Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Aaya: (70) Simoore: Simoore Yuusuf
فَلَمَّا جَهَّزَهُم بِجَهَازِهِمۡ جَعَلَ ٱلسِّقَايَةَ فِي رَحۡلِ أَخِيهِ ثُمَّ أَذَّنَ مُؤَذِّنٌ أَيَّتُهَا ٱلۡعِيرُ إِنَّكُمۡ لَسَٰرِقُونَ
Yusuf emrinde çalışanlara kardeşlerinin develerine yiyecek yüklerken hükümdarın erzak talebinde bulunanlara yiyecek koymak için kullanılan ölçü kabını haberleri olmadan öz kardeşinin yükü arasına koymalarını emretti ki, kardeşini yanında bırakabilsin. Ailelerine dönmek için yola koyulduklarında hemen arkalarından bir münadi: "Ey develeri yiyecek yüklü kervan sahipleri! Şüphesiz siz hırsızlık yaptınız!” diye seslendi.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• جواز الحيلة التي يُتَوصَّل بها لإحقاق الحق، بشرط عدم الإضرار بالغير.
Hakkın yerini bulması için yapılan hile, başkasına zarar vermemek şartı ile caizdir.

• يجوز لصاحب الضالة أو الحاجة الضائعة رصد جُعْل «مكافأة» مع تعيين قدره وصفته لمن عاونه على ردها.
Malını kaybeden ya da kaybettiği mala ihtiyacı olan kimsenin bulması için kendisine yardım eden kimseye miktarını ve vasfını belirleyerek ödül vermesi caizdir.

• التغافل عن الأذى والإسرار به في النفس من محاسن الأخلاق.
Eziyeti görmezden gelmek ve kendi içinde gizlemek güzel ahlaktandır.

 
Firo maanaaji Aaya: (70) Simoore: Simoore Yuusuf
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. - Tippudi firooji ɗii

Firo turkiiwo raɓɓiɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo, ummiriingo to hentorde facciro nde jaŋdeeli alquraan-yankooji

Uddude