Prijevod značenja časnog Kur'ana - Turski prijevod sažetog tefsira Plemenitog Kur'ana. * - Sadržaj prijevodā


Prijevod značenja Sura: Sura el-Hudžurat   Ajet:

Sûretu'l-Hucurât

Intencije ove sure:
معالجة اللسان وبيان أثره على إيمان الفرد وأخلاق المجتمع.
Dili (kusurlarını) tedavi etmek ve bunun toplumun ahlakı ve bireylerin imanı üzerindeki etkisi beyan edilmiştir.

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تُقَدِّمُواْ بَيۡنَ يَدَيِ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ
Ey Allah'a iman edenler ve Allah'ın dinine tabi olanlar! Hiçbir söz yahut fiiliniz ile Allah'ın ve resulünün önüne geçmeyin. Emirlerine itaat ederek ve yasaklarından kaçınarak Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, sözlerinizi hakkıyla işiten ve yaptıklarınızı hakkıyla bilendir. Bunlardan (söylediklerinizden ve yaptıklarınızdan) hiçbir şey O'na gizli kalmaz. O, yaptıklarınıza göre size karşılık verecektir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَرۡفَعُوٓاْ أَصۡوَٰتَكُمۡ فَوۡقَ صَوۡتِ ٱلنَّبِيِّ وَلَا تَجۡهَرُواْ لَهُۥ بِٱلۡقَوۡلِ كَجَهۡرِ بَعۡضِكُمۡ لِبَعۡضٍ أَن تَحۡبَطَ أَعۡمَٰلُكُمۡ وَأَنتُمۡ لَا تَشۡعُرُونَ
Ey Allah'a iman edenler ve Allah'ın dinine tabi olanlar! Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e karşı edepli olun ve onu muhatap alırken seslerinizi sakın onun sesinin üstüne çıkarmayın ve sakın onu ismi ile çağırmayın. Aksine onu ismi ile değil yumuşak bir şekilde peygamberlik ve risalet ile çağırın. Yoksa siz, farkında olmadan amellerinizin sevabı boşa gider.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّ ٱلَّذِينَ يَغُضُّونَ أَصۡوَٰتَهُمۡ عِندَ رَسُولِ ٱللَّهِ أُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ ٱمۡتَحَنَ ٱللَّهُ قُلُوبَهُمۡ لِلتَّقۡوَىٰۚ لَهُم مَّغۡفِرَةٞ وَأَجۡرٌ عَظِيمٌ
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği, kalplerini onun için halis kıldığı kimselerdir. Onlara günahları için mağfiret vardır ve Allah onları sorumlu tutmayacaktır. Ve yine kıyamet günü onlar için büyük bir mükâfat vardır ki o mükâfat; Allah'ın onları cennete koymasıdır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّ ٱلَّذِينَ يُنَادُونَكَ مِن وَرَآءِ ٱلۡحُجُرَٰتِ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡقِلُونَ
-Ey Peygamber!- Sana, hanımlarına ait odaların arkasından seslenenlerin çoğu, akıllarını kullanmayan bedevi kimselerdir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
Poruke i pouke ajeta na ovoj stranici:
• تشرع الرحمة مع المؤمن، والشدة مع الكافر المحارب.
Müminlere karşı merhametli olmak savaşan kâfirlere karşı ise şiddetli olmak meşru kılınmıştır.

• التماسك والتعاون من أخلاق أصحابه صلى الله عليه وسلم.
Birbirlerine kenetlenmek ve yardımlaşmak; Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashabının ahlaki özelliklerindendir.

• من يجد في قلبه كرهًا للصحابة الكرام يُخْشى عليه من الكفر.
Kalbinde Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in kıymetli ashabına karşı bir nefret bulunan kimsenin küfür üzerine olmasından korkulur.

• وجوب التأدب مع رسول الله صلى الله عليه وسلم، ومع سُنَّته، ومع ورثته (العلماء).
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e, onun sünnetine ve varisleri olan âlimlere karşı edepli olmanın gerekliliği beyan edilmiştir.

وَلَوۡ أَنَّهُمۡ صَبَرُواْ حَتَّىٰ تَخۡرُجَ إِلَيۡهِمۡ لَكَانَ خَيۡرٗا لَّهُمۡۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ
-Ey Peygamber!- Hanımlarına ait odaların arkasından sana seslenen bu kimseler, sen onların yanına çıkıncaya kadar sabredip sana seslenmeselerdi, sonra sen onların yanına çıkınca seslerini yükseltmeden sana hitap etmiş olsalardı, bunda sana hürmet etme ve tazimde bulunma olduğu için (bu davranış onlar için sana odaların arkasından seslenmelerinden) daha hayırlı olurdu. Şüphesiz Yüce Allah, kullarından günahlarına tövbe edenlerin günahlarını çokça bağışlayandır. Onların cehaletlerini çokça affeden ve onlara karşı çok merhametli olandır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِن جَآءَكُمۡ فَاسِقُۢ بِنَبَإٖ فَتَبَيَّنُوٓاْ أَن تُصِيبُواْ قَوۡمَۢا بِجَهَٰلَةٖ فَتُصۡبِحُواْ عَلَىٰ مَا فَعَلۡتُمۡ نَٰدِمِينَ
Ey Allah'a iman edenler ve Allah'ın dini ile amel edenler! Eğer fasık bir kimse size bir topluluktan haber getirirse bu haberin doğruluğunu iyice araştırın. Haberin doğruluğunu iyice araştırmadan hemen haberi tasdik etmeye kalkışmayın. Sonra işin aslını bilmediğiniz halde doğru olup olmadığını araştırmadan tasdik ettiğiniz bu haber sebebi ile bir topluluğa karşı suç işlersiniz. Haberin yalan olduğu ortaya çıktıktan sonra da yaptığınız bu kötülükten dolayı pişman olursunuz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ فِيكُمۡ رَسُولَ ٱللَّهِۚ لَوۡ يُطِيعُكُمۡ فِي كَثِيرٖ مِّنَ ٱلۡأَمۡرِ لَعَنِتُّمۡ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ حَبَّبَ إِلَيۡكُمُ ٱلۡإِيمَٰنَ وَزَيَّنَهُۥ فِي قُلُوبِكُمۡ وَكَرَّهَ إِلَيۡكُمُ ٱلۡكُفۡرَ وَٱلۡفُسُوقَ وَٱلۡعِصۡيَانَۚ أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلرَّٰشِدُونَ
-Ey Müminler!- Aranızda kendisine vahiy indirilen Allah’ın resulünün bulunduğunu bilin ve onu yalanlamaktan sakının. Eğer yalanlarsanız, sizin yalanınızın haber verildiği vahiy ona iner. O, hangi şeyin sizin yararınıza olduğunu daha iyi bilir. Eğer o, sizin birçoğunu onayladığınız işlerde size uymuş olsaydı, siz sıkıntıya düşerdiniz ve o, bundan hoşnut olmazdı. Fakat Yüce Allah, ihsanı ile size imanı sevdirdi ve onu kalplerinizde süsledi. Böylece sizler iman ettiniz. Size; küfrü, taatinden çıkmayı ve Allah'a isyan etmeyi ise kötü göstermiştir. İşte bu sıfatlar ile sıfatlanmış olanlar ergin ve doğru yolu bulmuş olanlardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَضۡلٗا مِّنَ ٱللَّهِ وَنِعۡمَةٗۚ وَٱللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٞ
Sizler için hayrın kalplerinizde güzel gösterilmesi ve şerrin kötü gösterilmesi ancak Allah'tan bir ihsandır. O, size bunları fazlından ihsan etmiş ve sizi bu nimetler ile nimetlendirmiştir. Allah, kullarından şükredenleri hakkıyla bilir ve onları muvaffak kılar. O; çok hikmet sahibidir, her işi uygun olan yerine koyar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِن طَآئِفَتَانِ مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٱقۡتَتَلُواْ فَأَصۡلِحُواْ بَيۡنَهُمَاۖ فَإِنۢ بَغَتۡ إِحۡدَىٰهُمَا عَلَى ٱلۡأُخۡرَىٰ فَقَٰتِلُواْ ٱلَّتِي تَبۡغِي حَتَّىٰ تَفِيٓءَ إِلَىٰٓ أَمۡرِ ٱللَّهِۚ فَإِن فَآءَتۡ فَأَصۡلِحُواْ بَيۡنَهُمَا بِٱلۡعَدۡلِ وَأَقۡسِطُوٓاْۖ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلۡمُقۡسِطِينَ
-Ey Müminler!- Eğer Müminlerden iki grup birbirlerine karşı savaşacak olurlarsa iki grubun arasını ayrılığa düştükleri şey hususunda Allah'ın hükmü ile düzeltin. Eğer iki gruptan biri aranın düzelmesini kabul etmeyecek ve saldırmaya devam edecek olursa; bu durumda haddi aşan o gruba karşı Allah'ın hükmüne dönünceye kadar savaşın. Eğer Allah'ın hükmüne dönerse iki grubun arasını adalet ve insaf ile düzeltin. Aralarında hüküm verirken adaletli olun. Şüphesiz Allah, hükümlerinde adil davrananları sever.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّمَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ إِخۡوَةٞ فَأَصۡلِحُواْ بَيۡنَ أَخَوَيۡكُمۡۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمۡ تُرۡحَمُونَ
Müminler ancak kardeştirler. -Ey Müminler!- İslam dini kardeşliği, birbirleri ile çekişen kardeşlerin aralarının düzeltilmesini gerektirir. Emirlerine itaat ederek ve yasaklarından kaçınarak Allah'tan korkup sakının ki, merhamet olunasınız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا يَسۡخَرۡ قَوۡمٞ مِّن قَوۡمٍ عَسَىٰٓ أَن يَكُونُواْ خَيۡرٗا مِّنۡهُمۡ وَلَا نِسَآءٞ مِّن نِّسَآءٍ عَسَىٰٓ أَن يَكُنَّ خَيۡرٗا مِّنۡهُنَّۖ وَلَا تَلۡمِزُوٓاْ أَنفُسَكُمۡ وَلَا تَنَابَزُواْ بِٱلۡأَلۡقَٰبِۖ بِئۡسَ ٱلِٱسۡمُ ٱلۡفُسُوقُ بَعۡدَ ٱلۡإِيمَٰنِۚ وَمَن لَّمۡ يَتُبۡ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ
Ey Allah'a iman edenler ve Allah'ın dini ile amel edenler! Sizden bir topluluk diğer bir topluluk ile alay etmesin. Olur ki alay edilenler, Allah katında alay edenlerden daha hayırlıdırlar. Burada dikkat edilmesi gereken husus Allah katında kimin hayırlı olduğudur. Kadınlar da başka kadınlar ile alay etmesinler. Olur ki alay edilen kadınlar, kendileri ile alay eden kadınlardan daha hayırlıdırlar. Sakın kardeşlerinizi ayıplamayın. Çünkü onlar makam olarak sizinle aynı makamdadırlar. Ve sakın birbirinize hoşlanmadığınız (kötü) lakaplar takmayın. Tıpkı Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in gelişinden önce Ensar'dan bazı kimselerin yaptığı gibi. Sizden kim böyle yaparsa, işte o kimse fasıktır. İmandan sonra fasıklık sıfatı ile sıfatlanmak ne kötü bir özelliktir. Kim bu günahlardan tövbe etmezse, işte onlar işledikleri bu masiyetleri sebebi ile kendi nefislerini helaka sürükleyerek kendilerine zulmetmiş olanlardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
Poruke i pouke ajeta na ovoj stranici:
• وجوب التثبت من صحة الأخبار، خاصة التي ينقلها من يُتَّهم بالفسق.
Haberlerin ve özellikle de fasık olmakla itham edilen biri hakkındaki haberlerin doğruluğunun araştırılmasının gerekliliği beyan edilmiştir.

• وجوب الإصلاح بين من يتقاتل من المسلمين، ومشروعية قتال الطائفة التي تصر على الاعتداء وترفض الصلح.
Müslümanlardan birbirlerine karşı savaşan iki grubun aralarını düzeltmenin gerekliliği ile bu gruplardan saldırmakta ısrar edip ıslah olmayı reddeden gruba karşı savaşmanın meşruluğu beyan edilmiştir.

• من حقوق الأخوة الإيمانية: الصلح بين المتنازعين والبعد عما يجرح المشاعر من السخرية والعيب والتنابز بالألقاب.
İman kardeşliğinin gerektirdiği haklardan bazıları şunlardır: Birbirleri ile çekişen iki kimsenin arasını düzeltmek, alay etmek, ayıplamak ve kötü lakap takmak gibi duyguları yaralayan şeylerden uzak durmaktır.

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱجۡتَنِبُواْ كَثِيرٗا مِّنَ ٱلظَّنِّ إِنَّ بَعۡضَ ٱلظَّنِّ إِثۡمٞۖ وَلَا تَجَسَّسُواْ وَلَا يَغۡتَب بَّعۡضُكُم بَعۡضًاۚ أَيُحِبُّ أَحَدُكُمۡ أَن يَأۡكُلَ لَحۡمَ أَخِيهِ مَيۡتٗا فَكَرِهۡتُمُوهُۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ تَوَّابٞ رَّحِيمٞ
Ey Allah'a iman edenler ve Allah'ın dini ile amel edenler! Zannın çoğundan kaçının. Hiçbir delile ve mesnede dayanmayan ithamlardan uzak durun. Zahiren iyi gibi görünen kötü zan gibi zannın bir kısmı günahtır. Müminlerin gizli işlerini araştırmayın ve sakın sizden biri, kardeşini onun hoşlanmayacağı bir şey ile anmasın. Onu, hoşlanmayacağı bir şey ile anmak tıpkı onun ölü etini yemek gibidir. Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? O halde onun gıybetini yapmaktan sakının. O da (gıybetini yapmakta) bunun gibidir. Emirlerine itaat ederek ve yasaklarından kaçınarak Allah'tan korkun. Allah Teâlâ kullarından tövbe eden kullarının tövbelerini çokça kabul edendir. Onlara karşı çok merhametlidir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِنَّا خَلَقۡنَٰكُم مِّن ذَكَرٖ وَأُنثَىٰ وَجَعَلۡنَٰكُمۡ شُعُوبٗا وَقَبَآئِلَ لِتَعَارَفُوٓاْۚ إِنَّ أَكۡرَمَكُمۡ عِندَ ٱللَّهِ أَتۡقَىٰكُمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٞ
Ey insanlar! Şüphesiz biz, sizi bir erkekten ki, o babanız Âdem -aleyhisselam- ve bir dişiden yarattık ki, o da anneniz Havvâ'dır. Sizin soyunuz birdir. Sizden hiç kimse sakın ola soyu hususunda övünmesin. Sonra sizi övünesiniz diye değil, birbiriniz ile tanışasınız diye yayılmış bir şekilde pek çok kollara ve kabilelere ayırdık. Çünkü üstünlük ve ayrım ancak takva ile olur. Bundan dolayı Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Şüphesiz Allah katında en değerliniz O'ndan en çok sakınanınız ve takvalı olanınızdır. Şüphesiz Allah her halinizi hakkıyla bilendir ve sizin eksiklik ve kemal bakımından hangi hal üzerinde olduğunuzdan hakkıyla haberdardır. Bundan hiçbir şey O'na gizli kalmaz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
۞ قَالَتِ ٱلۡأَعۡرَابُ ءَامَنَّاۖ قُل لَّمۡ تُؤۡمِنُواْ وَلَٰكِن قُولُوٓاْ أَسۡلَمۡنَا وَلَمَّا يَدۡخُلِ ٱلۡإِيمَٰنُ فِي قُلُوبِكُمۡۖ وَإِن تُطِيعُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ لَا يَلِتۡكُم مِّنۡ أَعۡمَٰلِكُمۡ شَيۡـًٔاۚ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٌ
Çöl ehli bazı Araplar, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına geldiklerinde şöyle dediler: "Bizler Allah'a ve O'nun resulüne iman ettik." Ey Peygamber! Onlara de ki: "Siz iman etmediniz. Fakat teslim olduk ve boyun eğdik, deyin! Çünkü iman, henüz kalplerinize girmedi. İmanın kalplerinize girmesi umulur. Ey çöl ehli bedeviler! Eğer iman edip salih ameller işleyerek ve haramlardan uzak durarak Allah'a ve O'nun resulüne itaat ederseniz, Allah amellerinizin sevabından hiçbir şey eksiltmez. Şüphesiz Yüce Allah tövbe eden kullarının günahlarını çokça örtüp bağışlayandır. Onlara karşı çok merhametlidir."
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّمَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ ثُمَّ لَمۡ يَرۡتَابُواْ وَجَٰهَدُواْ بِأَمۡوَٰلِهِمۡ وَأَنفُسِهِمۡ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِۚ أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلصَّٰدِقُونَ
Asıl Müminler, Allah’a ve resulüne iman edip, sonra da imanlarına hiçbir şüphe karıştırmayanlar, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat edenler, bu hususta hiçbir cimrilik göstermeyen kimselerdir. İşte imanlarında sadık olanlar, bu sıfatlar ile sıfatlanmış olanlardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قُلۡ أَتُعَلِّمُونَ ٱللَّهَ بِدِينِكُمۡ وَٱللَّهُ يَعۡلَمُ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ
-Ey Peygamber!- O bedevilere de ki: "Siz, dininizi Allah'a mı öğretiyor ve bildiriyorsunuz? Allah, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. Hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Sizin, dininizi O'na gösterip haber vermenize ihtiyacı yoktur."
Tefsiri na arapskom jeziku:
يَمُنُّونَ عَلَيۡكَ أَنۡ أَسۡلَمُواْۖ قُل لَّا تَمُنُّواْ عَلَيَّ إِسۡلَٰمَكُمۖ بَلِ ٱللَّهُ يَمُنُّ عَلَيۡكُمۡ أَنۡ هَدَىٰكُمۡ لِلۡإِيمَٰنِ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
-Ey Peygamber!- O bedeviler, Müslüman oldular diye seni minnet altında tutmak istiyorlar. De ki: "Allah'ın dinine girişiniz sebebiyle beni minnet altında bırakmayın. -Eğer gerçekleşirse- Müslüman olmanızın faydası size döner. Bilakis siz, İslam Dini'ne girme iddianızda samimi ve sadık kimseler iseniz, sizleri iman etmek hususunda muvaffak kıldığı için Yüce Allah sizi minnet altında tutar."
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ غَيۡبَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ وَٱللَّهُ بَصِيرُۢ بِمَا تَعۡمَلُونَ
Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. O konuda hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Allah, yapmakta olduğunuz amelleri hakkıyla görendir. Yaptıklarınızdan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. O, size amellerinizin karşılığını verecektir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
Poruke i pouke ajeta na ovoj stranici:
• سوء الظن بأهل الخير معصية، ويجوز الحذر من أهل الشر بسوء الظن بهم.
Hayır ve iyilik ehli kimseler hakkında kötü zanda bulunmak masiyettir/günahtır. Kötülük ehli kimseler hakkında kötü zanda bulunmak ise onların kötülüklerinden sakındırmak kastı ile caizdir.

• وحدة أصل بني البشر تقتضي نبذ التفاخر بالأنساب.
İnsanlığın aslının tek bir asla dayanması, insanların birbirlerine karşı soy ile övünmeyi terk etmelerini gerektirir.

• الإيمان ليس مجرد نطق لا يوافقه اعتقاد، بل هو اعتقاد بالجَنان، وقول باللسان، وعمل بالأركان.
İman; itikadın (inancın) kendisiyle uyuşmadığı şekilde sadece dil ile söylemek (ikrar) etmek değildir. Bilakis iman; kalp ile itikat etmek, dil ile söylemek/ikrar etmek ve uzuvlar ile amel etmektir.

• هداية التوفيق بيد الله وحده وهي فضل منه سبحانه ليست حقًّا لأحد.
Hidayete muvaffak kılınmak, sadece Yüce Allah'ın elindedir. Bu, herhangi bir kimsenin hakkı değildir. Ancak Allah -Subhanehu ve Teâlâ-'dan bir ihsandır.

 
Prijevod značenja Sura: Sura el-Hudžurat
Indeks sura Broj stranice
 
Prijevod značenja časnog Kur'ana - Turski prijevod sažetog tefsira Plemenitog Kur'ana. - Sadržaj prijevodā

Turski prijevod sažetog tefsira Plemenitog Kur'ana. Izdanje Centra za tefsir.

Zatvaranje