Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo - saabaan biritis * - Tippudi firooji ɗii

XML CSV Excel API
Please review the Terms and Policies

Firo maanaaji Simoore: At-Toor   Aaya:

Sûretu't-Tûr

وَٱلطُّورِ
Tûr’a...
Faccirooji aarabeeji:
وَكِتَٰبٖ مَّسۡطُورٖ
Ve sayfalara yazılmış kitaba… @Ko feewtinaa
Ve deri sayfalara yazılmış kitaba…
Faccirooji aarabeeji:
فِي رَقّٖ مَّنشُورٖ
Deri üzerine… @Ko feewtinaa
Faccirooji aarabeeji:
وَٱلۡبَيۡتِ ٱلۡمَعۡمُورِ
Beyt-i Ma'mur'a…
Faccirooji aarabeeji:
وَٱلسَّقۡفِ ٱلۡمَرۡفُوعِ
Yükseltilmiş tavana (göğe)…
Faccirooji aarabeeji:
وَٱلۡبَحۡرِ ٱلۡمَسۡجُورِ
Taşkın denize…
Faccirooji aarabeeji:
إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٞ
Rabbinin azabı elbette vuku bulacaktır.
Faccirooji aarabeeji:
مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٖ
Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.
Faccirooji aarabeeji:
يَوۡمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوۡرٗا
O gün gök çok çalkalanıp duracak.
Faccirooji aarabeeji:
وَتَسِيرُ ٱلۡجِبَالُ سَيۡرٗا
Dağlar harekete geçip yürüyecek.
Faccirooji aarabeeji:
فَوَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
O gün yalanlayanların vay haline!
Faccirooji aarabeeji:
ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي خَوۡضٖ يَلۡعَبُونَ
Ki onlar, boş şeylere dalıp oynuyorlardı.
Faccirooji aarabeeji:
يَوۡمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
O gün itile kakıla Cehennem ateşine atılacaklardır.
Faccirooji aarabeeji:
هَٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
Yalanladığınız ateş budur!
Faccirooji aarabeeji:
أَفَسِحۡرٌ هَٰذَآ أَمۡ أَنتُمۡ لَا تُبۡصِرُونَ
Bu da mı sihir? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?
Faccirooji aarabeeji:
ٱصۡلَوۡهَا فَٱصۡبِرُوٓاْ أَوۡ لَا تَصۡبِرُواْ سَوَآءٌ عَلَيۡكُمۡۖ إِنَّمَا تُجۡزَوۡنَ مَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Girin oraya! İster sabredin, ister sabretmeyin, sizin için birdir, eşittir. Siz ancak yaptıklarınızın karşılığına çarptırılacaksınız.
Faccirooji aarabeeji:
إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي جَنَّٰتٖ وَنَعِيمٖ
Takva sahipleri Cennetlerde ve nimetler içinde olacaklardır.
Faccirooji aarabeeji:
فَٰكِهِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡ وَوَقَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡ عَذَابَ ٱلۡجَحِيمِ
Rablerinin kendilerine verdikleri ile sefa sürerler. Rableri, onları çılgın alevin azabından korumuştur.
Faccirooji aarabeeji:
كُلُواْ وَٱشۡرَبُواْ هَنِيٓـَٔۢا بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ
Yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin için!
Faccirooji aarabeeji:
مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ سُرُرٖ مَّصۡفُوفَةٖۖ وَزَوَّجۡنَٰهُم بِحُورٍ عِينٖ
Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanmışlar ve onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
Faccirooji aarabeeji:
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَٱتَّبَعَتۡهُمۡ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَٰنٍ أَلۡحَقۡنَا بِهِمۡ ذُرِّيَّتَهُمۡ وَمَآ أَلَتۡنَٰهُم مِّنۡ عَمَلِهِم مِّن شَيۡءٖۚ كُلُّ ٱمۡرِيِٕۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٞ
İman edenleri, soylarından da iman ederek onlara tabi olanları bir araya getirdik. Amellerinden hiç bir şey eksiltmedik. Her kişi, kendi yapıp kazanmakta olduğuna karşılık bir rehindir.
Faccirooji aarabeeji:
وَأَمۡدَدۡنَٰهُم بِفَٰكِهَةٖ وَلَحۡمٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ
Onlara arzu ettikleri her meyveyi ve eti bol bol vermişizdir.
Faccirooji aarabeeji:
يَتَنَٰزَعُونَ فِيهَا كَأۡسٗا لَّا لَغۡوٞ فِيهَا وَلَا تَأۡثِيمٞ
Orada birbirlerine kadeh sunarlar. Ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girmek.
Faccirooji aarabeeji:
۞ وَيَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ غِلۡمَانٞ لَّهُمۡ كَأَنَّهُمۡ لُؤۡلُؤٞ مَّكۡنُونٞ
Hizmetlerine verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.
Faccirooji aarabeeji:
وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ
Birbirlerine dönüp sorarlar :
Faccirooji aarabeeji:
قَالُوٓاْ إِنَّا كُنَّا قَبۡلُ فِيٓ أَهۡلِنَا مُشۡفِقِينَ
Biz, ailemizin yanında, daha önce (Allah'ın azabı hakkında) korku içindeydik, derler.
Faccirooji aarabeeji:
فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ
Allah bize lutfetti de bizi kavurucu azaptan korudu.
Faccirooji aarabeeji:
إِنَّا كُنَّا مِن قَبۡلُ نَدۡعُوهُۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡبَرُّ ٱلرَّحِيمُ
Biz, önceden de ona dua ediyorduk. Gerçekten O, çokça iyilik sahibidir, çokça merhametlidir.
Faccirooji aarabeeji:
فَذَكِّرۡ فَمَآ أَنتَ بِنِعۡمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٖ وَلَا مَجۡنُونٍ
Sen öğüt ver. Rabbinin lütfuyla sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ يَقُولُونَ شَاعِرٞ نَّتَرَبَّصُ بِهِۦ رَيۡبَ ٱلۡمَنُونِ
Yoksa: O, bir şairdir, zaman (içinde) başına ölümün gelmesini bekliyoruz mu diyorlar?
Faccirooji aarabeeji:
قُلۡ تَرَبَّصُواْ فَإِنِّي مَعَكُم مِّنَ ٱلۡمُتَرَبِّصِينَ
De ki: Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ تَأۡمُرُهُمۡ أَحۡلَٰمُهُم بِهَٰذَآۚ أَمۡ هُمۡ قَوۡمٞ طَاغُونَ
Onlara akılları mı bunu emreder? Yoksa onlar, azgın bir toplum mudur?
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۥۚ بَل لَّا يُؤۡمِنُونَ
Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmiyorlar.
Faccirooji aarabeeji:
فَلۡيَأۡتُواْ بِحَدِيثٖ مِّثۡلِهِۦٓ إِن كَانُواْ صَٰدِقِينَ
Haydi onun benzeri bir söz getirsinler, eğer doğru söylüyorlarsa!
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ خُلِقُواْ مِنۡ غَيۡرِ شَيۡءٍ أَمۡ هُمُ ٱلۡخَٰلِقُونَ
Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ خَلَقُواْ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَۚ بَل لَّا يُوقِنُونَ
Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır! Onlar kesin bir bilgiyle iman etmiyorlar.
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ عِندَهُمۡ خَزَآئِنُ رَبِّكَ أَمۡ هُمُ ٱلۡمُصَۜيۡطِرُونَ
Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mı? Yoksa, her şeye hakim olan kendileri midir?
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ لَهُمۡ سُلَّمٞ يَسۡتَمِعُونَ فِيهِۖ فَلۡيَأۡتِ مُسۡتَمِعُهُم بِسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٍ
Yoksa, üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ لَهُ ٱلۡبَنَٰتُ وَلَكُمُ ٱلۡبَنُونَ
Yoksa kızlar O’nun da; erkek çocuklar sizin mi?
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ أَجۡرٗا فَهُم مِّن مَّغۡرَمٖ مُّثۡقَلُونَ
Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında eziliyorlar mı?
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ عِندَهُمُ ٱلۡغَيۡبُ فَهُمۡ يَكۡتُبُونَ
Yoksa gayb onların yanında da onlar mı yazıyorlar?
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ يُرِيدُونَ كَيۡدٗاۖ فَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ هُمُ ٱلۡمَكِيدُونَ
Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Tuzağa düşecek olanlar kâfir olanlardır.
Faccirooji aarabeeji:
أَمۡ لَهُمۡ إِلَٰهٌ غَيۡرُ ٱللَّهِۚ سُبۡحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشۡرِكُونَ
Yoksa, onların Allah’tan başka bir (hak) ilahları mı var? Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir/uzaktır.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِن يَرَوۡاْ كِسۡفٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ سَاقِطٗا يَقُولُواْ سَحَابٞ مَّرۡكُومٞ
Eğer, gökten bir parçanın düştüğünü görseler “üst üste yapılmış bir bulut” derler.
Faccirooji aarabeeji:
فَذَرۡهُمۡ حَتَّىٰ يُلَٰقُواْ يَوۡمَهُمُ ٱلَّذِي فِيهِ يُصۡعَقُونَ
O halde bırak onları! Tâ ki (azaba) çarpılacakları günlerine kavuşsunlar.
Faccirooji aarabeeji:
يَوۡمَ لَا يُغۡنِي عَنۡهُمۡ كَيۡدُهُمۡ شَيۡـٔٗا وَلَا هُمۡ يُنصَرُونَ
O gün ne kurdukları tuzaklar kendilerine bir yarar sağlar, ne de yardıma uğrarlar.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ عَذَابٗا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ
Zalimler için bundan başka da azap vardır, fakat onların çoğu bilmezler.
Faccirooji aarabeeji:
وَٱصۡبِرۡ لِحُكۡمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعۡيُنِنَاۖ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
Rabbinin hükmüne sabret! Çünkü sen, gözümüzün önündesin. (Gece) kalktığın zaman hamd ederek Rabbini tesbih et!
Faccirooji aarabeeji:
وَمِنَ ٱلَّيۡلِ فَسَبِّحۡهُ وَإِدۡبَٰرَ ٱلنُّجُومِ
Gecenin bir kısmında ve yıldızlar battıktan sonra da onu tesbih et!
Faccirooji aarabeeji:
 
Firo maanaaji Simoore: At-Toor
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Firo turkiiwo - saabaan biritis - Tippudi firooji ɗii

Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo fayde e ɗemngal tirki, firi ɗum ko Saabaan Bartis. Ngo feewnitaama e njiimaandi hentorde kanngameeji, ina newnaa ƴellitaade e firo asliiwo ngoo ngam hollitde yiyannde e horde e ƴellito duumiingo.

Uddude