Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Aaya: (116) Simoore: Simoore Huud
فَلَوۡلَا كَانَ مِنَ ٱلۡقُرُونِ مِن قَبۡلِكُمۡ أُوْلُواْ بَقِيَّةٖ يَنۡهَوۡنَ عَنِ ٱلۡفَسَادِ فِي ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا قَلِيلٗا مِّمَّنۡ أَنجَيۡنَا مِنۡهُمۡۗ وَٱتَّبَعَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مَآ أُتۡرِفُواْ فِيهِ وَكَانُواْ مُجۡرِمِينَ
Sizden önce azaba uğramış ümmetlerden fazilet ve iyilik sahibi olanlar o ümmetleri küfürden ve günah işleyerek yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoyamazlar mıydı? Onlar arasında kurtardıklarımızdan çok azı fesadı nehyediyorlardı. Zalim olan kavimlerini helak ettiğimizde onları kurtarmıştık. Onların kavminden zalim olanlar, içinde bulundukları nimetlerin peşine düştüler. Ve onlara tabi olarak zalimlerden oldular.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• وجوب الاستقامة على دين الله تعالى.
Allah'ın dininde istikamet üzere olmanın farz oluşu beyan edilmiştir.

• التحذير من الركون إلى الكفار الظالمين بمداهنة أو مودة.
Dalkavukluk ya da gönülden severek zalim olan kâfirlere meyletmekten sakındırılmıştır.

• بيان سُنَّة الله تعالى في أن الحسنة تمحو السيئة.
Salih ameller küçük günahları siler. Bu hususun Yüce Allah'ın bir sünneti olduğu beyan edilmiştir.

• الحث على إيجاد جماعة من أولي الفضل يأمرون بالمعروف، وينهون عن الفساد والشر، وأنهم عصمة من عذاب الله.
İyiliği emredip fesat ve kötülükten alıkoyan fazilet sahibi bir topluluğun oluşturulması teşvik edilmiştir. Onlar, Allah'ın azabından korunmuş kimselerdir.

 
Firo maanaaji Aaya: (116) Simoore: Simoore Huud
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. - Tippudi firooji ɗii

Firo turkiiwo raɓɓiɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo, ummiriingo to hentorde facciro nde jaŋdeeli alquraan-yankooji

Uddude