Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Aaya: (39) Simoore: Simoore Yuusuf
يَٰصَٰحِبَيِ ٱلسِّجۡنِ ءَأَرۡبَابٞ مُّتَفَرِّقُونَ خَيۡرٌ أَمِ ٱللَّهُ ٱلۡوَٰحِدُ ٱلۡقَهَّارُ
Sonra Yusuf -aleyhisselam-, hapisteki iki delikanlıya hitap ederek şöyle dedi: Pek çok ilaha ibadet (kulluk) etmek mi, yoksa bir olup hiçbir ortağı olmayan ve her şeye galip olan ve kendisine galip gelinemeyen Yüce Allah'a ibadet etmek mi daha hayırlıdır?
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• وجوب اتباع ملة إبراهيم، والبراءة من الشرك وأهله.
İbrahim -aleyhisselam-'ın dinine tabi olmanın ve şirkten ve şirk ehlinden uzak durmanın farz olduğu beyan edilmiştir.

• في قوله:﴿ءَأَرْبَابٌ مُّتَفَرِّقُونَ ...﴾ دليل على أن هؤلاء المصريين كانوا أصحاب ديانة سماوية لكنهم أهل إشراك.
Allah Teâlâ'nın: "(İbadet ettiğiniz) çeşitli ilahlar mı hayırlıdır, yoksa..." ayeti; Mısırlı bu kimselerin semavi bir dine mensup fakat şirk ehli kimseler olduğuna delalet etmektedir.

• كلُّ الآلهة التي تُعبد من دون الله ما هي إلا أسماء على غير مسميات، ليس لها في الألوهية نصيب.
Allah'ın dışında ibadet edilen bütün ilahlar, ilahlıktan bir nasibi olmayan ve (insanlar tarafından) bu isimlerle isimlenip, gerçekte hak ilah olmayan varlıklardır.

• استغلال المناسبات للدعوة إلى الله، كما استغلها يوسف عليه السلام في السجن.
Yusuf -aleyhisselam-'ın hapiste iken insanlarla kurduğu ilişkileri Yüce Allah'a davet etmede fırsat olarak kullandığı gibi Allah'a davette bu tür ilişkileri kullanmak gerekir.

 
Firo maanaaji Aaya: (39) Simoore: Simoore Yuusuf
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. - Tippudi firooji ɗii

Firo turkiiwo raɓɓiɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo, ummiriingo to hentorde facciro nde jaŋdeeli alquraan-yankooji

Uddude