Қуръони Карим маъноларининг таржимаси - Туркча таржима, Рувводит таржама маркази * - Таржималар мундарижаси

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Маънолар таржимаси Сура: Марям сураси   Оят:

Sûratu Meryem

كٓهيعٓصٓ
Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.
Арабча тафсирлар:
ذِكۡرُ رَحۡمَتِ رَبِّكَ عَبۡدَهُۥ زَكَرِيَّآ
Bu, Rabbinin Zekeriya kuluna olan merhametinin zikredilmesidir.
Арабча тафсирлар:
إِذۡ نَادَىٰ رَبَّهُۥ نِدَآءً خَفِيّٗا
Hani o, Rabbine gizlice yalvarmıştı.
Арабча тафсирлар:
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ ٱلۡعَظۡمُ مِنِّي وَٱشۡتَعَلَ ٱلرَّأۡسُ شَيۡبٗا وَلَمۡ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيّٗا
O, şöyle demişti: "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim zayıflayıp gevşedi ve ağarmış saçıyla başım yaşlılık aleviyle tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiç bir zaman bedbaht olmadım."
Арабча тафсирлар:
وَإِنِّي خِفۡتُ ٱلۡمَوَٰلِيَ مِن وَرَآءِي وَكَانَتِ ٱمۡرَأَتِي عَاقِرٗا فَهَبۡ لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيّٗا
"Ben arkamdan gelecek yakınlarım için endişeliyim. Karım ise kısırdır, bana katından bir evlat bağışla."
Арабча тафсирлар:
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنۡ ءَالِ يَعۡقُوبَۖ وَٱجۡعَلۡهُ رَبِّ رَضِيّٗا
"Bana da Yakupoğulları'na mirasçı olsun. Rabbim onu razı olacağın bir kimse kıl."
Арабча тафсирлар:
يَٰزَكَرِيَّآ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَٰمٍ ٱسۡمُهُۥ يَحۡيَىٰ لَمۡ نَجۡعَل لَّهُۥ مِن قَبۡلُ سَمِيّٗا
“Ey Zekeriya! Gerçekten biz sana Yahya adında bir oğul müjdeleriz. Bundan önce kimseye bu adı vermemiştik.”
Арабча тафсирлар:
قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَٰمٞ وَكَانَتِ ٱمۡرَأَتِي عَاقِرٗا وَقَدۡ بَلَغۡتُ مِنَ ٱلۡكِبَرِ عِتِيّٗا
“Rabbim! Hanımım kısır ve ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olur ki?”dedi.
Арабча тафсирлар:
قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٞ وَقَدۡ خَلَقۡتُكَ مِن قَبۡلُ وَلَمۡ تَكُ شَيۡـٔٗا
(Melek) Dedi ki: “Öyle. (Ama) Rabbin buyurdu ki: Bu, benim için pek kolaydır. Çünkü sen daha önce bir şey değilken seni yarattım.”
Арабча тафсирлар:
قَالَ رَبِّ ٱجۡعَل لِّيٓ ءَايَةٗۖ قَالَ ءَايَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ ٱلنَّاسَ ثَلَٰثَ لَيَالٖ سَوِيّٗا
Zekeriyya: “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver.” dedi. Allah da: “Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır.” dedi.
Арабча тафсирлар:
فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوۡمِهِۦ مِنَ ٱلۡمِحۡرَابِ فَأَوۡحَىٰٓ إِلَيۡهِمۡ أَن سَبِّحُواْ بُكۡرَةٗ وَعَشِيّٗا
Derken Zekeriya mabedden halkının karşısına çıktı ve onlara “Sabah akşam (Allah’ı) tesbih edin!” diye işaret etti.
Арабча тафсирлар:
يَٰيَحۡيَىٰ خُذِ ٱلۡكِتَٰبَ بِقُوَّةٖۖ وَءَاتَيۡنَٰهُ ٱلۡحُكۡمَ صَبِيّٗا
“Ey Yahya! Kitabı tam bir kuvvetle tut.” Biz ona daha çocukken hikmeti verdik.
Арабча тафсирлар:
وَحَنَانٗا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَوٰةٗۖ وَكَانَ تَقِيّٗا
Katımızdan bir merhamet ve arınmışlık vermiştik. O takva sahibiydi.
Арабча тафсирлар:
وَبَرَّۢا بِوَٰلِدَيۡهِ وَلَمۡ يَكُن جَبَّارًا عَصِيّٗا
Ana babasına karşı itaatkârdı. Büyüklük taslayan ve isyankâr bir kimse değildi.
Арабча тафсирлар:
وَسَلَٰمٌ عَلَيۡهِ يَوۡمَ وُلِدَ وَيَوۡمَ يَمُوتُ وَيَوۡمَ يُبۡعَثُ حَيّٗا
Doğduğu gün, öldüğü gün ve yeniden dirileceği gün ona selam olsun.
Арабча тафсирлар:
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ مَرۡيَمَ إِذِ ٱنتَبَذَتۡ مِنۡ أَهۡلِهَا مَكَانٗا شَرۡقِيّٗا
Kitapta Meryem’i de an! Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında inzivaya çekilmişti.
Арабча тафсирлар:
فَٱتَّخَذَتۡ مِن دُونِهِمۡ حِجَابٗا فَأَرۡسَلۡنَآ إِلَيۡهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرٗا سَوِيّٗا
Sonra onlarla kendi arasında bir perde germişti. Derken biz ona ruhumuzu (Cebrail’i) gönderdik. Ona tam bir insan suretinde göründü.
Арабча тафсирлар:
قَالَتۡ إِنِّيٓ أَعُوذُ بِٱلرَّحۡمَٰنِ مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيّٗا
Meryem: “Senden Rahman’a sığınırım, eğer takvâ sahibi bir kimse isen” dedi.
Арабча тафсирлар:
قَالَ إِنَّمَآ أَنَا۠ رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَٰمٗا زَكِيّٗا
Cebrail: “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim.” dedi.
Арабча тафсирлар:
قَالَتۡ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَٰمٞ وَلَمۡ يَمۡسَسۡنِي بَشَرٞ وَلَمۡ أَكُ بَغِيّٗا
Meryem: “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım hâlde, benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi.
Арабча тафсирлар:
قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٞۖ وَلِنَجۡعَلَهُۥٓ ءَايَةٗ لِّلنَّاسِ وَرَحۡمَةٗ مِّنَّاۚ وَكَانَ أَمۡرٗا مَّقۡضِيّٗا
Cebrail: “Evet, öyle! Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir.” dedi.
Арабча тафсирлар:
۞ فَحَمَلَتۡهُ فَٱنتَبَذَتۡ بِهِۦ مَكَانٗا قَصِيّٗا
Böylelikle ona gebe kaldı da böylece onunla ıssız bir yere çekildi.
Арабча тафсирлар:
فَأَجَآءَهَا ٱلۡمَخَاضُ إِلَىٰ جِذۡعِ ٱلنَّخۡلَةِ قَالَتۡ يَٰلَيۡتَنِي مِتُّ قَبۡلَ هَٰذَا وَكُنتُ نَسۡيٗا مَّنسِيّٗا
Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. “Keşke bundan önce ölseydim de büsbütün unutulup gitmiş olsaydım!” dedi.
Арабча тафсирлар:
فَنَادَىٰهَا مِن تَحۡتِهَآ أَلَّا تَحۡزَنِي قَدۡ جَعَلَ رَبُّكِ تَحۡتَكِ سَرِيّٗا
Bunun üzerine (İsa) Onun (Meryem'in) altından şöyle seslendi: “Üzülme, Rabbin senin alt tarafından bir su arkı kılmıştır.”
Арабча тафсирлар:
وَهُزِّيٓ إِلَيۡكِ بِجِذۡعِ ٱلنَّخۡلَةِ تُسَٰقِطۡ عَلَيۡكِ رُطَبٗا جَنِيّٗا
''Hurma ağacını kendine doğru silkele ki, sana taze hurma dökülsün.''
Арабча тафсирлар:
فَكُلِي وَٱشۡرَبِي وَقَرِّي عَيۡنٗاۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ ٱلۡبَشَرِ أَحَدٗا فَقُولِيٓ إِنِّي نَذَرۡتُ لِلرَّحۡمَٰنِ صَوۡمٗا فَلَنۡ أُكَلِّمَ ٱلۡيَوۡمَ إِنسِيّٗا
Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan; “Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım.” de!
Арабча тафсирлар:
فَأَتَتۡ بِهِۦ قَوۡمَهَا تَحۡمِلُهُۥۖ قَالُواْ يَٰمَرۡيَمُ لَقَدۡ جِئۡتِ شَيۡـٔٗا فَرِيّٗا
Onu taşıyarak kavmine götürdü: “Ey Meryem! Gerçekten sen görülmedik bir iş yaptın” dediler.
Арабча тафсирлар:
يَٰٓأُخۡتَ هَٰرُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ ٱمۡرَأَ سَوۡءٖ وَمَا كَانَتۡ أُمُّكِ بَغِيّٗا
"Ey Harun’un kızkardeşi! Baban kötü birisi değildi, annen de iffetsiz değildi." dediler.
Арабча тафсирлар:
فَأَشَارَتۡ إِلَيۡهِۖ قَالُواْ كَيۡفَ نُكَلِّمُ مَن كَانَ فِي ٱلۡمَهۡدِ صَبِيّٗا
Bunun üzerine (çocuğu) işaret etti. "Onlar da biz, beşikteki bir çocukla nasıl konuşabiliriz?" dediler.
Арабча тафсирлар:
قَالَ إِنِّي عَبۡدُ ٱللَّهِ ءَاتَىٰنِيَ ٱلۡكِتَٰبَ وَجَعَلَنِي نَبِيّٗا
Dedi ki: "Muhakkak ben Allah’ın kuluyum. Bana o kitabı vermiş ve beni nebî kılmıştır."
Арабча тафсирлар:
وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيۡنَ مَا كُنتُ وَأَوۡصَٰنِي بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱلزَّكَوٰةِ مَا دُمۡتُ حَيّٗا
"Nerede olursam olayım beni mübarek kıldı ve yaşadığım müddetçe namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti."
Арабча тафсирлар:
وَبَرَّۢا بِوَٰلِدَتِي وَلَمۡ يَجۡعَلۡنِي جَبَّارٗا شَقِيّٗا
“Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.”
Арабча тафсирлар:
وَٱلسَّلَٰمُ عَلَيَّ يَوۡمَ وُلِدتُّ وَيَوۡمَ أَمُوتُ وَيَوۡمَ أُبۡعَثُ حَيّٗا
“Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm olsun.”
Арабча тафсирлар:
ذَٰلِكَ عِيسَى ٱبۡنُ مَرۡيَمَۖ قَوۡلَ ٱلۡحَقِّ ٱلَّذِي فِيهِ يَمۡتَرُونَ
İşte hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsa hak söze göre budur.
Арабча тафсирлар:
مَا كَانَ لِلَّهِ أَن يَتَّخِذَ مِن وَلَدٖۖ سُبۡحَٰنَهُۥٓۚ إِذَا قَضَىٰٓ أَمۡرٗا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
Allah’ın çocuk edinmesi olacak bir şey değildir. O, bundan münezzehtir. Bir işe hükmettiğinde ona yalnızca “Ol!” der, o da oluverir.
Арабча тафсирлар:
وَإِنَّ ٱللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمۡ فَٱعۡبُدُوهُۚ هَٰذَا صِرَٰطٞ مُّسۡتَقِيمٞ
Şüphesiz Allah, benim de sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (sadece) O’na ibadet edin. Dosdoğru yol budur.
Арабча тафсирлар:
فَٱخۡتَلَفَ ٱلۡأَحۡزَابُ مِنۢ بَيۡنِهِمۡۖ فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن مَّشۡهَدِ يَوۡمٍ عَظِيمٍ
Fırkalar, kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Büyük bir günü görüp yaşayacakları için kâfirlerin vay haline.
Арабча тафсирлар:
أَسۡمِعۡ بِهِمۡ وَأَبۡصِرۡ يَوۡمَ يَأۡتُونَنَا لَٰكِنِ ٱلظَّٰلِمُونَ ٱلۡيَوۡمَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ
Bize gelecekleri gün, ne kadar iyi işitecek, ne kadar da iyi görecekler! Ama bugün o zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.
Арабча тафсирлар:
وَأَنذِرۡهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡحَسۡرَةِ إِذۡ قُضِيَ ٱلۡأَمۡرُ وَهُمۡ فِي غَفۡلَةٖ وَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ
Onları işin hükme bağlanacağı hasret günüyle uyar! Onlar (dünyada bu hususta) gaflet içindedirler ve onlar iman etmezler.
Арабча тафсирлар:
إِنَّا نَحۡنُ نَرِثُ ٱلۡأَرۡضَ وَمَنۡ عَلَيۡهَا وَإِلَيۡنَا يُرۡجَعُونَ
Arza ve üzerindekilere elbet biz mirasçı oluruz ve yalnız bize döndürülürler.
Арабча тафсирлар:
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ إِبۡرَٰهِيمَۚ إِنَّهُۥ كَانَ صِدِّيقٗا نَّبِيًّا
Kitapta İbrahim’i de an. O son derece doğru sözlü bir peygamberdi.
Арабча тафсирлар:
إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ يَٰٓأَبَتِ لِمَ تَعۡبُدُ مَا لَا يَسۡمَعُ وَلَا يُبۡصِرُ وَلَا يُغۡنِي عَنكَ شَيۡـٔٗا
"Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayan şeylere niçin ibadet ediyorsun?" dedi.
Арабча тафсирлар:
يَٰٓأَبَتِ إِنِّي قَدۡ جَآءَنِي مِنَ ٱلۡعِلۡمِ مَا لَمۡ يَأۡتِكَ فَٱتَّبِعۡنِيٓ أَهۡدِكَ صِرَٰطٗا سَوِيّٗا
"Babacığım! Gerçekten sana gelmeyen ilim bana gelmiştir. Hadi bana uy da seni dosdoğru bir yola ileteyim."
Арабча тафсирлар:
يَٰٓأَبَتِ لَا تَعۡبُدِ ٱلشَّيۡطَٰنَۖ إِنَّ ٱلشَّيۡطَٰنَ كَانَ لِلرَّحۡمَٰنِ عَصِيّٗا
"Babacığım! Şeytan'a ibadet etme! Çünkü Şeytan Rahman’a asi olmuştur."
Арабча тафсирлар:
يَٰٓأَبَتِ إِنِّيٓ أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٞ مِّنَ ٱلرَّحۡمَٰنِ فَتَكُونَ لِلشَّيۡطَٰنِ وَلِيّٗا
“Babacığım, doğrusu Rahman’ın azabı sana dokunur da şeytanın velisi olursun, diye korkarım.”
Арабча тафсирлар:
قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنۡ ءَالِهَتِي يَٰٓإِبۡرَٰهِيمُۖ لَئِن لَّمۡ تَنتَهِ لَأَرۡجُمَنَّكَۖ وَٱهۡجُرۡنِي مَلِيّٗا
"Ey İbrahim! Benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer bundan vazgeçmezsen seni elbette taşlarım. Uzun bir müddet benden uzak dur." dedi.
Арабча тафсирлар:
قَالَ سَلَٰمٌ عَلَيۡكَۖ سَأَسۡتَغۡفِرُ لَكَ رَبِّيٓۖ إِنَّهُۥ كَانَ بِي حَفِيّٗا
İbrahim: "Selam olsun sana!" dedi. "Senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Zira o bana çok merhamet edip lütfeder."
Арабча тафсирлар:
وَأَعۡتَزِلُكُمۡ وَمَا تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَأَدۡعُواْ رَبِّي عَسَىٰٓ أَلَّآ أَكُونَ بِدُعَآءِ رَبِّي شَقِيّٗا
“Ben sizi de, sizin Allah’tan başka taptıklarınızı da terk ediyorum. Yalnız Rabbime dua ediyorum. Rabbime dua etmekle bedbaht olmayacağımı ümit ederim.''
Арабча тафсирлар:
فَلَمَّا ٱعۡتَزَلَهُمۡ وَمَا يَعۡبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَهَبۡنَا لَهُۥٓ إِسۡحَٰقَ وَيَعۡقُوبَۖ وَكُلّٗا جَعَلۡنَا نَبِيّٗا
Onlardan ve Allah’tan başka ibadet ettikleri (ilahlardan) uzaklaşınca, O’na İshak’ı ve Yakub’u bahşettik. Hepsini de peygamber yaptık.
Арабча тафсирлар:
وَوَهَبۡنَا لَهُم مِّن رَّحۡمَتِنَا وَجَعَلۡنَا لَهُمۡ لِسَانَ صِدۡقٍ عَلِيّٗا
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik (güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik).
Арабча тафсирлар:
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ مُوسَىٰٓۚ إِنَّهُۥ كَانَ مُخۡلَصٗا وَكَانَ رَسُولٗا نَّبِيّٗا
Kitapta Musa’yı da an. Şüphesiz o, ihlâsa erdirilmiş bir rasul ve bir peygamberdi.
Арабча тафсирлар:
وَنَٰدَيۡنَٰهُ مِن جَانِبِ ٱلطُّورِ ٱلۡأَيۡمَنِ وَقَرَّبۡنَٰهُ نَجِيّٗا
Ona, Tûr dağının sağ tarafından seslendik ve kendisi ile konuşmak için kendimize yaklaştırdık.
Арабча тафсирлар:
وَوَهَبۡنَا لَهُۥ مِن رَّحۡمَتِنَآ أَخَاهُ هَٰرُونَ نَبِيّٗا
O’na rahmetimizden kardeşi Harun’u peygamber olarak bağışlamıştık.
Арабча тафсирлар:
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ إِسۡمَٰعِيلَۚ إِنَّهُۥ كَانَ صَادِقَ ٱلۡوَعۡدِ وَكَانَ رَسُولٗا نَّبِيّٗا
Kitapta İsmail’i de an. O, sözüne sadıktı ve rasûl bir peygamber idi .
Арабча тафсирлар:
وَكَانَ يَأۡمُرُ أَهۡلَهُۥ بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱلزَّكَوٰةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِۦ مَرۡضِيّٗا
Ailesine namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbinin yanında razı olunan birisiydi.
Арабча тафсирлар:
وَٱذۡكُرۡ فِي ٱلۡكِتَٰبِ إِدۡرِيسَۚ إِنَّهُۥ كَانَ صِدِّيقٗا نَّبِيّٗا
Kitapta İdris'i de an. Gerçekten o çok doğru sözlü bir peygamberdi.
Арабча тафсирлар:
وَرَفَعۡنَٰهُ مَكَانًا عَلِيًّا
Biz onu yüce bir makama yükselttik.
Арабча тафсирлар:
أُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِم مِّنَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ مِن ذُرِّيَّةِ ءَادَمَ وَمِمَّنۡ حَمَلۡنَا مَعَ نُوحٖ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبۡرَٰهِيمَ وَإِسۡرَٰٓءِيلَ وَمِمَّنۡ هَدَيۡنَا وَٱجۡتَبَيۡنَآۚ إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُ ٱلرَّحۡمَٰنِ خَرُّواْۤ سُجَّدٗاۤ وَبُكِيّٗا۩
İşte onlar, Adem’in ve Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan gelen, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerden ve İbrahim’in, İsrail'in/Yakub'un soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara Rahman’ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Арабча тафсирлар:
۞ فَخَلَفَ مِنۢ بَعۡدِهِمۡ خَلۡفٌ أَضَاعُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَٱتَّبَعُواْ ٱلشَّهَوَٰتِۖ فَسَوۡفَ يَلۡقَوۡنَ غَيًّا
Ama onların ardından namazı zayi eden ve şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte onlar gayy ile karşılaşacaklardır.
Арабча тафсирлар:
إِلَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَأُوْلَٰٓئِكَ يَدۡخُلُونَ ٱلۡجَنَّةَ وَلَا يُظۡلَمُونَ شَيۡـٔٗا
Ancak tevbe edip, iman ederek salih amel işleyenler, işte bunlar Cennet'e girecekler ve hiçbir şekilde haksızlığa uğramayacaklardır.
Арабча тафсирлар:
جَنَّٰتِ عَدۡنٍ ٱلَّتِي وَعَدَ ٱلرَّحۡمَٰنُ عِبَادَهُۥ بِٱلۡغَيۡبِۚ إِنَّهُۥ كَانَ وَعۡدُهُۥ مَأۡتِيّٗا
Rahman’ın kullarına gayb ile vaat ettiği Adn cennetlerine (gireceklerdir). Onun vaadi şüphesiz yerine gelecektir.
Арабча тафсирлар:
لَّا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوًا إِلَّا سَلَٰمٗاۖ وَلَهُمۡ رِزۡقُهُمۡ فِيهَا بُكۡرَةٗ وَعَشِيّٗا
Orada boş söz işitmezler. Ancak selam (işitirler). Ve orada, sabah akşam kendilerine ait rızıkları vardır.
Арабча тафсирлар:
تِلۡكَ ٱلۡجَنَّةُ ٱلَّتِي نُورِثُ مِنۡ عِبَادِنَا مَن كَانَ تَقِيّٗا
İşte kullarımızdan takvâ sahibi olanlara miras olarak vereceğimiz cennet budur.
Арабча тафсирлар:
وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمۡرِ رَبِّكَۖ لَهُۥ مَا بَيۡنَ أَيۡدِينَا وَمَا خَلۡفَنَا وَمَا بَيۡنَ ذَٰلِكَۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيّٗا
Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzdeki, arkamızdaki ve bunların arasındaki her şey O’na aittir. Rabbin unutmuş değildir.
Арабча тафсирлар:
رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا فَٱعۡبُدۡهُ وَٱصۡطَبِرۡ لِعِبَٰدَتِهِۦۚ هَلۡ تَعۡلَمُ لَهُۥ سَمِيّٗا
O; göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. O halde sadece O’na ibadet et ve ibadet etmede sabırlı, sebatkâr ol. O’nun hiç adaşının/benzerinin olduğunu biliyor musun?
Арабча тафсирлар:
وَيَقُولُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَءِذَا مَا مِتُّ لَسَوۡفَ أُخۡرَجُ حَيًّا
İnsan: “Ben öldükten sonra mı diriltilip çıkarılacakmışım?” der.
Арабча тафсирлар:
أَوَلَا يَذۡكُرُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَنَّا خَلَقۡنَٰهُ مِن قَبۡلُ وَلَمۡ يَكُ شَيۡـٔٗا
İnsan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yarattığımızı hiç düşünmüyor mu?
Арабча тафсирлар:
فَوَرَبِّكَ لَنَحۡشُرَنَّهُمۡ وَٱلشَّيَٰطِينَ ثُمَّ لَنُحۡضِرَنَّهُمۡ حَوۡلَ جَهَنَّمَ جِثِيّٗا
Rabbine andolsun ki, onları ve Şeytanları bir araya toplayacağız ve sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette Cehennem'in çevresinde hazır bulunduracağız.
Арабча тафсирлар:
ثُمَّ لَنَنزِعَنَّ مِن كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمۡ أَشَدُّ عَلَى ٱلرَّحۡمَٰنِ عِتِيّٗا
Sonra her bir topluluktan, Rahman’a karşı en isyankâr olanları mutlaka çekip çıkaracağız.
Арабча тафсирлар:
ثُمَّ لَنَحۡنُ أَعۡلَمُ بِٱلَّذِينَ هُمۡ أَوۡلَىٰ بِهَا صِلِيّٗا
Sonra biz ona (Cehennem'e) girmeye kimlerin en layık olduğunu daha iyi bilmekteyiz.
Арабча тафсирлар:
وَإِن مِّنكُمۡ إِلَّا وَارِدُهَاۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتۡمٗا مَّقۡضِيّٗا
Sizden ona uğramayacak kimse yoktur. Bu Rabbinin yapmayı üzerine aldığı kesin bir hükmüdür.
Арабча тафсирлар:
ثُمَّ نُنَجِّي ٱلَّذِينَ ٱتَّقَواْ وَّنَذَرُ ٱلظَّٰلِمِينَ فِيهَا جِثِيّٗا
Sonra, takva sahiplerini kurtaracağız, zalimleri de orada dizüstü çökmüş olarak bırakacağız.
Арабча тафсирлар:
وَإِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِمۡ ءَايَٰتُنَا بَيِّنَٰتٖ قَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لِلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَيُّ ٱلۡفَرِيقَيۡنِ خَيۡرٞ مَّقَامٗا وَأَحۡسَنُ نَدِيّٗا
Ayetlerimiz kendilerine apaçık bir şekilde okunduğu zaman, kâfir olanlar, iman edenlere; "İki gruptan hangisi makam bakımından daha iyi ve topluluk bakımından daha güzeldir?" dediler.
Арабча тафсирлар:
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هُمۡ أَحۡسَنُ أَثَٰثٗا وَرِءۡيٗا
Biz onlardan önce mal, mülk ve görünüm bakımından daha güzel olan nice nesilleri helâk ettik.
Арабча тафсирлар:
قُلۡ مَن كَانَ فِي ٱلضَّلَٰلَةِ فَلۡيَمۡدُدۡ لَهُ ٱلرَّحۡمَٰنُ مَدًّاۚ حَتَّىٰٓ إِذَا رَأَوۡاْ مَا يُوعَدُونَ إِمَّا ٱلۡعَذَابَ وَإِمَّا ٱلسَّاعَةَ فَسَيَعۡلَمُونَ مَنۡ هُوَ شَرّٞ مَّكَانٗا وَأَضۡعَفُ جُندٗا
De ki: “Kim sapıklıkta ise Rahman ona verdiği mühleti uzattıkça uzatır. Nihayet kendilerine vaat olunanı, ya azabı yahut kıyameti göreceklerinde hangisinin makamca daha kötü ve askerce daha zayıf olduğunu bileceklerdir."
Арабча тафсирлар:
وَيَزِيدُ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ٱهۡتَدَوۡاْ هُدٗىۗ وَٱلۡبَٰقِيَٰتُ ٱلصَّٰلِحَٰتُ خَيۡرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابٗا وَخَيۡرٞ مَّرَدًّا
Allah hidayete erenlerin hidayetini arttırır. Kalıcı olan salih ameller ise sevap bakımından da Rabbin yanında hayırlıdır, âkıbetçe de daha hayırlıdır.
Арабча тафсирлар:
أَفَرَءَيۡتَ ٱلَّذِي كَفَرَ بِـَٔايَٰتِنَا وَقَالَ لَأُوتَيَنَّ مَالٗا وَوَلَدًا
Ayetlerimiz hakkında kâfir olup; “Bana elbette mal ve evlat verilecek!” diyen kimseyi gördün mü?
Арабча тафсирлар:
أَطَّلَعَ ٱلۡغَيۡبَ أَمِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحۡمَٰنِ عَهۡدٗا
O gaybı mı tanık oldu, yoksa Rahman’dan bir söz mü almış?
Арабча тафсирлар:
كَلَّاۚ سَنَكۡتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُۥ مِنَ ٱلۡعَذَابِ مَدّٗا
Hayır! Biz, onun söylediklerini yazacağız ve azabını arttırdıkça arttıracağız.
Арабча тафсирлар:
وَنَرِثُهُۥ مَا يَقُولُ وَيَأۡتِينَا فَرۡدٗا
Onun söylemekte olduğuna (mal ve çocuklarına) biz mirasçı olacağız. O tek başına bize gelecek.
Арабча тафсирлар:
وَٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ ءَالِهَةٗ لِّيَكُونُواْ لَهُمۡ عِزّٗا
Kendilerine güç (izzet) sağlasınlar diye, Allah'tan başka ilahlar edindiler.
Арабча тафсирлар:
كَلَّاۚ سَيَكۡفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمۡ وَيَكُونُونَ عَلَيۡهِمۡ ضِدًّا
Hayır! O ilahlar, onların kendilerine yaptığı ibadeti inkâr edecekler ve onlara karşı olacaklardır.
Арабча тафсирлар:
أَلَمۡ تَرَ أَنَّآ أَرۡسَلۡنَا ٱلشَّيَٰطِينَ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ تَؤُزُّهُمۡ أَزّٗا
Bilmez misin ki biz şeytanları kâfirler üzerine salarız da onları alabildiğine (isyana) kışkırtırlar.
Арабча тафсирлар:
فَلَا تَعۡجَلۡ عَلَيۡهِمۡۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمۡ عَدّٗا
O halde onlar için acele etme. Biz onların günlerini sayıp duruyoruz.
Арабча тафсирлар:
يَوۡمَ نَحۡشُرُ ٱلۡمُتَّقِينَ إِلَى ٱلرَّحۡمَٰنِ وَفۡدٗا
O gün, muttakileri konuk olarak Rahman’ın huzurunda toplarız.
Арабча тафсирлар:
وَنَسُوقُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرۡدٗا
Günahkârları ise susuz olarak Cehennem'e süreriz.
Арабча тафсирлар:
لَّا يَمۡلِكُونَ ٱلشَّفَٰعَةَ إِلَّا مَنِ ٱتَّخَذَ عِندَ ٱلرَّحۡمَٰنِ عَهۡدٗا
Rahman’ın katında söz almış olanlardan başka hiçbir kimse şefaat edemez.
Арабча тафсирлар:
وَقَالُواْ ٱتَّخَذَ ٱلرَّحۡمَٰنُ وَلَدٗا
Onlar: "Rahman, bir çocuk edindi." dediler.
Арабча тафсирлар:
لَّقَدۡ جِئۡتُمۡ شَيۡـًٔا إِدّٗا
Andolsun ki siz, pek çirkin bir şey söylediniz.
Арабча тафсирлар:
تَكَادُ ٱلسَّمَٰوَٰتُ يَتَفَطَّرۡنَ مِنۡهُ وَتَنشَقُّ ٱلۡأَرۡضُ وَتَخِرُّ ٱلۡجِبَالُ هَدًّا
Bu söz yüzünden neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak ve dağlar yıkılıp yerle bir olacaktı.
Арабча тафсирлар:
أَن دَعَوۡاْ لِلرَّحۡمَٰنِ وَلَدٗا
Rahman’a çocuk iddiasında bulundular.
Арабча тафсирлар:
وَمَا يَنۢبَغِي لِلرَّحۡمَٰنِ أَن يَتَّخِذَ وَلَدًا
Hâlbuki Rahman’a bir çocuk edinmek yakışmaz.
Арабча тафсирлар:
إِن كُلُّ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ إِلَّآ ءَاتِي ٱلرَّحۡمَٰنِ عَبۡدٗا
Göklerde ve yerde kim varsa hepsi Rahman’ın huzuruna ancak kul olarak gelir.
Арабча тафсирлар:
لَّقَدۡ أَحۡصَىٰهُمۡ وَعَدَّهُمۡ عَدّٗا
O, onların hepsini (ilmi ile kuşatmış) ve onları bir bir saymıştır.
Арабча тафсирлар:
وَكُلُّهُمۡ ءَاتِيهِ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فَرۡدًا
Hepsi de ona kıyamet günü tek olarak gelecektir.
Арабча тафсирлар:
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ سَيَجۡعَلُ لَهُمُ ٱلرَّحۡمَٰنُ وُدّٗا
Muhakkak iman edip, salih amel işleyenlere Rahman bir sevgi verecektir.
Арабча тафсирлар:
فَإِنَّمَا يَسَّرۡنَٰهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ ٱلۡمُتَّقِينَ وَتُنذِرَ بِهِۦ قَوۡمٗا لُّدّٗا
Muttakileri müjdelemen ve inatçı bir kavmi uyarman için, bu Kur’an’ı senin dilin ile kolaylaştırdık.
Арабча тафсирлар:
وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هَلۡ تُحِسُّ مِنۡهُم مِّنۡ أَحَدٍ أَوۡ تَسۡمَعُ لَهُمۡ رِكۡزَۢا
Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Onlardan hiçbirini hissediyor veya onlara ait en küçük bir ses işitiyor musun?
Арабча тафсирлар:
 
Маънолар таржимаси Сура: Марям сураси
Суралар мундарижаси Бет рақами
 
Қуръони Карим маъноларининг таржимаси - Туркча таржима, Рувводит таржама маркази - Таржималар мундарижаси

Туркча таржима, Рувводут таржама маркази томонидан (Дорул Ислом вебсаҳифаси ҳамкорлигида), 1440 ҳ.й.

Ёпиш