Check out the new design

আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ * - অনুবাদসমূহৰ সূচীপত্ৰ


অৰ্থানুবাদ ছুৰা: আয-যাৰিয়াত   আয়াত:

Sûretu'z-Zâriyât

ছুৰাৰ উদ্দেশ্য:
تعريف الجن والإنس بأن مصدر رزقهم من الله وحده؛ ليخلصوا له العبادة.
İbadeti yalnız bir olan Allah'a has kılmaları için, insanların ve cinlerin rızık kaynağının Yüce Allah olduğu bildirilmiştir.

وَٱلذَّٰرِيَٰتِ ذَرۡوٗا
Allah Teâlâ; toprağı savuran rüzgârlara yemin etmiştir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَٱلۡحَٰمِلَٰتِ وِقۡرٗا
Bol olan suları taşıyan bulutlara (yemin etmiştir).
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَٱلۡجَٰرِيَٰتِ يُسۡرٗا
Denizde kolaylıkla yüzüp giden gemilere.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَٱلۡمُقَسِّمَٰتِ أَمۡرًا
Yüce Allah'ın kulların işlerinden taksim etmelerini emrettiği şeyleri taksim eden meleklere.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٞ
Şüphesiz Rabbinizin size vadettiği hesap ve karşılık, içerisinde şüphe olmayan bir gerçektir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَإِنَّ ٱلدِّينَ لَوَٰقِعٞ
Kıyamet günü kulların, hesaba çekilmeleri kesinlikle ve şüphesiz vuku bulacaktır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• الاعتبار بوقائع التاريخ من شأن ذوي القلوب الواعية.
Tarihte gerçekleşen olaylardan ibret almak, bilinçli kalplere sahip olan kimselerin yaptıkları şeylerdendir.

• خلق الله الكون في ستة أيام لِحِكَم يعلمها الله، لعل منها بيان سُنَّة التدرج.
Allah Teâlâ, kâinatı sadece kendisinin bildiği hikmetler için altı günde yaratmıştır. Derece derece yapmak, adetinin beyan edilmesi de bu hikmetlerden olabilir.

• سوء أدب اليهود في وصفهم الله تعالى بالتعب بعد خلقه السماوات والأرض، وهذا كفر بالله.
Yahudilerin kötü ahlakı beyan edilmiştir ki onlar; Allah Teâlâ'yı gökleri ve yeri yarattıktan sonra yorulmak ile vasfetmişlerdir. Bu; Allah'ı inkâr etmektir/küfürdür.

وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلۡحُبُكِ
Allah Teâlâ, yolları olan ve güzel bir yaratılışa sahip olan göğe yemin etmiştir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنَّكُمۡ لَفِي قَوۡلٖ مُّخۡتَلِفٖ
-Ey Mekke halkı!- Şüphesiz sizler, çelişkili sözler söylüyorsunuz. Sizler bazen Kur'an bir sihirdir diyorsunuz, bazen ise bir şiirdir diyorsunuz. Aynı şekilde bazen Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- sihirbazdır diyorsunuz, bazen ise o, bir şairdir diyorsunuz.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
يُؤۡفَكُ عَنۡهُ مَنۡ أُفِكَ
Yüce Allah'ın ilminde Kur'an-ı Kerim ve Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e iman etmekten çevrilen çevrilir. Bu; o kimsenin iman etmeyeceğini Allah’ın ilmi ile bilmesindendir. Bu kimse doğruya iletilmek hususunda muvaffak kılınmaz.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
قُتِلَ ٱلۡخَرَّٰصُونَ
Kur’an ve peygamberleri hakkında yalan konuşan o yalancılar kahrolsun.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي غَمۡرَةٖ سَاهُونَ
Onlar, ahiret yurdu hakkında cehalet içerisinde kalmış gafillerdir. Onlar, ahireti umursamazlar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
يَسۡـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوۡمُ ٱلدِّينِ
"Ceza/karşılık günü ne zamandır?" diye soruyorlar. Onlar, o gün için amel etmezler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
يَوۡمَ هُمۡ عَلَى ٱلنَّارِ يُفۡتَنُونَ
Allah Teâlâ, onların sorularına şöyle cevap verir: "O gün, onların ateşte yakılarak azap görecekleri gündür."
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
ذُوقُواْ فِتۡنَتَكُمۡ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تَسۡتَعۡجِلُونَ
Onlara şöyle denir: "Azabınızı tadın! Kendisi ile uyarıldığınızda sizin, alay ederek gelmesi için acele edip durduğunuz şey işte budur!"
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي جَنَّٰتٖ وَعُيُونٍ
Emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak Rablerinden sakınanlar var ya; şüphesiz kıyamet günü onlar, bahçelerde ve pınarlardadırlar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡۚ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَبۡلَ ذَٰلِكَ مُحۡسِنِينَ
Rablerinden güzel karşılığı almışlardır. Şüphesiz onlar, dünyada iken bu güzel karşılıktan önce de iyi kimseler idiler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
كَانُواْ قَلِيلٗا مِّنَ ٱلَّيۡلِ مَا يَهۡجَعُونَ
Onlar; geceleyin namaz kılarlardı ve geceleyin az bir zamandan başka uyumazlardı.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَبِٱلۡأَسۡحَارِ هُمۡ يَسۡتَغۡفِرُونَ
Seher vakitlerinde ise Rablerinden günahları için bağışlanmayı dilerlerdi.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَفِيٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ حَقّٞ لِّلسَّآئِلِ وَٱلۡمَحۡرُومِ
Onların mallarında gönüllü olarak isteyenler ve istemeyenler için maddi imkanlar bulamayanlara bir hak vardır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَفِي ٱلۡأَرۡضِ ءَايَٰتٞ لِّلۡمُوقِنِينَ
Yeryüzünde ve Allah'ın orada koyduğu dağlarda, denizlerde, ağaçlarda, bitkilerde ve hayvanlarda kesin olarak inananlar için Allah'ın kudretine, O'nun yaratan ve şekil veren olduğuna delalet eden nice deliller vardır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَفِيٓ أَنفُسِكُمۡۚ أَفَلَا تُبۡصِرُونَ
-Ey insanlar!- Sizin kendi nefislerinizde de Allah'ın kudretine delalet eden nice deliller vardır. İbret almak için bakmaz mısınız?
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَفِي ٱلسَّمَآءِ رِزۡقُكُمۡ وَمَا تُوعَدُونَ
Gökte de sizin dünyevi ve dinî rızkınız, bir de hayır ve şer olarak size vadedilen şeyler vardır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِنَّهُۥ لَحَقّٞ مِّثۡلَ مَآ أَنَّكُمۡ تَنطِقُونَ
Göğün ve yerin Rabbine ant olsun ki, yeniden dirilme tıpkı sizin konuşmanız gibi içinde şüphe olmayan bir haktır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
هَلۡ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيۡفِ إِبۡرَٰهِيمَ ٱلۡمُكۡرَمِينَ
-Ey Peygamber! Sana-, İbrahim -aleyhisselam-'ın kendilerine ikramda bulunduğu misafir olan meleklerin haberi geldi mi?
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِذۡ دَخَلُواْ عَلَيۡهِ فَقَالُواْ سَلَٰمٗاۖ قَالَ سَلَٰمٞ قَوۡمٞ مُّنكَرُونَ
Onlar, İbrahim'in yanına girdiklerinde ona şöyle demişlerdi: "Selam!" İbrahim de onların selamını almış ve o da onlara karşılık olarak şöyle demiştir: "Selâm!" Kendi nefsinde şöyle demişti: "Bunlar kendilerini tanımadığımız kimselerdir."
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجۡلٖ سَمِينٖ
Hemen gizlice ailesinin yanına gitti ve gelen misafirlerin insan olduklarını zannederek ailesinin yanından besili bir buzağı getirdi.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيۡهِمۡ قَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ
Buzağıyı onlara yaklaştırdı ve onlara yumuşak bir şekilde hitap ederek: "Sizin için sunulan bu yemekten yemez misiniz?" dedi.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَأَوۡجَسَ مِنۡهُمۡ خِيفَةٗۖ قَالُواْ لَا تَخَفۡۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٖ
Onlar yemeyince İbrahim -aleyhisselam-'ın nefsinde bir korku meydana geldi. Melekler bunu fark ettiler ve ona güven vererek; "Korkma! Bizler Allah katından gönderilmiş olan elçileriz." dediler. Sonra İbrahim -aleyhisselam-'a kendisini sevindirecek olan; çokça ilmi olacak olan erkek bir çocuğun doğum müjdesi haberini verdiler. Onun, kendisi ile müjdelendiği (çocuk), İshak -aleyhisselam- idi.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَأَقۡبَلَتِ ٱمۡرَأَتُهُۥ فِي صَرَّةٖ فَصَكَّتۡ وَجۡهَهَا وَقَالَتۡ عَجُوزٌ عَقِيمٞ
İbrahim -aleyhisselam-'ın karısı bu müjdeyi işitince sevinci sebebi ile çığlık attı ve ellerini yüzüne çarparak şaşırmış bir şekilde şöyle dedi: "Bir kocakarı doğurur mu?" Aslında o; kısır bir kadın idi.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
قَالُواْ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ
Melekler ona şöyle dediler: "Sana haber verdiğimiz şeyi Rabbin böyle buyurdu. O'nun buyurduğunu geri çevirecek yoktur. Şüphesiz O, yaratmasında ve takdir etmesinde çok hikmet sahibidir ve yarattıklarını ve neyin yarattıkları için yararlı olacağını hakkıyla bilendir.''
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• إحسان العمل وإخلاصه لله سبب لدخول الجنة.
Bir ameli güzelce ve Allah için yapmak, cennete giriş sebebidir.

• فضل قيام الليل وأنه من أفضل القربات.
Gece ibadetinin fazileti ve onun Allah'a yakınlaşmada en faziletli amellerden olduğu beyan edilmiştir.

• من آداب الضيافة: رد التحية بأحسن منها، وتحضير المائدة خفية، والاستعداد للضيوف قبل نزولهم، وعدم استثناء شيء من المائدة، والإشراف على تحضيرها، والإسراع بها، وتقريبها للضيوف، وخطابهم برفق.
Şunlar misafir ağırlamanın adabından olan hususlardandır: Selamın karşılığını verilen selamdan daha hayırlısı ile vermek, gizlice sofra hazırlamak, misafirler gelmeden önce hazırlanmak, sofradan herhangi bir şeyi ayırt etmemek, sofranın hazırlanmasına gözetmenlik yapmak, sofrayı hızlıca hazırlamak, misafir gelmeden önce sofrayı hazırlamak, sofrayı misafirlere yakınlaştırmak ve onlara yumuşak bir üslup ile hitap etmektir.

۞ قَالَ فَمَا خَطۡبُكُمۡ أَيُّهَا ٱلۡمُرۡسَلُونَ
İbrahim -aleyhisselam- meleklere şöyle dedi: "Sizin işiniz/göreviniz nedir? Maksadınız nedir?"
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
قَالُوٓاْ إِنَّآ أُرۡسِلۡنَآ إِلَىٰ قَوۡمٖ مُّجۡرِمِينَ
Melekler ona cevap olarak şöyle dediler: "Şüphesiz Yüce Allah, bizi çirkin günahları işleyen günahkâr bir topluluğa gönderdi."
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
لِنُرۡسِلَ عَلَيۡهِمۡ حِجَارَةٗ مِّن طِينٖ
"Onların üzerlerine balçıktan yapılmış taşlar atacağız."
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلۡمُسۡرِفِينَ
-Ey İbrahim!- (Bu taşlar) Rabbinin katında küfürde ve günahlarda aşırıya gidip Yüce Allah'ın sınırlarını aşanlar için belirlenmiş (taşlardır).
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَأَخۡرَجۡنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Lût'un kavminden Mümin olanları, günahkârlara isabet edecek azap onlara isabet etmesin diye o beldeden çıkardık.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَمَا وَجَدۡنَا فِيهَا غَيۡرَ بَيۡتٖ مِّنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ
Bu beldede bir ev halkından başka Müslüman bulamadık. Onlar, Lût -aleyhisselam-'ın ev halkıdır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَتَرَكۡنَا فِيهَآ ءَايَةٗ لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ ٱلۡعَذَابَ ٱلۡأَلِيمَ
Lût kavminin yaşadığı beldede onlara azabın isabet ettiğine dair izler bıraktık ki, onlara isabet eden elem dolu azaptan ibret alsınlar. Ki o azaptan kurtulmak için onların yaptıklarını yapmasınlar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَفِي مُوسَىٰٓ إِذۡ أَرۡسَلۡنَٰهُ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٖ
Musa'yı apaçık deliller ile Firavun'a göndermemizde de elem dolu azaptan korkanlar için ibretler vardır.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَتَوَلَّىٰ بِرُكۡنِهِۦ وَقَالَ سَٰحِرٌ أَوۡ مَجۡنُونٞ
Firavun gücüne ve askerlerine güvenerek haktan yüz çevirdi ve Musa -aleyhisselam- hakkında şöyle dedi: "O, insanları büyüleyen bir sihirbaz ya da ne dediğini akıl etmeyen bir delidir."
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَأَخَذۡنَٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٞ
Onu ve askerlerinin hepsini yakalamış ve denize atmıştık. Bunun akabinde boğulup helak oldular. Firavun kendini ilah olarak atfetmesinden ve yalanlamasından dolayı suçlu olarak kınanmış bir şekilde gelecektir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَفِي عَادٍ إِذۡ أَرۡسَلۡنَا عَلَيۡهِمُ ٱلرِّيحَ ٱلۡعَقِيمَ
Hûd'un kavmi Âd kavminde de elem verici azaptan korkanlar için ibretler vardır. Onlara yağmur taşımayan, ağaçları aşılamayan içinde bereket olmayan bir rüzgâr göndermiştik.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
مَا تَذَرُ مِن شَيۡءٍ أَتَتۡ عَلَيۡهِ إِلَّا جَعَلَتۡهُ كَٱلرَّمِيمِ
Uğradığı hiçbir canlıyı ve malı yok etmeden gitmiyordu ve paramparça çürümüş hale getiriyordu.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَفِي ثَمُودَ إِذۡ قِيلَ لَهُمۡ تَمَتَّعُواْ حَتَّىٰ حِينٖ
Salih -aleyhisselam-'ın kavmi Semûd'da da elem verici azaptan korkanlar için ibretler vardır. Onlara şöyle demişti: "Ecelleriniz bitmeden önce hayatınızdan istifade edin."
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَعَتَوۡاْ عَنۡ أَمۡرِ رَبِّهِمۡ فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّٰعِقَةُ وَهُمۡ يَنظُرُونَ
Rablerinin emrine karşı kibirlendiler, iman ve itaat etmeye karşı büyüklenip kibirlendiler. Bunun akabinde azabın inmesini bekliyorlar iken azap yıldırımları onları yakalayıverdi. Zira yıldırım inmeden üç gün önce azap ile vadolunmuşlardı.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَمَا ٱسۡتَطَٰعُواْ مِن قِيَامٖ وَمَا كَانُواْ مُنتَصِرِينَ
Kendilerine inen azabı def etmeye güç yetiremediler. Onların bundan korunacak güçleri de olmadı.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَقَوۡمَ نُوحٖ مِّن قَبۡلُۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ قَوۡمٗا فَٰسِقِينَ
Bu zikredilenlerden önce de Nuh kavmini boğulmayla helak ettik. Çünkü onlar, Allah'a itaat etmekten uzaklaşmış bir topluluktu. Bu yüzden cezayı hak ettiler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَٱلسَّمَآءَ بَنَيۡنَٰهَا بِأَيۡيْدٖ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
Gökyüzünü biz bina ettik, kuvvetimizle onu kusursuz inşa ettik. Onun etrafını da genişletmekteyiz.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَٱلۡأَرۡضَ فَرَشۡنَٰهَا فَنِعۡمَ ٱلۡمَٰهِدُونَ
Yeryüzünü, üzerinde yaşayanlar için yatak gibi döşedik. Biz ne güzel düzenleyiciyiz. Öyle ki yeryüzünü onlar için döşedik.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَمِن كُلِّ شَيۡءٍ خَلَقۡنَا زَوۡجَيۡنِ لَعَلَّكُمۡ تَذَكَّرُونَ
Biz yeryüzü, gökyüzü, kara ve denizi ve her şeyi çift çift, erkek ve dişi olarak yarattık. Böylece her şeyi çifter çifter yaratan Allah'ın birliğini ve kudretini düşünüp öğüt alasınız.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَفِرُّوٓاْ إِلَى ٱللَّهِۖ إِنِّي لَكُم مِّنۡهُ نَذِيرٞ مُّبِينٞ
Allah'a itaat ederek ve O'na karşı gelmekten sakınarak azabından mükâfatına kaçın. -Ey insanlar!- O'nun cezalandırmasından sizi sakındıran apaçık bir uyarıcıyım.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَلَا تَجۡعَلُواْ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَۖ إِنِّي لَكُم مِّنۡهُ نَذِيرٞ مُّبِينٞ
Yüce Allah ile beraber kendisine ibadet ettiğiniz başka ilahlar edinmeyin. Şüphesiz ben, size O'nun tarafından (gönderilmiş) açık bir uyarıcıyım.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• الإيمان أعلى درجة من الإسلام.
İman mertebesi, İslam'dan derece olarak daha üstündür.

• إهلاك الله للأمم المكذبة درس للناس جميعًا.
Yüce Allah'ın, yalanlayan ümmetleri helak etmesi bütün insanlar için bir derstir.

• الخوف من الله يقتضي الفرار إليه سبحانه بالعمل الصالح، وليس الفرار منه.
Yüce Allah'tan korkmak, Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'ya salih ameller ile yönelmeyi gerektirir, O'ndan kaçmayı gerektirmez.

كَذَٰلِكَ مَآ أَتَى ٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُواْ سَاحِرٌ أَوۡ مَجۡنُونٌ
Mekke ehlinin yalanladığı gibi geçmiş ümmetler de yalanlamıştı. Kendilerine bir peygamber geldiğinde: "O, büyücüdür ya da mecnundur." dediler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
أَتَوَاصَوۡاْ بِهِۦۚ بَلۡ هُمۡ قَوۡمٞ طَاغُونَ
Resulleri yalanlama hususunda geçmiş dönemde yaşayan kâfirler ve sonradan gelenler bunları birbirine vasiyet mi ettiler? Doğrusu! Onlar bu azgınlıkları üzere idiler.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ فَمَآ أَنتَ بِمَلُومٖ
-Ey Resul!- Bu yalanlayanlardan yüz çevir. Sen bundan dolayı kınanacak değilsin. Onlara gönderildiğin şeyi hakkıyla ulaştırdın.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَذَكِّرۡ فَإِنَّ ٱلذِّكۡرَىٰ تَنفَعُ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Onlardan yüz çevirmen, seni onlara öğüt vermekten ve hatırlatmalarda bulunmaktan alıkoymasın. Onlara öğüt ver ve hatırlat. Çünkü öğüt, Allah'a iman edenlere fayda verir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
وَمَا خَلَقۡتُ ٱلۡجِنَّ وَٱلۡإِنسَ إِلَّا لِيَعۡبُدُونِ
Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. Bana şirk koşmaları için yaratmadım.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
مَآ أُرِيدُ مِنۡهُم مِّن رِّزۡقٖ وَمَآ أُرِيدُ أَن يُطۡعِمُونِ
Onlardan rızık istemiyorum, beni doyurmalarını da istemiyorum.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلرَّزَّاقُ ذُو ٱلۡقُوَّةِ ٱلۡمَتِينُ
Yüce Allah, kullarını rızıklandırandır. Bütün mahlukat, O'nun rızkına muhtaçtır. Hiç kimsenin kendisine galip gelemeyeceği güç kuvvet sahibidir. Bütün cinler ve insanlar Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'nın kuvvetine boyun eğmişlerdir.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذَنُوبٗا مِّثۡلَ ذَنُوبِ أَصۡحَٰبِهِمۡ فَلَا يَسۡتَعۡجِلُونِ
-Ey Resul!- Seni yalanlayarak kendi nefislerine zulmedenlerin de geçmişteki arkadaşlarını payı gibi azaptan payları vardır. O azabın belirli bir vakti vardır. Onun vakti gelmeden bir an önce gelmesini benden talep etmeyin.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
فَوَيۡلٞ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن يَوۡمِهِمُ ٱلَّذِي يُوعَدُونَ
Hüsrana uğramalarından ve helak olmalarından dolayı Allah'a iman etmeyip, kâfir olanların vay hallerine! Onlar, üzerilerine azap indirilmek ile tehdit olundukları kıyamet gününe iman etmeyerek resullerini yalanladılar.
আৰবী তাফছীৰসমূহ:
এই পৃষ্ঠাৰ আয়াতসমূহৰ পৰা সংগৃহীত কিছুমান উপকাৰী তথ্য:
• الكفر ملة واحدة وإن اختلفت وسائله وتنوع أهله ومكانه وزمانه.
Zamanı, mekânı, şahısları ve sebepleri farklı olsa bile küfür tek millettir.

• شهادة الله لرسوله صلى الله عليه وسلم بتبليغ الرسالة.
Yüce Allah, resulü Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in risaleti tebliğ ettiği hakkında şahitlik etmiştir.

• الحكمة من خلق الجن والإنس تحقيق عبادة الله بكل مظاهرها.
Cinlerin ve insanların yaratılmasındaki hikmet, bütün yönleriyle Allah'a olan ibadetin gerçekleştirilmesidir.

• سوف تتغير أحوال الكون يوم القيامة.
Kıyamet günü kâinatın ahvali değişecektir.

 
অৰ্থানুবাদ ছুৰা: আয-যাৰিয়াত
ছুৰাৰ তালিকা পৃষ্ঠা নং
 
আল-কোৰআনুল কাৰীমৰ অৰ্থানুবাদ - আল-মুখতাচাৰ ফী তাফছীৰিল কোৰআনিল কাৰীমৰ তুৰ্কী অনুবাদ - অনুবাদসমূহৰ সূচীপত্ৰ

তাফছীৰ চেণ্টাৰ ফৰ কোৰানিক ষ্টাডিজৰ ফালৰ পৰা প্ৰচাৰিত।

বন্ধ