Check out the new design

Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation of Al-Mukhtsar in interpretation of the Noble Quran * - Translations’ Index


Translation of the meanings Surah: An-Naml   Ayah:
وَإِنَّهُۥ لَهُدٗى وَرَحۡمَةٞ لِّلۡمُؤۡمِنِينَ
Muhakkak o, içinde gelenlerle amel eden Müminler için bir hidayet ve rahmettir.
Arabic explanations of the Qur’an:
إِنَّ رَبَّكَ يَقۡضِي بَيۡنَهُم بِحُكۡمِهِۦۚ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡعَلِيمُ
-Ey Peygamber!- Muhakkak Rabbin, kıyamet günü Mümin ve kâfiriyle bütün insanlar arasında adil olan hükmüyle hükmedecektir. Müminlere merhamet, kâfirlere ise azap edecektir. O, düşmanlarından intikam alan izzet sahibidir. O'na kimse galip gelemez. O, hak sahibi ile haksız olan kimsenin kendisine asla gizli/kapalı kalmayacağı el-Alîm'dir/her şeyi hakkıyla bilendir.
Arabic explanations of the Qur’an:
فَتَوَكَّلۡ عَلَى ٱللَّهِۖ إِنَّكَ عَلَى ٱلۡحَقِّ ٱلۡمُبِينِ
Öyleyse Allah’a tevekkül et ve bütün işlerinde O'na dayan. Muhakkak sen, apaçık hak üzerine bulunuyorsun.
Arabic explanations of the Qur’an:
إِنَّكَ لَا تُسۡمِعُ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَلَا تُسۡمِعُ ٱلصُّمَّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا وَلَّوۡاْ مُدۡبِرِينَ
-Ey Peygamber!- Şüphesiz sen, Yüce Allah’a iman etmeyip, küfürleri sebebiyle kalpleri ölmüş olan ölülere asla duyuramazsın. Senden yüz çevirip, arkalarını dönen, Yüce Allah'ın hakka karşı kulaklarını sağır ettiği kimselere de davetini duyuramazsınız.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَمَآ أَنتَ بِهَٰدِي ٱلۡعُمۡيِ عَن ضَلَٰلَتِهِمۡۖ إِن تُسۡمِعُ إِلَّا مَن يُؤۡمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُم مُّسۡلِمُونَ
Sen, hakka karşı gözleri kör olmuş kimselere hidayet edecek değilsin. Onlar için üzülme ve kendini yorma. Sen hakkı ancak, Yüce Allah’ın emirlerine boyun eğmiş ayetlerimize iman etmiş kimselere anlatabilirsin.
Arabic explanations of the Qur’an:
۞ وَإِذَا وَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِمۡ أَخۡرَجۡنَا لَهُمۡ دَآبَّةٗ مِّنَ ٱلۡأَرۡضِ تُكَلِّمُهُمۡ أَنَّ ٱلنَّاسَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا لَا يُوقِنُونَ
Küfür ve günahlarda ısrar etmelerinden ötürü onların üzerine azap gerekip sabit olduğunda ve insanların sadece en şerlileri geride kaldığında, kıyamet saati yaklaştığı zaman kıyametin büyük alametlerinden birini onlar için çıkartırız. O alamet, yerden çıkan bir dabbe (yaratık) dir. Onların anlayacağı bir dilde onlara: “İnsanlar, Peygamberimize indirilmiş ayetlerimizi tasdik etmiyorlardı.” der.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَيَوۡمَ نَحۡشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٖ فَوۡجٗا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِـَٔايَٰتِنَا فَهُمۡ يُوزَعُونَ
-Ey Peygamber!- Ümmetlerden ayetlerimizi yalanlayanların önde gelenlerinden oluşan her bir topluluğu bir araya topladığımız o günü zikret. Onların ilkinden sonuncusuna kadar hepsi bir arada tutulur ve ardından hesap/sorgu için sevk edilirler.
Arabic explanations of the Qur’an:
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُو قَالَ أَكَذَّبۡتُم بِـَٔايَٰتِي وَلَمۡ تُحِيطُواْ بِهَا عِلۡمًا أَمَّاذَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Bu kimseler hesap verecekleri yere gelene kadar sürülüp, sevk edilirler ve Allah Teâlâ onları azarlayarak şöyle der: "Benim birliğime delalet eden ve hükümlerimi içeren ayetlerimi, batıl olduklarına dair bir bilgiye ulaşmadığınız halde nasıl oldu da yalanladınız? Yahut bu ayetleri onaylama veya yalanlama konusunda ne yapıyordunuz?"
Arabic explanations of the Qur’an:
وَوَقَعَ ٱلۡقَوۡلُ عَلَيۡهِم بِمَا ظَلَمُواْ فَهُمۡ لَا يَنطِقُونَ
Onlar, Allah ve ayetlerine (iman etmeyip) küfre düşerek yaptıkları zulümlerinden ötürü azap gördüler. Konuşmaktan aciz ve kanıtlarının geçersiz olmasından dolayı kendilerini savunmak için ağızlarını açıp, konuşamazlar.
Arabic explanations of the Qur’an:
أَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا جَعَلۡنَا ٱلَّيۡلَ لِيَسۡكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبۡصِرًاۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ لِّقَوۡمٖ يُؤۡمِنُونَ
Yeniden dirilişi inkâr edenler, geceyi onların uykuyla sükûnet bulması için, gündüzü ise görsünler ve işlerine koştursunlar diye aydınlık kıldığımıza bakmazlar mı? Muhakkak bu sürekli tekrar eden ölümde ve ardından gelen dirilişte iman eden topluluklar için apaçık deliller vardır.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَيَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِ فَفَزِعَ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا مَن شَآءَ ٱللَّهُۚ وَكُلٌّ أَتَوۡهُ دَٰخِرِينَ
-Ey Peygamber!- Sûr'a üflemekle görevlendirilmiş meleğin ona ikinci defa üfleyeceği gün, ondan bir lütuf olarak Allah’ın korkmaktan müstesna kıldığı kimseler dışında, göklerde ve yeryüzünde bulunan herkesin dehşete kapılacağını hatırla. Bütün mahlukat o gün, Allah Teâlâ’ya itaat ederek ve boyun eğerek geleceklerdir.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَتَرَى ٱلۡجِبَالَ تَحۡسَبُهَا جَامِدَةٗ وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ ٱلسَّحَابِۚ صُنۡعَ ٱللَّهِ ٱلَّذِيٓ أَتۡقَنَ كُلَّ شَيۡءٍۚ إِنَّهُۥ خَبِيرُۢ بِمَا تَفۡعَلُونَ
O gün, hareketsiz sabit olduklarını zannettiğin dağlar görürsün. Oysa onlar gerçekte, bulutların ilerlediği gibi süratle akıp giderler. İşte Allah’ın yapması böyledir. Dağları hareket ettiren Yüce Allah’tır. Şüphesiz O, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Yaptıklarınızdan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. Buna göre size karşılığını verecektir.
Arabic explanations of the Qur’an:
Benefits of the verses in this page:
• أهمية التوكل على الله.
Yüce Allah’a tevekkül etmenin önemi bildirilmiştir.

• تزكية النبي صلى الله عليه وسلم بأنه على الحق الواضح.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- apaçık bir hak üzere olmakla tezkiye edilmiştir.

• هداية التوفيق بيد الله، وليست بيد الرسول صلى الله عليه وسلم.
Hidayete ermeye muvaffak kılmak, Peygamber - sallallahu aleyhi ve sellem-'in değil, Allah Teâlâ’nın elindedir.

• دلالة النوم على الموت، والاستيقاظ على البعث.
Uykunun ölüme, uyanmanın da yeniden dirilişe delalet ettiği ifade edilmiştir.

 
Translation of the meanings Surah: An-Naml
Surahs’ Index Page Number
 
Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation of Al-Mukhtsar in interpretation of the Noble Quran - Translations’ Index

Issued by Tafsir Center for Quranic Studies

close