Check out the new design

அல்குர்ஆன் மொழிபெயர்ப்பு - துருக்கிய மொழிபெயர்ப்பு - மொழிபெயர்ப்பு முன்னோடிகளுக்கான மையம் * - மொழிபெயர்ப்பு அட்டவணை

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

மொழிபெயர்ப்பு அத்தியாயம்: அல்வாகிஆ   வசனம்:

Sûretu'l-Vâkıa

إِذَا وَقَعَتِ ٱلۡوَاقِعَةُ
Kıyamet koptuğu zaman.
அரபு விரிவுரைகள்:
لَيۡسَ لِوَقۡعَتِهَا كَاذِبَةٌ
Onun gerçekleşmesine artık yalan diyecek yoktur.
அரபு விரிவுரைகள்:
خَافِضَةٞ رَّافِعَةٌ
O; alçaltıcı, yükselticidir.
அரபு விரிவுரைகள்:
إِذَا رُجَّتِ ٱلۡأَرۡضُ رَجّٗا
Yer şiddetle sarsılınca.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَبُسَّتِ ٱلۡجِبَالُ بَسّٗا
Dağlar paramparça olduğunda.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَكَانَتۡ هَبَآءٗ مُّنۢبَثّٗا
Derken toz toprak halinde dağılıp savrulduğu zaman.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَكُنتُمۡ أَزۡوَٰجٗا ثَلَٰثَةٗ
Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَأَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَيۡمَنَةِ
Sağdakiler, (ne mutlu) o sağdakilere!
அரபு விரிவுரைகள்:
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡمَشۡـَٔمَةِ
Soldakiler, ne bahtsızdır onlar!
அரபு விரிவுரைகள்:
وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ
(Hayırda) önde olanlar, öncülerdir.
அரபு விரிவுரைகள்:
أُوْلَٰٓئِكَ ٱلۡمُقَرَّبُونَ
İşte onlar, yakınlaştırılmış olanlardır.
அரபு விரிவுரைகள்:
فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Onlar Naim Cennetleri'ndedirler.
அரபு விரிவுரைகள்:
ثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Bir çoğu öncekilerdendir.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَقَلِيلٞ مِّنَ ٱلۡأٓخِرِينَ
Birazı da sonrakilerdendir.
அரபு விரிவுரைகள்:
عَلَىٰ سُرُرٖ مَّوۡضُونَةٖ
(Altın ile) işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
அரபு விரிவுரைகள்:
مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيۡهَا مُتَقَٰبِلِينَ
Karşılıklı olarak oturup yaslanırlar.
அரபு விரிவுரைகள்:
يَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ
Onların etrafında ölümsüz genç hizmetçiler dolaşır.
அரபு விரிவுரைகள்:
بِأَكۡوَابٖ وَأَبَارِيقَ وَكَأۡسٖ مِّن مَّعِينٖ
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler.
அரபு விரிவுரைகள்:
لَّا يُصَدَّعُونَ عَنۡهَا وَلَا يُنزِفُونَ
Ondan başları da ağrımaz ve akılları da giderilmez.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَفَٰكِهَةٖ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ
Beğendikleri meyveler.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَلَحۡمِ طَيۡرٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ
Canlarının çektiği kuş etleri.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَحُورٌ عِينٞ
Ve iri gözlü huriler.
அரபு விரிவுரைகள்:
كَأَمۡثَٰلِ ٱللُّؤۡلُوِٕ ٱلۡمَكۡنُونِ
Saklı inciler gibi.
அரபு விரிவுரைகள்:
جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
İşledikleri amellere karşılık olarak (verilir.)
அரபு விரிவுரைகள்:
لَا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا تَأۡثِيمًا
Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler.
அரபு விரிவுரைகள்:
إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا
Söylenen; yalnızca "Selâm, selâm!" dır.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ
Sağdakiler, (ne mutlu) o sağdakilere!
அரபு விரிவுரைகள்:
فِي سِدۡرٖ مَّخۡضُودٖ
Dikensiz sedir ağaçlarında.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَطَلۡحٖ مَّنضُودٖ
Salkım salkım muz ağaçlarında.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَظِلّٖ مَّمۡدُودٖ
Uzamış gölgeler.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَمَآءٖ مَّسۡكُوبٖ
Çağlayarak akan sular.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَفَٰكِهَةٖ كَثِيرَةٖ
Bir çok meyveler.
அரபு விரிவுரைகள்:
لَّا مَقۡطُوعَةٖ وَلَا مَمۡنُوعَةٖ
Bitip tükenmeyen ve yasaklanmayan.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَفُرُشٖ مَّرۡفُوعَةٍ
Ve yüksek döşekler içindedirler.
அரபு விரிவுரைகள்:
إِنَّآ أَنشَأۡنَٰهُنَّ إِنشَآءٗ
Biz, o hurileri yeni bir yaratılışla yarattık.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَجَعَلۡنَٰهُنَّ أَبۡكَارًا
Onları bakireler kıldık.
அரபு விரிவுரைகள்:
عُرُبًا أَتۡرَابٗا
Eşlerine düşkün ve yaşıt.
அரபு விரிவுரைகள்:
لِّأَصۡحَٰبِ ٱلۡيَمِينِ
Sağ taraftakiler için.
அரபு விரிவுரைகள்:
ثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Bir çoğu öncekilerden.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَثُلَّةٞ مِّنَ ٱلۡأٓخِرِينَ
Bir çoğu da sonrakilerdendir.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَأَصۡحَٰبُ ٱلشِّمَالِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلشِّمَالِ
Soldakiler, ne bahtsızdır onlar!
அரபு விரிவுரைகள்:
فِي سَمُومٖ وَحَمِيمٖ
İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَظِلّٖ مِّن يَحۡمُومٖ
Simsiyah bir duman gölgesinde.
அரபு விரிவுரைகள்:
لَّا بَارِدٖ وَلَا كَرِيمٍ
Ne bir serinlik, ne de bir güzellik!
அரபு விரிவுரைகள்:
إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَبۡلَ ذَٰلِكَ مُتۡرَفِينَ
Çünkü onlar, bundan önce (arzularının hoşuna giden şeyler içinde) şımarmış kimselerdi.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَكَانُواْ يُصِرُّونَ عَلَى ٱلۡحِنثِ ٱلۡعَظِيمِ
Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَكَانُواْ يَقُولُونَ أَئِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ
"Biz ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra tekrar mı dirileceğiz?" diyorlardı.
அரபு விரிவுரைகள்:
أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ
"Daha önceki atalarımız da mı?"
அரபு விரிவுரைகள்:
قُلۡ إِنَّ ٱلۡأَوَّلِينَ وَٱلۡأٓخِرِينَ
De ki: "Hem öncekiler, hem sonrakiler."
அரபு விரிவுரைகள்:
لَمَجۡمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ
Belli bir günün, belli bir vaktinde bir araya getirileceksiniz.
அரபு விரிவுரைகள்:
ثُمَّ إِنَّكُمۡ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلۡمُكَذِّبُونَ
Sonra gerçekten sizler ey sapıklar, yalanlayıcılar!
அரபு விரிவுரைகள்:
لَأٓكِلُونَ مِن شَجَرٖ مِّن زَقُّومٖ
Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ
Karınlarınızı hep ondan dolduracaksınız.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَشَٰرِبُونَ عَلَيۡهِ مِنَ ٱلۡحَمِيمِ
Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَشَٰرِبُونَ شُرۡبَ ٱلۡهِيمِ
Susamış develerin içişi gibi içeceksiniz.
அரபு விரிவுரைகள்:
هَٰذَا نُزُلُهُمۡ يَوۡمَ ٱلدِّينِ
İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.
அரபு விரிவுரைகள்:
نَحۡنُ خَلَقۡنَٰكُمۡ فَلَوۡلَا تُصَدِّقُونَ
Sizi biz yarattık. (Tekrardan yaratılışı) tasdik etmeniz gerekmez mi ?
அரபு விரிவுரைகள்:
أَفَرَءَيۡتُم مَّا تُمۡنُونَ
Akıttığınız meniyi gördünüz mü?
அரபு விரிவுரைகள்:
ءَأَنتُمۡ تَخۡلُقُونَهُۥٓ أَمۡ نَحۡنُ ٱلۡخَٰلِقُونَ
Onu siz mi yaratıyorsunuz? Yoksa yaratan biz miyiz?
அரபு விரிவுரைகள்:
نَحۡنُ قَدَّرۡنَا بَيۡنَكُمُ ٱلۡمَوۡتَ وَمَا نَحۡنُ بِمَسۡبُوقِينَ
Aranızda ölümü takdir eden biziz. Bizler aciz de değiliz.
அரபு விரிவுரைகள்:
عَلَىٰٓ أَن نُّبَدِّلَ أَمۡثَٰلَكُمۡ وَنُنشِئَكُمۡ فِي مَا لَا تَعۡلَمُونَ
Yerinize benzerlerinizi getirip, değiştirmek ve sizi bilemediğiniz bir şekilde yeniden yaratmak hususunda.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَلَقَدۡ عَلِمۡتُمُ ٱلنَّشۡأَةَ ٱلۡأُولَىٰ فَلَوۡلَا تَذَكَّرُونَ
Andolsun ki ilk yaratmayı bildiniz. O halde düşünüp öğüt almanız gerekmez mi?
அரபு விரிவுரைகள்:
أَفَرَءَيۡتُم مَّا تَحۡرُثُونَ
Ektiğiniz şeyleri gördünüz mü?
அரபு விரிவுரைகள்:
ءَأَنتُمۡ تَزۡرَعُونَهُۥٓ أَمۡ نَحۡنُ ٱلزَّٰرِعُونَ
Onu siz mi bitiriyorsunuz? Yoksa bitiren biz miyiz?
அரபு விரிவுரைகள்:
لَوۡ نَشَآءُ لَجَعَلۡنَٰهُ حُطَٰمٗا فَظَلۡتُمۡ تَفَكَّهُونَ
Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık; siz de şaşırıp kalırdınız.
அரபு விரிவுரைகள்:
إِنَّا لَمُغۡرَمُونَ
Doğrusu borç altına girdik.
அரபு விரிவுரைகள்:
بَلۡ نَحۡنُ مَحۡرُومُونَ
"Daha doğrusu biz yoksul bırakıldık (dersiniz)."
அரபு விரிவுரைகள்:
أَفَرَءَيۡتُمُ ٱلۡمَآءَ ٱلَّذِي تَشۡرَبُونَ
İçtiğiniz suyu gördünüz mü?
அரபு விரிவுரைகள்:
ءَأَنتُمۡ أَنزَلۡتُمُوهُ مِنَ ٱلۡمُزۡنِ أَمۡ نَحۡنُ ٱلۡمُنزِلُونَ
Onu buluttan siz mi indirdiniz? Yoksa indiren biz miyiz?
அரபு விரிவுரைகள்:
لَوۡ نَشَآءُ جَعَلۡنَٰهُ أُجَاجٗا فَلَوۡلَا تَشۡكُرُونَ
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
அரபு விரிவுரைகள்:
أَفَرَءَيۡتُمُ ٱلنَّارَ ٱلَّتِي تُورُونَ
Tutuşturup, yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü?
அரபு விரிவுரைகள்:
ءَأَنتُمۡ أَنشَأۡتُمۡ شَجَرَتَهَآ أَمۡ نَحۡنُ ٱلۡمُنشِـُٔونَ
Onun ağacını siz mi yarattınız? Yoksa yaratan biz miyiz?
அரபு விரிவுரைகள்:
نَحۡنُ جَعَلۡنَٰهَا تَذۡكِرَةٗ وَمَتَٰعٗا لِّلۡمُقۡوِينَ
Biz onu, bir ibret ve gelip geçen yolcuların istifadesi için yarattık.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَسَبِّحۡ بِٱسۡمِ رَبِّكَ ٱلۡعَظِيمِ
O halde sen, Yüce Rabbinin adını tesbih et!
அரபு விரிவுரைகள்:
۞ فَلَآ أُقۡسِمُ بِمَوَٰقِعِ ٱلنُّجُومِ
Yıldızların yerlerine yemin ederim ki!
அரபு விரிவுரைகள்:
وَإِنَّهُۥ لَقَسَمٞ لَّوۡ تَعۡلَمُونَ عَظِيمٌ
Eğer bilirseniz, gerçekten bu büyük bir yemindir.
அரபு விரிவுரைகள்:
إِنَّهُۥ لَقُرۡءَانٞ كَرِيمٞ
Şüphesiz bu, değerli bir Kur'an'dır.
அரபு விரிவுரைகள்:
فِي كِتَٰبٖ مَّكۡنُونٖ
Gizli/korunmuş bir kitaptadır.
அரபு விரிவுரைகள்:
لَّا يَمَسُّهُۥٓ إِلَّا ٱلۡمُطَهَّرُونَ
Ona ancak temizlenmiş olanlar dokunabilir.
அரபு விரிவுரைகள்:
تَنزِيلٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
அரபு விரிவுரைகள்:
أَفَبِهَٰذَا ٱلۡحَدِيثِ أَنتُم مُّدۡهِنُونَ
Şimdi siz, bu sözü mü yalanlıyorsunuz?
அரபு விரிவுரைகள்:
وَتَجۡعَلُونَ رِزۡقَكُمۡ أَنَّكُمۡ تُكَذِّبُونَ
Onu yalanlayarak mı size verilen nimete şükrediyorsunuz?
அரபு விரிவுரைகள்:
فَلَوۡلَآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلۡحُلۡقُومَ
Hani can boğaza gelip dayandığında.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَأَنتُمۡ حِينَئِذٖ تَنظُرُونَ
O vakit siz bakıp durursunuz.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَنَحۡنُ أَقۡرَبُ إِلَيۡهِ مِنكُمۡ وَلَٰكِن لَّا تُبۡصِرُونَ
Biz; ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَلَوۡلَآ إِن كُنتُمۡ غَيۡرَ مَدِينِينَ
Madem ki (tekrardan dirilip) ceza görmeyecekmişsiniz.
அரபு விரிவுரைகள்:
تَرۡجِعُونَهَآ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Eğer doğru söylüyor iseniz, onu (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize!
அரபு விரிவுரைகள்:
فَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡمُقَرَّبِينَ
Eğer o (ölen kişi), yakın kılınanlardan ise.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَرَوۡحٞ وَرَيۡحَانٞ وَجَنَّتُ نَعِيمٖ
Ona rahatlık, güzel rızık ve Naim Cenneti vardır.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡيَمِينِ
Eğer o, sağdakilerden ise.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَسَلَٰمٞ لَّكَ مِنۡ أَصۡحَٰبِ ٱلۡيَمِينِ
Ey sağdaki! Sana selam olsun!
அரபு விரிவுரைகள்:
وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلۡمُكَذِّبِينَ ٱلضَّآلِّينَ
Eğer o, yalanlayan sapıklardan ise.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَنُزُلٞ مِّنۡ حَمِيمٖ
İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
அரபு விரிவுரைகள்:
وَتَصۡلِيَةُ جَحِيمٍ
Ve (onun sonu) Cehennem'e atılmaktır.
அரபு விரிவுரைகள்:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ حَقُّ ٱلۡيَقِينِ
Şüphe yok ki, kesin gerçek işte budur.
அரபு விரிவுரைகள்:
فَسَبِّحۡ بِٱسۡمِ رَبِّكَ ٱلۡعَظِيمِ
O halde sen, Yüce Rabbinin adını tesbih et!
அரபு விரிவுரைகள்:
 
மொழிபெயர்ப்பு அத்தியாயம்: அல்வாகிஆ
அத்தியாயங்களின் அட்டவணை பக்க எண்
 
அல்குர்ஆன் மொழிபெயர்ப்பு - துருக்கிய மொழிபெயர்ப்பு - மொழிபெயர்ப்பு முன்னோடிகளுக்கான மையம் - மொழிபெயர்ப்பு அட்டவணை

அர்ருவ்வாத் மொழிபெயர்ப்பு மையத்தின் குழு அல்-ரப்வா அழைப்பு சங்கம் மற்றும் பல் மொழிகளில் இஸ்லாமிய உள்ளடக்கத்திற்கு சேவை செய்யும் சங்கத்துடன் இணைந்து மொழிபெயர்த்துள்ளது.

மூடுக