Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Aaya: (108) Simoore: Simoore al-araaf
وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ
Elini gömleğinin göğüs tarafından ya da koltuk altından çıkararak gösterdi. Eli bembeyazdı. Bu beyazlık abraş hastalığı olan kişilerdeki beyazlık gibi değildi. Elinin şiddetli beyazlığından dolayı bakanlara ışıldamaya başladı.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• من حكمة الله ورحمته أن جعل آية كل نبي مما يدركه قومه، وقد تكون من جنس ما برعوا فيه.
Her bir peygamberin mucizesini, kavminin anlayacağı dilden kılması Allah'ın hikmeti ve rahmetindendir. O mucize, kavmin kabiliyetli ve becerikli olduğu şeylerde olabilir.

• أنّ فرعون كان عبدًا ذليلًا مهينًا عاجزًا، وإلا لما احتاج إلى الاستعانة بالسحرة في دفع موسى عليه السلام.
Şüphesiz Firavun; hakir, alçak, adi, aşağılık bir kimseydi. Yoksa Musa -aleyhisselam-'ı uzaklaştırmak için sihirbazların yardımına muhtaç olmazdı.

• يدل على ضعف السحرة - مع اتصالهم بالشياطين التي تلبي مطالبهم - طلبهم الأجر والجاه عند فرعون.
İsteklerini yerine getirmeleri için şeytanlarla iletişim halinde olmalarına rağmen Firavun'dan makam ve ücret istemeleri sihirbazların acizliğine delalet etmektedir.

 
Firo maanaaji Aaya: (108) Simoore: Simoore al-araaf
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo raɓɓaɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo. - Tippudi firooji ɗii

Firo turkiiwo raɓɓiɗiniingo e facciro al-quraan tedduɗo oo, ummiriingo to hentorde facciro nde jaŋdeeli alquraan-yankooji

Uddude