدۡمِيرٗا
Onlara: “Ayetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin.” dedik. Nihayet o kavmi yerle bir ettik.
Os Tafssir em língua árabe:
وَقَوۡمَ نُوحٖ لَّمَّا كَذَّبُواْ ٱلرُّسُلَ أَغۡرَقۡنَٰهُمۡ وَجَعَلۡنَٰهُمۡ لِلنَّاسِ ءَايَةٗۖ وَأَعۡتَدۡنَا لِلظَّٰلِمِينَ عَذَابًا أَلِيمٗا
Nûh kavmini de, peygamberleri yalanladıkları vakit suda boğduk. Onları insanlara bir ibret yaptık ve zalimlere elem dolu bir azap hazırladık.
Os Tafssir em língua árabe:
وَعَادٗا وَثَمُودَاْ وَأَصۡحَٰبَ ٱلرَّسِّ وَقُرُونَۢا بَيۡنَ ذَٰلِكَ كَثِيرٗا
Âd ve Semûd kavimlerini, Ress halkını ve bunların arasında pek çok nesilleri de helâk ettik.
Os Tafssir em língua árabe:
وَكُلّٗا ضَرَبۡنَا لَهُ ٱلۡأَمۡثَٰلَۖ وَكُلّٗا تَبَّرۡنَا تَتۡبِيرٗا
Bunların her birine misaller getirdik, (öğüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik.
Os Tafssir em língua árabe:
وَلَقَدۡ أَتَوۡاْ عَلَى ٱلۡقَرۡيَةِ ٱلَّتِيٓ أُمۡطِرَتۡ مَطَرَ ٱلسَّوۡءِۚ أَفَلَمۡ يَكُونُواْ يَرَوۡنَهَاۚ بَلۡ كَانُواْ لَا يَرۡجُونَ نُشُورٗا
Muhakkak onlar belâ yağmuruna tutulan beldeye uğramışlardır. Acaba bunlar orayı görmediler miydi? Hayır! onlar tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.
Os Tafssir em língua árabe:
وَإِذَا رَأَوۡكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا ٱلَّذِي بَعَثَ ٱللَّهُ رَسُولًا
Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah’ın gönderdiği elçi?" diye alay etmekten başka bir şey yapmazlar.
Os Tafssir em língua árabe:
إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنۡ ءَالِهَتِنَا لَوۡلَآ أَن صَبَرۡنَا عَلَيۡهَاۚ وَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ حِينَ يَرَوۡنَ ٱلۡعَذَابَ مَنۡ أَضَلُّ سَبِيلًا
“Eğer ilâhlarımıza sebat göstermeseydik az kalsın bizi ilâhlarımızdan saptıracaktı.” Yakında azabı gördüklerinde yolca kimin sapık olduğunu bileceklerdir.
Os Tafssir em língua árabe:
أَرَءَيۡتَ مَنِ ٱتَّخَذَ إِلَٰهَهُۥ هَوَىٰهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيۡهِ وَكِيلًا
Hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen kimseyi gördün mü? O kimseye sen mi vekil olacaksın?
Os Tafssir em língua árabe:
أَمۡ تَحۡسَبُ أَنَّ أَكۡثَرَهُمۡ يَسۡمَعُونَ أَوۡ يَعۡقِلُونَۚ إِنۡ هُمۡ إِلَّا كَٱلۡأَنۡعَٰمِ بَلۡ هُمۡ أَضَلُّ سَبِيلًا
Sen onların çoğunu dinler ve akıl erdirirler mi sanırsın? Onlar ancak hayvanlar gibidir. Hatta onlar yolca daha da sapıklıktadırlar.
Os Tafssir em língua árabe:
أَلَمۡ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيۡفَ مَدَّ ٱلظِّلَّ وَلَوۡ شَآءَ لَجَعَلَهُۥ سَاكِنٗا ثُمَّ جَعَلۡنَا ٱلشَّمۡسَ عَلَيۡهِ دَلِيلٗا
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığına görmez misin? Dileseydi onu hareketsiz kılardı, sonra Güneşi ona delil kıldık.
Os Tafssir em língua árabe:
ثُمَّ قَبَضۡنَٰهُ إِلَيۡنَا قَبۡضٗا يَسِيرٗا
Sonra onu yavaş yavaş kendimize çektik.
Os Tafssir em língua árabe:
وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ لِبَاسٗا وَٱلنَّوۡمَ سُبَاتٗا وَجَعَلَ ٱلنَّهَارَ نُشُورٗا
Geceyi sizin için elbise, uykuyu da rahatlık kılan odur. O gündüzü de yeni bir hayata başlangıç yaptı.
Os Tafssir em língua árabe:
وَهُوَ ٱلَّذِيٓ أَرۡسَلَ ٱلرِّيَٰحَ بُشۡرَۢا بَيۡنَ يَدَيۡ رَحۡمَتِهِۦۚ وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ طَهُورٗا
Rahmetinin öncesinde rüzgarları bir müjdeci olarak gönderen de O'dur. Biz gökten tertemiz su indirdik.
Os Tafssir em língua árabe:
لِّنُحۡـِۧيَ بِهِۦ بَلۡدَةٗ مَّيۡتٗا وَنُسۡقِيَهُۥ مِمَّا خَلَقۡنَآ أَنۡعَٰمٗا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرٗا
Onunla ölü bir şehri diriltelim ve onunla yarattığımız birçok hayvanı ve insanı sulayalım diye.
Os Tafssir em língua árabe:
وَلَقَدۡ صَرَّفۡنَٰهُ بَيۡنَهُمۡ لِيَذَّكَّرُواْ فَأَبَىٰٓ أَكۡثَرُ ٱلنَّاسِ إِلَّا كُفُورٗا
Andolsun, biz bunu insanlar arasında, düşünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çoğu nankörlükte direttiler.
Os Tafssir em língua árabe:
وَلَوۡ شِئۡنَا لَبَعَثۡنَا فِي كُلِّ قَرۡيَةٖ نَّذِيرٗا
Eğer dileseydik her bir beldeye elbette bir uyarıcı gönderirdik.
Os Tafssir em língua árabe:
فَلَا تُطِعِ ٱلۡكَٰفِرِينَ وَجَٰهِدۡهُم بِهِۦ جِهَادٗا كَبِيرٗا
O halde kâfirlere itaat etme ve onlara karşı Kur’an’la büyük bir mücadele ver.
Os Tafssir em língua árabe:
۞ وَهُوَ ٱلَّذِي مَرَجَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ هَٰذَا عَذۡبٞ فُرَاتٞ وَهَٰذَا مِلۡحٌ أُجَاجٞ وَجَعَلَ بَيۡنَهُمَا بَرۡزَخٗا وَحِجۡرٗا مَّحۡجُورٗا
İki denizi birbirine salan O'dur. Bu tatlı ve lezzetli, bu da tuzlu ve acıdır. O ikisinin arasına bir perde ve aşılamayan bir sınır koymuştur.
Os Tafssir em língua árabe:
وَهُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ مِنَ ٱلۡمَآءِ بَشَرٗا فَجَعَلَهُۥ نَسَبٗا وَصِهۡرٗاۗ وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرٗا
Ve o sudan insanı yaratan, onu soy ve hısımlık sahibi kılan O'dur. Rabbin, her şeye güç yetirendir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَيَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُهُمۡ وَلَا يَضُرُّهُمۡۗ وَكَانَ ٱلۡكَافِرُ عَلَىٰ رَبِّهِۦ ظَهِيرٗا
Hâlbuki onlar Allah’tan başka kendilerine fayda da, zarar da veremeyen şeylere ibadet ederler. Kâfir, Rabbine karşı (Şeytan'a) arka çıkandır.
Os Tafssir em língua árabe:
وَمَآ أَرۡسَلۡنَٰكَ إِلَّا مُبَشِّرٗا وَنَذِيرٗا
Biz, seni ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Os Tafssir em língua árabe:
قُلۡ مَآ أَسۡـَٔلُكُمۡ عَلَيۡهِ مِنۡ أَجۡرٍ إِلَّا مَن شَآءَ أَن يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ سَبِيلٗا
De ki: "Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanızı) istiyorum."
Os Tafssir em língua árabe:
وَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱلۡحَيِّ ٱلَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِهِۦۚ وَكَفَىٰ بِهِۦ بِذُنُوبِ عِبَادِهِۦ خَبِيرًا
Ölümsüz daima diri olan Allah'a dayanıp, tevekkül et ve O'nu hamt ile tesbih et. Kullarının günahlarından hakkıyla haberdar olarak O yeter.
Os Tafssir em língua árabe:
ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ ٱلرَّحۡمَٰنُ فَسۡـَٔلۡ بِهِۦ خَبِيرٗا
Gökleri yeri ve bunların arasındakileri altı günde yaratan, sonra arşa istivâ eden Rahman’dır. O'nu her şeyden haberi olan (Allah'a) sor.
Os Tafssir em língua árabe:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱسۡجُدُواْۤ لِلرَّحۡمَٰنِ قَالُواْ وَمَا ٱلرَّحۡمَٰنُ أَنَسۡجُدُ لِمَا تَأۡمُرُنَا وَزَادَهُمۡ نُفُورٗا۩
Onlara: "Rahman'a secde edin!" denildiği zaman, “Rahman da neymiş? Biz senin bize emrettiğine mi secde edecekmişiz?" derler ve (bu) onların (haktan) kaçıp uzaklaşmalarını arttırıverir.
Os Tafssir em língua árabe:
تَبَارَكَ ٱلَّذِي جَعَلَ فِي ٱلسَّمَآءِ بُرُوجٗا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَٰجٗا وَقَمَرٗا مُّنِيرٗا
Gökte yıldızlar/gezegenler yaratan ve orada bir kandil (Güneş) ve aydınlatıcı bir Ay var eden (Allah) çok yücedir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَهُوَ ٱلَّذِي جَعَلَ ٱلَّيۡلَ وَٱلنَّهَارَ خِلۡفَةٗ لِّمَنۡ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوۡ أَرَادَ شُكُورٗا
İbret almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardına getiren de O’dur.
Os Tafssir em língua árabe:
وَعِبَادُ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلَّذِينَ يَمۡشُونَ عَلَى ٱلۡأَرۡضِ هَوۡنٗا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ ٱلۡجَٰهِلُونَ قَالُواْ سَلَٰمٗا
Rahman’ın kulları, yeryüzünde vakarlı ve alçak gönüllü olarak yürürler. Cahiller kendilerine hitap ettiklerinde onlar: “Selam!” deyip geçerler.
Os Tafssir em língua árabe:
وَٱلَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمۡ سُجَّدٗا وَقِيَٰمٗا
Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler.
Os Tafssir em língua árabe:
وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا ٱصۡرِفۡ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
Onlar: "Rabbimiz, Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Çünkü onun azabı süreklidir." derler.
Os Tafssir em língua árabe:
إِنَّهَا سَآءَتۡ مُسۡتَقَرّٗا وَمُقَامٗا
Orası ne kötü bir karar kılma/durak ve yerleşme yeridir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَٱلَّذِينَ إِذَآ أَنفَقُواْ لَمۡ يُسۡرِفُواْ وَلَمۡ يَقۡتُرُواْ وَكَانَ بَيۡنَ ذَٰلِكَ قَوَامٗا
Ve onlar ki mallarını infak ettiklerinde israf da etmezler, cimrilik de etmezler. Bunun arasında orta bir yol tutarlar.
Os Tafssir em língua árabe:
وَٱلَّذِينَ لَا يَدۡعُونَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ وَلَا يَقۡتُلُونَ ٱلنَّفۡسَ ٱلَّتِي حَرَّمَ ٱللَّهُ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَلَا يَزۡنُونَۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ يَلۡقَ أَثَامٗا
Onlar ki, Allah ile birlikte başka bir ilâha dua/ibadet etmezler. Hak ile olması dışında, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı nefsi de öldürmezler. Zina da etmezler. Kim bunları işlerse cezaları ile karşılaşır.
Os Tafssir em língua árabe:
يُضَٰعَفۡ لَهُ ٱلۡعَذَابُ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ وَيَخۡلُدۡ فِيهِۦ مُهَانًا
Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî kalır.
Os Tafssir em língua árabe:
إِلَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ عَمَلٗا صَٰلِحٗا فَأُوْلَٰٓئِكَ يُبَدِّلُ ٱللَّهُ سَيِّـَٔاتِهِمۡ حَسَنَٰتٖۗ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورٗا رَّحِيمٗا
Ancak tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenler, Allah bunların günahlarını sevaba/iyiliğe çevirir. Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
Os Tafssir em língua árabe:
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَإِنَّهُۥ يَتُوبُ إِلَى ٱللَّهِ مَتَابٗا
Kim de tevbe eder ve salih amel işlerse; işte o, Allah’a tevbesi kabul edilmiş olarak döner.
Os Tafssir em língua árabe:
وَٱلَّذِينَ لَا يَشۡهَدُونَ ٱلزُّورَ وَإِذَا مَرُّواْ بِٱللَّغۡوِ مَرُّواْ كِرَامٗا
Onlar yalancı şahitlik etmezler ve yararsız bir şeye rastladıklarında onurlu bir şekilde (yüz çevirip) geçerler.
Os Tafssir em língua árabe:
وَٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُواْ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِمۡ لَمۡ يَخِرُّواْ عَلَيۡهَا صُمّٗا وَعُمۡيَانٗا
Onlar ki, Rablerinin âyetleriyle kendilerine öğüt verildiği zaman buna karşı sağır ve kör kimseler olarak yüzleri üzere yıkılıp yatmazlar.
Os Tafssir em língua árabe:
وَٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبۡ لَنَا مِنۡ أَزۡوَٰجِنَا وَذُرِّيَّٰتِنَا قُرَّةَ أَعۡيُنٖ وَٱجۡعَلۡنَا لِلۡمُتَّقِينَ إِمَامًا
Onlar: “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle!” diyenlerdir.
Os Tafssir em língua árabe:
أُوْلَٰٓئِكَ يُجۡزَوۡنَ ٱلۡغُرۡفَةَ بِمَا صَبَرُواْ وَيُلَقَّوۡنَ فِيهَا تَحِيَّةٗ وَسَلَٰمًا
İşte onlar, sabretmelerine karşılık Cennet'in yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanacaklardır.
Os Tafssir em língua árabe:
خَٰلِدِينَ فِيهَاۚ حَسُنَتۡ مُسۡتَقَرّٗا وَمُقَامٗا
Orada ebedî kalırlar. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir konaktır!
Os Tafssir em língua árabe:
قُلۡ مَا يَعۡبَؤُاْ بِكُمۡ رَبِّي لَوۡلَا دُعَآؤُكُمۡۖ فَقَدۡ كَذَّبۡتُمۡ فَسَوۡفَ يَكُونُ لِزَامَۢا
Ey Muhammed!) De ki: “Duanız (kulluğunuz ve yalvarmanız) olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Size Rasûlün bildirdiklerini) yalanladınız. Öyle ise azap, yakanızı bırakmayacak.”
Os Tafssir em língua árabe:
 
Tradução dos significados Surah: Suratu Al-Furqan
Índice de capítulos Número de página
 
Tradução dos significados do Nobre Qur’an. - Tradução Turco - Centro rawad de tradução - Índice de tradução

Tradução dos significados do Nobre Alcorão para turco, traduzido pelo Centro de Pioneiros do Centro de Tradução, em cooperação com o site Dar Al Islam, www.islamhouse.com. O ano de 1440.

Fechar