Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Aaya: (126) Simoore: Simoore ñaaki
وَإِنۡ عَاقَبۡتُمۡ فَعَاقِبُواْ بِمِثۡلِ مَا عُوقِبۡتُم بِهِۦۖ وَلَئِن صَبَرۡتُمۡ لَهُوَ خَيۡرٞ لِّلصَّٰبِرِينَ
Eğer düşmanınızı cezalandırmak isterseniz, aşırıya gitmeden size yaptığının aynısıyla onu cezalandırın. Buna güç yetirebildiğiniz halde, sabreder ve onu cezalandırmazsanız, bu durum sabredenler için onların sizleri cezalandırmasının öcünü almaktan daha hayırlıdır.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• اقتضت رحمة الله أن يقبل توبة عباده الذين يعملون السوء من الكفر والمعاصي، ثم يتوبون ويصلحون أعمالهم، فيغفر الله لهم.
Yüce Allah’ın rahmeti, küfür ve günah gibi, kötü ameller işleyen kullarının tövbelerini kabul etmesini gerektirir. Sonrasında tövbe ederek amellerini düzeltirlerse, Allah Teâlâ da onları bağışlar.

• يحسن بالمسلم أن يتخذ إبراهيم عليه السلام قدوة له.
Müslümanların, İbrahim -aleyhisselam-'ı kendisine örnek edinmesi çok güzeldir.

• على الدعاة إلى دين الله اتباع هذه الطرق الثلاث: الحكمة، والموعظة الحسنة، والمجادلة بالتي هي أحسن.
Allah Teâlâ’nın dinine davet eden davetçilerin şu üç yola başvurması gerekir: Hikmet, güzel nasihat ve en güzel üslupla tartışmak.

• العقاب يكون بالمِثْل دون زيادة، فالمظلوم منهي عن الزيادة في عقوبة الظالم.
Ceza, daha fazlaya kaçmadan aynısıyla olur. Mazlum kimsenin, zalimi cezalandırırken (zalimin) yaptığı zulümden daha fazlasıyla cezalandırması yasaklanmıştır.

 
Firo maanaaji Aaya: (126) Simoore: Simoore ñaaki
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. - Tippudi firooji ɗii

Firo turkiiwo raɓɓiɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo, ummiriingo to hentorde facciro nde jaŋdeeli alquraan-yankooji

Uddude