Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish Translation of Al-Mukhtasar in Interpreting the Noble Quran * - Translations’ Index


Translation of the meanings Surah: As-Sajdah   Ayah:

Sûratu's-Secde

Purposes of the Surah:
بيان حقيقة الخلق وأحوال الإنسان في الدنيا والآخرة.
Yaratılmışların hakikati, dünya ve ahirette insanların hali açıklanmıştır.

الٓمٓ
(Elif, Lâm, Mîm) Bu hususta benzer bir açıklama Bakara suresinin başında zikredilmiştir.
Arabic explanations of the Qur’an:
تَنزِيلُ ٱلۡكِتَٰبِ لَا رَيۡبَ فِيهِ مِن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in getirdiği bu Kur'an'ın, alemlerin Rabbi tarafından kendisine indirildiğinde bir şüphe yoktur.
Arabic explanations of the Qur’an:
أَمۡ يَقُولُونَ ٱفۡتَرَىٰهُۚ بَلۡ هُوَ ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكَ لِتُنذِرَ قَوۡمٗا مَّآ أَتَىٰهُم مِّن نَّذِيرٖ مِّن قَبۡلِكَ لَعَلَّهُمۡ يَهۡتَدُونَ
Şüphesiz bu kâfirler şöyle demektedirler: "Muhammed, Rabbi adına yalan uydurmaktadır." Ancak işin aslı onların dediği gibi değildir. Bilakis o (Kur'an) üzerinde şüphe bulunmayan haktır. -Ey Resul!- Daha önce Rabbin tarafından sana indirilmiş olan (Kur'an), kendilerini Allah'ın azabı ile korkutan bir resul gelmeyen topluluğu korkutman içindir. Umulur ki hakka yönelip ona tabi olur ve onunla amel ederler.
Arabic explanations of the Qur’an:
ٱللَّهُ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ ثُمَّ ٱسۡتَوَىٰ عَلَى ٱلۡعَرۡشِۖ مَا لَكُم مِّن دُونِهِۦ مِن وَلِيّٖ وَلَا شَفِيعٍۚ أَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmıştır. O, bunları göz açıp kapanmasından daha az bir vakitte yaratmaya kadirdir. Sonra celaline yakışır bir şekilde arşının üstüne yükselmiştir. -Ey İnsanlar!- Sizin O'ndan başka işlerinizi üstlenen bir veliniz ya da Rabbinizin katında bir şefaatçiniz yoktur. Hâlâ düşünmüyor musunuz ve O'nunla birlikte başkasına ibadet etmeyip sizi yaratan Rabbinize ibadet etmiyor musunuz?
Arabic explanations of the Qur’an:
يُدَبِّرُ ٱلۡأَمۡرَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ ثُمَّ يَعۡرُجُ إِلَيۡهِ فِي يَوۡمٖ كَانَ مِقۡدَارُهُۥٓ أَلۡفَ سَنَةٖ مِّمَّا تَعُدُّونَ
Allah -Subhanehu ve Teâlâ- Göklerdeki ve yerdeki bütün mahlukatın işlerini idare eder. -Ey İnsanlar!- Sonra bu işler, dünyada süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde O’na yükselir.
Arabic explanations of the Qur’an:
ذَٰلِكَ عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
Bunların hepsini idare eden, gizli olanı da açık olanı da bilir. Açık ve gizli olandan hiçbir şey O'na gizli kalmaz. O kimsenin kendisine galip gelemediği düşmanlarından intikam alan Azîz'dir. Mümin kullarına karşı çok merhametlidir.
Arabic explanations of the Qur’an:
ٱلَّذِيٓ أَحۡسَنَ كُلَّ شَيۡءٍ خَلَقَهُۥۖ وَبَدَأَ خَلۡقَ ٱلۡإِنسَٰنِ مِن طِينٖ
O (Allah) ki, yarattığı her şeyi mükemmel bir şekilde yaratmış ve Âdem'i geçmiş bir örneği olmadan çamurdan yaratmaya başlamıştır.
Arabic explanations of the Qur’an:
ثُمَّ جَعَلَ نَسۡلَهُۥ مِن سُلَٰلَةٖ مِّن مَّآءٖ مَّهِينٖ
Sonra onun ardından zürriyetini, insandan çıkan süzülmüş bir sudan (meniden) yarattı.
Arabic explanations of the Qur’an:
ثُمَّ سَوَّىٰهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِۦۖ وَجَعَلَ لَكُمُ ٱلسَّمۡعَ وَٱلۡأَبۡصَٰرَ وَٱلۡأَفۡـِٔدَةَۚ قَلِيلٗا مَّا تَشۡكُرُونَ
Sonra insanın yaratılışını kusursuz bir şekilde tamamladı. Ruh üflemek ile sorumlu olan meleğe emrederek ona ruhundan üfledi. -Ey İnsanlar!- Kendisi ile duyacağınız kulaklar, göreceğiniz gözler ve akıl ettiğiniz gönüller yarattı. Allah'ın sizi nimetlendirdiği bu nimetlere ne kadar da az şükrediyorsunuz.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَقَالُوٓاْ أَءِذَا ضَلَلۡنَا فِي ٱلۡأَرۡضِ أَءِنَّا لَفِي خَلۡقٖ جَدِيدِۭۚ بَلۡ هُم بِلِقَآءِ رَبِّهِمۡ كَٰفِرُونَ
Yeniden dirilişi inkâr eden müşrikler şöyle dediler: "Ölüp toprakta yok olduğumuzda ve bedenlerimiz toprak olduğunda yeniden diriltilip hayat mı bulacağız?" Bu olacak şey değildir. Bilakis onlar, içinde bulundukları durum sebebiyle yeniden dirilmeyi inkâr eden, ona iman etmeyen kimselerdir.
Arabic explanations of the Qur’an:
۞ قُلۡ يَتَوَفَّىٰكُم مَّلَكُ ٱلۡمَوۡتِ ٱلَّذِي وُكِّلَ بِكُمۡ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمۡ تُرۡجَعُونَ
-Ey Resul!- Yeniden dirilişi inkâr eden müşriklere de ki: "Allah'ın ruhlarınızı kabzetme görevini verdiği melek sizin canınızı alacak, sonra kıyamet günü hesap ve karşılık için yalnız bize döndürüleceksiniz."
Arabic explanations of the Qur’an:
Benefits of the verses in this page:
• الحكمة من بعثة الرسل أن يهدوا أقوامهم إلى الصراط المستقيم.
Resullerin gönderilmesindeki hikmet, kavimlerini dosdoğru yola iletmeleridir.

• ثبوت صفة الاستواء لله من غير تشبيه ولا تمثيل.
Yüce Allah hakkında teşbih ve benzetme yapmadan istiva sıfatı ispat edilmiştir.

• استبعاد المشركين للبعث مع وضوح الأدلة عليه.
Deliller açık olmasına rağmen müşrikler yeniden dirilişin imkânsız olduğuna inanırlar.

وَلَوۡ تَرَىٰٓ إِذِ ٱلۡمُجۡرِمُونَ نَاكِسُواْ رُءُوسِهِمۡ عِندَ رَبِّهِمۡ رَبَّنَآ أَبۡصَرۡنَا وَسَمِعۡنَا فَٱرۡجِعۡنَا نَعۡمَلۡ صَٰلِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ
Kıyamet günü mücrimler yeniden dirilişi inkâr etmeleri sebebiyle başları öne eğilmiş zelil bir şekilde ortaya çıkacak, rezil ve rüsvalığı hissederek şöyle diyeceklerdir: "Rabbimiz! Yeniden diriliş ile ilgili yalanladığımız şeyleri gördük ve resullerin senin katından getirdiği tasdik edilmiş şeyleri işittik. Bizi dünya hayatına geri gönder ki, bizden razı olacağın salih amelleri işleyelim. Bizler şimdi dirilişin ve resullerin getirdiğinin doğru olduğuna yakinen iman ediyoruz." Eğer mücrimleri o halde görseydin, büyük bir şey görmüş olurdun.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَلَوۡ شِئۡنَا لَأٓتَيۡنَا كُلَّ نَفۡسٍ هُدَىٰهَا وَلَٰكِنۡ حَقَّ ٱلۡقَوۡلُ مِنِّي لَأَمۡلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ ٱلۡجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ أَجۡمَعِينَ
Eğer her nefsin hidayetini ve doğru yolda ilerlemesini isteseydik, kendisini buna yönlendirerek ona hidayetini verirdik. Ancak adalet ve hikmet gereği; kıyamet günü, cehennemi insanlardan ve cinlerden küfür ehli ile dolduracağım sözüm gerçekleşecektir. Bunun sebebi; onların iman ve istikamet yolu yerine, küfür ve sapıklık yolunu tercih etmeleridir.
Arabic explanations of the Qur’an:
فَذُوقُواْ بِمَا نَسِيتُمۡ لِقَآءَ يَوۡمِكُمۡ هَٰذَآ إِنَّا نَسِينَٰكُمۡۖ وَذُوقُواْ عَذَابَ ٱلۡخُلۡدِ بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Kıyamet günü onlar kınanıp, azarlanılarak şöyle denilir: "Kıyamet günü Yüce Allah'a kavuşup sizi hesaba çekeceğinden dünya hayatında gaflette olmanız sebebiyle haydi tadın azabı. Şüphesiz ne kadar çok acı çekeceğinizi hiç umursamadan sizi azapta bıraktık. Dünya hayatında yaptıklarınız sebebiyle kesintiye uğramayan ebedî cehennem azabını tadın."
Arabic explanations of the Qur’an:
إِنَّمَا يُؤۡمِنُ بِـَٔايَٰتِنَا ٱلَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُواْ بِهَا خَرُّواْۤ سُجَّدٗاۤ وَسَبَّحُواْ بِحَمۡدِ رَبِّهِمۡ وَهُمۡ لَا يَسۡتَكۡبِرُونَ۩
Resullerimize indirilen ayetlere ancak kendisi ile öğüt verdiği zaman Allah'a secde eden, O'na hamt ederek tespih eden kimseler iman ederler. Onlar, Allah'a ibadet etmekten ve hangi halde olursa olsunlar O'na secde etmekten kibirlenmezler.
Arabic explanations of the Qur’an:
تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمۡ عَنِ ٱلۡمَضَاجِعِ يَدۡعُونَ رَبَّهُمۡ خَوۡفٗا وَطَمَعٗا وَمِمَّا رَزَقۡنَٰهُمۡ يُنفِقُونَ
Uyumuş oldukları yatakları terk ederek Yüce Allah'a yönelirler. Namazlarında ve onun dışında azabından korkar ve rahmetini talep ederek O'na yalvarırlar. Kendilerine vermiş olduğumuz servetten Allah yolunda harcarlar.
Arabic explanations of the Qur’an:
فَلَا تَعۡلَمُ نَفۡسٞ مَّآ أُخۡفِيَ لَهُم مِّن قُرَّةِ أَعۡيُنٖ جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Yüce Allah'ın onlar için hazırladığı göz aydınlıklarını hiç kimse bilemez. Bu, Allah tarafından dünyada işlemiş oldukları salih amellerinin karşılığı olarak onlar için bir mükâfattır. Bu mükâfatı, büyüklüğünden dolayı yalnızca Yüce Allah bilir.
Arabic explanations of the Qur’an:
أَفَمَن كَانَ مُؤۡمِنٗا كَمَن كَانَ فَاسِقٗاۚ لَّا يَسۡتَوُۥنَ
Allah'a iman eden, emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınan kimse, O'na itaatsizlik eden kimse gibi değildir. Görecekleri karşılık olarak bu iki grup Allah katında asla eşit değillerdir.
Arabic explanations of the Qur’an:
أَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَلَهُمۡ جَنَّٰتُ ٱلۡمَأۡوَىٰ نُزُلَۢا بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ
Allah'a iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Allah'ın ikramı olarak içinde kalacakları cennetler, onlar için hazırlanmış mükâfattır. Bu da, dünyada yapmış oldukları salih amellerin karşılığıdır.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَأَمَّا ٱلَّذِينَ فَسَقُواْ فَمَأۡوَىٰهُمُ ٱلنَّارُۖ كُلَّمَآ أَرَادُوٓاْ أَن يَخۡرُجُواْ مِنۡهَآ أُعِيدُواْ فِيهَا وَقِيلَ لَهُمۡ ذُوقُواْ عَذَابَ ٱلنَّارِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
Küfre girerek ve günah işleyerek Allah'a itaatsizlik edenlere gelince, kıyamette onların kalması için hazırlanan yer cehennemdir ve orada ebedî kalacaklardır. Oradan her çıkmak istediklerinde tekrar geri döndürülürler. Azarlamak için onlara şöyle denilir: "Dünyada resullerinizin sizi kendisi ile korkuttuğu zaman yalanladığınız cehennemin azabını haydi tadın.
Arabic explanations of the Qur’an:
Benefits of the verses in this page:
• إيمان الكفار يوم القيامة لا ينفعهم؛ لأنها دار جزاء لا دار عمل.
Kıyamet günü kâfirlerin iman etmesi kendilerine fayda vermeyecektir. Çünkü orası amel değil karşılıkların verildiği yurttur.

• خطر الغفلة عن لقاء الله يوم القيامة.
Kıyamet günü Yüce Allah'a kavuşmaktan gafil olmanın tehlikesi beyan edilmiştir.

• مِن هدي المؤمنين قيام الليل.
Gece namazı Müminlerin özelliklerindendir.

وَلَنُذِيقَنَّهُم مِّنَ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡأَدۡنَىٰ دُونَ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡأَكۡبَرِ لَعَلَّهُمۡ يَرۡجِعُونَ
Rablerine itaatsizlik eden bu yalancılar eğer tövbe etmezlerse; ahirette kendileri için hazırlanmış büyük azaptan önce dünyada, onlara sıkıntı ve belalar veririz. Umulur ki Rablerine itaat etmeye dönerler.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَمَنۡ أَظۡلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِۦ ثُمَّ أَعۡرَضَ عَنۡهَآۚ إِنَّا مِنَ ٱلۡمُجۡرِمِينَ مُنتَقِمُونَ
Allah'ın ayetleri kendisine hatırlatıldığında ondan öğüt almayan ve umursamadan yüz çevirenden daha zalim bir kimse yoktur. Muhakkak ki biz, -küfre girerek ve günah işleyerek Allah'ın ayetlerinden yüz çevirmekte olan- günahkârlardan intikam alacağız. Bunda hiç şüphe yoktur.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَلَقَدۡ ءَاتَيۡنَا مُوسَى ٱلۡكِتَٰبَ فَلَا تَكُن فِي مِرۡيَةٖ مِّن لِّقَآئِهِۦۖ وَجَعَلۡنَٰهُ هُدٗى لِّبَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ
Ant olsun biz Musa'ya Tevrat'ı verdik. -Ey Resul!- İsra ve Miraç Gecesi Musa ile buluşacağından hiç şüphen olmasın. Musa'ya indirilen kitabı, İsrailoğulları için sapıklıktan hidayete götüren bir rehber kıldık.
Arabic explanations of the Qur’an:
وَجَعَلۡنَا مِنۡهُمۡ أَئِمَّةٗ يَهۡدُونَ بِأَمۡرِنَا لَمَّا صَبَرُواْۖ وَكَانُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يُوقِنُونَ
İsrailoğulları'ndan, hak yolda insanların kendilerini örnek aldıkları, bizim kendilerine izin verdiğimiz ve onları güçlendirdiğimiz hak yolu gösteren önderler tayin ettik. Allah'ın emirlerini yerine getirmede, yasaklarından sakınmada ve davet yolunda başa gelen eziyetlerde sabrettikleri için onları hak yola iletiyorlardı. Onlar, rasûllerine indirilmiş olan Allah Teâlâ'nın ayetlerine kesin bir şekilde iman ediyorlardı.
Arabic explanations of the Qur’an:
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَفۡصِلُ بَيۡنَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ
-Ey Resul!- Şüphesiz Rabbin, dünyada iken onların ihtilaf ettikleri hususlarda kıyamet günü hüküm verecek, hak ve batıl olanı açıklayacaktır. Herkese hak ettiğinin karşılığını verecektir.
Arabic explanations of the Qur’an:
أَوَلَمۡ يَهۡدِ لَهُمۡ كَمۡ أَهۡلَكۡنَا مِن قَبۡلِهِم مِّنَ ٱلۡقُرُونِ يَمۡشُونَ فِي مَسَٰكِنِهِمۡۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٍۚ أَفَلَا يَسۡمَعُونَ
Onlar kör mü oldular ki, kendilerinden önce geçmiş ümmetlerden helak ettiklerimiz onlar için açıklayıcı (bir ibret) olmadı? Hâlbuki , onların, helak edilmeden önceki oturmuş oldukları yerlerde gezip dolaşıyorlar. Onların halinden öğüt almadılar. Geçmiş ümmetlerin küfürleri ve işledikleri günahları sebebiyle helak edilmelerinde, Allah tarafından kendilerine gelen peygamberlerin doğruluğuna işaret edilen pek çok ibretler vardır. Allah'ın ayetlerini yalanlayan bu kimseler, kabul etmek ve öğüt almak kasdıyla dinlemezler mi?
Arabic explanations of the Qur’an:
أَوَلَمۡ يَرَوۡاْ أَنَّا نَسُوقُ ٱلۡمَآءَ إِلَى ٱلۡأَرۡضِ ٱلۡجُرُزِ فَنُخۡرِجُ بِهِۦ زَرۡعٗا تَأۡكُلُ مِنۡهُ أَنۡعَٰمُهُمۡ وَأَنفُسُهُمۡۚ أَفَلَا يُبۡصِرُونَ
Yeniden dirilişi yalanlayanlar, yağmur suyunu ekini olmayan kurak toprağa gönderdiğimizi, bu su ile develerinin, ineklerinin, koyunlarının ve kendilerinin yediği ekini çıkardığımızı görmüyorlar mı? Bütün bu olanları görüp, kurak topraktan ekini çıkartanın ölüleri de diriltmeye kadir olduğunu idrak edemiyorlar mı?
Arabic explanations of the Qur’an:
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡفَتۡحُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Öldükten sonra yeniden dirilişi yalanlayıp azap için aceleci davrananlar şöyle derler: "İddia ettiğiniz ve kıyamet günü sizin ile bizim aramızı ayıracak olan hüküm, bizim varış yerimiz olan cehennem ve sizin varış yeriniz cennet ne zamandır?"
Arabic explanations of the Qur’an:
قُلۡ يَوۡمَ ٱلۡفَتۡحِ لَا يَنفَعُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ إِيمَٰنُهُمۡ وَلَا هُمۡ يُنظَرُونَ
-Ey Resul!- Onlara de ki: "Bu vaat kıyamet günüdür. O gün kulların arasının ayrıldığı gündür. Dünyada Allah'a iman etmeyip küfredenlerin kıyameti gördükten sonra iman etmeleri kendilerine fayda vermez. Rablerine tövbe edip, O'na dönmeleri için kendilerine mühlet verilmez."
Arabic explanations of the Qur’an:
فَأَعۡرِضۡ عَنۡهُمۡ وَٱنتَظِرۡ إِنَّهُم مُّنتَظِرُونَ
-Ey Resul!- Sapıklıklarında devam etmelerinden dolayı onlardan yüz çevir ve onların başına gelecekleri bekle. Şüphesiz onlar da senin onlara vadettiğin azabı bekliyorlar.
Arabic explanations of the Qur’an:
Benefits of the verses in this page:
• عذاب الكافر في الدنيا وسيلة لتوبته.
Dünyada kâfirin başına azap gönderilmesi tövbe etmesine sebep olabilir.

• ثبوت اللقاء بين نبينا صلى الله عليه وسلم وموسى عليه السلام ليلة الإسراء والمعراج.
Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- ile Musa -aleyhisselam- İsra ve Miraç Gecesi buluşmuşlardır.

• الصبر واليقين صفتا أهل الإمامة في الدين.
Sabır ve kesin inanç, dinde önder olan kimselerin özelliğidir.

 
Translation of the meanings Surah: As-Sajdah
Surahs’ Index Page Number
 
Translation of the Meanings of the Noble Qur'an - Turkish Translation of Al-Mukhtasar in Interpreting the Noble Quran - Translations’ Index

Turkish Translation of Al-Mukhtasar in Interpreting the Noble Quran, issued by Tafsir Center

close