Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Aaya: (19) Simoore: Simoore Ibraahiima
أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّۚ إِن يَشَأۡ يُذۡهِبۡكُمۡ وَيَأۡتِ بِخَلۡقٖ جَدِيدٖ
-Ey İnsan!- Şüphesiz ki Yüce Allah'ın gökleri ve yeri hak ile yarattığını bilmez misin? O ikisini oyun olsun diye yaratmamıştır. -Ey İnsanlar!- Şayet sizi yok edip yerinize kendisine ibadet eden ve itaat eden birilerini getirmek isterse, sizi yok eder. Kendisine ibadet eden ve itaat eden başka kimseleri getirir. Bu O'nun için çok kolay ve basit bir iştir.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• بيان سوء عاقبة التابع والمتبوع إن اجتمعا على الباطل.
Tabi olan ve kendilerine tabi olunan kimseler batıl üzere bir araya gelirlerse onların hepsinin sonu çok kötü olacaktır.

• بيان أن الشيطان أكبر عدو لبني آدم، وأنه كاذب مخذول ضعيف، لا يملك لنفسه ولا لأتباعه شيئًا يوم القيامة.
Âdemoğlunun en büyük düşmanının şeytan olduğu açıklanmıştır. O terk edilmiş yalancı bir acizdir. Kıyamet gününde kendisi ve ona tabi olanlar için hiçbir şeye sahip değildir.

• اعتراف إبليس أن وعد الله تعالى هو الحق، وأن وعد الشيطان إنما هو محض الكذب.
İblis, Allah Teâlâ'nın vaadinin hak olduğunu itiraf etmiştir. Şüphesiz ki şeytanın vaadi düpedüz yalandır.

• تشبيه كلمة التوحيد بالشجرة الطيبة الثمر، العالية الأغصان، الثابتة الجذور.
Kelime-i tevhit meyvesi güzel, dalları yüksek ve kökü sağlam olan bir ağaca benzetilmiştir.

 
Firo maanaaji Aaya: (19) Simoore: Simoore Ibraahiima
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. - Tippudi firooji ɗii

Firo turkiiwo raɓɓiɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo, ummiriingo to hentorde facciro nde jaŋdeeli alquraan-yankooji

Uddude