Check out the new design

আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ * - অনুবাদসমূহৰ সূচীপত্ৰ


অৰ্থানুবাদ ছুৰা: আঝ-ঝুখৰূফ   আয়াত:
وَمَا نُرِيهِم مِّنۡ ءَايَةٍ إِلَّا هِيَ أَكۡبَرُ مِنۡ أُخۡتِهَاۖ وَأَخَذۡنَٰهُم بِٱلۡعَذَابِ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
Firavun ve kavminin ileri gelenlerine Musa -aleyhisselam-'ın getirdiklerinin doğruluğunu ispat etmeye gösterdiğimiz her mucize, bir evvelkinden daha büyüktü. Dünyada üzerinde bulundukları küfürlerinden doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık. Fakat hiç faydası olmadı.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَقَالُواْ يَٰٓأَيُّهَ ٱلسَّاحِرُ ٱدۡعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَ إِنَّنَا لَمُهۡتَدُونَ
Bunun üzerine Musa -aleyhisselam-'a biraz azap dokununca şöyle dediler: "Ey sihirbaz! Eğer iman edersek sana verdiği söze dayanarak bizim üzerimizden azabı kaldırması için Rabbine dua et. Eğer üzerimizden azabı kaldırırsa biz mutlaka iman edip hidayet yoluna geleceğiz."
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَلَمَّا كَشَفۡنَا عَنۡهُمُ ٱلۡعَذَابَ إِذَا هُمۡ يَنكُثُونَ
Fakat biz azabı kendilerinden kaldırdığımız zaman da hemen sözlerinden döndüler ve ahitlerini tutmadılar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَنَادَىٰ فِرۡعَوۡنُ فِي قَوۡمِهِۦ قَالَ يَٰقَوۡمِ أَلَيۡسَ لِي مُلۡكُ مِصۡرَ وَهَٰذِهِ ٱلۡأَنۡهَٰرُ تَجۡرِي مِن تَحۡتِيٓۚ أَفَلَا تُبۡصِرُونَ
Firavun kavmine karşı övünerek seslendi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Mısır'ın mülkü ve saraylarımın altından akan Nil nehrinin ırmakları benim değil mi? Benim bu mülkümü görüp ve büyüklüğümü bilmiyor musunuz?"
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
أَمۡ أَنَا۠ خَيۡرٞ مِّنۡ هَٰذَا ٱلَّذِي هُوَ مَهِينٞ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ
"Ben kovulmuş, zayıf ve iyi konuşamayan Musa'dan daha iyiyim."
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَلَوۡلَآ أُلۡقِيَ عَلَيۡهِ أَسۡوِرَةٞ مِّن ذَهَبٍ أَوۡ جَآءَ مَعَهُ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ مُقۡتَرِنِينَ
Yüce Allah, resul olarak göderdiğine resul olduğunu gösteren altın bilezikler vermeli ve onunla beraber birbirlerini takip eden melekler gelmeli değil miydi?
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَٱسۡتَخَفَّ قَوۡمَهُۥ فَأَطَاعُوهُۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
Firavun; kavmini aldattı, onlar da sapıklığında ona boyun eğdiler. Şüphesiz onlar, Allah'ın yolundan çıkmış bir toplum idi.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَلَمَّآ ءَاسَفُونَا ٱنتَقَمۡنَا مِنۡهُمۡ فَأَغۡرَقۡنَٰهُمۡ أَجۡمَعِينَ
Onlar küfre devam ederek bizi öfkelendirdikleri zaman onlardan intikam aldık ve onların hepsini suda boğduk.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَجَعَلۡنَٰهُمۡ سَلَفٗا وَمَثَلٗا لِّلۡأٓخِرِينَ
Firavun ve toplumunu, kafir insanların önünde giden bir topluluk kıldık. Senin kavminin kâfirleri de onların peşinden gittiler. Onların ameliyle başkalarının amel etmemesi ve onların başlarına gelen de kendi başlarına gelmemesi için onları öğüt alanlar için bir ders/ibret kıldık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
۞ وَلَمَّا ضُرِبَ ٱبۡنُ مَرۡيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوۡمُكَ مِنۡهُ يَصِدُّونَ
Müşrikler, Hristiyanların ibadet etmiş oldukları İsa'nın Allah Teâlâ'nın şu ayetinin umumuna dahil olduğunu zannettiler: "Siz ve Allah'ı bırakıp da kulluk ettiğiniz şeyler, Cehennem'in odunusunuz. Oraya gireceksiniz." (Enbiyâ Suresi: 98) Yüce Allah, putlara ibadet etmeyi nehyettiği gibi ona ibadet etmeyi de yasakladı. -Ey Rasûl!- Kavmin tartışmada gürültü ve bağırtı çıkararak sözlerini şöyle sürdürürler: "Biz ilahlarımızın İsâ'nın derecesinde olmalarına razıyız." Yüce Allah onlara cevap olarak bu ayeti indirdi: "Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükâfat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar Cehennem'den uzaklaştırılmışlardır.'' (Enbiya Suresi: 101)
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَقَالُوٓاْ ءَأَٰلِهَتُنَا خَيۡرٌ أَمۡ هُوَۚ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلَۢاۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٌ خَصِمُونَ
Müşrikler şöyle demişlerdi: "Bizim ibadet ettiklerimiz mi yoksa İsa mı daha hayırlıdır?" İbn Ziba'râ ve benzerlerinin vermiş oldukları misaller ile amaçları hakka varmak değildir. Bilakis cedelleşmek için ortaya atıyorlardı. Bunlar zaten cibilliyetleri ve tabiatları gereği kavgacı kimselerdir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنۡ هُوَ إِلَّا عَبۡدٌ أَنۡعَمۡنَا عَلَيۡهِ وَجَعَلۡنَٰهُ مَثَلٗا لِّبَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ
Oysa Meryem oğlu İsa, ancak Allah'ın kullarından bir kuldur. Kendisine peygamberlik ve resullük nimetini vermiştik. Yüce Allah, Âdem'i ebeveynsiz yarattığı gibi onu da babasız yaratmıştı. Biz de onu Allah'ın kudretini görmeleri için İsrailoğulları'na örnek kıldık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَلَوۡ نَشَآءُ لَجَعَلۡنَا مِنكُم مَّلَٰٓئِكَةٗ فِي ٱلۡأَرۡضِ يَخۡلُفُونَ
-Ey âdemoğulları!- Eğer sizi helak etmek isteseydik, sizi helak ederdik ve yeryüzünde melekleri de sizin yerinize halife kılardık. O'na hiçbir şeyi ortak koşmadan Yüce Allah'a ibadet ederlerdi.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• نَكْث العهود من صفات الكفار.
Ahitleri bozmak, kâfirlerin sıfatlarındandır.

• الفاسق خفيف العقل يستخفّه من أراد استخفافه.
Fasık, aklı hafif olan kimsedir. Onu hafife almak isteyenler hafife alır.

• غضب الله يوجب الخسران.
Allah'ın öfkelenmesi, hüsran ve kaybetmeyi gerektirir.

• أهل الضلال يسعون إلى تحريف دلالات النص القرآني حسب أهوائهم.
Sapkın kimseler, Kur'an ayetlerinin işaret ettiği manaları hevâ ve arzularına göre tahrif etmeye/değiştirmeye çalışırlar.

 
অৰ্থানুবাদ ছুৰা: আঝ-ঝুখৰূফ
ছুৰাৰ তালিকা পৃষ্ঠা নং
 
আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ - অনুবাদসমূহৰ সূচীপত্ৰ

তাফছীৰ চেণ্টাৰ ফৰ কোৰানিক ষ্টাডিজৰ ফালৰ পৰা প্ৰচাৰিত।

বন্ধ