Prijevod značenja časnog Kur'ana - Turski prijevod - Kompleks kralja Fehda * - Sadržaj prijevodā

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Prijevod značenja Sura: Sura es-Saffat   Ajet:

Sûratu's-Saffât

وَٱلصَّٰٓفَّٰتِ صَفّٗا
Saf saf dizilmişlere,
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَٱلزَّٰجِرَٰتِ زَجۡرٗا
toplayıp sürenlere,
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَٱلتَّٰلِيَٰتِ ذِكۡرًا
zikir okuyanlara yemin ederim ki,
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّ إِلَٰهَكُمۡ لَوَٰحِدٞ
ilâhınız birdir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَا وَرَبُّ ٱلۡمَشَٰرِقِ
O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنۡيَا بِزِينَةٍ ٱلۡكَوَاكِبِ
Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَحِفۡظٗا مِّن كُلِّ شَيۡطَٰنٖ مَّارِدٖ
(Gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan korumak için. @Ispravljeno
Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.
Tefsiri na arapskom jeziku:
لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلۡمَلَإِ ٱلۡأَعۡلَىٰ وَيُقۡذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٖ
Onlar, artık mele-i a 'lâ'ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
دُحُورٗاۖ وَلَهُمۡ عَذَابٞ وَاصِبٌ
Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا مَنۡ خَطِفَ ٱلۡخَطۡفَةَ فَأَتۡبَعَهُۥ شِهَابٞ ثَاقِبٞ
Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَهُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَم مَّنۡ خَلَقۡنَآۚ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّن طِينٖ لَّازِبِۭ
Şimdi sor onlara! Yaratma bakımından onlar mı daha zor, yoksa bizim yarattığımız (insanlar) mı? Şüphesiz biz kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
بَلۡ عَجِبۡتَ وَيَسۡخَرُونَ
Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ
Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ
Bir mucize görseler alay ederler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ
Bu ancak açık bir büyüdür, derler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ
Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı , diriltileceğiz ?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ
«İlk atalarımız da mı (diriltilecek)?»
Tefsiri na arapskom jeziku:
قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ
De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak (diriltileceksiniz).
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ
O (diriltme) korkunç bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ
(Durumu gören kâfirler:) Eyvah bize! Bu ceza günüdür, derler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
İşte bu, yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür.
Tefsiri na arapskom jeziku:
۞ ٱحۡشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزۡوَٰجَهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَعۡبُدُونَ
(Allah, meleklerine emreder:) Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını toplayın.
Tefsiri na arapskom jeziku:
مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهۡدُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡجَحِيمِ
Ve Allah'tan başka tapmış oldukları putlarını onlara cehennemin yolunu gösterin.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَقِفُوهُمۡۖ إِنَّهُم مَّسۡـُٔولُونَ
Onları tutuklayın, çünkü onlar sorguya çekilecekler! 
Tefsiri na arapskom jeziku:
مَا لَكُمۡ لَا تَنَاصَرُونَ
Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz?
Tefsiri na arapskom jeziku:
بَلۡ هُمُ ٱلۡيَوۡمَ مُسۡتَسۡلِمُونَ
Evet, onlar o gün zilletle boyun eğeceklerdir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
(İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَأۡتُونَنَا عَنِ ٱلۡيَمِينِ
(Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan (hayır yönünden) gelirdiniz (de bizi ondan alıkordunuz.) @Ispravljeno
(Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sureti haktan görünürdünüz) derler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالُواْ بَل لَّمۡ تَكُونُواْ مُؤۡمِنِينَ
(Ötekiler de:) «Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيۡكُم مِّن سُلۡطَٰنِۭۖ بَلۡ كُنتُمۡ قَوۡمٗا طَٰغِينَ
Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz.»
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَحَقَّ عَلَيۡنَا قَوۡلُ رَبِّنَآۖ إِنَّا لَذَآئِقُونَ
«Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız.»
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأَغۡوَيۡنَٰكُمۡ إِنَّا كُنَّا غَٰوِينَ
«Biz sizi azdırdık. Çünkü kendimiz de azmıştık.»
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَإِنَّهُمۡ يَوۡمَئِذٖ فِي ٱلۡعَذَابِ مُشۡتَرِكُونَ
Şüphesiz o gün onlar, azapta ortaktırlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ
İşte biz, suçlulara böyle yaparız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهُمۡ كَانُوٓاْ إِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّهُ يَسۡتَكۡبِرُونَ
Çünkü onlara: Allah’tan başka hakkıyla ibadete layık bir ilah yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi. @Ispravljeno
Çünkü onlara: Allah’tan başka tanrı yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُوٓاْ ءَالِهَتِنَا لِشَاعِرٖ مَّجۡنُونِۭ
«Mecnun bir şair için biz ilahlarımızı bırakacak mıyız?» derlerdi. @Ispravljeno
«Mecnun bir şair için biz tanrılarımızı bırakacak mıyız?» derlerdi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
بَلۡ جَآءَ بِٱلۡحَقِّ وَصَدَّقَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّكُمۡ لَذَآئِقُواْ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡأَلِيمِ
Kuşkusuz siz acı azabı tadacaksınız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَمَا تُجۡزَوۡنَ إِلَّا مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Ancak amellerinde ihlâs sahibi olan Allah'ın (O'nu birleyen) kulları bunun dışındadır. @Ispravljeno
(Bu azaptan) ancak Allah'ın hâlis kulları istisnâ edilecek.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ رِزۡقٞ مَّعۡلُومٞ
Bunlar için bilinen bir rızık,
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَوَٰكِهُ وَهُم مُّكۡرَمُونَ
türlü meyveler vardır. Kendilerine ikram edilir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فِي جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Naîm cennetlerinde,
Tefsiri na arapskom jeziku:
عَلَىٰ سُرُرٖ مُّتَقَٰبِلِينَ
karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde,
Tefsiri na arapskom jeziku:
يُطَافُ عَلَيۡهِم بِكَأۡسٖ مِّن مَّعِينِۭ
onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
بَيۡضَآءَ لَذَّةٖ لِّلشَّٰرِبِينَ
Berraktır, içenlere lezzet verir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
لَا فِيهَا غَوۡلٞ وَلَا هُمۡ عَنۡهَا يُنزَفُونَ
O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَعِندَهُمۡ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ عِينٞ
Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
كَأَنَّهُنَّ بَيۡضٞ مَّكۡنُونٞ
Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالَ قَآئِلٞ مِّنۡهُمۡ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٞ
İçlerinden biri: «Benim, bir arkadaşım vardı» der.
Tefsiri na arapskom jeziku:
يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُصَدِّقِينَ
Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ
Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız?
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالَ هَلۡ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ
(O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine vâkıf mısınız? dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِي سَوَآءِ ٱلۡجَحِيمِ
İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرۡدِينِ
«Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَوۡلَا نِعۡمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ
Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum» dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَفَمَا نَحۡنُ بِمَيِّتِينَ
Bir daha biz ölmeyecek değil miyiz?
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا مَوۡتَتَنَا ٱلۡأُولَىٰ وَمَا نَحۡنُ بِمُعَذَّبِينَ
Birinci ölümümüz hariç ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz?
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡفَوۡزُ ٱلۡعَظِيمُ
Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur.
Tefsiri na arapskom jeziku:
لِمِثۡلِ هَٰذَا فَلۡيَعۡمَلِ ٱلۡعَٰمِلُونَ
Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَذَٰلِكَ خَيۡرٞ نُّزُلًا أَمۡ شَجَرَةُ ٱلزَّقُّومِ
Şimdi, ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّا جَعَلۡنَٰهَا فِتۡنَةٗ لِّلظَّٰلِمِينَ
Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهَا شَجَرَةٞ تَخۡرُجُ فِيٓ أَصۡلِ ٱلۡجَحِيمِ
Zira o, cehennemin dibinde bitip yetişen bir ağaçtır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
طَلۡعُهَا كَأَنَّهُۥ رُءُوسُ ٱلشَّيَٰطِينِ
Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَإِنَّهُمۡ لَأٓكِلُونَ مِنۡهَا فَمَالِـُٔونَ مِنۡهَا ٱلۡبُطُونَ
(Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ إِنَّ لَهُمۡ عَلَيۡهَا لَشَوۡبٗا مِّنۡ حَمِيمٖ
Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ إِنَّ مَرۡجِعَهُمۡ لَإِلَى ٱلۡجَحِيمِ
Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın ateşe olacaktır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهُمۡ أَلۡفَوۡاْ ءَابَآءَهُمۡ ضَآلِّينَ
Kuşkusuz onlar atalarını sapıklık üzere buldular da @Ispravljeno
Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular da
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَهُمۡ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمۡ يُهۡرَعُونَ
peşlerinden koşup gittiler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ ضَلَّ قَبۡلَهُمۡ أَكۡثَرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu sapıklığa düştü. @Ispravljeno
Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalâlete düştü.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ
Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar göndermiştik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Uyarılanların âkıbetinin ne olduğuna bir bak!
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah'ın ihlâslı kulları müstesna.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ نَادَىٰنَا نُوحٞ فَلَنِعۡمَ ٱلۡمُجِيبُونَ
Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı. Biz de duayı ne güzel kabul ederiz!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَنَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥ مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Kendisini ve ailesini büyük felâketten kurtardık. 
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَجَعَلۡنَا ذُرِّيَّتَهُۥ هُمُ ٱلۡبَاقِينَ
Biz yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonradan gelenler içinde ona iyi bir nam bıraktık
Tefsiri na arapskom jeziku:
سَلَٰمٌ عَلَىٰ نُوحٖ فِي ٱلۡعَٰلَمِينَ
Bütün âlemlerden Nuh’a selam olsun!
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Zira o, bizim mümin kullarımızdan idi. @Ispravljeno
Zira o, bizim inanmış kullarımızdan idi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
Nihayet ötekileri (inanmayanları) suda boğduk.
Tefsiri na arapskom jeziku:
۞ وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِۦ لَإِبۡرَٰهِيمَ
Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِذۡ جَآءَ رَبَّهُۥ بِقَلۡبٖ سَلِيمٍ
Çünkü Rabbine kalbi selîm ile geldi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِذۡ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوۡمِهِۦ مَاذَا تَعۡبُدُونَ
Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَئِفۡكًا ءَالِهَةٗ دُونَ ٱللَّهِ تُرِيدُونَ
«Allah'tan başka birtakım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?»
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
«O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir?»
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَنَظَرَ نَظۡرَةٗ فِي ٱلنُّجُومِ
Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٞ
Ben hastayım, dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَتَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ مُدۡبِرِينَ
Ona arkalarını dönüp gittiler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمۡ فَقَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ
Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz? dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
مَا لَكُمۡ لَا تَنطِقُونَ
Neden konuşmuyorsunuz? dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَرَاغَ عَلَيۡهِمۡ ضَرۡبَۢا بِٱلۡيَمِينِ
Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ eliyle vurdu (kırıp geçirdi.)
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأَقۡبَلُوٓاْ إِلَيۡهِ يَزِفُّونَ
(Putperestler) koşarak İbrahim'e geldiler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالَ أَتَعۡبُدُونَ مَا تَنۡحِتُونَ
İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ
Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَالُواْ ٱبۡنُواْ لَهُۥ بُنۡيَٰنٗا فَأَلۡقُوهُ فِي ٱلۡجَحِيمِ
Onun için bir bina yapın ve derhal onu ateşe atın! dediler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَسۡفَلِينَ
Böylece ona bir tuzak kurmayı istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهۡدِينِ
(Oradan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek.
Tefsiri na arapskom jeziku:
رَبِّ هَبۡ لِي مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَبَشَّرۡنَٰهُ بِغُلَٰمٍ حَلِيمٖ
İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ ٱلسَّعۡيَ قَالَ يَٰبُنَيَّ إِنِّيٓ أَرَىٰ فِي ٱلۡمَنَامِ أَنِّيٓ أَذۡبَحُكَ فَٱنظُرۡ مَاذَا تَرَىٰۚ قَالَ يَٰٓأَبَتِ ٱفۡعَلۡ مَا تُؤۡمَرُۖ سَتَجِدُنِيٓ إِن شَآءَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلصَّٰبِرِينَ
Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَلَمَّآ أَسۡلَمَا وَتَلَّهُۥ لِلۡجَبِينِ
Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca:
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَنَٰدَيۡنَٰهُ أَن يَٰٓإِبۡرَٰهِيمُ
Ey İbrahim! diye seslendik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
قَدۡ صَدَّقۡتَ ٱلرُّءۡيَآۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلۡبَلَٰٓؤُاْ ٱلۡمُبِينُ
Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır,
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَفَدَيۡنَٰهُ بِذِبۡحٍ عَظِيمٖ
Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık:
Tefsiri na arapskom jeziku:
سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِبۡرَٰهِيمَ
İbrahim'e selam! dedik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَبَشَّرۡنَٰهُ بِإِسۡحَٰقَ نَبِيّٗا مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim’e) İshak'ı müjdeledik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَبَٰرَكۡنَا عَلَيۡهِ وَعَلَىٰٓ إِسۡحَٰقَۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحۡسِنٞ وَظَالِمٞ لِّنَفۡسِهِۦ مُبِينٞ
Kendisini ve İshak’ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Andolsun biz Musa’ya da Harun'a da nimetler verdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَنَجَّيۡنَٰهُمَا وَقَوۡمَهُمَا مِنَ ٱلۡكَرۡبِ ٱلۡعَظِيمِ
Onları ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَنَصَرۡنَٰهُمۡ فَكَانُواْ هُمُ ٱلۡغَٰلِبِينَ
Kendilerine yardım ettik de galip gelen onlar oldu.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَءَاتَيۡنَٰهُمَا ٱلۡكِتَٰبَ ٱلۡمُسۡتَبِينَ
Her ikisine de apaçık anlaşılan bir kitabı (Tevrat'ı) verdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَهَدَيۡنَٰهُمَا ٱلصِّرَٰطَ ٱلۡمُسۡتَقِيمَ
Her ikisini de doğru yola ilettik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِمَا فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
Sonra gelenler içinde, diye (iyi bir nam) bıraktık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
سَلَٰمٌ عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Musa ve Harun’a selam olsun.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Doğrusu biz, iyileri böylece mükâfatlandırırız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهُمَا مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Şüphesiz, ikisi de mümin kullarımızdandı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّ إِلۡيَاسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ أَلَا تَتَّقُونَ
(İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَتَدۡعُونَ بَعۡلٗا وَتَذَرُونَ أَحۡسَنَ ٱلۡخَٰلِقِينَ
Yaratanların en iyisi olan, Rabbi olan Allah'ı bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti.
Tefsiri na arapskom jeziku:
ٱللَّهَ رَبَّكُمۡ وَرَبَّ ءَابَآئِكُمُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَكَذَّبُوهُ فَإِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ
Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için (cehenneme) götürüleceklerdir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah'ın ihlâslı kulları müstesna; onların hepsi
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَتَرَكۡنَا عَلَيۡهِ فِي ٱلۡأٓخِرِينَ
sonra gelenler içinde, kendisine bir ün bıraktık,
Tefsiri na arapskom jeziku:
سَلَٰمٌ عَلَىٰٓ إِلۡ يَاسِينَ
«İlyas'a selâm!» dedik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجۡزِي ٱلۡمُحۡسِنِينَ
Şüphesiz biz, iyileri işte böyle mükâfatlandırırız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهُۥ مِنۡ عِبَادِنَا ٱلۡمُؤۡمِنِينَ
Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّ لُوطٗا لَّمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Lût da elbette peygamberlerdendi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِذۡ نَجَّيۡنَٰهُ وَأَهۡلَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ
Lût'u ve ailesinin hepsini kurtardık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا عَجُوزٗا فِي ٱلۡغَٰبِرِينَ
Geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında,
Tefsiri na arapskom jeziku:
ثُمَّ دَمَّرۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ
sonra diğerlerini yok ettik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّكُمۡ لَتَمُرُّونَ عَلَيۡهِم مُّصۡبِحِينَ
(Ey insanlar!) Elbette siz de sabah onlara uğruyorsunuz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَبِٱلَّيۡلِۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Ve akşam, hâlâ akıllanmayacak mısınız?
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِذۡ أَبَقَ إِلَى ٱلۡفُلۡكِ ٱلۡمَشۡحُونِ
Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ ٱلۡمُدۡحَضِينَ
Gemide olanlarla karşılıklı kur'a çektiler de kaybedenlerden oldu.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَٱلۡتَقَمَهُ ٱلۡحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٞ
Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَلَوۡلَآ أَنَّهُۥ كَانَ مِنَ ٱلۡمُسَبِّحِينَ
Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı,
Tefsiri na arapskom jeziku:
لَلَبِثَ فِي بَطۡنِهِۦٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ
tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
۞ فَنَبَذۡنَٰهُ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ سَقِيمٞ
Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَأَنۢبَتۡنَا عَلَيۡهِ شَجَرَةٗ مِّن يَقۡطِينٖ
Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَأَرۡسَلۡنَٰهُ إِلَىٰ مِاْئَةِ أَلۡفٍ أَوۡ يَزِيدُونَ
Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَـَٔامَنُواْ فَمَتَّعۡنَٰهُمۡ إِلَىٰ حِينٖ
Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَٱسۡتَفۡتِهِمۡ أَلِرَبِّكَ ٱلۡبَنَاتُ وَلَهُمُ ٱلۡبَنُونَ
Putperestlere sor; kızlar Rabbinin de, erkekler onların mı?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَمۡ خَلَقۡنَا ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ إِنَٰثٗا وَهُمۡ شَٰهِدُونَ
Yoksa biz melekleri onların gözü önünde kız olarak mı yarattık?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَلَآ إِنَّهُم مِّنۡ إِفۡكِهِمۡ لَيَقُولُونَ
Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup söylüyorlar,
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَدَ ٱللَّهُ وَإِنَّهُمۡ لَكَٰذِبُونَ
«Allah doğurdu» diyorlar. Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَصۡطَفَى ٱلۡبَنَاتِ عَلَى ٱلۡبَنِينَ
Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş! 
Tefsiri na arapskom jeziku:
مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ
Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Hiç düşünmüyor musunuz?
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَمۡ لَكُمۡ سُلۡطَٰنٞ مُّبِينٞ
Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَأۡتُواْ بِكِتَٰبِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı getirin!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَجَعَلُواْ بَيۡنَهُۥ وَبَيۡنَ ٱلۡجِنَّةِ نَسَبٗاۚ وَلَقَدۡ عَلِمَتِ ٱلۡجِنَّةُ إِنَّهُمۡ لَمُحۡضَرُونَ
Allah ile cinler arasında da bir soy birliği uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ
Allah, onların isnat edegeldiklerinden yücedir, münezzehtir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
Allah’ın ihlâsa erdirilmiş kulları müstesnadır (onlar azap görmeyeceklerdir).
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَإِنَّكُمۡ وَمَا تَعۡبُدُونَ
Sizler ve taptığınız şeyler!
Tefsiri na arapskom jeziku:
مَآ أَنتُمۡ عَلَيۡهِ بِفَٰتِنِينَ
Hiçbiriniz, Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız.
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِلَّا مَنۡ هُوَ صَالِ ٱلۡجَحِيمِ
Cehenneme girecek kimseden başkasını...
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٞ مَّعۡلُومٞ
(Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلصَّآفُّونَ
Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّا لَنَحۡنُ ٱلۡمُسَبِّحُونَ
ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِن كَانُواْ لَيَقُولُونَ
Putperestler: diyorlardı.
Tefsiri na arapskom jeziku:
لَوۡ أَنَّ عِندَنَا ذِكۡرٗا مِّنَ ٱلۡأَوَّلِينَ
Eğer öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı,
Tefsiri na arapskom jeziku:
لَكُنَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلۡمُخۡلَصِينَ
mutlaka Allah’ın ihlâslı kulları olurduk!
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَكَفَرُواْ بِهِۦۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ
İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama ileride bileceklerdir!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَلَقَدۡ سَبَقَتۡ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir:
Tefsiri na arapskom jeziku:
إِنَّهُمۡ لَهُمُ ٱلۡمَنصُورُونَ
Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَإِنَّ جُندَنَا لَهُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ
Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَأَبۡصِرۡهُمۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ
Onların halini gör, onlar da görecekler.
Tefsiri na arapskom jeziku:
أَفَبِعَذَابِنَا يَسۡتَعۡجِلُونَ
Azabımızı acele mi istiyorlar?
Tefsiri na arapskom jeziku:
فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمۡ فَسَآءَ صَبَاحُ ٱلۡمُنذَرِينَ
Azap yurtlarına indiğinde, uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَتَوَلَّ عَنۡهُمۡ حَتَّىٰ حِينٖ
Sen bir zamana kadar onlara aldırma.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَأَبۡصِرۡ فَسَوۡفَ يُبۡصِرُونَ
Onların halini gör, onlar da göreceklerdir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
سُبۡحَٰنَ رَبِّكَ رَبِّ ٱلۡعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَسَلَٰمٌ عَلَى ٱلۡمُرۡسَلِينَ
Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun!
Tefsiri na arapskom jeziku:
وَٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Âlemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun!
Tefsiri na arapskom jeziku:
 
Prijevod značenja Sura: Sura es-Saffat
Indeks sura Broj stranice
 
Prijevod značenja časnog Kur'ana - Turski prijevod - Kompleks kralja Fehda - Sadržaj prijevodā

Prijevod značenja Plemenitog Kur'ana na turski jezik - Šaban Brič. Napomena: Prijevod naznačenih ajeta je korigovan pod nadzorom Ruwwad centra. Omogućen je uvid u originalni prijevod radi prijedloga, ocjene i kontinuiranog unapređivanja.

Zatvaranje