Check out the new design

Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation of Al-Mukhtsar in interpretation of the Noble Quran * - Translations’ Index


Translation of the meanings Surah: Al-Qasas   Ayah:
وَمَآ أُوتِيتُم مِّن شَيۡءٖ فَمَتَٰعُ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَزِينَتُهَاۚ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيۡرٞ وَأَبۡقَىٰٓۚ أَفَلَا تَعۡقِلُونَ
Rabbinizin size verdiği, sizin dünya hayatında kendisinden faydalandığınız ve süslendiğiniz ziynetler nihayet bir gün tükenip yok olacaktır. Yüce Allah’ın katından verilecek olan ahiret hayatındaki büyük sevap ise dünyada olan mallardan ve süslerden daha hayırlı ve kalıcıdır. Bunu hiç düşünmüyor fani olanı, kalıcı olanı mı tercih ediyorsunuz?
Arabic explanations of the Qur’an:
أَفَمَن وَعَدۡنَٰهُ وَعۡدًا حَسَنٗا فَهُوَ لَٰقِيهِ كَمَن مَّتَّعۡنَٰهُ مَتَٰعَ ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا ثُمَّ هُوَ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ مِنَ ٱلۡمُحۡضَرِينَ
Ahiret hayatında, Cennet ve içindeki kalıcı nimetleri vadettiğimiz kimse, bunları kaçınılmaz olarak elde edecektir. Dünya hayatında verdiğimiz mal ve süslerle faydalandırdığımız, sonra da kıyamet günü Cehennem'e getirilen kimse gibi olur mu hiç?
Arabic explanations of the Qur’an:
وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ فَيَقُولُ أَيۡنَ شُرَكَآءِيَ ٱلَّذِينَ كُنتُمۡ تَزۡعُمُونَ
O gün Rableri -Subhânehu ve Teâlâ- onlara seslenerek şöyle der: "Nerede sizin benim dışımda ibadet edip, benim ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz?"
Arabic explanations of the Qur’an:
قَالَ ٱلَّذِينَ حَقَّ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقَوۡلُ رَبَّنَا هَٰٓؤُلَآءِ ٱلَّذِينَ أَغۡوَيۡنَآ أَغۡوَيۡنَٰهُمۡ كَمَا غَوَيۡنَاۖ تَبَرَّأۡنَآ إِلَيۡكَۖ مَا كَانُوٓاْ إِيَّانَا يَعۡبُدُونَ
Azap edilmeleri gerekli olan küfre davet eden davetçiler şöyle derler: “Ey Rabbimiz! İşte bu azdırdığımız kimseler; kendimiz azdığımız gibi kendilerini azdırdıklarımızdır. Onlardan uzaklaşarak sana geldik. Zaten onlar bize ibadet etmiyorlar, Şeytanlara ibadet ediyorlardı.''
Arabic explanations of the Qur’an:
وَقِيلَ ٱدۡعُواْ شُرَكَآءَكُمۡ فَدَعَوۡهُمۡ فَلَمۡ يَسۡتَجِيبُواْ لَهُمۡ وَرَأَوُاْ ٱلۡعَذَابَۚ لَوۡ أَنَّهُمۡ كَانُواْ يَهۡتَدُونَ
Onlara şöyle denilir: “Haydi şirk koştuklarınızı çağırın da sizi bu içinde bulunduğunuz rezillikten kurtarsınlar!” Onlar da ortak koştuklarına seslenirler, fakat onların çağrılarına karşılık vermezler. Kendileri için hazırlanmış azabı karşılarında görünce, dünyada olup hakka hidayet etmiş olmayı arzu ederler.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَيَوۡمَ يُنَادِيهِمۡ فَيَقُولُ مَاذَآ أَجَبۡتُمُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ
O gün Rableri onlara seslenerek şöyle der: “Sizlere göndermiş olduğum peygamberlerime ne cevap verdiniz?"
Arabic explanations of the Qur’an:
فَعَمِيَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلۡأَنۢبَآءُ يَوۡمَئِذٖ فَهُمۡ لَا يَتَسَآءَلُونَ
Delil getirdikleri şeyler onlara gizli kalarak hiçbir şey zikretmezler. Kendilerinin azap göreceklerini kesin olarak bilmeleri sebebiyle içine düştükleri şokun dehşetiyle birbirlerine dahi soramazlar.
Arabic explanations of the Qur’an:
فَأَمَّا مَن تَابَ وَءَامَنَ وَعَمِلَ صَٰلِحٗا فَعَسَىٰٓ أَن يَكُونَ مِنَ ٱلۡمُفۡلِحِينَ
Fakat o müşriklerden, küfürlerinden tövbe ederek Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve salih amel işleyen kimse, umulur ki isteklerini elde etmiş ve korktuklarından kurtulmuş olanlardan biri olur.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَرَبُّكَ يَخۡلُقُ مَا يَشَآءُ وَيَخۡتَارُۗ مَا كَانَ لَهُمُ ٱلۡخِيَرَةُۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ وَتَعَٰلَىٰ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
-Ey Peygamber!- Senin Rabbin yaratmak istediğini yaratır, kendisine itaat etmesi ve elçiliği için dilediğini seçer. Müşriklerin bir seçim hakkı olmadığı için Allah'a karşı bir itirazları da olamaz. Allah -Subhanehu ve Teâlâ- onların kendisiyle beraber ibadet ettikleri ortaklardan münezzeh ve mukaddestir.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَرَبُّكَ يَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ
Şüphesiz Rabbin, kullarının kalplerinde gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. Bundan hiçbir şey Ona gizli kalmaz. Buna göre onlara karşılığını verecektir.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَهُوَ ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ لَهُ ٱلۡحَمۡدُ فِي ٱلۡأُولَىٰ وَٱلۡأٓخِرَةِۖ وَلَهُ ٱلۡحُكۡمُ وَإِلَيۡهِ تُرۡجَعُونَ
O, Allah -Subhanehu ve Teâlâ- kendisi dışında başka hak mabut (ilah) olmayan Allah’tır. Dünyada da hamt bir tek O'na mahsustur. Ahirette de hamt O'na mahsustur. Geri çevrilemez tek geçerli hüküm ona aittir. Kıyamet günü hesap vermek ve karşılık görmek için bir tek O'na döndürüleceksiniz.
Arabic explanations of the Qur’an:
Benefits of the verses in this page:
• العاقل من يؤثر الباقي على الفاني.
Akıllı kimse, kalıcı olanı fani olana tercih eden kimsedir.

• التوبة تَجُبُّ ما قبلها.
tövbe etmek, kendisinden önce olanları silip atar.

• الاختيار لله لا لعباده، فليس لعباده أن يعترضوا عليه.
Seçme, kullara değil ancak Yüce Allah’a aittir. Kulları O'nun seçimlerine asla karşı gelemez.

• إحاطة علم الله بما ظهر وما خفي من أعمال عباده.
Yüce Allah’ın ilmi, kullarının görünen ve gizli olan tüm amellerini kuşatmıştır.

 
Translation of the meanings Surah: Al-Qasas
Surahs’ Index Page Number
 
Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish translation of Al-Mukhtsar in interpretation of the Noble Quran - Translations’ Index

Issued by Tafsir Center for Quranic Studies

close